"SOMALİ DRAMININ ARDINDAKİ GERÇEKLER"

DENİZLİ ŞUBE ( )
25.08.2011 (Son Güncelleme: 27.08.2011 12:09:01)

Şube Başkanımız, 22.08.2011 tarihinde "Somali Dramının Ardındaki Gerçekler" başlılı basın açıklamasında bulundu.

         Basın açıklaması aşağıdadır. :

                                                                                          22.08.2011

BASIN DUYURUSU

SOMALİ DRAMININ ARDINDAKİ GERÇEKLER!

  

        Bugün dünyada tarım ve gıda üretiminin kontrolü sayıları 10‘nu geçmeyen küresel şirketlerin egemenliğindedir.Öyle ki artık hangi ürünün nerede,ne kadar ve kimin için ekilip-dikileceğinden çevre ve ülkelerin tarım,hayvancılık ve gıda politikalarının belirlenmesinde,ürün fiyatlarının ne olacağına kadar tüm süreçlerde bu söz konusu tekellerin şekillendirdiği bir dünyada yaşamaktayız.

       Geçenlerde Birleşmiş Milletler yetkilisi,gıda fiyatlarının tarihinin en yüksek rakamına ulaştığını duyurdu.Evet,başta tarım olmak üzere dışa bağımlı hale getirilen yoksul ve gelişmekte olan ülkeler,artık ciddi açlık kaygısı yaşar duruma gelmişlerdir.Öyle ki bu tekellerin biçtiği fiyatları vermezlerse,ABD‘nin ve AB‘nin dediklerini yapmazlarsa çoğu gelecekte daha da aç kalacaklardır.Tıpkı bugün yaşanan Somali gerçeğinde olduğu gibi.

Bugün Tunus,Cezayir,Mısır,Yemen,Ürdün gibi ülkelerde yaşanan kitlesel hareketlerin temelinde açlık ve yoksulluk vardır.Diğer taraftan gıda egemenliğini yitirmiş bu ülkelerde,mevcut aç ve yoksul kitleler kullanılarak,başta ABD olmak üzere kendilerine bağımlı yapılar oluşturulmaktadır.

Peki bugünlere nasıl gelindi?Özellikle 1980‘lerden sonra ABD ve AB‘li küresel şirketlerin böylesi ülkelerdeki tarım,gıda ve hayvancılık politikalarını,kendi emirlerindeki IMF,DB ve DTÖ aracılığı ile belirlemeleri ile gelindi.Bizimde dahil olduğumuz çevre ülkeleri,her yol ve yöntem kullanarak,işbirlikçi siyasi iktidarlar aracılığı ile adeta teslim alarak,kendilerine her yönü ile bağımlı hale dönüştürerek.Önce tarımsal üretimde her türlü devlet desteğini kestirdiler,istediği kotaları koyarak ve özelleştirmeler yoluyla kendilerine yeni rant alanları oluşturarak,tarımı şirketleştirerek,küçük üreticileri üretim süreçlerinden kopartarak,kent varoşlarına yığdılar ve yoksullaştırdılar.Adeta bu ülkeleri çaresiz olarak gıda müşterisi konumuna dönüştürdüler.

      Gelinen bugünkü noktada,gıda artık en tehlikeli bir silah,yeri geldiğinde ise uluslararası pazarlık masasında bir araç olarak kullanılmakta.

      Ama bu politikaları çevre ülkelere dayatan ABD ve AB kendi üreticilerine verdiği  teşvik,destek ve sağladığı sübvansiyonlarla  kendi üreticisini koruyup geliştirdiler.Böylelikle oluşturdukları gıda stoklarına  yeni müşteriler bulma uğraşısına girdiler.Üstelik hiçbir insani kaygı taşımaksızın Somali gerçeğinde olduğu gibi ülkeleri teslim alıyorlar.

Peki bu süreçler ve her yönü ile teslim almalar bitti mi?Hayır.artık zengin ülkeler küresel şirket ve yatırımcılar başta Afrika olmak üzere çeşitli ülkelerden bugün için 20 milyon hektardan fazla toprak satın alarak yeni gıda rezervleri oluşturmaya devam etmektedir.

Bugün gıda dışalımcısı konumuna düşürülen ve artık kendi kendine yeterliliğini yitirmiş bir Türkiye‘yi çok yakın gelecekte yabancılara tarım topraklarının satılmasını ya da kiralanması için yasal değişiklikler beklemektedir.

Tıpkı başta Somali olmak üzere bir çok çevre ülkelerde daha önce yaşandığı gibi.

Bugün açlıktan ölümlerin yaşandığı Somali gerçeğinden alınacak doğrusu çok dersler var.

Somali,bir zamanlar dünyada ve özellikle Afrika‘da tarım ve hayvancılıkta hem kendi kendine yeterliliği sağladığı gibi aynı zamanda önemli bir ihracatçı ülkeydi.DB ve IMF‘nin dayattığı politikalar ve yine dışarıdan yaratılan terör Somali de tarım ve hayvancılığı bitirdi.

Peki,Türkiye‘de durum ne?Türkiye bilindiği gibi düne kadar özellikle hayvancılıkta kendine yeten bir ülkeydi.Hem canlı hayvan hem de başta Ortadoğu olmak üzere et ihracatçı idi.Bugün,uygulanan yanlış ve IMF ve DB‘nın dayattığı tarım politikaları sonucu artık tamamen et ve canlı hayvan dışalımcısı konumuna düşürüldü.Tıpkı kendi ülkemizde rahatlıkla yetiştirebildiğimiz birçok tarımsal üründe olduğu gibi.Türkiye adım adım hem kaynaklarını dışarıya aktaran hemde yabancılara rant alanı olarak her geçen gün hızla maalesef teslim alınmaktadır.

Asıl üretici olan köylüler her geçen gün açlığa sürüklenirken,gıdanın ticaretini yapan şirketler büyük paralar kazanmakta.Dünyanın bir yanında et,süt ve buğday dağları oluşurken,diğer yandan Somali de olduğu gibi insanlar açlıktan kırılmakta.

Artık Somali‘de açlıktan ölen çocukların fotoğraflarını görünce,ülkemizde izlenen tarım politikalarını her yönü ile sorgulama zamanı çoktan gelip geçmektedir.

Gerçek böyle iken Somali dramına neden olanlar ile onların çevre ülkelerdeki uzantılarının merhamet duyguları ile sorunun çözülemeyeceği halklarca artık iyi anlaşılmalıdır.Sorunun asıl nedeni olanlar,sorunları çözmek bir yana daha da derinleştirecekleri görülmelidir.

Kim ne söylerse söylesin.Tek yanlı ipoteğe bağlanmış bir ülkede,dışa bağımlı ve işbirlikçi tutum ve davranışlar kırılmadıkça,kendi kaynaklarını kendi insanı adına harekete geçiren,her türlü sömürü ilişkilerini red eden,üreten ve ürettiğini hakça paylaşan ulusal politikalar uygulanmadıkça hep kaybedenlerin bizim gibi ülke hakları olacağı asla göz ardı edilmemelidir.

Biz Ziraat Mühendisleri olarak bunları hep söyledik.Söylemeye de devam edeceğiz.Gelecekte yaşanacakların suç ortağı olmamak,ülkemize ve insanımıza duyduğumuz sorumluluğumuzun gereği,herkes için, özgür ve mutlu bir Türkiye yaratma isteğimizi ve mücadelemizi her fırsatta haykırmaya devam edeceğiz.

Kamuoyuna Saygı ile duyururuz!

  

 

                                                           İbrahim GÜR

                                                                     Ziraat Müh.Odası

                                                                     Denizli Şb.Bşk.

Okunma Sayısı: 1400