TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİĞİN İPTALİ İÇİN AÇTIĞIMIZ DAVADA, İDARENİN VERDİĞİ YANIT - 04.08.2005

GENEL MERKEZ ( )
04.12.2005 (Son Güncelleme: 05.12.2005 15:26:40)

T.C.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ

ANKARA
04.08.2005

SAYI : İD.2005-1084/ 8039
KONU: T.M.M.O.B. ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

DANIŞTAY 10. DAİRE BAŞKANLIĞINA

ESAS NO:2005-3757

CEVAP VEREN (DAVALI): TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI-ANKARA

DAVACI: T.M.M.O.B. ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

VEKİLİ: AV.ZUHAL DÖNMEZ
BESTEKAR SOK. NO: 49/5 KAVAKLIDERE/ANKARA

DAVA KONUSU: DAVACININ, 25.3.2005 TARİH VE 25766 SAYILI RESMİ GAZETEDE YAYINLANAN "TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK"İN, 4 ÜNCÜ MADDESİNDEKİ "TARIM ARAZİLERİ SINIFI", "MUTLAK TARIM ARAZİLERİ", "DİKİLİ TARIM ARAZİLERİ", "ÖZEL ÜRÜN ARAZİLERİ", "MARJİNAL TARIM ARAZİLERİ", "ÖRTÜ ALTI TARIM ARAZİLERİ", "SULU TARIM ARAZİLERİ", "ARSA", "YERLEŞİM ALANI" TANIMLARININ; 6'ncı maddesinin; 8 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki "...12 ve 14 üncü..." ibaresinin: 9 uncu maddesinde yer alan "...marjinal tarım arazileri içerisinden karşılanır..." cümlesinin ve "…ekonomik verimi olmayan dikili tarım arazileri, özel ürün arazileri ve mutlak tarım arazileri sırası takip edilerek karşılanır." cümlesinin; 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki, "Marjinal tarım arazilerinden başlamak kaydıyla..." cümlesinin b, e, f, g bentlerinin; 11 inci maddenin birinci fıkrasındaki "... her sınıf ve özellikte tarım arazileri, tarımsal faaliyetlerin zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alınması şartıyla, tarım dışı faaliyetlere tahsis edilebilir." cümlesinin, "b" bendinde yer alan "…üretim, depolama tesisleri ve bunlara ait ek tesisler..." ibaresi ile c, d, e bentlerinin ve aynı maddenin 2 nci ve 3 üncü fıkralarının; 12 nci maddesinin 1 inci fıkrasındaki "...plan ve projeleri İl Müdürlüğü tarafından incelenerek tarımsal nitelikli olduğuna karar verilen diğer tesislerle..." cümlesi ile 2 inci fıkrasının; 14 üncü maddesinin; 16 nci maddesinin" 1 inci fıkrasının 1 inci cümlesinin; 17 inci ve 19 uncu maddelerinin iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istemidir.

TEBELLÜĞ TARİHİ: 06.07.2005

TALEP KONUSU: 12.05.2005 tarihli dava dilekçesi ve Sayın Mahkemenizin 17.06.2005 gün ve E:2005/3757 Sayılı ara kararına karşı cevaplarımızın sunulması ile hukuki dayanağı bulunmayan davanın ve yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verilmesi istemimizden ibarettir.

CEVAPLARIMIZ: Bilindiği üzere, Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'NCE ÇIKARILIP, 26.08.1998 GÜN VE 23445 SAYILI RESMİ GAZETE'de yayımlanan "Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye İle Kullanılmasına Dair Yönetmelik" Sayın Dairenizin 29.11.2000 tarih ve E: 1999/130, K:2000/5886 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve tarım dışı kullanım kararlarının Bakanlığımız tarafından verilmesi kararlaştırılmıştır.

Danıştay 10. Dairesinin yukarıda sözü edilen 29.11.2000 tarih ve E.1999/130, K. 2000/5886 sayılı kararı göz önünde bulundurularak Bakanlığımız karar yetkisi kendisinde olmak üzere mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanlığı ile birlikte, 10 Ağustos 2001 Tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete'DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE GİREN "TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK"İ ÇIKARMIŞ VE BU YÖNETMELİKLE TARIM DIŞI KULLANIM İZNİ KARARLARI BAKANLIĞIMIZCA VERİLMEKTE İKEN, MÜRACAATLARIN MAHALLİNDE SONUÇLANDIRILMASI YOLU İLE HEM ARAZİYİ YERİNDE İNCELEYEN TEKNİK PERSONELİN DAHA SAĞLIKLI KARAR VEREBİLECEĞİ DÜŞÜNCESİ HEM DE ZAMAN VE EMEK KAYIPLARINI EN AZA İNDİRMEK AMACIYLA, BAKANLIĞIMIZIN ANA HİZMET BİRİMLERİ, HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ, TEFTİŞ KURULU VE KÖY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜMÜZDEN İLGİLİ UZMANLARIN KATILIMI İLE 13 HAZİRAN 2003 TARİH VE 25317 SAYILI RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN YÖNETMELİK ÇIKARILARAK 10.08.2001 TARİHLİ YÖNETMELİK YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞTIR.

T.M.M.O.B. ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI SAYIN GÖKHAN GÜNAYDIN TARAFINDAN, 13.06.2003 TARİH VE 25137 SAYILI RESMİ GAZETE'de yayımlanan Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmeliğin tamamına yakın maddelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle idaremize karşı Sayın Dairenizin 2003/3518 sayılı esasında dava açılmış, görülmekte olan iş bu davada Dairenizin 20.01.2004 tarih ve E:2003/3518 sayılı kararıyla Yönetmeliğin 3. maddesinin e,g,ı,i,j,k,m,n,o,ö fıkralarına ve 11. maddenin 2. paragrafına yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine oybirliğiyle, 5. maddesinde yer alan "bu yönetmeliğin 9,10,11 ve 13'ÜNCÜ MADDELERİNDE YER ALAN İSTİSNALAR HARİÇ" İBARESİNİN VE 6. MADDESİNİN 2. PARAGRAFINA YÖNELİK YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN KABULÜNE OYBİRLİĞİYLE, 7. MADDESİNİN İLK PARAGRAFINDAKİ "11 VE 13'üncü" ibaresine, 8. maddesindeki "marjinal tarım arazileri içerisinden veya" ibaresine, 9.maddenin ilk paragrafındaki "marjinal tarım arazilerinden başlamak kaydıyla veya" ibaresini ve (b), (e) ve (f) fıkralarına. 10. maddesinin (b) fıkrasındaki "üretim ve depolama tesisleri ile bunlara ait ek tesisler" ibaresine ve (c) ve (d) fıkralarıyla son paragrafına, 13. maddesinin ilk paragraf hariç tüm bölümlerine yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine oyçokluğuyla karar verilmiştir.

Yukarıda sözünü etmiş olduğumuz dava süreci devam etmekte iken, başka bir anlatımla Sayın Dairenizin 2003/3518 sayılı esasına kayıtlı olan dava henüz esastan neticelenmeden, 5286 sayılı Yasa ile Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılarak görevlerinin İstanbul ve Kocaeli İllerinde Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına, diğer illerde ise İl Özel İdare Müdürlüklerine devredilmesi ve dolayısıyla da Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüklerinin de kapatılmış olması üzerine 13 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik uygulanamaz hale gelmiştir. Bunun üzerine uygulamada herhangi bir boşluk yaşanmaması için Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapanış tarihi olan 16.03.2005 tarihinden geçerli olmak üzere, 25.03.2005 ve 25766 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren iş bu dava konusu Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik, Bakanlığımızın ana hizmet birimlerinin ilgili uzmanları, Hukuk Müşavirliği ile Teftiş Kurulunun katılımı ve İl Özel İdare Müdürlüklerinin bağlı olduğu Bakanlık olan İçişleri Bakanlığı ile işbirliği yapılmak suretiyle hazırlanmıştır. ( EK- 1 ve EK- 2 )

İdaremizin buradaki amacı Danıştay 10. Dairesinin kararını işlemez hale getirmek değil, uygulamada boşluk yaratmamaktır. Ayrıca, getirilen düzenleme anılan Dairenin 20.01.2004 tarihli yürütmeyi durdurma kararına aykırı bir düzenleme olmayıp tamamen yüce mahkemenin kararına uygun olarak hazırlanmıştır. İleride maddeler tek tek incelendiğinde de görüleceği üzere daha önceki davaya konu olan 13 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelikte Danıştay'IN KARARI VE MEVCUT YASALARA UYGUN DÜZENLEME DIŞINDA HERHANGİ BİR YENİ DÜZENLEME GETİRİLMEMİŞTİR. YÖNETMELİKTE YER ALAN İSTİSNALARIN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU, TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI İÇİN UYGULAMADA KARŞILAŞILAN YASAL BOŞLUKLARI DOLDURMAK AMACINA YÖNELİK KAMU YATIRIMLARI VEYA KAMU YARARI OLAN İSTİSNALARDIR. DİĞER İSTİSNALAR İSE TARIMIN BİTKİSEL VE HAYVANSAL ÜRETİMİN BÜTÜNÜNDEN OLUŞTUĞU GERÇEĞİNDEN HAREKETLE TARIMSAL AMAÇLI TESİSLER İÇİN GETİRİLEN İSTİSNALARDIR. ALTERNATİFİNİN BULUNUP BULUNMAMASI HUSUSU, DAVACININ ANLADIĞI MANADAN DAHA ÖTE BİR ANLAM İFADE ETMEKTEDİR. ÇÜNKÜ, ALTERNATİFSİZ BİR ALANDA YAŞAMAK O YERLEŞİM ALANINDA YAŞAYANLARIN SUÇU OLMADIĞI GİBİ ALTERNATİFİ VAR İSE ZATEN İZİN VERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. ALTERNATİFİ YOK İSE DE, KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANMAK O YERLEŞİM ALANINDA YAŞAYANLARIN DA EN DOĞAL HAKKI OLMASI GEREKİR. DAVACI FARKINDA OLMASA BİLE BU YAKLAŞIM AYNI ZAMANDA ARAZİ RANTİYECİLERİNİN DE ÖNÜNÜ TIKAYAN ÖNEMLİ BİR DÜZENLEMEDİR.

GENEL TEKNİK KONULARIN AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASINDAN SONRA ŞİMDİ DAVA KONUSU OLAN YÖNETMELİK MADDELERİNİ TEK TEK İNCELEYELİM:

DAVA DİLEKÇESİ İNCELENDİĞİNDE KONUNUN ÜÇ BAŞLIK ALTINDA TOPLANMIŞ OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR. BİRİNCİSİ ÖZELLİKLE TANIMLAR, SINIFLAMA SİSTEMİ VE ARAZİ DEĞERLENDİRMEYE ESAS TEKNİK KONULAR, İKİNCİSİ BAKANLIĞIMIZ MERKEZ VE TAŞRA TEŞKİLATI İLE İLGİLİ İDARİ KONULAR, ÜÇÜNCÜSÜ YASAL MEVZUAT VE İLERİ SÜRÜLEN HUKUKA AYKIRILIK İDDİALARIDIR.

1) YÖNETMELİĞİN TANIMLARLA İLGİLİ 4. MADDESİ HAKKINDAKİ İDDİALARA KARŞI CEVAPLARIMIZ.

A-SAYIN DAİRENİZİN 2003/3518 ESAS SAYISINA KAYITLI DAVADA OLDUĞU GİBİ, İŞ BU DAVADA DA YÖNETMELİĞİN "TANIMLAR BAŞLIĞI ALTINDA BULUNAN 4. MADDESİNDE YER ALAN TARIM ARAZİLERİ SINIFI'nın yeni bir sınıflama olduğu ileri sürülmekte ve dünya ölçeğinde kullanıldığı iddia edilen Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıflaması (AKK) yerine geliştirildiği belirtilmektedir. Bilindiği gibi şimdiye kadar tarım dışı amaçlı arazi değerlendirilmesinde AKK kullanılmıştır. Bu sınıflama sistemi 1961 yılında ABD Tarım Bakanlığı (USDA) tarafından arazilerin tarımsal kullanımında toprak erozyonu, toprak sıkışması gibi arazi bozulmalarını önlemek, işletme bazında tarımsal faaliyetlerin arazi bozulmasına neden olmaması için geliştirilmiş bir sistem olup ülke ve bölgesel planlamalarda yararlanılmış özellikle makineli tarımında (mechanized agriculture) arazi bozulmalarının fazla olması bu sistemin önemini artırmıştır.

Topraklar ve iklim ile ilgili fiziksel özelliklerin değerlendirilmesine dayanan bu sistem, dünyanın hiçbir ülkesinde tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı önlemek için kullanılmamaktadır. Türkiye de 1965 yılında mülga TOPRAKSU Genel Müdürlüğü çalışmalarında kullanmak üzere bir takım uzman, toprak etüt standartlarını hazırlarken ABD’den alınan bu sistemi aynı amaçla kullanmak üzere yayımlamıştır (Ek 3a TE-Standart I. 1965).

AKK sistemine göre araziler sekiz sınıfa ayrılmış olup ilk dört sınıf arazinin toprak işlemeli tarıma (kültüvasyona) uygun olduğu V., VI. ve VII. Sınıf arazilerin genellikle mera, orman için uygun olduğu, VIII. Sınıf arazileri ise daimi karla kaplı araziler, çıplak kayalıklar,sahil kumullan, ırmak yatakları, su yüzeyleri gibi araziler olduğu ifade edilmektedir. AKK sisteminin amacı çeşitli kaynaklarda şöyle ifade edilmektedir.

EK 3b: TE-Standart I TOPRAKSU 1965: Arazi işleme şekillerinin belirlenmesi, çiftlik planlaması, tarımı sınırlayan faktörlerin belirlenmesi.

EK 4: Uygulama İçin Toprak Bilgisi Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 1991. M. Yüksel DiZDAR: AKK’nın amacını şöyle belirlemiştir. "Toprak erozyonuna yol açmayacak şekilde arazilerin en yoğun tarımsal kullanımını sağlayacak tarımsal kullanım ve muhafaza tedbirlerinin bir kombinasyonuna götürecek ilgili bütün verileri bir araya getirmektir.

EK 5: Land Evaluation (RUS.18) İnternational İnstitute For Aerospace Survey and Earth Sciences 1995 H. Huizing; K. De Bie The Netherlands: Bu kaynakta da AKK'NIN TOPRAK MUHAFAZA VE EROZYON TEDBİRLERİ YÖNÜNDEN ÖNEMLİ OLDUĞUNU VE SADECE GENEL BİR YAKLAŞIM GETİRDİĞİNİ, BU SİSTEMLE FARKLI KULLANIMLAR İÇİN OBJEKTİF KARŞILAŞTIRMALARIN YAPILMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI İFADE EDİLMEKTEDİR.

EK 6: NATİONAL LAND EVALUATİON AND SİTE ASSESSMENT HANDBOOK 1983 310-VI USDA SCS: ABD TARIM BAKANLIĞI TARAFINDAN YAYINLANAN BU EL KİTABINDA AKK'nın, lokal planlamacıların bölgesel ve eyalet düzeyinde yapacakları plan ve uygulamalarda tarımsal sınırlamaların derecesinin belirlenmesinden kullanabilecekleri ifade edilmektedir.

EK 7: AKK sınıtlama sistemi “Soil Survey Manual” 1993 USDA Handbook no: 18 adlı yayında da AKK sisteminin makineli tarımsal üretim için geliştirildiğini el işçiliğine dayanan tarımsal faaliyetlerde kullanılamaz denilmektedir. Yani makineli tarımda toprak kaybını ve bozulmasını önlemek için bu sistemin kullanıldığı açıkça belirtilmektedir.

Daha önceki yönetmeliklerde ülkemizde uzun süredir kullanıldığı için AKK sistemine yer verilmiştir. Oysa tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını önlemek için dünyada kullanılan yegane sınıflama sistemi olan Tarım arazilerinin önem sınıflaması Bakanlığımız literatürüne girmiştir. Bu sistem ABD’de 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren ülkemizde de 1980’li yılların ortalarında literatüre girmiştir. Bu sistemin tek amacı vardır o da tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanılmasını önlemek ve sağlıklı tarımsal planlamalar yapmaktır. Üstelik bu tanımlar getirilirken sadece dünyadaki literatür değil ülkemiz ihtiyaçları gözetilerek aslından sapmalar olmadan ülkemizin ihtiyacını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Bakanlığımız ilgili birimlerinin günlerce yaptığı çalışmalar sonucu bu tanımlar yapılmıştır. AKK sisteminin amaçları yukarıda yeterince anlatılmıştır. AKK'NIN YAYIMLANDIĞI TE-STANDART I KİTAPÇIĞIN İLK SAYFASINDA (EK- 3A ) YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLECEĞİ VE İLAVELER YAPILACAĞI DA İFADE EDİLMİŞTİR. ÇÜNKÜ ALTMIŞLI YILLARDA ÜLKEMİZDE YETERİNCE İKLİM, TOPRAK VE DİĞER ARAZİ VERİLERİNİ BULMAK MÜMKÜN DEĞİLDİ. (1960’LARDA ÜLKEMİZDE KAĞNI VE KARASABAN VARDI.) BUGÜNE KADAR 1965 TARİHLİ BU ÇALIŞMAYA HİÇBİR İLAVE YAPILMADIĞINDAN GÜNÜN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAKTAN UZAKTIR. DÜNYADA AKK SİSTEMİNİ TARIM ARAZİLERİNİN TARIM DIŞI AMAÇLA KULLANIMINI ÖNLEMEK İÇİN KULLANAN TEK BİR ÜLKE YOK İKEN DÜNYADA KABUL GÖRDÜĞÜ İDDİASI TAMAMEN GERÇEKLERDEN UZAK BİR DEĞERLENDİRMEDİR. EĞER BİLGİLERİNE ULAŞAMADIĞIMIZ BİRTAKIM 3. DÜNYA ÜLKELERİNDE KULLANILIYORSA BİZİM BU ÜLKELERİ ÖRNEK ALMAMIZ SÖZ KONUSU OLAMAZ. ANCAK, BUNUNLA BİRLİKTE ARAZİ SINIFLAMA SİSTEMLERİNİN GELİŞTİRİLDİĞİ PEK ÇOK GELİŞMİŞ ÜLKEDE VE DİĞER ÜLKELERDE TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINA DAİR ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEMİNE GÖRE YAPILAN TARIM ARAZİLERİ SINIFLAMASI VE BUNUNLA İLGİLİ TANIMLARA DA ( PRİME FARMLAND, UNİQUE FARMLAND...) YER VERİLMİŞTİR.

TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEM SINIFLAMASINDA TARIM ARAZİLERİ TARIMSAL ÜRETİMDEKİ ÖNEMİNE GÖRE DÖRT KATEGORİYE AYRILMIŞTIR. HER KATEGORİNİN TANIMLARI YAPILMIŞ, NASIL BELİRLENECEĞİ VE ÖNEM DERECESİ AYRI AYRI İZAH EDİLMİŞTİR. TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEM SINIFLAMASI ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDA ŞÖYLE İFADE EDİLMEKTEDİR.

EK 8: 1539 SAYILI ABD TARIM ARAZİLERİNİ KORUMA POLİTİKALARI KANUNU: BU KANUNDA TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEK İÇİN 1. PRİME FARMLAND, 2. UNİQUE FARMLAND, 3. STATEWİDE İMPORTANCE FARMLAND, 4. LOCAL İMPORTANCE FARMLAND ; OLMAK ÜZERE DÖRT KATEGORİYE AYIRMIŞ VE BU KANUNLA TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEYE ÇALIŞMAKTADIR. BU KANUN HER BEŞ YILDA BİR YENİLENMEKTE VE EK- 9’DA YER ALAN 1994 YILINDA ÇIKARILAN 4201 SAYILI TARIM ARAZİLERİNİ KORUMA POLİTİKALARI KANUNUNDA DA AYNI TANIMLARA YER VERİLMİŞTİR.

EK 7: BU SINIFLAMA SİSTEMİNE "SOİL SURVEY MANUAL" 1993 USDA HANDBOOK NO: 18 ADLI YAYINDA DA YER VERİLMİŞ OLUP TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINDA TARIM ARAZİLERİ ÖNEM SINIFLAMASI KULLANILMAKTADIR.

EK 10: ABD TARIM BAKANLIĞI TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEK İÇİN ENVANTER ÇALIŞMALARINI BAŞLATMIŞ VE TARIM ARAZİLERİNİ; 1. EN İYİ (MUTLAK) TARIM ARAZİLERİ, 2. KENDİNE ÖZGÜ TARIM (ÖZEL ÜRÜN) ARAZİLERİ, 3. EYALET DÜZEYİNDE ÖNEMLİ EK TARIM ARAZİLERİ, 4. YEREL DÜZEYDE ÖNEMLİ EK TARIM ARAZİLERİ OLMAK ÜZERE DÖRT KATEGORİDE İNCELEMİŞTİR. BU ÇALIŞMA ABD TARIM BAKANLIĞINDAN ALINMIŞ BİR ÇALIŞMA OLUP YÖNETMELİKTE YER ALAN TARIM ARAZİLERİ SINIFLAMASIYLA ÖRTÜŞMEKTEDİR.

EK 11: KANADA TARIM BAKANLIĞI DA TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEK İÇİN TARIM ARAZİLERİ ÖNEM SINIFLAMA SİSTEMİNİ KULLANMAKTADIR (PRİME FARMLAND, UNİQUE FARMLAND) "A GUİDE TO THE LAND EVALUATİAN AND AREA REVİEW (LEAR) SYSTEM FOR AGRİCULTURE" 2002 ADLI YAYINDA TANIMLARI VE KRİTERLERİ ORTAYA KOYMAKTADIR.

GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEMİNE GÖRE SINIFLANDIRILMASI TAMAMEN TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEK İÇİN GELİŞTİRİLMİŞ BİR SİSTEMDİR. ÜLKEMİZDE AKK YERİNE BU SİSTEMİN YÖNETMELİĞE KONMASININ NEDENİ DİĞER ÜLKELERDE OLDUĞU GİBİ DAHA ÇOK TARIM ARAZİSİNİ ETKİLİ BİR ŞEKİLDE KORUMAKTIR. AKK İLE SADECE I;II;III;IV. SINIF SULU, I;II. SINIF KURU TARIM ARAZİLERİ İLE EKONOMİK VERİM ALINAN DİKİLİ TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI HEDEFLENMİŞTİR. BU DA ÜLKEMİZDE YAKLAŞIK 12 MİLYON HEKTAR TARIM ARAZİSİNE TEKABÜL EDER, TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEM SINIFLAMASININ YÖNETMELİKTE YER ALMASI İLE 16 MİLYON HEKTAR TARIM ARAZİNİN KORUNMASI HEDEFLENMEKTEDİR. HER NE KADAR DAVACI DİLEKÇESİNDE BU UYGULAMA İLE KAFALARIN KARIŞTIRILDIĞI İDDİA EDİLMEKTE İSE DE, DÜNYADA KULLANILAN BU SİSTEMİN YÖNETMELİĞE GİRMESİYLE İLAVE 4 MİLYON HEKTAR TARIM ARAZİSİ DE YÖNETMELİK KAPSAMINDA KORUMA ALTINA ALINMIŞTIR. ÜLKEMİZ TARIM ARAZİLERİNİN YAPILAŞMAYA KARŞI YETERİNCE KORUNAMAMASI, PLANSIZ VE ÇARPIK YAPILAŞMANIN ARTMASINDA ŞİMDİYE KADAR SADECE AKK SİSTEMİNİN KULLANILIYOR OLMASININ ÖNEMLİ PAYI VARDIR. ÇÜNKÜ AKK SİSTEMİ MAKRO DÜZEYDE BÖLGESEL VEYA ÜLKESEL PLANLARIN YAPILMASI VE MAKİNELİ TARIMDA ARAZİ BOZULMALARINI ÖNLEMEK İÇİN GELİŞTİRİLMİŞ BİR SİSTEM OLUP TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEYE YÖNELİK BİR SİSTEM DEĞİLDİR. GETİRİLEN YENİ SİSTEMLE BU SORUN ORTADAN KALDIRILMIŞTIR. DAVA KONUSU OLAN YENİ YÖNETMELİKTE; TARIM ARAZİLERİNİ DAHA ETKİLİ KORUMAK İÇİN, MÜKERRER ÇALIŞMALARI ORTADAN KALDIRMAK VE AŞIRI BÜROKRASİYİ ÖNLEYEREK HIZLI KARARLAR VERMEK AMACIYLA AKK İLE ELDE EDİLEN ARAZİ BİLGİLERİNİ DE KAPSAYAN ARAZİ ÖNEM SINIFLAMASINA YER VERİLMİŞTİR.

AYRICA, MÜLGA KÖY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AKK SINIFLAMASINI BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİNDE BULUNAN UZMANLAR ARACILIĞI İLE YAPMAKTA İDİ. 5286 SAYILI YASA İLE KÖY HİZMETLERİ BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİNİN KAPATILARAK GÖREVLERİNİN İSTANBUL VE KOCAELİ İLLERİNDE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIKLARINA, DİĞER İLLERDE İSE İL ÖZEL İDARE MÜDÜRLÜKLERİNE DEVREDİLMESİ SONUCU HER İLDE TOPRAK ETÜT YAPACAK UZMAN PERSONEL DE BULUNMAMAKTADIR. BUNUN DIŞINDA ZİRAAT FAKÜLTELERİMİZİN YENİDEN YAPILANMASI SONUCU HALEN TOPRAK BÖLÜMÜ MEZUNU ZİRAAT MÜHENDİSİ DE MEZUN OLMAMAKTADIR. BAKANLIĞIMIZ HİZMET İÇİ EĞİTİMİ İLE BU SORUNU GİDEREREK TOPRAK VE ARAZİ ETÜTLERİNİ YAPACAK NİTELİKTE HER İLDEN YETERLİ SAYIDA TEKNİK ELEMAN YETİŞTİRMİŞTİR. BÖYLECE, UYGULAMADA TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI YÖNÜNDE DAHA İSABETLİ VE HIZLI KARARLAR ÜRETİLMEKTEDİR.

YÖNETMELİĞİN 17. MADDESİNE GÖRE ÇIKARILACAK GENELGE VE TALİMATLARLA BU TANIMLARIN DEĞİŞTİRİLEBİLECEĞİ İDDİA EDİLMEKTEDİR. BİLİNDİĞİ ÜZERE, TALİMAT VE GENELGELER, YÖNETMELİKLERİN UYGULANMASINDA KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLARI AŞMAK, UYGULAMANIN ANLAŞILMASINI KOLAYLAŞTIRMAK ÜZERE ÇIKARILIR. YÖNETMELİĞE AYKIRI BİR TALİMAT VE GENELGENİN ÇIKARILMASI YASAL OLARAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. ZATEN TARIM ARAZİLERİ SINIFLARININ AYRI AYRI TANIMI DA, YÖNETMELİĞİN AYNI MADDESİ İÇERİSİNDE YER ALMAKTADIR.

AÇIKLANAN NEDENLERLE YÖNETMELİĞİN TANIMLAR BAŞLIKLI 4. MADDESİNDE YER ALAN "TARIM ARAZİLERİ SINIFI" TANIMININ İPTALİ İSTEMİ, HAKLI NEDENLERE DAYANMAMAKTADIR.

B- YİNE 4. MADDEDE YER ALAN "MUTLAK TARIM ARAZİSİ" TANIMINA YAPILAN İTİRAZDA BELİRTİLEN İDDİA İLE BİRİNCİ MADDEDE YER ALAN İDDİA ÇELİŞMEKTEDİR. BİRİNCİ MADDEDE BU TANIMLARIN YENİ OLDUĞU İDDİA EDİLİRKEN BURADA 1980'li yıllarda Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün literatüründe yer aldığı ifade edilmektedir. Bu doğrudur sadece literatürde yer alan bu sistemi Bakanlığımız geliştirerek dünyadaki benzerleri gibi ülkemizde uygulamaya başlamış bulunmaktadır. Eğer bu tanımlarda yer alan sınıfların nasıl tespiti konusunda Bakanlığımız talimatları ve diğer mevzuatları biraz incelenmiş olsa idi bu tanımın yoruma açık olduğu söylenemezdi. (EK 12. Yeter Gelirli Tarımsal İşletme Büyüklüklerinin tespitine dair Tebliğ. Resmi Gazete sayı 25154) AKK'NIN NASIL TESPİT EDİLECEĞİ KONUSUNDA DA BİR MEVZUAT BULUNMAMAKTADIR. PEK ÇOK PARAMETRELERİ YORUMA AÇIK OLAN BU SİSTEM (EROZYON DERECESİ, SEL BASMASI, DRENAJ KABİLİYETİ GİBİ) ETÜDÜ YAPANA GÖRE DEĞİŞMEKTEDİR. UYGULAMADA PEK ÇOK ÖRNEĞİNİ GÖRMEK MÜMKÜNDÜR. OYSA TARIM ARAZİLERİ SINIFLAMA SİSTEMİNDE YORUMA AÇIK HİÇBİR BELİRLEME KRİTERİ OLMAYIP, HERKESİN ANLAYABİLECEĞİ ÖLÇÜLEBİLİR, SOMUT KRİTERLERDİR. İL MÜDÜRLÜKLERİNDE YETERİNCE ELEMAN BU KONUDA EĞİTİLMİŞ OLUP ARAZİ SINIFLAMASI YAPACAK DÜZEYDEDİR. ETÜT RAPORLARI SADECE TOPRAKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BELİRLEMEYE YÖNELİK OLMAYIP, ARAZİLERİN TÜM ÖZELLİKLERİNİ (İKLİM, TOPOGRAFYA, TARIMSAL FAALİYETLER V.B. ) BELİRLEMEYE YÖNELİK OLMALIDIR.

YÖRE ORTALAMASI MUTLAK TARIM ARAZİSİ TANIMLAMASININ KRİTERLERİNDEN SADECE BİRİSİ OLUP; BURADA O YÖREDE EKİMİ- DİKİMİ YAPILAN ÜRÜNLERİN VERİMİNİN UZUN YILLAR ORTALAMASI ALINMAKTADIR. BU SOMUT BİR İFADEDİR VE HERHANGİ BİR YERE ÇEKİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ YÖNETMELİĞİN TANIMLAR BAŞLIKLI 4. MADDESİNDE BULUNAN "MUTLAK TARIM ARAZİSİ" TANIMININ İPTALİ İSTEMİ, TAMAMEN BİLİMSELLİKTEN UZAK VE BU SEBEPLE DE HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUNDUR.

C- YÖNETMELİĞİN 4. MADDESİNDE YER ALAN ÖZEL ÜRÜN TANIMINA YAPILAN İTİRAZ DA AYNI İDDİALARI TAŞIMAKTADIR. DAVA DİLEKÇESİNDE İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ BAZI DİKİLİ TARIM ARAZİLERİNİ DE BU KATEGORİYE ALAN ÜLKELER VARDIR. ANCAK ÜLKEMİZDE DİKİLİ TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEMLİ YERİ VARDIR. ÖRNEĞİN ÇAY RİZE İÇİN KAYISI MALATYA İÇİN, GÜL ISPARTA İÇİN, FINDIK KARADENİZ BÖLGESİ, ZEYTİN MARMARA BÖLGESİ İÇİN SON DERECE ÖNEMLİDİR. HEM EKONOMİK OLARAK HEM DE EKOLOJİK OLARAK ÖZEL YÖNETİM VE DEĞERLENDİRME İSTEKLERİ NEDENİYLE DİKİLİ TARIM ARAZİLERİ KATEGORİSİ AYRI ELE ALINMIŞTIR. ÖZEL ÜRÜNLER İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ SADECE ÇELTİK DEĞİL PEK ÇOK ÜRÜN İÇİN ÖZEL ÜRÜN ARAZİLERİ VARDIR. ÖRNEĞİN TUZLU BİR ARAZİDE ŞEKER PANCARI VE PAMUK YETİŞTİRİLEBİLDİĞİ İÇİN BU ARAZİLER HER İKİ ÜRÜN İÇİNDE ÖZELDİR. EĞER AKK SİSTEMİNİ KULLANMIŞ OLSA İDİK TUZLULUKTAN DOLAYI TARIM DIŞINA ÇIKARILACAK IV. SINIF ARAZİ, BU SİSTEMLE ÖZEL ÜRÜN KATEGORİSİNE GİRDİĞİ İÇİN KORUNACAKTIR. AKK SİSTEMİNDE VI. SINIF OLAN BİR ARAZİ ÇOK YILLIK YONCA, KORUNGA GİBİ YEM BİTKİLERİ İÇİN EKONOMİK TARIM YAPILAN ÖZEL ÜRÜN ARAZİSİ OLDUĞU ZAMAN KORUNACAKTIR. İŞTE BU NEDENLE YÖNETMELİKTE YER ALMIŞTIR. İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ 4. MADDEDE YER ALAN “ÖZEL ÜRÜN ARAZİLERİ” TANIMI, YÖNETMELİK AMACIYLA ÇELİŞMEMEKTE TAM TERSİNE YÖNETMELİĞİ AMACINA UYGUN HALE GETİRMEKTEDİR. ARZ EDİLEN SEBEPLERLE, TANIMIN İPTALİ TALEBİ HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUNDUR.

D- AYNI MADDEDE YER ALAN "MARJİNAL TARIM ARAZİLERİ" TANIMININ DA SON DERECE MESNETSİZ İDDİALARLA İPTALİ İSTENMEKTEDİR. EKLERDE YER ALAN ULUSLARARASI TANIMLAR VE ÜLKEMİZDE YAPILAN TANIMLAR İNCELENDİĞİNDE; YEREL ÖNEME SAHİP TARIM ARAZİLERİ OLARAK BELİRTİLMEKTEDİR. TÜRKÇE'ye tercüme yapılırken bire bir tercümeler bazen tam anlamı ifade etmede yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle anlamı ve belirleme kriterlerinde bir değişiklik yapmadan Türkçe karşılığını daha iyi ifade ettiği için marjinal tarım arazisi ifadesi kullanılmıştır. Bu tanımlama üniversitelerimiz ve Bakanlığımızın ilgili birimleri tarafından da daha anlaşılır bulunmuş ve Yönetmeliğe konmuştur. Tanımlar içerisinde belirleme kriterleri ve fiziki özellikleri olduğu gibi anlatılmış olsa idi Yönetmeliğin hacmi belki de mevcut hacminin dört katı olacaktı. Tanım nesneyi kısa ve vurgulayıcı bazı özelliklerini belirten kısa ifadelerle anlatmaktır. Belirleme ve değerlendirmeye esas özelliklerinin izahı Bakanlığımız diğer mevzuatlarında yer almakta ve başarı ile uygulanmaktadır. (EK-12.Yeter Gelirli Tarımsal İşletme Büyüklüklerinin tespitine dair Tebliğ. Resmi Gazete sayı 25154). Davacı literatürde bunu fark etmemiş olabilir, ancak uluslararası literatürlerde ve Bakanlığımız literatüründe yer almıştır. AKK sınıflamasını belirleme kriterleri hiçbir mevzuatta yer almamasına rağmen davacının bu konudaki ısrarını anlamak mümkün değildir. Tarım arazilerinin etkin korunması ve arazi spekülasyonlarının önlenmesi için Bakanlığımız her türlü tedbiri almaya kararlıdır. Bu konuda yeterli teknik ve idari kapasitemiz mevcuttur ve olanaklarımızı kullanma ısrarımız devam edecektir. Tarım dışı amaçlı arazi taleplerinin marjinal tarım arazilerinden karşılanması suretiyle. tarımda kalması gereken mutlak. dikili ve özel ürün alanlarının korunması sağlanacaktır. Dava dilekçesinde bir taraftan "Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) gibi uluslararası kuruluşlarla, ABD başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede "marjinal arazi" kavramı, işlemli tarım bir yana, otlatma alanlarından bile çıkarılma çabalarına konu olmaktadır" denilmekte diğer taraftan marjinal tarım arazisi tanımı ile tarım arazilerini tarım dışı amaçla kullanmak isteyenlere kolaylık sağlandığı belirtilmektedir. Bu durumda bir taraftan marjinal arazilerin tarım yapılamayacak hatta mera olarak bile kullanılamayacak araziler olduğunu örneklerle anlatırken diğer taraftan korunması gerektiğini savunmak büyük bir çelişki oluşturmaktadır. Bilimsellikten uzak ve hukuki hiçbir temeli olmayan Yönetmeliğin 4. maddesinde bulunan "marjinal tarım arazileri" tanımının iptali talebinin haklı sebepleri bulunmamaktadır.

e- Yönetmeliğin 4. maddesinde örtü altı tarımı da tarif edilmektedir. Örtü altı tarımı küçük alanlarda büyük boyutta üretim yapılan yerlerdir. Bu şekilde yapılan üretimin geleneksel işlemlerle yapılması mümkün değildir. Sosyal yardımlaşma fonundan finanse edilen çiftçiler bile örtü altı tarımı şartlarına uygun sulama metodunu seçmeden ekonomik tarım yapamaz. Bu tanım, Bakanlığımız ilgili ve sorumlu birimleri tarafından yapılmış, gerçeğe en yakın tanımdır. Tarımsal üretimin örtü altında yapılmasının bile ileri tarım tekniği olduğu hususunun davacı tarafından biliniyor olması gerektiğini düşünüyoruz. Tamamen mesnetsiz iddiadan ibaret olan Yönetmeliğin 4. maddesinde bulunan "örtü altı tarım arazileri" tanımının iptal talebi bilimsel ve hukuki dayanaktan yoksundur.

f- Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan sulu tarım arazisi tanımı 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunundan alınmıştır. Çünkü Tarım Reformu Uygulama Alanı ilan edilen alanlardaki tarım dışı amaçla arazi kullanım talepleri bu kanuna göre değerlendirilmektedir. Bu durumda Bakanlığın bir birimi farklı bir tanım uygularken diğer biriminin farklı bir tanım uygulaması idareye olan güvenin zedelenmesine yol açacaktır. Bu nedenle kanunda yer alan tanıma bağlı kalınmıştır. Burada dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, Devlet tarafından kamunun kaynaklarının önemli bir bölümünün ayrılarak gerçekleştirilen sulama yatırımları ile yapılmış tesislerle sulu tarım arazisi niteliği kazanmış arazilerin korunması amaçlanmıştır. Yer altı suları tamamen devletin kontrolündedir. Kaçak yer altı suyu kullananların aynı kategoriye konulması düşünülemez. İptal istemi hem mevcut kanunlara aykırı hem de bilimsellikten uzak iddialar içerdiğinden yersizdir.

g- Arsa ve yerleşim alanı tanımlarının iptali yönündeki talep, Davacının konuya yaklaşımındaki eksik değerlendirmesine güzel bir örnektir. Ülkemizde köy ve kasabalar kadimden beri mevcut olup bu yönetmelik ve evveliyatının yürürlük tarihi mart 1989’dur. Kadimden beri var olan, ancak mevcut yasalara uygun planı bulunmayan pek çok köy ve kasabayı yok saymak ülke gerçeklerine ters düşen bir yaklaşımdır. Ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun EK-13'DE YER ALAN KARARINDA DA ARSA SAYILACAK YERLER BELİRLENMİŞ VE YAPILAN TANIM BU KARARA UYGUN OLUP, İLGİLİ KURUMLARIN KATILIMI İLE YAPILAN TOPLANTILARDA DA BU TANIM UYGUN BULUNARAK YÖNETMELİĞE KONMUŞ VE UYGULAMADA ÖNEMLİ BİR BOŞLUK DOLDURULMUŞTUR. İDDİALAR TAMAMEN YERSİZ OLUP İPTAL İSTEMİ HUKUKEN İSABETLİ DEĞİLDİR.

13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK İLE İLGİLİ AÇILAN DAVADA DA AYNI KONULAR GÜNDEME GETİRİLMİŞ VE DANIŞTAY 10. DAİRESİ 20.01.2004 TARİH VE E.2003/3518 SAYILI KARARINDA "…TARIMSAL ARAZİLERİ, TARIMSAL ÜRETİMDEKİ ÖNEMİNE GÖRE DÖRT KATEGORİYE AYIRAN TARIM ARAZİLERİ ÖNEM SINIFLAMASI SİSTEMİNİN DE TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ÖNLEMEYE YÖNELİK OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR.

BU NEDENLE, YUKARIDA YAZILI MEVZUAT HÜKÜMLERİNİN DAVALI İDAREYE VERDİĞİ YETKİ ÇERÇEVESİNDE, BELLİ BİR ALANIN DÜZENLENMESİ AMACIYLA HAZIRLANAN VE GENEL DÜZENLEYİCİ KURALLAR İÇEREN YÖNETMELİKTE GEÇEN KAVRAMLARI TANIMLAYAN VE YUKARIDA BAHSEDİLEN DÜZENLEMELERDE HUKUKA AYKIRILIK GÖRÜLMEMİŞTİR" DENİLMEKTEDİR. DANIŞTAY'ın bu açık kararına rağmen davacının aynı konuyu aynı gerekçelerle yeniden gündeme getirmesini anlamakta zorluk çektiğimizi belirtmek isteriz.

2) Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik uygulaması Danıştay 10. Dairesinin 29.11.2000 tarih ve E.1999/130. K.2000/5886 sayılı kararı üzerine 2001 Ağustos ayından itibaren Bakanlığımız tarafından yürütülmeye başlamıştır. Bundan önce bu Yönetmelik kapsamı dışında olan 4086 Kanunla değişik 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamındaki yerler ile 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun gereği mera, zeytinlik ve fındık üretim alanlarının tespit, tahsis, tahdit ve gerektiğinde tarım dışı amaçlarla kullanım kararları Bakanlığımız Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM) tarafından verilmekte idi. Konusu aynı olan bu Yönetmelik kapsamındaki hizmetler de, 441 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin (i) bendi ve 9. maddesinin (g) bendi, 3573, 2844 ve 4342 sayılı Kanunlar gereği diğer ilgili birimlerle işbirliği içerisinde TÜGEM tarafından yürütülmektedir. Bu uygulama zeytin, fındık, mera ve diğer tarım arazilerinin bir Genel Müdürlük tarafından yürütülmesini sağladığı için hizmet bütünlüğü açısından da yararlı olmuştur. TÜGEM bünyesinde kurulan “Tarım Arazilerini Değerlendirme Daire Başkanlığı"nın görevi sadece Yönetmelik uygulamaları değil tarım arazilerinin değerlendirilmesine yönelik pek çok hizmetlerin yürütülmesidir. Bakanlığımız ihtiyaçlarına göre ana hizmet birimlerinin işlerini yürütmek üzere 3046 sayılı Kanuna uygun olarak daire başkanlıkları kurulmaktadır. Kadro sayısı aynı kalmak şartıyla 2001 yılı içerisinde iki daire başkanlığının isimleri değiştirilerek yeni isimle iki daire başkanlığı oluşturulmuştur. Bu, günün ihtiyaçlarına göre tamamen hizmetin etkin yürütülmesine yönelik, 3046 sayılı Kanun ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye uygun Bakanlık tasarrufudur.

Davacının Yönetmeliğin 6. maddesinin iptali talebi hukuken geçerli nedenlere dayanmamaktadır. Şöyle ki; İl müdürlüklerimize gelecek baskılarla mevzuata uyulmayacağı iddiası tamamen bir zandır. Baskı sonucu oluşan böyle bir tasarruf suç teşkil eder ve kanunlarımız da gereken cezayı verir. İşlerin daha etkin ve hızlı yürütülmesinin en önemli şartı en yakın birimler vasıtasıyla olayın üzerine gitmektir. İl müdürlüklerimiz hem eleman hem de donanım yönünden yeterli imkanlara sahiptir. Zaman kayıplarının önlenmesi, daha etkili koruma ve zamanında müdahalenin sağlanması için Bakanlığımız kararların İl Müdürlüklerimiz tarafından verilmesini uygun bulmuş ve Yönetmeliğe koymuştur. İl Müdürlükleri bağımsız karar verme durumunda değillerdir. İki uzman Ziraat Mühendisinin yapacağı etütler sonucu arazi özellikleri belirlenecek ve arazi sınıfını teknik olarak belirledikten sonra yönetmelik hükümlerine göre karar verilecektir. Davacının iddia ettiği farklı uygulamalar mümkün değildir. Davacının tereddütleri yersiz olup, tamamen varsayımlara dayanmaktadır. Bu nedenle iptal istemi hukuken uygun değildir.

Davacının yaptığı itirazın asıl amacı bu maddenin iptali hakkında ileri sürdüğü iddialarda ortaya çıkmaktadır. Bakanlığımız ülkenin tarımsal üretiminin planlanması, geliştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanmasından sorumlu yegane kuruluş olup, gerek kurumsal yapısı gerekse istihdam ettiği personelin nitelikleri, bu hizmetin verilmesi için seçilmiştir. Pek çoğu davacı ZMO' NIN DA ÜYESİDİR. ÜYELERİNİN BU KONULARDA YETERLİ OLACAK ŞEKİLDE YETİŞTİRİLMESİ ASLİ GÖREVLERİNDEN BİRİ İKEN ÜYELERİNİN YETERSİZLİKLE SUÇLANMASINI DOĞRU BULMADIĞIMIZI BELİRTMEK İSTERİZ. BU HİZMETLERİN YÜRÜTÜLMESİ İÇİN SADECE ÜNİVERSİTELERDEN ALINAN EĞİTİMLE SINIRLI KALINMAMAKTA, BAKANLIĞIMIZ DÜZENLEDİĞİ HİZMET İÇİ EĞİTİMLERLE UYGULAMADA YAPILMASI GEREKENLER KONUSUNDA YETERLİ UYGULAMALI EĞİTİM DE VERMEKTEDİR. YÖNETMELİK UYGULAMASININ BAKANLIĞIMIZA GELMESİNDEN İTİBAREN HER İLDE EN AZ İKİ ZİRAAT MÜHENDİSİ OLMAK ÜZERE YAKLAŞIK 350 PERSONEL HİZMET İÇİ EĞİTİME TABİ TUTULMUŞ UYGULAMALAR BAŞARI İLE YÜRÜTÜLMEKTEDİR. BAKANLIĞIMIZ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ, TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞI VE DİĞER MERKEZ BİRİMLERİNİN KATILIMI VE İL ÖZEL İDARE MÜDÜRLÜKLERİNİN BAĞLI OLDUĞU BAKANLIK OLAN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İLE KOORDİNASYON VE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE YÖNETMELİĞİN MEVCUT KANUNLARA VE TEKNİĞE UYGUN OLARAK HAZIRLANMASINA AZAMİ GAYRET GÖSTERİLMİŞTİR.

YUKARI DA BELİRTTİĞİMİZ ÜZERE ETÜT RAPORLARI SADECE TOPRAKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BELİRLEMEYE YÖNELİK OLMAYIP, ARAZİLERİN TÜM ÖZELLİKLERİNİ BELİRLEMEYE YÖNELİK OLMALIDIR. BUNUN DIŞINDA ZİRAAT FAKÜLTELERİMİZİN YENİDEN YAPILANMASI SONUCU HALEN TOPRAK BÖLÜMÜ MEZUNU ZİRAAT MÜHENDİSİ DE BULUNMAMAKTA, TOPRAK DERSLERİ YÖNETMELİKTE YER ALAN BÖLÜMLERDE TEMEL DERS OLARAK OKUTULMAKTADIR. AYRICA, BAKANLIĞIMIZ HİZMET İÇİ EĞİTİMLERDE BU KONUDA YETERİNCE TOPRAK VE ARAZİ BİLGİLERİ VERMEKTEDİR.

13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE DE YAYIMLANAN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK İLE İLGİLİ AÇILAN DAVADA DA BU KONU GÜNDEME GETİRİLMİŞ VE DANIŞTAY 10. DAİRESİ 20.01.2004 TARİH VE E.2003/3518 SAYILI KARARINDA "BU YÖNETMELİĞİN 9.10.11 VE 13 'üncü maddelerinde yer alan istisnalar hariç" ibaresinin yürütmesinin durdurulması kararını vermiş, ancak istisna maddelerinin uygulanmasına herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Dava konusu olan iş bu Yönetmelikte anılan madde Danıştay'IN KARARINA UYGUN OLARAK DÜZENLENMİŞTİR. BU SEBEPLE İPTALİ TALEBİNİN HUKUKİ DAYANAĞI YOKTUR.

3) YÖNETMELİĞİN 8. MADDESİNDEN ÇIKARILMASI İSTENEN İBARE YANLIŞ DEĞERLENDİRMELERİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN GETİRİLMİŞ OLUP ÇIKARILMASI HALİNDE İSTİSNALARIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZACAK, UYGULAMADA BOŞLUK YARATACAKTIR. ÖNCEKİ YÖNETMELİKLERDE OLMADIĞI SÖYLENİLEN 12 VE 14. MADDELERDEKİ HÜKÜMLER 1989 YILINDAN BERİ ÇIKARILMIŞ BÜTÜN YÖNETMELİKLERDE YER ALMIŞTIR. ANCAK YETERİNCE AÇIK OLMAYAN, ETÜDÜ YAPANIN YORUMUNA GÖRE DEĞİŞİK ANLAMLARA GELEBİLECEK HÜKÜMLER BU YÖNETMELİKTE YORUMLARA MEYDAN VERMEYECEK ŞEKİLDE AÇIK HALE GETİRİLMİŞTİR. UYGULAMADA VE KONTROLLERDE KARŞILAŞMASI MUHTEMEL OLUMSUZLUKLAR BÖYLECE ÖNLENMİŞTİR.

YUKARIDA DA BELİRTTİĞİMİZ ÜZERE, YÖNETMELİKTE YER ALAN İSTİSNALARIN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU KAMU YATIRIMLARI İÇİN GETİRİLEN VE KAMU YARARI OLAN İSTİSNALARDIR. DİĞER İSTİSNALAR İSE TARIMIN BİTKİSEL VE HAYVANSAL ÜRETİMİN BÜTÜNÜNDEN OLUŞTUĞU GERÇEĞİNDEN HAREKETLE TARIMSAL AMAÇLI TESİSLER İÇİN GETİRİLEN İSTİSNALARDIR. BURADA GETİRİLEN EN ÖNEMLİ KISTAS, ALTERNATİFİNİN BULUNUP BULUNMAMASIDIR. ÇÜNKÜ, ALTERNATİFSİZ BİR ALANDA YAŞAMAK O YERLEŞİM ALANINDA YAŞAYANLARIN SUÇU DEĞİLDİR. ALTERNATİFİ VAR İSE ZATEN İZİN VERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. ALTERNATİFİ YOK İSE DE, KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANMAK O YERLEŞİM ALANINDA YAŞAYANLARIN DA EN DOĞAL HAKKI OLMASI GEREKİR. AYRICA, BELEDİYENİN ALT YAPI HİZMETLERİ DE O BELEDİYE SINIRLARI İÇİNDE YAŞAYAN VATANDAŞLARA HİZMET AMACI TAŞIYAN İŞLEMLERDİR. DOLAYISIYLA BİR KAMU YARARI SÖZ KONUSUDUR.

BELEDİYELERİN SADECE KONUT İHTİYACI OLMAYIP BELEDİYE HİZMETLERİNİN VERİLMESİ İÇİN HER TÜRLÜ ALT YAPI İHTİYACI VARDIR. EĞER TARIM ARAZİLERİNDE OLDUĞU GİBİ YERLEŞİM ALANLARINDA DA PLAN BÜTÜNLÜĞÜ GÖZ ARDI EDİLİRSE BUGÜN OLDUĞU GİBİ ARAZİ SPEKÜLASYONLARININ, ÇARPIK TARIMSAL VE TARIM DIŞI PLANLAMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR. BU AYNI ZAMANDA TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMINI ARTIRICI SONUÇLAR DOĞURAN BİR YAKLAŞIMDIR. ÖRNEĞİN BİR BELEDİYENİN KENDİ YERLEŞİM ALANI ÇEVRESİNDE PLAN İHTİYACINI KARŞILAMASI KISITLANIP BELEDİYENİN UZAĞINDA YERLER ALTERNATİF GÖSTERİLİRSE HEM BELEDİYENİN YAKIN ÇEVRESİ HEM DE ALTERNATİF GÖSTERİLEN YERLERDE TARIM ARAZİLERİNİN YOK OLMASINI ENGELLEMEK MÜMKÜN OLAMAMAKTADIR. BU AYNI ZAMANDA ARAZİ RANTİYECİLERİ VE SPEKÜLATİF ARAZİ SATIŞLARINA DAVETİYE ÇIKARAN ÖNEMLİ BİR HATA OLUR. BU KONUDA ŞİMDİYE KADAR ÇIKARILAN BÜTÜN YÖNETMELİKLERDE, İSTİSMARLARI VE BİLİNÇSİZ ARAZİ KAYIPLARINI ÖNLEMEK İÇİN BENZER HÜKÜMLERE YER VERİLMİŞTİR. YÖNETMELİKTE GETİRİLEN İSTİSNALAR TAMAMEN TARIM ARAZİLERİNİ KORUMAYI ESAS ALMIŞ ÜLKE MENFAATİNİ GÖZETEN DÜZENLEMELERDİR. YÖNETMELİKTE SADECE BELEDİYELER DEĞİL PLAN YAPMA YETKİSİNE SAHİP HER KURUMU BAĞLAYICI HÜKÜMLER YER ALMAKTADIR. BELEDİYELERİN KONUT İHTİYACI İÇİN İSTİSNA KABUL EDİLEREK İZİN VERİLMESİ, ANCAK KONUTLARIN İHTİYACI OLAN OKUL, YOL, SU, KANALİZASYON GİBİ ALT YAPILARIN İSTİSNA DIŞI TUTULMASINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. DAVACININ İDDİASI TAMAMEN OLAYIN ESASINDAN UZAK YANLIŞ BİR DEĞERLENDİRMEDİR.

BUNUN DIŞINDA GEREKLİ İZİNLERİ ALARAK YASAL OLARAK PLANLANMIŞ VE FAALİYET GÖSTEREN BİR TESİSİN DE GELİŞEN TEKNOLOJİYE VE REKABETE KAPALI TUTULMASI O TESİSİN KAPANIP YOK OLMASININ YANINDA ÜLKE EKONOMİSİNE DE ZARAR VERECEKTİR. DOLAYISIYLA YASAL OLARAK KURULMUŞ BİR TESİSİN GELİŞEN TEKNOLOJİ VE REKABET ŞARTLARINA AYAK UYDURARAK MİLLİ EKONOMİYE KATKIDA BULUNMASINI SAĞLAMAK AMACIYLA VE ALTERNATİFİNİN BULUNMAMASI ŞARTIYLA GETİRİLEN BÖYLE BİR DÜZENLEMENİN ÜLKE YARARINA OLACAĞI DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE DE YAYIMLANAN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK İLE İLGİLİ AÇILAN DAVADA DA AYNI KONULAR GÜNDEME GETİRİLMİŞ VE DANIŞTAY 10. DAİRESİ 20.01.2004 TARİH VE E.2003/3518 SAYILI KARARINDA "YÖNETMELİĞİN TARIM DIŞI AMAÇLA KULLANILAMAYACAK ARAZİLER BAŞLIKLI 7. MADDESİNDE ( YENİ 8.MADDE ); TARIM DIŞI AMAÇLARLA KULLANILMAYA TAHSİS EDİLEMEYECEK ARAZİLER SAYILIRKEN YÖNETMELİĞİN 11 VE 13. MADDESİNDE ( YENİ 12 VE 14. MADDELER ) BELİRTİLEN İSTİSNALAR BUNLARDAN HARİÇ TUTULMUŞTUR. MADDE METNİNDE İPTALİ İSTENİLEN "11 VE 13 ÜNCÜ" ( YENİ 12 VE 14. MADDELER ) İBARESİNDE YER ALAN 11 MADDE DE (YENİ 12. MADDE ), TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR, 13. MADDE DE (YENİ 14. MADDE ) İSE PLAN DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMASININ ESASLARI AÇIKLANMIŞTIR.

YÖNETMELİĞİN BÜTÜNLÜĞÜ İÇERİSİNDE 11. MADDE DE ( YENİ 12. MADDE ) DÜZENLENEN, TARIMSAL İŞLETMENİN EKONOMİK OLARAK YÜRÜTÜLMESİNİ SAĞLAMAK İÇİN GEREKLİ BOYUT, VASIF VE HACİMDEKİ TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR İLE 13. MADDESİNDEKİ ( YENİ 14. MADDE) PLAN DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNDEKİ PLAN KAPSAMINA ALINACAK ARAZİLERİN TARIM DIŞI AMAÇLA KULLANILAMAYACAK ARAZİLERDEN İSTİSNA TUTULMASINDA MEVZUAT HÜKÜMLERİNE AYKIRILIK BULUNMAMAKTADIR." DENİLMEKTEDİR. BU SEBEPLE, İPTAL TALEBİNİN HUKUKEN GEÇERLİ NEDENLERİ BULUNMAMAKTADIR.

4) YÖNETMELİĞİN 9. MADDESİNDE YER ALAN VE İPTALİ İSTENEN MARJİNAL TARIM ARAZİSİ İFADESİ TAMAMEN ULUSLAR ARASI DÜZEYDE KABUL GÖRMÜŞ BİR TANIMLAMA OLUP TOPRAK, İKLİM, BİTKİSEL ÜRETİM POTANSİYELİ VE DİĞER ARAZİ ÖZELLİKLERİ YÖNÜNDEN, ÜLKENİN TARIMSAL ÜRETİMİNDE ÖNEMLİ YERİ OLMAYAN TARIM ARAZİLERİ İÇİN KULLANILMAKTADIR. BUNUN BELİRLENMESİNDE KULLANILACAK KRİTERLER BAKANLIĞIMIZ TARAFINDAN 30.06.2003 TARİH VE 25154 SAYILI RESMİ GAZETEDE YAYIMLANAN 2003/20 NOLU TEBLİĞDE AÇIKÇA YER ALMIŞ VE BAŞARI İLE UYGULANMAKTADIR. SAVUNMAMIZIN GİRİŞ KISMINDA BU KONU, ÜLKEMİZDE VE ULUSLAR ARASI LİTERATÜRDE NASIL YER ALDIĞI ETRAFLICA ANLATILMIŞTIR. TÜRKİYE'de arazi kullanımı ve değerlendirmesine esas sınıflama kriterleri ilk defa Resmi Gazetede yayımlanarak herkese ilan edilmiştir. Sadece ilgililerin kullandığı veya bildiği kriterler her zaman farklı yorumlara ve istismara açıktır. Bunun bilincinde olarak açık ve herkesin anlayacağı bir şekilde tarım arazilerinin sınıflaması ve belirleme kriterleri Resmi Gazetede ilan edilmiştir.

Daimi karla kaplı alanlar, çıplak kayalar, ırmak yatakları, sahil kumulları, su yüzeyleri gibi araziler AKK sistemine göre VIII. Sınıf arazilerdir. Örneğin Ağrı dağının veya Erciyes dağının eteklerine bir yapı yapılacağı zaman önceki AKK sistemine göre VIII. Sınıf olan Ağrı Dağının 4000 metreden yukarı kısımlarına ( çıplak kayalık ve daimi karla kaplı alanlara ) yapılması, Erciyes'TE İSE YA SULTAN SAZLIĞINA, YA DA YİNE 3000 METRE RAKIMDAN YUKARIYA İZİN VERMEK GEREKİRDİ. GETİRİLEN TANIMLAR VE TARIM ARAZİLERİNİN SINIFLAMA SİSTEMİ TAMAMEN TARIM ARAZİLERİ İLE İLGİLİ OLUP GEREKSİZ VE UYGULAMA İMKANI OLMAYAN ALANLARA YER VERMEMEKTEDİR. DÜNYA ÜLKELERİNİN SADECE TARIM ARAZİLERİ İLE İLGİLİ OLAN BU SİSTEMİ KULLANMASININ NEDENİ DE BUDUR. EĞER BİR PLAN TARIM ARAZİLERİ DIŞINDA YAPILACAKSA ZATEN BU YÖNETMELİK KAPSAMI DIŞINA ÇIKAR. MERA İSE MERA KANUNU, ORMAN İSE ORMAN KANUNU VEYA DİĞER İLGİLİ KANUNLAR KAPSAMINA GİRER. BU NEDENLE YÖNETMELİĞE KONU OLAN ALANLAR TARIM ARAZİLERİDİR. BİR YAPI TARIM ARAZİLERİ DIŞINDA KURULACAKSA İLGİLİ KANUNLARA GÖRE DEĞERLENDİRİLİR VE PLANLANIR.

ÖTE YANDAN DİKİLİ TARIM ARAZİSİ TANIMI, YUKARIDA AYRINTILARIYLA AÇIKLANMIŞ OLUP; VERİLEN ÖRNEĞE KONU OLAN BİR YILLIK MEYVE FİDANINDAN VERİM ALINAMAYACAĞINI, DOLAYISIYLA DA EKONOMİK VERİM KISTASINDA DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİNİ. BUNUN SONUCU OLARAK DA TARIM DIŞI AMAÇLA KULLANIM İZNİ VERİLEMEYECEĞİNİ BİLMEYEN BİR TEKNİK ELEMANIN BULUNDUĞUNA İNANMAMAKTAYIZ. HENÜZ VERİME GEÇMEMİŞ BİR FİDANIN EKONOMİK ÖMRÜNÜ TAMAMLADIĞI İDDİASI HİÇBİR KONU UZMANI TARAFINDAN SÖYLENEMEZ.

13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE DE YAYIMLANAN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK İLE İLGİLİ AÇILAN DAVADA DA AYNI KONU BELİRTİLMİŞ VE DANIŞTAY 10. DAİRESİ 20.01.2004 TARİH VE E.2003/3518 SAYILI KARARINDA: "YÖNETMELİĞİN 3/İ MADDESİNDE ( YENİ 4. MADDE ), MUTLAK TARIM ARAZİSİ, ÖZEL ÜRÜN ARAZİLERİ VE DİKİLİ TARIM ARAZİLERİ DIŞINDA KALAN TOPRAK VE TOPOĞRAFİK SINIRLAMALARI NEDENİYLE ÜZERİNDE SADECE GELENEKSEL TOPRAK İŞLEMELİ TARIMIN YAPILDIĞI, YEREL ÖNEMİ OLAN VE KULLANIM KARARLARININ YEREL İHTİYAÇLARA GÖRE BELİRLENDİĞİ ARAZİLER OLARAK TANIMLANAN MARJİNAL TARIM ARAZİLERİNİN DİĞER ARAZİLERE GÖRE DAHA AZ VERİMLİ OLUP DAHA ÇOK YEREL İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI AMACIYLA VE EKOLOJİK ZORUNLULUKTAN DOLAYI TARIMSAL FAALİYETE TAHSİS EDİLEN ARAZİLER OLMASI NEDENİYLE TARIM DIŞI AMAÇLI ARAZİ KULLANIM İHTİYACININ ÖNCELİKLE BU ARAZİLERDEN BAŞLAMASINI ÖNGÖREN DÜZENLEMEDE HUKUKA AYKIRI BİR YÖN BULUNMAMAKTADIR." DENİLMEKTEDİR. ARZ EDİLEN NEDENLERLE, İPTAL TALEBİNİN HUKUKEN GEÇERLİ NEDENLERİ BULUNMAMAKTADIR.

5) YUKARIDA DA DETAYLI OLARAK AÇIKLANDIĞI ÜZERE, DAHA ÖNCEKİ DAVAYA KONU OLAN 13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE DE YAYIMLANARAK YÜRÜRLÜĞE GİREN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİĞE GÖRE GENİŞLETİCİ YÖNDE HERHANGİ BİR DÜZENLEME GETİRİLMEMİŞTİR. SADECE YÖNETMELİĞİN KANUNLA ÇE1İŞMEMCSİ VE UYGULAMADA BOŞLUK YAŞANMAMASI İÇİN YÖNETMELİK 3213 SAYILI MADEN KANUNU'nda yapılan değişikliğe uyumlu hale getirilmiştir. Topraklar ve madenler Ülkemizin milli servetidir ve maden sahalarının başka bir yere taşınması gibi bir olasılık bulunmadığından, bulunduğu yerde değerlendirilmesi zorunluluğu vardır. Bir alternatifsizlik halinde bu izinler verilebilecektir. Ayrıca, iddia edildiği gibi 3213 sayılı Maden Kanunun ikinci maddesinde geçen ( kum, kil, kireç, taş gibi ) birinci ve ikinci grup madenleri kapsamamaktadır. Bu grup madenler hariç tutulmuştur. Eğer bu düzenleme getirilmeseydi davacının iddia ettiği keyfiliği önlemek güçleşirdi.

Eğer tarım arazilerinde olduğu gibi yerleşim alanlarında da plan bütünlüğü göz ardı edilirse bugün olduğu gibi arazi spekülasyonlarının, çarpık tarımsal ve tarım dışı planlamaların önüne geçmek mümkün değildir. Bu aynı zamanda tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını artırıcı sonuçlar doğuran bir yaklaşımdır. Örneğin bir belediyenin kendi yerleşim alanı çevresinde plan ihtiyacını karşılaması kısıtlanıp belediyenin uzağında yerler alternatif gösterilirse hem belediyenin yakın çevresi hem de alternatif gösterilen yerlerde tarım arazilerinin yok olmasını engellemek mümkün olamamaktadır. Bu aynı zamanda arazi rantiyecileri ve spekülatif arazi satışlarına davetiye çıkaran önemli bir hata olur. Bu konuda şimdiye kadar çıkarılan bütün Yönetmeliklerde, istismarları ve bilinçsiz arazi kayıplarını önlemek için benzer hükümlere yer verilmiştir. Yönetmelikte getirilen istisnalar tamamen tarım arazilerini korumayı esas almış ülke menfaatini gözeten düzenlemelerdir. Yönetmelikte sadece belediyeler değil plan yapma yetkisine sahip her kurumu bağlayıcı hükümler bulunmaktadır. Nitekim, aynı maddenin ( a ) bendinde Belediyelerin plan yetkisi dışında olan köy yerleşim alanlarıyla ilgili bir düzenleme de yer almaktadır. Ayrıca, kanımızca davacının yeni yasal düzenlemelerde Belediye sınırlan içerisinde Bayındırlık ve İskan Bakan1ığımn plan yetkisinin olmadığını gözardı ettiği anlaşılmaktadır.

19.07.2005 tarih ve 25880 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 03.07.2005 kabul tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda yer alan hükümlerle çelişecek hiçbir düzenlemeye Bakanlığımızca yer verilmesi mümkün değildir. Bu kanunda geçen değerlendirmeler ve tanımlar dava konusu Yönetmelikle tamamen örtüşmektedir. Davacının hukuken isabetli bulunmayan bu yaklaşımının kabulü mümkün değildir.

13 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik ile ilgili açılan davada da benzer konular belirtilmiş ve Danıştay 10. Dairesi 20.01.2004 tarih ve E.2003/3518 sayılı kararında; "Maddede tahsis koşulları belirlendiğinden ve kamu yararı ile tarımsal faaliyetlere zarar vermeme ilkelerinin dikkate alınması zorunluluğu getirildiğinden 9. maddede ( yeni 10. madde ) iptali istenilen "marjinal tarım arazilerinden başlamak kaydıyla" ibaresi ile aynı maddenin (b ), ( e ) ve ( f) fıkraları yönünden 2577 sayılı Yasanın 27. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından anılan maddelere yönelik olarak yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerekmektedir." denilmektedir. Danıştay'IN BU AÇIK KARARINA RAĞMEN İŞ BU DAVADA DA BU HUSUS DAVA KONUSU YAPILMIŞTIR.

6) YÖNETMELİĞİN 11. MADDESİNİN İPTALİ TALEBİNE GELİNCE; FAALİYET SAHİBİ TARAFINDAN YERİNE GETİRİLECEĞİ BİLİNDİĞİ HALDE, MADDEDE GEÇEN "... TARIMSAL FAALİYETLERİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASI..." KOŞULUNUN KİMİN TARAFINDAN YERİNE GETİRİLECEĞİ SORUSUNU SORMAK, SANIRIZ KONUDAN UZAK OLMANIN AÇIK BİR GÖSTERGESİDİR. MADDENİN ( B ) BENDİNDE YER ALAN EK TESİSLER İFADESİNE İTİRAZI DA ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. TESİSİN KURULMASI AMA İŞLETİLMEMESİ ANLAMINA GELEN BU YAKLAŞIMIN BİLİMDE VE HUKUKTA YERİ YOKTUR. (C) BENDİNDE YER ALAN MİLLİ SAVUNMA TESİSLERİ VE HAVA ALANLARI İFADESİNİN ÇIKARILMASI İSTEĞİ DE TAMAMEN ÜLKE MENFAATLERİ VE BİLİMSEL GERÇEKLERE AYKIRIDIR. ZORUNLULUK HALİNDE HİÇBİR MENFAAT MİLLİ SAVUNMANIN ÖNÜNDE DEĞİLDİR. HAVA ALANLARINA GELİNCE ÜLKEMİZDE HAVA ALANI KURULACAK YERLER BELLİ SAYIDA OLUP, HİÇBİR DAĞIN BAŞINA VEYA DENİZİN ORTASINA YAPMA ŞANSIMIZ DA YOKTUR. BU NEDENLE ALTERNATİF OLMAMASI VE TARIMSAL ÜRETİME ZARAR VERMEMESİ ŞARTI İLE İZİN VERİLECEĞİ HÜKMÜ GETİRİLMİŞTİR. ÖRNEĞİN ÇUKUROVAYA HAVAALANI İHTİYACI VAR İSE VE KURULACAKSA YA OVADA KURACAKTIR YA DA EĞER DÜNYADA GELİŞTİRİLEN TEKNOLOJİLER YETERLİ İSE VE ÜLKEMİZDE BUNA SAHİPSE TOROSLARIN TEPESİNE DAĞLARI DÜZELTEREK VEYA DENİZE HAVAALANI YAPILACAKTIR. DAVACININ ( D ) BENDİNE İTİRAZLARINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. TÜRK TARIMINI HALA KARA SABAN VEYA KAĞNIYLA MI YÜRÜTÜLMESİ İSTENİYOR İYİCE AÇIKLIĞA KAVUŞMASI GEREKİR. TÜRKİYE'de tamamen ileri teknoloji ürünü olan örtü altı tarımı yapılmak zorundadır. Seracılık tarımın bugün ulaştığı en ileri aşamadır. Eğer biz organize seracılığı yeterince geliştirebilseydik Nisan ayında İran karpuzuna mahkum olmazdık. Zamanında ve daha çok tarımsal üretimi gerçekleştirmek, Türk çiftçisinin rekabet gücünü artırmak için organize seracılığı artırmaya devam etmek zorundayız. Üstelik sera veya organize seracılık bir tarımsal üretim şeklidir. Uygulamada yanlış anlamaları gidermek Türk tarımının ve Türk çiftçisinin önündeki engelleri kaldırmak için bu hüküm getirilmiştir. Türk tarımının en önemli rekabet gücü olacak Organize Sera Bölgeleri her zaman desteklenmelidir. Bu bölgelerin bir sanayi bölgesi olacağı sadece yanlış bir iddiadan ibaret olup planlarının incelenmesi ile anlaşılacaktır ki tamamen tarımsal üretimin yapıldığı yerlerdir. İspanya bugün 2 milyon hektar serası ile tüm Avrupa'YI BESLEMEKTE VE ÇİFTÇİSİNİN GELİRİNİ YÜKSELTMEKTEDİR. DAVACININ İDDİASI TAMAMEN MESNETSİZDİR. SİBİRYA BUZULLARINDAN, AFRİKA ÇÖLLERİNE KADAR HER MAĞAZANIN VİTRİNİNDE 1,9 MİLYON HEKTAR TARIM ARAZİSİ OLAN HOLLANDA ÇİFTÇİSİNİN ÜRÜNLERİ SATILIYORSA BUNUN EN ÖNEMLİ NEDENİ ORGANİZE ÖRTÜ ALTI TARIMIDIR. 26,5 MİLYON HEKTAR TARIN ARAZİSİ OLAN ÜLKEMİZ ÇİFTÇİSİNİN ÜRÜNLERİNİN REKABET ŞANSI NEDİR, HANGİ ÜLKELERİN VİTRİNLERİNDE YER ALMAKTADIR, İYİCE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN KONULARDIR. TÜRK ÇİFTÇİSİNİ BU İMKANDAN MAHRUM ETMEYE KİMSENİN HAKKI OLMADIĞI KANAATİNDEYİZ. BU NEDENLE, 11. MADDE İLE İLGİLİ İPTAL TALEBİ HUKUKA UYARLILIKLA BAĞDAŞMAMAKTA VE TEKNİK YÖNDEN İZAHI MÜMKÜN OLMAYAN MESNETSİZ İDDİALARDIR.

DAVACI AYNI MADDE İÇERİSİNDE KENDİSİ İLE ÇELİŞMEKTEDİR. BİR TARAFTAN "... ALTERNATİF ALAN BULUNMADIĞI GİBİ YAPAY VE GERÇEĞE AYKIRI ..." İFADESİ KULLANIRKEN, DİĞER TARAFTAN "... MUTLAKA ALTERNATİF ALANIN ARANMASI GEREKLİDİR." DENİLMEKTEDİR. EĞER ALTERNATİF ALAN İFADESİ BU KADAR ÖNEMSİZ İSE DAVACININ MUTLAKA ALTERNATİF ALANIN ARANMASINI İSTEĞİNİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.

BU YÖNETMELİKTEN ÖNCE UYGULANAN VE DAHA ÖNCEDE DAVAYA KONU OLAN YÖNETMELİKTE DE AYNI HÜKÜMLER VER ALMAKTA İDİ VE O YÖNETMELİK 13 HAZİRAN 2003 TARİHİNDEN BU TARAFA UYGULANMAKTADIR. İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ALTERNATİF ALAN ARAŞTIRILMASI KONUSUNDA MAHKEMEYE İNTİKAL EDEN HERHANGİ BİR ÖRNEK BULUNMAMAKTADIR. RAPORU HAZIRLAMAK İÇİN ETÜDÜ YAPAN UZMANIN, ARAZİ ÇALIŞMALARI YANINDA, BÜRO VE LABORATUAR ANALİZLERİNİ DE YAPTIRMASI MÜMKÜNDÜR. BUNUN İÇİN BAKANLIĞIMIZIN, DİĞER BAKANLIKLARIN VE ÜNİVERSİTELERİN, HATTA AKREDİTE EDİLMİŞ ULUSAL VEYA ULUSLAR ARASI ÖZEL KURUMLARIN LABORATUARLARINDA HER TÜRLÜ ANALİZİ YAPTIRMAK VE SONUCU DEĞERLENDİRMEK MÜMKÜNDÜR. AYRICA BAKANLIĞIMIZ UZMANLARININ YAPILACAK ETÜT VE ANALİZLERİN BİR LABORATUAR ÇALIŞMASINA DAYANMAYACAĞINI İDDİA ETMEK HER TÜRLÜ İNANDIRICILIKTAN UZAKTIR.

TOPRAKLARIMIZ VE SULARIMIZ GİBİ MADENLERİNİZ DE ÜLKEMİZİN MİLLİ SERVETİDİR VE MADEN SAHALARININ BAŞKA BİR YERE TAŞINMASI GİBİ BİR OLASILIK DA YOKTUR. BU MİLLİ SERVETİMİZİN ORTAYA ÇIKARTILMASI AMACIYLA MADDENİN ( E ) BENDİNDE SADECE MADEN ARAMA FAALİYETLERİNE İSTİSNA GETİRİLMİŞTİR. BURADA DA DAHA UYGUN ALTERNATİF ALAN TESPİT EDİLEMEMESİ, TARIMSAL FAALİYETLERİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASI ŞARTI YER ALMAKTADIR. MADDENİN BU BENDİ SADECE ARAMA FAALİYETLERİNİ KAPSADIĞI HALDE BİR KİREÇ OCAĞININ İŞLETMESİNE BU BEND KAPSAMINDA İZİN VERİLEBİLECEĞİNİ İDDİA ETMEK TAMAMEN YANLIŞTIR. BU MADDE İLE GETİRİLEN. ARAMA FAALİYETLERİ SONUCUNDA STRATEJİK ÖNEME HAİZ MADENİN BULUNMASI HALİNDE MADENCİLİK İŞLETMESİ AMACIYLA İLGİLİ BAKANLIK TARAFINDAN KAMU YARARI KARARI ALINAN MADENİN İŞLETİLMESİNE İZİN VERİLMESİDİR. BU DÜZENLEME AYNI ZAMANDA MADEN KANUNUNUN UYGULAMASINDA TARIM ARAZİLERİ ALEYHİNDE DOĞABİLECEK BOŞLUKLARI ÖNLEYECEK NİTELİKTEDİR.

13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE DE YAYIMLANAN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK İLE İLGİLİ AÇILAN DAVADA DA BENZER KONULAR BELİRTİLMİŞ VE DANIŞTAY 10. DAİRESİ 20.01.2004 TARİH VE E.2003/3518 SAYILI KARARINDA; "HAM PETROL VE DOĞAL GAZ ARAMA, ÜRETİM VE DEPOLAMA TESİSLERİ İLE BUNLARA AİT EK TESİSLER, MİLLİ SAVUNMA TESİSLERİ, HAVA ALANLARI VE EK TESİSLERİNİN MİLLİ MENFAATLERE UYGUN OLARAK YAPILMASINDA KULLANILAN TARIM ARAZİLERİNİN, TARIMSAL FAALİYETLERİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASI ŞARTIYLA TARIM DIŞI FAALİYETLERE TAHSİS EDİLMESİNDE KAMU YARARINA AYKIRILIKTAN SÖZ ETMEYE İMKAN BULUNMADIĞI GİBİ, SERA VE SERA ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN DE YAPISI GEREĞİ BU ARAZİLERE KURULMASINDA TARIMSAL ARAZİLERİN AMACININ DIŞINDA KULLANILMASINA YOL AÇACAĞINDAN BAHSETMEYE İMKAN BULUNMAMAKTADIR." DENİLMEKTEDİR. DANIŞTAY'ın sözü edilen bu kararı Yönetmeliğin 11. maddesi ile ilgili olan iptal talebinin hukuken dayanaksız olduğunun açık bir kanıtıdır.

7) Bakanlık olarak, bir görevimiz tarım arazilerini korumak iken diğer bir görevimiz de bitkisel ve hayvansal üretimi artırmaktır. Ülkemizde hep tarım işletmelerinin küçük olduğundan ve ekonomik olmadığından yakınılmaktadır. Tarımsal üretimi arttırmanın yolu da ekonomik anlamda üretim yapılan optimum işletmelerin kurulmasından geçmektedir. Tarımsal işletmelere en fazla 5000 m2'YE İZİN VEREREK, OPTİMUM İŞLETMEYİ ORTAYA ÇIKARTMA İMKANI BULUNMAMAKTADIR. BU AMAÇLA SADECE ÇİFTÇİ İLE SINIRLI KALMAK ŞANIYLA 5000 M2 SINIRLAMASI KA1DIRILMIŞTIR.

AYRICA, BÜTÜN TANMSA1 AMAÇLI TESİSLERİ YÖNETMELİKTE ZİKRETME İMKANI YOKTUR. ÖRNEĞİN KÖPEK VE DOMUZ ÇİFTLİĞİ, AT HARASI GİBİ TALEPLER GELEBİLMEKTEDİR. BU TESİSLERİN TARIMSAL AMAÇLI TESİSLER OLDUĞU BİLİNMESİNE RAĞMEN YÖNETMELİK KAPSAMINDA DEĞERLENDİRME İMKANI BULUNAMAMAKTADIR. BU NEDENLE TESİSİ VE PROJEYİ MAHALLİNDE İNCELEYİP DEĞERLENDİREREK O TESİSİN TARIMSAL NİTELİK TAŞIYIP TAŞIMADIĞINI EN İYİ BAKANLIĞIMIZ İL MÜDÜRLÜKLERİNİN BİLECEĞİ DÜŞÜNCESİYLE YÖNETMELİKTE BÖYLE BİR DÜZENLEMEYE GİDİLMİŞTİR.

NE YAZIK Kİ DAVACI, YÖNETMELİĞİN 12. MADDESİNİN AMACINI VE İÇERİĞİNİ YANLIŞ DEĞERLENDİRMEKTEDİR. BU MADDE SADECE KONTİNÜ SİSTEM ZEYTİNYAĞI FABRİKASI, ÇIRÇIR FABRİKASI GİBİ KÜÇÜK ÇAPLI TARIMSAL AMAÇLI TESİSLER İÇİN GETİRİLMİŞTİR. BİR TRAKTÖR FABRİKASININ TARIMSAL ÜRÜNLERİN İŞLENMESİ VEYA DEĞERLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ OLMADIĞI HERKES TARAFINDAN BİLİNMEKTEDİR. ÜSTELİK İL MÜDÜRLÜKLERİMİZİN İNCELEME VE DEĞERLENDİRMESİNDEN SONRA NİTELİĞİ AÇIKÇA TARIMSAL ÜRÜNLERİN İŞLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ ENTEGRE OLMAYAN TESİSLERİN BELİRLENECEĞİ SÖZ KONUSU İKEN BİR ENTEGRE TESİSİNDE BU KAPSAMA SOKULMASININ TARIM ARAZİLERİNİ KORUMAKLA ÇELİŞİR BİR YAKLAŞIM OLDUĞU HERKES TARAFINDAN BİLİNMEKTEDİR. ANCAK, DAVACININ İDDİASI YÖNETMELİKTE MEVCUT DEĞİLDİR.

13 HAZİRAN 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE DE YAYIMLANAN TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK İLE İLGİLİ AÇILAN DAVADA DA AYNI KONULAR BELİRTİLMİŞ VE DANIŞTAY 10. DAİRESİ 20.01.2004 TARİH VE E.2003/3518 SAYILI KARARINDA: "... İPTALİ İSTENEN 2. FIKRADA ÖNCELİKLE, TARIMSAL ÜRETİMİ TEŞVİK ETMEK MAKSADIYLA ALTERNATİF ALAN BULUNAMAMASI HALİNDE TARIMSAL NİTELİKLİ OLDUĞUNA KARAR VERİLEN, TARIMSAL ÜRÜNLERİN İŞLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ TESİSLER İÇİN İHTİYAÇ DUYULAN TARIM ARAZİLERİNDEN BAHSEDİLMİŞTİR.

HANGİ YAPILARIN TARIMSAL NİTELİKLİ VEYA TARIMSAL ÜRETİMİ TEŞVİK EDER NİTELİKTE OLDUĞUNA DAVALI İDARECE KARAR VERİLMESİNDE, DAVA1I İDARENİN KURULUŞ KANUNUNDA VERİLEN GÖREV VE YETKİLER ÇERÇEVESİNDE MEVZUATA AYKIRILIK BULUNMAMAKTADIR.

KALDI Kİ, MADDENİN İLK PARAGRAFINDA TARIMSA1 İŞLETMENİN EKONOMİK OLARAK İŞLETİLMESİ İÇİN GEREKLİ OLDUĞU BELİRTİLEN VE SAYMA YOLUYLA SINIRLAMALAR GETİRİLEN TESİSLER İÇİN TARIMSAL ÜRETİMİ TEŞVİK AMAÇLI DÜZENLEME YAPILMASINDA, KAMU YARARINA DA, AYKIRILIK GÖRÜLMEMİŞTİR." DENİLMEKTEDİR. DANIŞTAY'ın bu açık kararına rağmen davacı konuyu yeniden gündeme getirmişse de, iptal talebinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

8) 14. Maddenin tümünün iptalinin istemesinin hukuken geçerli nedeni bulunmamaktadır. İlk paragrafa benzer hükümler önceki Yönetmeliklerin hepsinde var idi. Ancak son derece muğlak olup açık değildi. Dava konusu Yönetmelikle bir yerde birinci paragrafa açıklık getirilerek haksız değerlendirmeler önlenmektedir. Ayrıca, İl Müdürlüklerimizin Bakanlığımız adına karar veremeyecekleri iddiası tamamen devlet idaresinde hiyerarşiyi anlamamak demektir. Bakanlık kendi adına İl Müdürlüklerine pek çok iş yaptırmaktadır. Aksi halde İl Müdürlüklerinin kuruluş amacı ortadan kalkar ve idarenin bütünlüğü ilkesi anlamsız kalır.

Bakanlığımızca, bu madde ile getirilmek istenen yine tarım arazilerinin korunmasına yönelik bir yaklaşımdır. Çünkü daha önce usulüne uygun planlanmış bir planda revizyon yapılırken keyfiliği ortadan kaldırmak ülkeyi ve özellikle tarım arazilerinde muhtemel kayıpları asgariye indirmek tamamen kamunun ve ülkenin menfaatinedir. Burada yasalara uygun planın yapılmış olması ön şarttır. Planlı alanda kurulmuş bir yapı, sanayi, turizm vb. tesislerin günün ihtiyaçlarına göre ya teknolojisini yenileyerek çağa ayak uydurmasına yardımcı olacaksın yada rekabet gücünü yitirmesine ve yok olmasına göz yumacaksın ve binlerce istihdam sağlayan vergi veren milli bir servetin yok olmasına, kurulduğu alanın bir harabeye dönmesine göz yumacaksın. Tarımsal üretimin ve çiftçilerin en önemli gelir kaynağı olan işleme ve değerlendirme ile ilgili tesisler ne derece özel ve ayrıcalıklı bir düzenleme kabul edilir bunun mantığım anlamak mümkün değildir. 14. Maddenin son paragrafında zorunlu haller için ihtiyaç duyulan arazilerin öncelikle düşük potansiyelli kuru tarım arazilerinden karşılanacağı, eğer böyle bir arazi yok ise gerçek ihtiyaca cevap verecek alanın mevcut planlı alana sınırı olan diğer tarım arazilerinden karşılanacağı belirtilmektedir. Bu düzenleme ile keyfi bir taktir ve uygulamaya yer verilmediği gibi hızlı artan nüfus için kontrollü ve mümkün olan en az düzeyde kayıpla kamu yararına arazi tahsis edilerek ihtiyaçların karşılanmasına çalışıldığı açıktır. Aksi halde bu ihtiyaçların düzensiz ve plansız, daha çok arazi kaybına yol açacak şekilde karşılanacağı ülkemizin bu güne kadarki mevcut yapılaşmasından görülmektedir. Ülke menfaatleri ile bağdaşmayan davacının iddiaları tamamen yersiz ve haksızdır. Bu nedenle 14. madde ile ilgili iptal talebi reddedilmelidir.

13 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik ile ilgili açılan davada da benzer konular belirtilmiş ve Danıştay 10. Dairesi 20.01.2004 tarih ve E.2003/3518 sayılı kararında; "3046 sayılı Yasa uyarınca Bakanlığı temsilen İl seviyesinde kurulan ve Bakanlığın bağlı olduğu tüm mevzuatı uygulamakla görevli ve sorumlu bulunan İl Müdürlüklerinin Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce her tür ve ölçekteki planlarda tarım arazisi olarak kalan alanlarda ve mücavir alan ve belediye sınırları içinde ve dışında yapılacak her türlü zorunlu plan değişiklikleri ve bu alanlarda yer alan tarım arazilerinin kullanımına dair karar alınmadan önce uygun görüşünün alınmasını öngören düzenlemede, idarenin bütünlüğü ilkesine aykırılık bulunmadığı gibi, gelişen ülke ihtiyaçları göz önüne alınarak düzensiz, plansız ve daha çok arazi kaybına yol açacak şekilde bu ihtiyaçların karşılanmasını önlemek amacıyla getirilen düzenlemenin kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır." denilmektedir. Arz ettiğimiz üzere iptal talebi, hukuki dayanaktan yoksundur.

9) Verilen bir karara itiraz edilmesi talep sahibinin en doğal hakkıdır ve bu hakkın kullanımı Yönetmelikle süreye bakılmaksızın iki defa ile sınırlandırılmıştır. Tamamen teknik bir incelemeye dayalı olarak verilen kararların, birden fazla teknik ekiplere incelettirilerek yanılmaların asgariye indirilmesi temel amaçtır. Teknik incelemelerin süreye bağlanmasının verilen kararlarda herhangi bir etkisi mümkün değildir. Kaldı ki, beş yıllık Yönetmelik uygulamalarında herhangi bir sorunla karşılaşılmamıştır. Tamamen idareyi ve talep sahiplerini bağlayan bu düzenleme önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.

10) Yukarıda da bahsettiğimiz üzere talimat ve genelgeler, yönetmeliklerin uygulanmasında karşılaşılabilecek detayları açıklamak ve uygulamayı kolaylaştırmak üzere çıkarılır. Yönetmeliğe aykırı bir talimat ve genelgenin çıkarılması hukuken mümkün değildir. Bu nedenle, kamu yararı aleyhine riskten bahsetmek imkansızdır.

11) Yukarıda da açıklandığı üzere. 5286 sayılı Yasa ile Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılarak görevlerinin İstanbul ve Kocaeli İllerinde Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına, diğer illerde ise İl Özel İdare Müdürlüklerine devredilmesi ve dolayısıyla da Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüklerinin de kapatılmış olması üzerine 13 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik uygulanamaz hale gelmiştir. Bunun üzerine uygulamada herhangi bir boşluk yaşanmaması için Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapanış tarihi olan 16.03.2005 tarihinden geçerli olmak üzere 25.03.2005 tarih ve 25766 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik İl Özel İdare Müdürlüklerinin bağlı olduğu Bakanlık olan İçişleri Bakanlığı ile işbirliği yapılmak suretiyle hazırlanmıştır. Burada herhangi bir af niteliği bulunmayıp sadece yasal boşluk doğmasını önlemek amaçlanmış ve 16.03.2005 ve 25.03.2005 tarihleri arasında yapılan müracaatlarında bürokratik işlemler önlenerek, bu Yönetmelik kapsamında değerlendirilebilmesi sağlanmıştır. Bu tarihlerde zaten Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü fiilen olmadığı için Yönetmelik kapsamında bir işlem yapılması da mümkün değildir.

Yukarıda da detaylı olarak açıklandığı üzere, eski yönetmeliklerin benzer hükümlerini içeren maddelerinin iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesinde dava açılmış ve bu davada karar oluşturulmuş olmasına rağmen, benzer düzenlemeler tekrar dava konusu yapılmıştır. Davacının iddialarının teknik ve hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Öncelikle getirilen tanımlar ve sınıflama ile ilgili değerlendirmelerin daha anlaşılır olması için bazı örneklerin bilinmesinde fayda vardır. AKK sisteminde iklim faktörü önemli bir parametre olmasına karşın yedi ana iklim kuşağı, pek çok mikro klima bölgeleri bulunan ülkemiz ikiye bölünerek bir sistem oluşturulmuştur. Türkiye'DE KULLANILAN BU SİSTEMDE İKLİME YETERİNCE YER VERİLMEDİĞİ İÇİN ADANA'daki I. Sınıf arazi ile Kars'TAKİ I. SINIF ARAZİ AYNI DEĞERLENDİRMEYE TABİ TUTULMAKTADIR. OYSA ADANA'daki IV. Sınıf arazi Kars'TAKİ I. SINIF ARAZİDEN TARIMSAL ÜRETİM YÖNÜNDEN DAHA EKONOMİKTİR. AKK'nın yayınlandığı kitapçığın ilk sayfasında (Ek 3a) yeniden gözden geçirileceği ve ilaveler yapılacağı' DA İFADE EDİLMİŞTİR. ÇÜNKÜ ALTMIŞLI YILLARDA ÜLKEMİZDE YETERİNCE İKLİM, TOPRAK VE DİĞER ARAZİ VERİLERİNİ BULMAK MÜMKÜN DEĞİLDİ. (1960'larda ülkemizde kağnı ve karasaban vardı.) Buna rağmen bu güne kadar 1965 tarihli bu çalışmaya hiçbir ilave yapılmamıştır. 1989 yılından itibaren Tarım Arazilerinin Tarım Dışı Amaçla Kullanılmasına Dair Yönetmelikle birlikte tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması içinde bu sistem kullanılmaya başlanmıştır. Oysa bu sistemi hiçbir Ülke bu amaçla kullanmamaktadır. Bu sistemin kullanım amacı bölgesel veya ülkesel makro planlamalar ve tarım arazilerinde toprak erozyonunu önlemektir. Dava dilekçesinde bu sistemin tüm dünyada uygulandığı iddiasına yer verilmiştir. ABD'DE GELİŞTİRİLMİŞ BU SİSTEM O ÜLKEDE BİLE TARIM ARAZİLERİNİN TARIM DIŞI AMAÇLI KULLANILMASINI ÖNLEMEK AMACIYLA KULLANILMAMAKTADIR. (EK.6) KANADA'da yine ABD'NDEKİNE BENZER BİR SİSTEM KULLANILMAKTADIR (EK 11). AVRUPA ÜLKELERİNİN HİÇ BİRİSİNDE BU SİSTEM KULLANILMAMAKTADIR. AVRUPA'da tamamen yerel yönetimlerin yerleşim ve sanayi planlaması yapması aşamasında yerel birimlerin ihtiyacı gözetilerek karar verilmektedir. Esas alınan kriterler tamamen plan bütünlüğü, ekonomik veriler ve çevresel endişelerdir. AKK planın hiçbir yerinde yoktur. Hal böyle iken dünyanın kullandığını iddia etmek konunun kulaktan dolma bilgiler olduğunu ortaya koymaktadır. Yönetmelikte getirilen tanımlar ve yeni sınıflama yaklaşımı dünyada kullanıldığı gibi yerli kaynaklarda da yer almıştır. (EK4-10). Eklerde görüleceği gibi tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanılması için kullanılan sistem tamamen tarım arazilerini kendi içinde tarımsal önemine göre kategorize edilmesidir. Tanımların da nerelerden alındığını göstermek için ekte yer alan değişik ülkelerin ve uluslar arası kuruluşların (FAO) uygulamalar ve ülkemizdeki kaynakları, hatta ZMO tarafından 2003 nisan ayında yayınlanmış Teknik Yayınlar Dizisi no;2 adlı kitabın 42. sayfasında ABD'NİN TARIM ARAZİLERİNİN TARIM

Okunma Sayısı: 3206