ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI’NIN 3194 SAYILI İMAR KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI TASLAĞI’NA İLİŞKİN GÖRÜŞÜ

GENEL MERKEZ ( )
04.06.2013 (Son Güncelleme: 04.06.2013 10:40:52)

 

ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI`NIN

3194 SAYILI İMAR KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI TASLAĞI`NA İLİŞKİN GÖRÜŞÜ

 

MADDE 1-  Taslağın 1 inci maddesinde, Turizmi Teşvik Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Milli Parklar Kanunu, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, Boğaziçi Kanunu, Kıyı Kanunu, Orman Kanunu ile Özel Çevre Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kalan alanlar ile diğer korumaya yönelik özel kanunlar ve kanun hükmünde kararnameler ile belirlenen yerlerde koruma ve yapılaşmaya dair konularda; taslak Kanunun özel kanunlara aykırı olmayan hükümlerin uygulanacağı, Boğaziçi Kanunu ve Kıyı Kanunu hariç olmak üzere özel kanunlarındaki esaslara uyulmak koşulu ile bu alanlarda kalıp Bakanlıkça onaylanan üst kademe plan içinde yer alan alanlarda yapılacak alt kademe planların onay, askı ve kesinleşme işlemlerinin, ilgili bakanlıkların uygun görüşleri doğrultusunda gerçekleştirileceği, Bakanlıkça onaylanmayan ve yetkili kurumlarca bu nitelikteki alanlarda yapılacak planlar ve bunların değişikliklerinde Bakanlığın uygun görüşünün alınacağı, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait harekat, eğitim, savunma ve güvenlik amaçlı yapılar için, bu Kanun hükümlerinden hangisinin ne şekilde uygulanacağının, ilgisine göre Milli Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından müştereken belirleneceği yönünde hükümler bulunmaktadır.

 

Söz konusu hükümler, zeytinlikler, kıyılar, ormanlar,  milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların yapılaşmaya açılması yasal hale getirebilecektir. Ülke güvenliği ile doğrudan doğruya ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri`ne(TSK) ait harekat ve savunma amaçlı yerler başka amaçlarla kullanılabilecektir. Ülke savunmasına yönelik alanların bu şekilde kullanılması ileride tehlikeli sonuçlar doğurabileceği gibi ülkenin savunma gücünü de azaltacaktır. Yasalar ile korunması gereken ülkesel değerlerimiz ne yazık ki bu yasa düzenlemesiyle yok edilmeye açık hale gelmektedir.

 

MADDE 3- Taslağın 3 üncü maddesi 3194 sayılı Kanunun 8 inci maddesini değiştirmektedir. Yapılan bu değişikliğe göre belediye sınırları içinde kalan yerler için yapılan nazım ve uygulama imar planlarındaki belediyelerin tasarruf yetkisi ortadan kaldırılarak ilgili idareye yetki verilmektedir. Bu durumun, kentsel bütünlüğün yok olarak uygunsuz yapılaşmaya neden olacağını düşünmekteyiz.

 

Her şeyden önemlisi, bu taslak maddede, "Tarım arazileri, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz. Ancak, üst kademe planlar hazırlanırken Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının görüşü alınarak plan ile tarım dışı kullanım kararı getirilmiş yerler için; bu planlarda yapılacak değişikliklerde veya bu alanlara ilişkin alt kademe planların hazırlanmasında veya bunların değişikliklerinde yeniden görüş alınmaz ve bu alanlar için 5403 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz. Yerleşme alanı olarak belirlenip mevzuata uygun olarak yapılaşmış alanlar hariç, görüş alınmadan onaylanmış olan mevcut planların değişiklik ve revizyonunda ise görüş alınır." şeklindeki hüküm, tarım alanlarının talanına zemin hazırlamaktadır. Hazırlanan bu tasarı ile 5403 sayılı kanun hükümlerinin göz ardı edilmesi kabul edilemez.

 

 

Yine taslak maddede, yapılaşma kararlarının, Bakanlıkça belirlenen tanımlar doğrultusunda uygulanacağı, büyükşehir belediyeleri ve büyükşehir belediyesi sınırı dışındaki diğer belediyelerin, Bakanlıkça belirlenen genel esaslara aykırı olmamak ve Bakanlığın uygun görüşünü almak koşuluyla imar yönetmeliklerini hazırlayacakları, imar planlarında Bakanlıkça değişikliği yapılabileceği hususları yer almaktadır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere yapılaşmaya yönelik olarak doğrudan doğruya Bakana yetki tanınmaktadır. Bu yetkinin sağlıksız bir biçimde kullanımı ülke değerlerinin yok edilmesine neden olabilecektir.

 

MADDE 4- Taslağın 4 üncü maddesi, özel mülkiyete ait eğitim, sağlık tesis alanları, gibi yerlerin kolaylıkla kamulaştırılmasına ve/veya Hazine mülkiyetindeki eşdeğer alanlar ile resen takasına olanak sağlamaktadır. Bu yetkinin keyfi olarak kullanılması telafisi zor sonuçlara yol açabilecektir.

 

MADDE 5- Taslağın 5 inci maddesi askeri yasak bölgelerin, güvenlik bölgelerinin, ülke güvenliği ile doğrudan ilgili, harekât ve savunma amaçlı kullanılmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri`ne tahsis edilen bölgelerin kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilmesine olanak sağlamakta, hatta yapılacak ikinci bir plan değişikliği ile özel mülkiyete de tahsis edilebilmekte olup, Ülke savunmasına yönelik alanların bu şekilde kullanılmasını sakıncalı bulmaktayız.

 

MADDE 6- Taslağın 6 ncı maddesi, özel mezarlık yapımı ve işletilmesine olanak sağlamaktadır. Bu madde değişikliği, Kamu hizmetlerinde bundan sonra yapılacak özelleştirmenin ucu bucağı olmayacağını kanıtlamaktadır.

 

MADDE 9- Taslağın 9 uncu maddesiyle, belediye ve valiliklerin ruhsat verme yetkisi kaldırılmakta olup, ruhsatlar ilgili idarelerin tarafından verilecektir. Bu durumun uygulamada keyfiyete neden olacağı düşünülmektedir. Belediye ve mülki idarenin yetkisinin ilgili idarelere devredilmesi uygun değilidir.

 

MADDE 11- Köylerde ve kırsal alanlarda inşa edilecek turizm yapıları ile küçük de olsa ticarethane niteliğindeki yapılar için imar planı, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi aranmayacak olması denetimsiz yapılaşmaya neden olabilecektir.

 

Taslak maddede yer alan "sınırları belirtilerek fındıklık, zeytinlik gibi özel mahsul alanı veya mutlak korunması gereken tarım alanı olduğu kayıt altına alınan yerlerin yerleşik alanda kalan kısımlarında sadece, tarımsal bütünlüğü bozmadan konut ve tarımsal amaçlı yapı inşa edilebilir." hükmünün uygulanmasında sorunlar ortaya çıkabilecektir.

 

MADDE 12- Taslak maddede "Mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt ve projeler, uzmanlık alanlarına uygun olarak mimarlar, mühendisler ve şehir plancıları tarafından bu Kanuna, planlara, standartlara, şartnamelere ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak hazırlanır ve denetlenir." denilmektedir.

 

Dolayısıyla tarımsal yapılarla ilgili yetkinin de ziraat mühendislerinde olması gerekmektedir. Bu noktada geçmişteki uygulamalara dikkat çekmekte yarar görüyoruz.

Geçmiş dönemlerde İmar Kanununa bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklerde ziraat mühendislerinin yetkileri göz ardı edilmiştir. Buna örnek olarak "planlı alanlar tip imar yönetmeliği" verilebilir. Söz konusu yönetmelikte peyzaj mimarları, sulama ve arazi düzenleme konusunda Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü mezunu Ziraat Mühendisinden daha yetkili görünmektedir. Bu kabul edilemez bir durumdur. Kanuna bağlı olarak çıkarılacak yönetmeliklerde ziraat mühendisleri mutlaka yer almalıdır.

Şöyle ki;

Meslektaşlarımızın konu ile ilgili mağduriyetlerinin giderilmesi açısından öncelikle, ziraat mühendislerinin tarımsal yapılar alanındaki yasal yetkilerini açıklamakta yarar görüyoruz. 7472 sayılı "Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun", 24.01.1992 tarih, 21121 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan "Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük", 08.11.2005 tarih, 25987 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan "Ziraat Mühendisleri Odası Meslek İçi Eğitim, Uzmanlık ve Belgelendirme Yönetmeliği" hükümleri uyarınca, Ziraat Mühendislerinin tarımsal yapılarda etüt, plan, proje konularında yetkileri bulunmaktadır.

 

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun`un 2 nci Maddesi "Ziraat yüksek mühendisleri mesleki iştigal veya ihtısas sahaları dahilinde olmak üzere araştırma, ıslah, yetiştirme, toprak muhafaza, zirai mücadele, ziraat alet ve makinaları, bahçe mimarisi, toprak tasnifi,toprak,su,gıda, yem, kimyevi gübre, nebat tahlilleri, teknoloji, zootekni, zirai ekonomi gibi bilumum zirai hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya, lisans aldıkları veya ihtısas yaptıkları sahalara ait keşif, plan ve projeleri hazırlamaya ve tatbik etmeye, bütün bu sahalarda gerekli kontrol, muayene, ekspertiz, ehlivukuf işlerini görmeye, raporlar tanzim etmeye, zirai danışma büroları ve laboratuvarları açmaya, hususi müessese ve işletmeler kurmaya ve idare etmeye veya bunların mesul müdürlüğünü ifaya salahiyetlidirler." hükmünü taşımaktadır.

"Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük`ün "Sulama, Drenaj ve Tarımsal Yapılar" başlıklı 19 uncu maddesinde "Tarımsal yapılar ve sulama alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri, sulama suyu ihtiyacı saniyede 500 litreye kadar olan sulama tesisleri, sulama suyu ve hayvan içmesuyu sağlamak için yapılacak göletler, drenaj, toprak erezyonunu önleyici toprak ve su muhafaza edici tesisler, tarımsal yapılarla ilgili araştırma, etüd, plan, proje uygulama ve kontrol hizmetlerini yapmaya yetkilidirler. Sulama tesislerinde, suyun tarımda kullanılmasıyla ilgili arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla grup yolları, tarla içi sulama ve drenaj tesisleri, arazi ıslahı, toplulaştırması, dağıtımı ve benzeri toprak ve su kullanımını geliştirme projeleri, toprak su bitki ilişkileri etüdleri, fizibilite, planlama, projelendirme uygulama ve kontrolunda tarımsal yapılar ve sulama alanında öğretim görmüş ziraat mühendisleri çalıştırılır. Ziraat fakültelerinde tarımsal yapılar ve sulama konusundaki öğrenimini kültürteknik, toprak ve tarım makineleri bölümlerinde görmüş olan ziraat mühendisleri de yukarıda sayılan hizmetleri yapmaya yetkilidirler. " hükmü yer almaktadır.

Yine aynı tüzüğün "Tarım İşletmelerinin Planlanması ve Projelendirilmesi" başlıklı 8 inci maddesinde de "Ziraat mühendisleri, bitkisel veya hayvansal üretim yapan tarım işletmelerinin üretim, hasat, sınıflandırma, ambalajlama, muhafaza, depolama, değerlendirme ve pazarlama faaliyetleriyle ilgili etüd, planlama ve projelendirme işleriyle bunların uygulama ve kontrol işlerini yapmaya yetkilidirler." hükmü bulunmaktadır.

 

Buna ilave olarak, "Ziraat Mühendisleri Odası Meslek İçi Eğitim, Uzmanlık ve Belgelendirme Yönetmeliği"nin 6 ncı maddesinin ((ı) ve (l) bentlerine göre, "tarımsal işletmelerin planlanması ve projelendirilmesi" ile "tarımsal yapılar", Ziraat Mühendislerinin tek başına tasarlamaya, uygulamaya, kabule, imzaya yetkili ve sorumlu olduğu uzmanlık alanları arasındadır.

 

Tarımsal yapıların projelendirilmesi konusunda ziraat mühendislerinin yetkisi bulunmadığını iddia eden, TMMOB Mimarlar Odası`nın Danıştay`da açtığı dava ise ODA`mız lehine sonuçlanmıştır.

 

Diğer taraftan ziraat fakültelerinin ilgili bölümlerinde, tarımsal yapıların mimari projelerinin hazırlanması, farklı tarımsal yapıların (işletme avlusu, kırsal konutlar, hayvansal üretim yapıları, hangarlar, ürün koruma ve depolama yapıları, mantar üretim tesisleri, biogaz tesisleri) tasarımı ve uygulamaları, tarımsal yapıların mühendislik projelerinin hazırlanmasına yönelik kapsamlı bir lisans programı oluşturulmuştur.

 

Bu çerçevede, Serbest Müşavirlik Mühendislik Tescil Belgesi ve Büro Tescil Belgesi bulunan odamız üyesi ziraat mühendisleri, bir yatırımın etüt, tasarım, fizibilite, keşif, şartname, hak ediş, kesin hesap, ihale dosyası hazırlama, planlama, projeleme, resim ve hesapların hazırlanması ve uygulanması ile bunlarla ilgili araştırma, danışmanlık, bilirkişilik, ekspertiz, her türlü denetim ve kontrollük hizmetleri ile kabule, uygulamaya ve imzaya yetkilidir.

 

Detayları açıklanan mevzuat hükümlerinden, ekte yer alan Danıştay Kararı`ndan ve ziraat fakülteleri ders içeriklerinden de anlaşılacağı üzere her türlü tarımsal yapılara ait projeler, münhasıran, uzmanlık alanları uyarınca yetki sahibi olan ziraat mühendisleri tarafından yapılır.

 

Yukarıda yer alan yasal yetkiler doğrultusunda meslektaşlarımızın da anılan hizmetlerin ifasında görev alması gerektiğini bir kez daha belirtmekte yarar görüyoruz.

 

MADDE 18-  Taslağın 18 inci maddesinde, sayılan çok geniş kapsamlı yapılarda "mescit" için mekan ayrılma zorunluluğu bulunması anlamlıdır. Tiyatrolarda, konut sitelerinde, AVM`lerde, düğün salonlarında, spor tesislerinde, hastanelerde, metro istasyonlarında, otellerde, milli parkalarda, mesire yerlerinde "mescit "olmasının gerekliliği tartışılır boyuttadır.

MADDE 19- Taslağın 19 uncu maddesi, mera, yaylak ve kışlakların turizm amaçlı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilmesine olanak sağlamaktadır. Mera, yaylak ve kışlakların doğal yapısının korunması, bu alanlara yakın yerleşim yerlerinin genişletilmemesi ya da bu alanlar üzerinde yeni yerleşim yerlerinin kurulmaması gerekmekte iken bu husus tamamen göz ardı edilmiştir. Türkiye son yıllarda mera alanlarını giderek yitiren bir ülkedir. Bu nedenle, kentsel alanlarda yaşanan gıda kaynaklı pek çok sorunun yanı sıra tarımsal nüfusun kentte istihdamında da pek çok sorun bulunmaktadır. İstihdam yaratan bir üretim alanının korunması, öncelikli hedef olmalıdır. Bu nedenle mera alanlarının tahribatı kabul edilemez bir durumdur.

MADDE 20-  Taslağın 20 nci maddesine göre, bir bölgedeki taşınmazlarda değer artışı olursa, o bölgede taşınmazı olan vatandaşlardan, artan değerin % 45`i kadar değer artış payı alınacak, bu paranın yüzde % 30`u Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`na verilecek, % 70`i ise plan değişikliğini onaylayan idareye aktarılacaktır. Ancak eğer plan büyükşehir belediye sınırları içindeyse, bu tutar büyükşehir belediyesi ve ilgili ilçe belediyesi arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Eğer değer artışına yol açan plan değişikliği bakanlıkça onaylanmışsa, değer artış payının tamamı bakanlığa ödenecektir.

Böylece taşınmazlarındaki değer artışının yarısı mülk sahiplerinin ceplerinden alınmış olacaktır.

 

Diğer taraftan Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı tarafından yeni hazırlanan ve onaylanarak kesinleşen imar planlarının on yıl süreyle değiştirilemeyecek olması yönündeki madde hükmünün, kanundan kaldırılması gerektiği görüşündeyiz.

 

MADDE 28- Taslağın 28 inci maddesine göre, sahil şeritlerindeki 50 metrelik sınır 10 metreye kadar indirilerek sahillerin yağmasına izin verilmektedir. Yasanın genel esaslar başlıklı maddesinde kıyıların herkesi eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu belirtilmekte, ancak halkın yararlanacağı kıyı şeridi daraltılmaktadır. Bu noktada yasanın "halk"a yönelik değil, "rant"a yönelik olarak hazırlandığı düşünülmektedir.

 

MADDE 29- Taslak madde, kıyı kanununun "Yapı yasağı ve kıyıda yapılacak yapılar" başlıklı maddesini değiştirmektedir. Yapılan bu değişikliğe göre Kıyılara büyük depolar, istasyonlar ve en önemlisi enerji santralleri yapılması yasal hale getirilmektedir. Ülkemizde yapılması planlanan ve haklı tepkilere yol açan nükleer santral projelerinin de bu kapsama alınacağı aşikardır. Sonuç olarak, yasa ile korunması gereken kıyılar, ne yazık ki yasa düzenlemesiyle yok edilmeye çalışılmaktadır.

MADDE 30- Taslağın 30 uncu maddesinde yapılan düzenleme ile kıyıları doldurma ve bu alanı kullanma hakkı genişletilerek, kıyıların yapılaşmasına olanak sağlanmıştır.

 

MADDE 31 ve 32- Bir önceki maddede belirtilen görüşümüz bu maddeler için de geçerlidir.

 

MADDE 34- Taslak maddesine göre, kıyılarda 11 Temmuz 1992 tarihinden önce yapılmış kaçak yapılara af getirilerek yapı ruhsatı verilmekte ve böylece turistik yörelerin talanı yasal hale dönüşmektedir.

 

MADDE 41- Yapılan değişiklikle milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların yapılaşmaya açılması yasal hale gelmektedir. Bakanlık bu değişiklik ile kendisine verilen yetkiyi keyfi olarak kullanabilecektir.

 

 

Okunma Sayısı: 1203