TABİATI YOK ETME YASASINA KARŞI TBMM'Yİ UYARDIK

GENEL MERKEZ ( )
29.11.2010 (Son Güncelleme: 30.11.2010 11:07:13)

Bileşeni olduğumuz Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu (STHP) çağrısı ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen temsilcilerle 26 Kasım 2010 günü TBMM önünde biraraya gelerek tabiatı yok edecek yasaya izin vermeyeceğimiz uyarısında bulunduk.

"Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı"na Hayır demek için Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu bileşenleri ve platform çağrısı ile Türkiye‘nin dört bir yanından gelen temsilcilerle Meclis önünde biraraya gelerek tabiatı yok edecek yasaya izin vermeyeceğimiz uyarısında bulunduk.

26 Kasım‘da Ankara‘da Yüksel caddesinde buluşup polisin engelleme çabalarına rağmen "Uyarıyoruz! Tabiatı yok edecek yasaya izin vermeyeceğiz" pankartı, dövizler ve sloganlarla Meclisin Dikmen Kapısı‘na yürüdük. Meclis önünde yapılan basın açıklamasının ardından platform temsilcileri yasa tasarısı hakkında milletvekilleri ile görüştü.

Bir uyarı niteliği taşıyan ve temsili düzeyde katılım sağlanan etkinliğe Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyemiz Murat ASLAN, TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Ergin ÖZÜGÜR, İstanbul Şube Saymanımız Nuray IŞIK ve Yönetim Kurulu Üyemiz İsmail Nuri ADIGÜZEL katılım sağladı.

Yapılan basın açıklaması metni aşağıdadır:

TABİATI VE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ KORUMA KANUN TASARISI SU HAVZALARINA, ORMANLARA, MERALARA, KIYI EKOSİSTEMİNE, BİYOLOJİK TÜR VE ÇEŞİTLİLİĞE SALDIRIDIR!

AKP uzun süredir hazırlığını yaptığı "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı"nı HES projeleriyle cehenneme çevirdiği İkizdere Vadisi‘nin doğal sit alanı ilan edilmesinin ardından Meclise sunmuştur.

Bu yasa ile iktidar tüm Tabiat Sit kararları, Milli Parklar, Tabiat Parkları, Doğal alanların korunmasına ilişkin kararları iptal ettirmeyi, doğal alanlarla ilgili karar alma yetkisini Çevre ve Orman Bakanlığı‘na devretmeyi planlamaktadır.

İdare (Çevre ve Orman Bakanlığı) Yasayı AB uyum yasaları gereği hazırladıklarını savunmaktadırlar. Örnek aldıkları AB su çerçeve direktifi maliyet etkinliğinde suyun kullanımını salık verir ve su havzalarının bütünleşik yönetilmesini, planlanmasını, etkin kullanımını hedefler.

Bakanlığın bu doğrultuda yaptığı uygulamalarda; Su kullanım hakkı sözleşmeleri ile 49 yıllığına su havzalarını sahiplenen şirket; suyu maden çıkarmada, sanayide, tarımda, içme suyu temininde, enerji elde edilmesi ve diğer amaçlar için ya da havzalar arası taşımada kullanabilir.

Tasarlanan yasa ile su havzaları "Bütünlesik" olarak yönetilecektir. Kısaca su ve su havzaları AB direktifleri ve buna uyumlu kamu -özel işbirliğinde metalaştırılmasının önü yasayla açılmaktadır.

"Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı" neye yol açacak?

 

  • Böylece Milli Park olan Munzur vadisinde, Arılı, Çağlayan, İkizdere ve Gürleyik gibi 1. derece sit alanı ilan edilen vadilerde şirketlerin faaliyetleri yasallaşacaktır.
  • Su kullanım hakkı sözleşmeleri ile Hidroelektrik Santral (HES) yapımı için 49 yıllığına şirketlere devredilen 2000 civarında dere parçası ve havzasının ticarileştirilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmış olacaktır.
  • Ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına sokulmasının, maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin şirketlere engel tanınmaksızın yapılmasının yolu yasal olarak açılacaktır.
  • Yasa ile sadece doğal alanlar değil Anadolu‘da yetişen tüm biyolojik tür ve çeşitler de ticarileştirilecektir.
  • İstanbul‘da Beykoz, Sarıyer, Ömerli ve Şile‘yi koruyan "İstanbul Kuzey Kesimi - Karadeniz Kuşağı Doğal Sit Alanı" kararı iptal edilerek 3. Boğaz Köprüsü projesinin önündeki bir yasal engel daha kalkacaktır.
  • Doğal alanların kaderini, koruma statülerini belirleyecek kurul Çevre ve Orman Bakanlığının kontrolüne girmektedir. Doğal alanları sermaye saldırganlığına açmak, doğayı metalaştırmak ve yok etmek için elinden geleni yapan Çevre ve Orman Bakanlığı yasa ile tam yetkilendirilmiş olacaktır.
  • Yasayla; koruma statüleri ortadan kaldırılacak olan vadiler de dahil tüm doğal alanlar koruma durumları belirleninceye kadar şirketlerin talanına açılacaktır. Taslaktan anlaşıldığı üzere bu süre en az 3 -8 yıl arasında değişmektedir.
  • Yasayla korunması gereken alan olarak bakanlıkça uygun görülen yerlerde de "ülke düzeyinde, üstün kamu yararı ve stratejik kullanım" bahaneleriyle kullanım izinleri çıkarılacak ve bu izinlerle doğal alanlar üçüncü şahıslara devredilebilecektir.
  • Koruma altına alınan alanlarına ilişkin planların yapılması özel kuruluşlara, koruma görevi de özel güvenlik birimlerine verilecektir. Şirketler yasadan aldığı yetkiyi kullanarak "silahlı" adamlarıyla deresi, ormanı, tarlası, merası için mücadele edenlerin karşısına dikilebilecektir.

Bizler:

Doğayı; dereleri, meraları, ormanları, yer altı sularını, madenleri, biyolojik tür ve çeşitliliği şirketlerin sermaye birikimine sokan,

Bugüne değin alınmış sit kararlarını ve tabiat parklarını, milli parkların koruma kararlarını kaldıran,

Doğal alanlar ile ilgili kararları Hükümetin politikaları doğrultusunda alan çevre ve orman bakanlığının kurullarına ve bakanın doğrudan onayına bırakan,

"Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı"na karşıyız.

Suyun ticarileştirilmesine, doğanın metalaştırılmasına ve sermaye talanına açılmasına karşı mücadelemiz sürecektir.

Bu yasanın Meclis‘ten geçmemesi için de mücadele edeceğimizi duyuruyoruz ve yasanın arkasında duran herkesi uyarıyoruz:

Halkın direnişini yasalarınızla engelleyemeyeceksiniz.

Anadolu nükleere, termik santrallere, siyanürlü altına, çimento fabrikalarına, Nehir tipi ve Baraj tipi hidroelektrik santrallere yürüttüğü yaşam savaşını kazanacaktır.

Zafer direnen halkın olacaktır.

"Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı"na HAYIR.

Sularımızı, doğamızın satılmasına yağmalanmasına izin vermeyeceğiz!

 

SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR PLATFORMU

Okunma Sayısı: 490
Fotoğraf Galerisi