TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 45. DÖNEM II. DANIŞMA KURULU TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ

GENEL MERKEZ ( )
11.10.2017 (Son Güncelleme: 21.03.2019 14:05:36)

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, 45. Dönem II. Danışma Kurulu`nu 6-8 Ekim 2017 tarihleri arasında Samsun`da gerçekleştirmiştir. Toplantıda; ülkemiz tarımının içinde bulunduğu durum, mesleki alanımızı ilgilendiren güncel gelişmeler ve oda örgütlülüğümüz tartışılmış, çözüm yolları üzerinde durulmuş ve özetle aşağıdaki değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Emperyalist metropollerin endüstriyel tarımı karşısında, Türkiye`de geleneksel tarımı korumasız bırakan, birçok ürünün ekimini kısıtlayan, devlet desteklerini azaltan politikalar, köylülükte hızlı bir tasfiyeyi de beraberinde getirmiştir.

Tarımın istihdamdaki payı 2002 yılında yüzde 35`e yakın iken, 2016`da yüzde 22`ye kadar gerilemiştir. 2002`de tarımdan geçinen, tarımda istihdam edilen nüfus 7,5 milyon iken 2016`da 5,3 milyona inmiştir. Bu, yaklaşık 15 yılda 2 milyonu aşkın işgücünün tarım dışına itilmesi anlamına gelmektedir. Bu yıllarda kayıtlı çiftçi sayısı 600 bin kişi azaldı.

Tarımdaki hızlı erozyon milli gelir içinde tarımın payını da 15 yılda yüzde 10`dan yüzde 6`ya kadar geriletmiştir. Bu gerilemede bütçeden tarıma aktarılan desteklerin azalması kadar, tarımla ilgili KİT`lerin özelleştirilmesi, tasfiyesi de etkili olmuştur. Tarımsal destekler Tarım Kanunun öngördüğü Gayri Safi Hasıla`nın %1`ine hiçbir zaman ulaşmamış %0,5-0,6 düzeyinde kalmıştır. Destekler artırılmalı çiftçilerin girdi maliyetleri düşürülmeli, destekler alan bazlı değil, ürüne verilmeli, destekleme alımları yapılmalı piyasa düzenleyici kurumlar oluşturulmalı, var olanlar aktif çalıştırılmalıdır.

AKP hükümetleri döneminde tarımın en önemli girdilerinde (gübre, tarım ilacı, mazot, yem ham maddeleri gibi) ithalata bağımlılık daha da artmıştır. Günümüzde tarımın, çiftçimizin en başta gelen sorununu yüksek girdi maliyetleri oluşturmaktadır.

Örneğin son bir yılda mazot ve kimyasal gübre fiyatları yüzde 25`in üzerinde, enflasyon yüzde 11 oranında artmış olmasına rağmen buğdayda TMO alım fiyatı sadece yüzde 3,3; temel hayvan yemlerinden birisi olan mısırın fiyatı ise yüzde 2,7 oranında artırılmıştır. Kendi çiftçisini desteklemeyen Türkiye, 15 yıllık dönemde 43 milyon ton buğday ithal etmiş ve 12 milyar dolar ödemiştir.

Ülkemizin tarımsal ürün ihracatının yıllara göre değişmekle birlikte yüzde 10-15`ini tek başına sağlayan fındığın cefasını Karadeniz çiftçisi çekmekte, sefasını ise yabancı tekeller sürmektedir. Tarım Bakanlığı`nın fındık politikaları çok uluslu şirketlere hizmet etmektedir. 2016 yılı hasadının ardından 14 TL dolayında seyreden fiyatlar günümüzde 8 TL`ye kadar gerilemiştir.

Üreticinin örgütsüz olduğu koşullarda fındıkta alım fiyatlarını ve ihracatını artık İtalyan, Alman ve Fransız şirketleri belirlemekte; ihracatın yaklaşık yüzde 50`sini üç yabancı şirket (Ferrero, Progıda ve Stelliferi) gerçekleştirmektedir.

Türkiye`nin en önemli ihraç kalemlerinden birini oluşturan pamukta sezon başında 2,7 TL/kg olan alım fiyatları 2,2 liraya kadar gerilemiştir.

Geleneksel ihraç ürünlerimizden olan çekirdeksiz kuru üzümde açıklanan alım fiyatları maliyetin altında kalmıştır.

Aradan yedi yıla yakın süre geçmesine rağmen kırmızı ette kriz aşılamadığı gibi büyümeye devam etmiştir. Alınan Bakanlar Kurulu Kararları ile 2017 yılında 1 milyon büyükbaş ve 475 bin baş koyun-keçinin gümrük vergisiz ithalatının yolu açılmıştır. Bakanlığın AVM`lerde kiralayacağı standlarda ithal kuzu eti satacağını açıklaması ise tam bir acizliktir.

27 Eylül 2017 tarihinde TBMM`ye sunulan Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile ülkemiz tarımına geri dönülmez darbeler vurulmak istenmektedir.

Tasarının 61`inci maddesi ile 4342 sayılı Mera Kanunu`nun 30`uncu maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, serbest bölgeler ile sanayi sitesi ve bunların ilave alanları için ihtiyaç duyulan alanlar için mera vasfının değiştirilmesi halinde ödenecek olan ot bedelinden muafiyet sağlanması amaçlanmaktadır. Böylelikle sürdürülebilir bir hayvancılık politikasının olmazsa olmazlarından birisi olan meralar, endüstri ve teknolojiye kurban edilebilecektir.

Tasarının 68`inci maddesi ile, 4733 sayılı Kanunda bulunan Açık Artırmalı Satış Sistemi, sarmalık kıyılmış tütün ticaretine kaynak oluşturduğu gerekçesi ile kaldırılmaktadır. Bu Tasarının yasalaşması halinde tütün üreticisi alım satımda tek model olarak sözleşmeli üretime mahkûm edilecektir. Böylelikle tütün üretim ve ticaretinde 136 yıl öncesine, yani Reji dönemine geri dönülmektedir. Tek fark çokuluslu Reji Şirketinin yerini Philip Morris, Japan Tobacco ve British American Tobacco`nun almasıdır.

Devlet destekli tarım danışmanlık sistemi modeli Bakanlığın yanlış uygulamaları nedeniyle bugüne kadar istenilen sonucu vermemiştir. ODA`mızın tüm uyarıları ve Bakanlığa iletilen raporları dikkate almayan Bakanlık tarım danışmanları şirketleri üzerinden sürdürülen destekleme modelinin yanlışlığını görmüş ve önerdiğimiz biçimde örgütlü yapılar üzerinden desteklerin verilmesi kararını almıştır. Bununla birlikte sistemin başarılı ve kalıcı olabilmesi sağlıklı ve ülke gerçeklerine uygun üretici örgütlerinin faaliyete geçmesine bağlıdır. Bu nedenle mevcut yasalar gözden geçirilerek üreticimiz örgütlü bir yapıya kavuşturulmalıdır. ZMO çok yakın bir zamanda konu ile ilgili tüm tarafların katılacağı bir çalıştay yaparak sorunların çözümü için tüm örgütlü gücünü kullanacaktır.

Danışma kurulunda 6360 sayılı Bütünşehir yasası sonrası uygulamalar gündeme alınmıştır. Yasa sonrası kırsala hizmet götürmek üzere Büyükşehir Belediyelerinde Tarım ve Kırsal Hizmetleri Dairesi Başkanlıkları oluşturulmuş, ancak ilçe müdürlükleri her belediyede kurulmamıştır. Kırsala tarım kesimine yeterli ve doğru hizmet götürülmesi açsından İlçe Belediyelerinde Tarımsal Hizmetler Müdürlükleri kurulmalıdır. Kurulan daire başkanlıkları ve müdürlüklerde de ne yazık ki liyakate uygun olmayan görevlendirmeler yapılarak ilgisiz meslek grupları (Jeoloji Mühendisi, Öğretmen, Harita Mühendisi, İşletme İktisat Mezunu gibi) yönetici olarak görevlendirilmiştir. Hizmetin etkin götürülmesini engelleyen ve uzmanlığı yok sayan bu uygulamalardan vazgeçilmeli Ziraat Mühendisleri, Veteriner Hekim ve Gıda Mühendisleri yönetici olarak görevlendirilmelidir. Odamız bunun takipçisi olmaya devam edecektir.

Kırsal kesimin önemi sorunu olarak gördüğümüz anız yakma işleminin önüne geçilmesi açısından çiftçi bilgilendirmeleri yapılmalı, merkezi ve yerel yönetimler tarafından denetimler sıklaştırılmalıdır. Anız yakma ile hem toprağın ihtiyacı olan organik madde ve organik karbon boşa gitmektedir. Organik madde açısından topraklarımızın fakir olduğu ve küresel iklim değişikliğinde karbonun etkisi düşünüldüğünde anız yakmanın önlenmesi ve organik karbonun geri kazandırılması son derece önemlidir.

Bitkisel ve hayvansal üretim projelerinin konu uzmanı Ziraat Mühendisleri tarafından imzalanmaması yatırımlarda verimsizlik ve ekonomik kayba neden olmaktadır. Bu nedenle, kurulacak meyve bahçelerinin, hayvancılık işletmelerinin, damla sulama projelerinin, vb. tarımsal projelerin hazırlanmasında Ziraat Mühendisi imzası ve oda onayı aranmalıdır.

İzlenebilirliği kontrol etme adına Bakanlığın 1.1.2018 tarihinde yürürlüğe sokacağı karekod uygulaması izlenebilirliği sağlayamayacaktır. ZMO yetkili bitki koruma ofisleri yönetmeliği çıktığı günden bu yana reçete sistemi ve barkod uygulamalarının bu hali ile uygulanamayacağını ifade etmiştir. Türkiye`deki bayilik sistemine ve üreticilerin bilgi seviyesi ve alışkanlıklarına uygun olmayan bu yönetmelik sahada bugüne kadar uygulanmamıştır. Buna karşın Bakanlık yetkili bitki koruma ofislerinin bir başka versiyonunu denemek üzere karekod programını devreye sokmak ve zirai ilaç bayilerinin alt yapılarında ciddi değişikliklere yol açan yönetmelikler hazırlamıştır. Sistemde tekelci bir yapı oluşturacak ve sermayesi yetersiz meslektaşlarımızı işsiz bırakacak bu yönetmelikler devre dışı bırakılmalıdır.

Ülkemizin önemli ihracat kalemlerinden olan Su Ürünleri üretiminde su ürünleri mühendislerinin istihdamı arttırıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Farklı meslek grupları lehine su ürünleri mühendislerinin yetkilerinin daraltan uygulamalara son verilmelidir. Örneğin eğitimini almış olmalarına rağmen balık hastalıkları konusunda Su Ürünleri Mühendisi meslektaşlarımızın yetkilendirilmemesi kabul edilemez.

Danışma kurulu gündemi içerisinde yer alan Bilirkişilik Kanunu kapsamında yapılacak eğitimler konusunda odamız Adalet Bakanlığınca yetkilendirilmiştir. Eğitimlerin planlanması çalışmaları sürdürülmektedir.

Uluslararası Tarımsal ve Biyolojik Sistemler Komisyonu (CIGR) 19. Dünya Kongresi (Dünya Ziraat Mühendisliği Kongresi) 22-25 Nisan 2018 tarihlerinde TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojisi Mühendisliği Bölümü ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojisi Mühendisliği Bölümü ev sahipliğinde Kuzey Kıbrıs`ta yapılacaktır. Kongreyle ilgili bilgilendirme Kongre Organizasyon Komitesi eş başkanlarından Prof. Dr. Can Ertekin bilgilendirme yapmıştır. Ayrıca Kuzey Kıbrıs Ziraat Mühendisleri odası başkanı Mehmet Ercilasuın`da Danışma kurulumuza katılarak kongrenin Kuzey Kıbrıs`ta yapılacak olmasından duydukları memnuniyeti ifade etmiştir. Mesleğimiz ve Ülkemiz açısında son derece önemli olan bu kongreye tüm meslektaşlarımız ve sektör temsilcilerini bekliyoruz. Ayrıntılı bilgiye http://www.cigr2018.org/ sayfasından ulaşılabilir.

 

Kamuoyuna Saygılarımızla. 

Okunma Sayısı: 237