TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI`NIN 639 SAYILI GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI’NIN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME`YE İLİŞKİN GÖRÜŞÜ

GENEL MERKEZ ( )
01.07.2011 (Son Güncelleme: 27.10.2011 15:37:14)

 
 

639 SAYILI GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI`NIN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEYE İLİŞKİN TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI`NCA YAPILAN DEĞERLENDİRME

 

Tarım ve Gıda Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Hakkında ODA Görüşümüz,  tasarının gündeme geldiği dönemde kamuoyu ile paylaşılmıştı. Kamuoyu ile paylaşılmış olan ODA görüşümüz, halen web sayfamızda, Tasarılar bölümü altında yer almaktadır.

Tasarıya ilişkin görüşlerimiz ve TBMM`de Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonunda yapılan görüşmelerde dile getirilen önerilerimiz dikkate alınmamış, tasarı iktidar partisi milletvekillerinin kabulü ile Genel Kurul gündemine taşınmıştı.

Hükümet, 6223 sayılı yasa ile aldığı yetki kapsamında, Genel Kurulda yasalaştıramadığı tasarıyı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) olarak çıkarmıştır.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının adı, 639 sayılı KHK ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı haline gelmiştir. Konuya ilişkin daha önce paylaştığımız görüşlerimize ilave olarak kamuoyunun bilgilendirmek ve konuya dikkat çekmek için konuyu bir kez daha değerlendirmeyi gerekli ve yararlı görüyoruz.

1- TBMM`de ele alınan tasarı bazı küçük farklılıklarla korunmuş, Bakanlığın Gıda ve Tarım Bakanlığı olan adı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak değiştirilmiştir. Tarımın bir alt sektörü olan hayvancılığın, tarımdan ayrı bir alan gibi düşünülmesi, Bakanlık adına hayvancılık ibaresinin eklenmesi, tasarıya ilişkin görüşmelerimizde yer alan "Bakanın Mesleğine Torpil" saptamamızın bir devamı olarak değerlendirilmektedir.

639 sayılı KHK`de dikkat çeken en önemli konulardan biri, Bakanlığın adında olduğu gibi görevleri arasında da "köy" ifadesine hiçbir şekilde yer verilmemiş olmamasıdır

2- Bakanlıkta fonksiyon bazlı örgütlenmeden kaynaklanan sorunlar nedeni ile yeni bir örgütlenme ihtiyacı duyulurken, Bakanlığın yeni yapısındaki örgütlenme incelendiğinde, fonksiyon bazlı mı, konu bazlı mı bir yaklaşım olduğu anlaşılamamakta, bu yaklaşımların birbirine karıştığı, hazırlayanların kafa karışıklığının metne yansıdığı görülmektedir.

3- Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün (KKGM) iş yükü ve iş çeşitliği ile yaşanan sorunların giderilmesi beklenirken, tersine bu yapının korunduğu görülmektedir. KKGM içindeki Su Ürünleri Daire Başkanlığı hariç, diğer daire başkanlıklarının görevleri Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü içinde mevcudiyetini sürdürmektedir.

4- Hayvancılık Genel Müdürlüğünün 9 uncu maddede sayılan görevlerini, Gıda Kontrol Genel Müdürlüğünde yer alan bazı görevlere sahip olmadan, yapması mümkün değildir.

 

Hayvancılık Genel Müdürlüğünün görevi

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün görevi

(a) hayvancılığı geliştirmek

(c)yüksek vasıflı hayvan ırklarını yaygınlaştırmak

(ç) hayvansal üretimin insan sağlığı ve ekolojik dengeyi koruyucu yöntemlerle yapılmasına ilişkin çalışmalar yapmak ve denetlemek

(d) hayvansal üretimin artırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak

(f) Hayvan kimlik sistemi kurmak ve hayvan hareketlerini kontrol etmek

(h)Hayvan refahını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak

(j)Hayvan hastalıkları ile mücadele ve hayvan sağlığı hizmetlerini yürütmek ve buna ilişkin esasları belirlemek

(k) Hayvan sağlığında kullanılan tedavi edici ve koruyucu maddeler ile bunların etken ve yardımcı maddelerinin imal, satış, taşıma ve muhafaza şartlarını tespit ve ilan etmek

Not: Parantez içinde harfler düzenlemenin olduğu bendi, ifade ise özet bilgiyi göstermektedir.

Hayvancılığı geliştirmek ve hayvansal üretimin artırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak görevi bulunan Hayvancılık Genel Müdürlüğü; hayvan kimlik sistemi kurma ve hayvan hareketlerini kontrol etme, hayvan hastalıkları ile mücadele ve hayvan sağlığı hizmetlerini yürütme görevi Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünde iken, bu görevini nasıl yerine getirebilecektir? Yine Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün aynı görevi nedeniyle, Hayvancılık Genel Müdürlüğünün hayvansal üretimin insan sağlığı ve ekolojik dengeyi koruyucu yöntemlerle yapılmasına ilişkin çalışmalar yapmak ve denetlemek görevi nasıl gerçekleşecektir?

Hayvan kimlik sistemi kurma ve hayvan hareketlerini kontrol etme gibi bir görevi olmayan Hayvancılık Genel Müdürlüğünün, yüksek vasıflı hayvan ırklarını yaygınlaştırması nasıl mümkün olacaktır? Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün hayvan refahını sağlamaya yönelik çalışmalar yapması, Hayvancılık Genel Müdürlüğünün sayılan görevleri ortada iken ne derece doğrudur?

Her iki Genel Müdürlüğün sayılan görevleri birlikte ele alındığında, Hayvancılık Genel Müdürlüğünün sayılan görevleri yerine getirmesi mümkün değildir. Bu görev dağılımı görev girişkenliklerine yol açacak, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunları daha da büyütecektir. Rasyonel bir örgütlenme için, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün görevleri arasında yer alan hayvan sağlığı ile ilgili görevler Hayvancılık Genel Müdürlüğüne verilerek konu ve görev bütünlüğü sağlanmalıdır.

5- Hayvancılık alanında görülen sorunun, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ve Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün görevleri incelendiğinde, bitkisel üretim alanında da olduğu görülmektedir.

 

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün görevi

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün görevi

(a) üretimi, verimliliği ve çeşitliliği artırmak

(c) insan sağlığı ve ekolojik dengeyi gözeterek yeni üretim şekilleri belirlemek, yaygınlaştırmak

 

(m) Bitki sağlığını korumak, bitki hastalık ve zararlıları ile mücadele etmek

(n)bitki pasaport sitemini kurmak, bitki ve bitkisel ürün hareketlerini kontrol etmek, bitkisel korumada kullanılan ürünlerin norm ve özellikleri ile onay verilmesine ilişkin esasları belirlemek

(o) bitki sağlığı amacıyla risk yönetimi esaslarını belirlemek

Not: Parantez içinde harfler düzenlemenin olduğu bendi, ifade ise özet bilgiyi göstermektedir.

 

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün; bitki sağlığını koruma, bitki hastalık ve zararlıları ile mücadele etme görevlerini yerine getirmeden; üretimi, verimliliği ve çeşitliliği artırma görevlerini yerine getirmesi mümkün değildir. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün; insan sağlığı ve ekolojik dengeyi gözeterek yeni üretim şekilleri belirlemek, yaygınlaştırmak görevi bulunmasına karşın, bitki pasaport sistemini kurmak, bitki ve bitkisel ürün hareketlerini kontrol etmek, bitkisel korumada kullanılan ürünlerin norm ve özellikleri ile onay verilmesine ilişkin esasları belirleme ile bitki sağlığı amacıyla risk yönetimi esaslarını belirlemek görevleri Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünde olduğu sürece, bu görevini yerine getiremeyecektir.

Her iki Genel Müdürlüğün sayılan görevleri birlikte ele alındığında, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün sayılan görevleri yerine getirmesi mümkün değildir. Bu görev dağılımı görev girişkenliklerine yol açacak, bitkisel üretim sektöründe yaşanan sorunları daha da büyütecektir. Rasyonel bir örgütlenme için, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün görevleri arasında yer alan bitki sağlığı ile ilgili görevler Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüne verilerek, konu ve görev bütünlüğü sağlanmalıdır.

6- Katılım ve tartışma süreçlerinden kaçınılarak hazırlanan 639 sayılı KHK, anlaşılmada ve uygulamada sorun yaşanmasına yol açacak bir yasal düzenleme olarak ortaya çıkmıştır.  

639 sayılı KHK kapsamında kurulmuş bulunan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün, ismi dahil tüm görev maddelerini bu duruma örnek olarak gösterebiliriz. Balıkçılık ve su ürünleri, özellikle de su ürünleri terimi bu alanda geçmişten bugüne yaygın olarak kullanılmaktadır. Aynı anlama gelen iki terimi taşıyan genel müdürlük ismi, konuyla ilgili çevrelerde açıklamaya muhtaç bir isimlendirme olarak değerlendirilmektedir. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün görevlerinin sıralandığı bentlerdeki balıkçılık ve su ürünleri kaynakları, balıkçılık ve su ürünleri girdileri, balıkçılık ve su ürünleri üretim kaynakları, balıkçılık ve su ürünleri üretimi, balıkçılık ve su ürünleri avcılığı ifadeleri bu konudaki çelişik durumu daha da iyi göstermektedir. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün kurulmasında, Balıkçılık faslına (13 üncü fasıl) ilişkin ilerleme raporlarında Genel Müdürlük kurulması ile ilgili yapılan eleştirilerin büyük etkisi olmuştur. AB ile yapılacak görüşmelerde, Türkçesini anlamakta zorlandığımız ifadeleri muhataplara anlatmaya çalışacakların, epeyce zorlanacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.

7- Bakanlığın yeni yapılanmasında, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü (TRGM) aynı adı korumakla birlikte, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü (TEDGEM) ile birleşmiştir.

TEDGEM`in görev alanları arasında sayılmış olan "kooperatifçiliği teşvik etmek ve geliştirmek üzere" kooperatif ve üst kuruluşların kurulmasına verilen izin; TRGM`nin görevleri arasında, "kurulmasına izin vermek" olarak ifade edilmiştir. Bu ifade değişikliğinden, Bakanlığın kooperatifçiliği teşvik etmekten vazgeçtiği anlamı çıkmaktadır. "Rekabetçi bir tarım sektörünün oluşturulması"nın, TRGM`nin ilk görevi olarak belirtildiği bir yapılanmadan farklı bir yaklaşım beklenemeyeceği açıktır.

Kooperatiflere ilişkin desteğe sadece "kooperatif, birlik, oda, üretici örgütleri ve bunların iştiraklerini desteklemek" ifadesinde rastlanmaktadır. Kurulmuş olan kooperatifler ve iştiraklerini desteklemek önemli olmakla birlikte, öncelikle bu yapıların ortaya çıkabilmesi lazımdır. Kooperatiflerin dar gelirli, küçük ölçekte üretim yapan kişilerin dayanışmasını sağlama işlevi göz önüne alındığında, "kooperatifçiliği teşvik etmek ve geliştirmek" amacından vazgeçen Bakanlığın, küçük üreticileri gözden çıkardığı, piyasaya teslim ettiği sonucu çıkmaktadır. TEDGEM`in görevleri arasında olan "kooperatifçiliğin gelişmesine temel olacak politika ve ilkelerin tespit edilmesine" yönelik görevlere TRGM içinde yer verilmemiş olması, bu tespiti doğrular niteliktedir.

Sayılan bu olumsuzluklara karşın, TRGM`in TEDGEM ile birleşmesi şeklinde olan yeni yapılanmanın, tarım reformu kapsamında yapılan çalışmaların, çiftçilere yönelik yayım ve eğitim faaliyetleri ile bir bütünlük içinde yürütülmesi halinde, bu açıdan olumlu bir etki yapacağı değerlendirilmektedir.

8- Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) yeni yapılanmada Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü adını almıştır. Ülkemizin araştırma ve geliştirme alanındaki eksiklikleri ortada iken, Bakanlığın bu eksikliği gidermek yerine, yeni yapılanma ile neyi amaçladığı çok anlaşılır değildir.

TAGEM bünyesindeki 8 Merkez, 17 Havza ve 33 Konu Araştırma Enstitüsü olmak üzere toplam 58 Araştırma Enstitüsünün yapılanmasında değişikliğe gidilmiştir. Yeni yapılanmada 11 Merkez, 10 Bölgesel Araştırma Enstitüsü ve 26 adet konu araştırma istasyonu olmak üzere toplam 47 araştırma birimi yer almaktadır. Samsun, Tarsus, Eskişehir, Erzurum Toprak Su Araştırma Enstitüleri kapatılmakta ve Bölgesel Araştırma Enstitüleri bünyesine alınmaktadır. Araştırma enstitülerinin Konu Araştırma İstasyonlarına dönüşmesi ile işlevi ve etkinliklerinin ne olacağı açık değildir. Bu yapılanmada dikkati çeken en önemli değişiklik, işlevsiz hale gelmiş olan toprak su kökenli araştırma enstitüleri ve bunların geleneklerinin ortadan kaldırılmasıdır.

9- 639 sayılı KHK`nin 31 inci maddesinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Uzmanlığına yer verilmiştir. Bu uzmanlık için alınacak uzman yardımcılığı kadrolarına Bakanlığın temel çalışma disiplinleri dışındaki hukuk, siyasal, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri mezunlarının girebilmesini mümkün hale getiren yaklaşım korunmuştur. Tarım, gıda ve hayvancılık gibi çok farklı disiplinlerin yer aldığı bir alana yönelik bir uzmanlık olması temel bir yanlış iken, Bakanlığın temel çalışma disiplinleri dışındaki meslek disiplinlerinden mezun kişilere bu tür bir uzmanlık verilebilmesi ise daha da vahim bir durumdur. Ancak bu konudaki asıl sorun kamu örgütlenmesinde son 20 yılda yaygınlaşmaya başlayan "uzmanlık" yaklaşımıdır. Uzmanlıklar, "konu uzmanlığı"ndan ziyade, "kadro uzmanlığı"dır. Bu konuda çarpıcı bir örnek olmak üzere, Çevre, Orman ve Şehircilik Uzmanları gösterilebilir. Çevre Bakanlığının müstakil Bakanlık olduğu dönemde bu Bakanlık bünyesinde olan Çevre Uzmanları, Orman Bakanlığı ile birleşince, bir gecede Çevre ve Orman Uzmanı olmuşlardı. Son düzenlemede Bakanlık, Bayındırlık Bakanlığı ile birleşip, Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı olunca; Çevre ve Orman Uzmanları bu sefer bir gecede Çevre, Orman ve Şehircilik Uzmanı haline gelmiştir. Bakanlık birkaç birleşme daha yaşarsa söz konusu uzmanların, uzmanlık alanlarını daha genişletecekleri görülmekle birlikte, Bakanlığın bölünmesi halinde uzmanlıklarının ne yönde gelişeceği merak konusudur.

Bu unvanlara sahip olan kişiler, taşıdıkları "uzman" niteliğine ilişkin bir bilgi ve ihtisas sahibi olamadıklar ve olamayacakları gibi, iş ortamında "konu uzmanı" unvansız uzmanlarla çatışmalara ve iş barışının bozulmasına yol açılmaktadır. Kamu yönetimindeki bu yanlış yaklaşımın bir an önce terk edilmesi gerekmektedir.

10- 639 sayılı KHK ile Merkez teşkilatlarında şube müdürlükleri kaldırılmıştır. Bürokrasinin azaltılması gibi gerekçelere dayandırılan bu uygulama, aslında siyasi idarenin elini rahatlatmaya yönelik bir uygulamadır. Genel Müdürlüklerin görev alanları dikkate alındığında, bu görevlerin Daire Başkanları vasıtasıyla etkin ve verimli olarak yerine getirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle uygulamada sanal müdürlükler ortaya çıkacak, sanal müdürlükler tıpkı şube müdürleri gibi Daire Başkanı ile çalışanlar arasında bir görev yapacaktır. Ancak bunların hukuki hiçbir güvenceleri ve dayanakları olmayacağı için, hiçbir hukuki sorun yaşanmadan, verilen sanal müdürlük görevinden alınması mümkün hale getirilecek, yaptırılmayan hukuka aykırı işler, yeni sanal müdürler aracılığı ile sorunsuz bir şekilde yaptırılabilecektir.

11- 639 sayılı KHK, Bakanlığın geçmiş kuruluş mevzuatları ile karşılaşıldığında, "kalkınma planlarına" yapılan vurgunun ortadan kaldırıldığı göze çarpmaktadır. 8 Haziran‘da yürürlüğe giren Bakanlıkları yeniden düzenleyen 641 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile DPT`nin adı ve kamu idareleri içindeki statüsü değiştirilmiş, görevleri Kalkınma Bakanlığı içine taşınmıştır. Bu işlem, aslında "plan değil, pilav" diyen, her türlü bilimsel çalışmayı reddeden bir anlayışın; planlı ekonomiyi, kamuculuğu ve toplumsal ilerleme fikrini simgelediği için yıllardır içini boşaltarak işlevsizleştirdiği bir kuruma vurduğu son darbe olmuştur.

12- Yeni Bakanlıkların kuruluşu ile ilgili KHK`nin yayımlandığı aynı Resmi Gazete`de yer alan 643 sayılı KHK`nin 3 üncü maddesiyle, kamu yönetiminde ilk kez Bakan Yardımcısı kadrosu oluşturulmuştur. Görev sürelerinin Hükümetin görev süresiyle sınırlı olması öngörülen, herhangi bir eğitim şartı aranmayan Bakan Yardımcılarının, Bakanlıklar içinde sıcak siyasetin parçası olacakları, parti temsilcisi gibi görev yapacaklarını söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur. Her türlü kamu tecrübesinden yoksun, "halledin" talimatları ile her türlü usulsüz işlemin yapılması için, kamu bürokrasisinin etki altında tutulacağı bu uygulamanın vahim sonuçları kısa sürede ortaya çıkacaktır.

13- Resmi Gazete`nin 8 Haziran 2011 tarihli mükerrer sayısında yayımlanan 9 adet Bakanlığın kuruluşuna ilişkin KHK`ler ile kamu yönetiminde çok önemli değişikliklere gidilmiştir. Söz konusu KHK`ler; mevzuat hazırlama ile ilgili süreçler takip edilmeden hazırlanmaları nedeniyle doğan kaygılar ortada iken; yayımlandıkları tarihte seçim kampanyalarının çeşitli polemik konularının, seçim sonrası süreçte ise meclisin açılması ile ilgili tartışmaların gölgesinde kalmışlardır. Yapılan düzenlemeler yeni hükümetin kurulması ile sessizce uygulamaya geçirilecektir. Bugüne kadar hiçbir hükümetin kullanmadığı kapsamdaki bir yetki kanunu ile gözlerden kaçırılarak, bir oldubitti ile kamu yönetiminde yapılan bu değişikliklerle; içi boşaltılmış olan kamu yapılanmasının, piyasa-müşteri ilişkilerine odaklı bir yapıya kurgulanmasının önündeki son engeller (!) de ortadan kaldırılmış olmaktadır.

Okunma Sayısı: 3572
Fotoğraf Galerisi