TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN TARIMSAL YAYIM VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİNE KARŞI AÇTIĞIMIZ DAVAYA YANITI

GENEL MERKEZ ( )
11.06.2007 (Son Güncelleme: 22.06.2007 12:10:22)

T.C.
TARIM VE KÖYİŞLERi BAKANLIĞI
Hukuk Müşavirliği

SAYI . İD.2007-4/637
KONU: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

29.01.2007

DANIŞTAY ONUNCU DAİRE BAŞKANLIĞINA

Dosya Esas No: 2006/6776

CEVAP VEREN (DAVALI) : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ANKARA

KARŞI TARAF (DAVACI) : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

VEKİLİ: Av.Zühal Dönmez.Bestekar Sok.No:49/5 Kavaklıdere/ANKARA

KONUSU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulması ve öncelikle yürütmenin durdurulması talebinin ve akabinde davanın reddi talebidir.

TEBLİĞ TARİHİ: 04.01.2007

CEVAPLARIMIZ:

Davacı tarafından Bakanlığımız aleyhine açılan işbu dava ile; çiftçilerimizin bilgi ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli bir şekilde karşılanması amacıyla Bakanlık tarafından yürütülen tarımsal yayım hizmetleri ile Bakanlık dışı kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek olan tarımsal danışmanlık hizmetlerinin düzenlenmesi için hazırlanarak 08 Eylül 2006 tarih ve 26283 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmeliğin" 13. Maddesinin 1. fıkrasında geçen "Bakanlık" ibaresinin ve 13. Maddesinin 2. fıkrasının iptali talep edilmekte ise de; açılan davanın hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

I-Söz konusu Yönetmelik 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır. Kanunların gerekçeleri tamamlayıcı parçaları olup, gerekçeler, maddelerin kanuna yazılış amacını belirler ve maddeler hakkında açıklayıcı bilgi verir. Bu çerçevede Ek-I ‘de yer alan Tarım Kanununun 9. maddesinin gerekçesine bakıldığında, ".... Ayrıca bu madde, tarımsal bilgi ve teknolojilerin üretilmesi, geliştirilmesi ve yayım hizmetleri yanında, kamu dışında Kanunda sayılan hizmetleri yapabilecek kuruluşlara da görev vermeyi öngörmektedir. Özel sektörün Bakanlıktan izin alarak yapacağı bu tür çalışmalarla araştırma, eğitim ve yayım faaliyetlerinin geliştirilip yaygınlaştırılmasına katkıda bulunması hedeflenmektedir." denmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere Kanun maddesinin gerekçesi Bakanlığa eğitim, sertifikalandırma ve yetkilendirme ile ilgili her türlü alanda kendi dışındaki kuruluşlara yetki verme hakkını tanımaktadır.

2- Tarım Kanununun 9. maddesinde yer alan "Bakanlık; tarım, çiftçi eğitimi ve yayım faaliyetlerinde, sivil toplum örgütleri, özel sektör kuruluşları ve serbest danışmanların görev almasını sağlamak için gerekli düzenlemeler yapar, bu kuruluş ve kişileri teşvik eder, çalışma esaslarını belirler ve denetler.

Çiftçi eğitimi, özel yayım ve danışmanlık hizmetleri çalışma esas ve usulleri ile ilgili diğer şartlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." ifadesi ile çiftçi eğitimi, yayım ve danışmanlık hizmetlerinin düzenlenmesine ilişkin her türlü yetki Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verilmiştir. Bakanlığımızca söz konusu Kanunun ilgili maddesine dayanılarak ülkenin tarımsal yayım ve danışmanlık sisteminin düzenlenmesi amacıyla dava konusu yönetmelik hazırlanmıştır.

3-Dava konusu yönetmelik; sadece tarımsal danışmanlık hizmetlerini düzenlememekte, aynı zamanda Bakanlık kuruluşları tarafından gerçekleştirilen tarımsal yayım hizmetlerine ilişkin düzenlemeleri de içermektedir. Yönetmelik hükümleri gereğince, davacı tarafın iddia ettiği gibi sadece kamu dışında çalışacak danışmanların eğitim ve sertifikalandırılmaları gerçekleştirilmeyecek, aynı zamanda Bakanlıkta görev yapan ve yapacak olan yayım personelinin de eğitim ve sertifikalandırılmaları gerçekleştirilecektir. Bu nedenle de Yönetmeliğin 13. Maddesinde "Bakanlık" ifadesinin yer alması kadar doğal bir şey olamaz. Zira eğer "Bakanlık" ifadesi ilgili maddeden çıkarılacak olursa aynı maddenin ilk cümlesinde yer alan kamuda görev yapan yayımcıların eğitimlerinin kim tarafından yapılacağı belirsiz hale gelmektedir. Bu nedenle söz konusu maddeden "Bakanlık" ifadesinin çıkarılması ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracak ve Bakanlıkta görev yapan personelin yayımcı sertifikası alabilmeleri için girmek zorunda olacakları eğitimlerin hangi kuruluş tarafından gerçekleştirileceği belirsiz hale gelecektir. Söz konusu Yönetmelik hem kamu hem de kamu dışında görev yapacak personelin eğitimlerini içerdiği için 13, madde her iki grubu da (kamu ve kamu dışını) kapsayacak şekilde yazılmıştır. Ancak 13. Maddeden "Bakanlık" ifadesinin çıkarılması Bakanlığın kendi personeline bile eğitim verme olanağını elinden alacaktır.

Diğer taraftan dava konusu yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin esasları belirlemek üzere hazırlanan ve çok yakın bir zamanda yasal prosedürün tamamlanmasını müteakip yürürlüğe girecek olan ve Ek-2‘de yer alan "Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Eğitimi Düzenleme Yetkisi Verilmesine ve Sertifika Eğitimlerine Dair Uygulama Esasları Taslağı" ile yönetmelik kapsamında ifade edilen kamuda görev yapan ve yapacak olan yayımcıların ve kamu dışında görev yapacak danışmanların sertifika eğitimlerinin hangi kuruluşlar tarafından nasıl gerçekleştirileceği açıkça belirtilmektir. Ayrıca davacı taraf, söz edilen Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Sertifika Eğitimi Düzenleme Yetkisi Verilmesine Dair Uygulama Esasları Taslağının ilgili taraflarca tartışıldığı 24 Kasım 2006 tarihinde düzenlenen toplantıya Ek.3-a.b.c.d‘de yer alan belgelerle davet edilmiş ve katılım sağlanmış olup, taslak hakkındaki Ek-4‘de yer alan yazılı görüşlerinde, sadece kendilerince yapılacak eğitimlerle ilgili görüşler bildirmiştir, konuyla ilgili bir görüş belirtmemiştir.

441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. Maddesinin (h) fıkrasında;

"h)Verimli ve faydalı tarım bilgilerini çiftçi ailelerine benimsetmek ve ülke düzeyinde yaygınlaştırmak amacıyla, tarımsal yayım ve eğitim sistemi ve programları ile projelerini hazırlamak, uygulamak, örnek çiftçi yetiştirmek üzere eğitim program ve projeleri uygulamak, çiftçi kadınları ve kızlarına ev ekonomisi, çocukları ve gençlerine teknik ve pratik çiftçilik öğretmek üzere tedbirler almak, uygulamalar yapmak, örnek çiftçi yetiştirmek ve tarım yayımı ve eğitimi için her türlü eğitim merkezi gibi tesisleri kurmak, kurslar açmak, bu alanlarda teknisyen yetiştirmek, bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı ve ilgili kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak" şeklinde hüküm getirilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere Bakanlığımızın tarım yayım ve eğitim için her türlü eğitim merkezi kurmak yetkisi bulunmaktadır. Üzerinde durulması gereken diğer bir nokta da, söz konusu uygulama esasları taslağının 13. maddesinin (11). fıkrasında, üniversitelerin ve meslek kuruluşlarının sertifika eğitimlerinde aktif ve yoğun bir şekilde yer almasını ve sertifika eğitimlerine olacak talebin karşılamalarını sağlamak amacıyla, "Bakanlığa ait eğitim merkezlerinde düzenlenen eğitimlere sadece Bakanlıkta görev yapmakta olanlar katılırlar" denmektedir.

4- Yönetmeliğin hazırlıkları sırasında konunun bütün tarafları bu amaçla yapılan toplantılara davet edilmiş, toplantı sırasında sözlü ifade ettikleri görüşlerin yanı sıra yazılı görüşleri de alınmıştır. Söz konusu süreçte görüşü alınan bir kuruluş da davacı Ziraat Mühendisleri Odasıdır. Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik Taslağının konunun ilgili taraflarınca tartışılması amacıyla 17 Mayıs 2006 tarihinde düzenlenen toplantıya davet edilmiş, iki temsilcisi ile katılım sağlanmıştır. Davacı tarafından toplantıda belirtilmiş olan görüşler 22.05.2006 tarih ve 3810 sayılı yazı ekinde Bakanlığımıza gönderilmiş olup, iptali talep edilen 13. maddeye ilişkin görüş belirtilmemiş ve talepte bulunulmamıştır. (Ek-5)

5- Dava konusu Yönetmelik ile tarımsal danışmanlık hizmeti vermek üzere yetkilendirilen tek meslek grubu ziraat mühendisleri değildir. Yönetmeliğin bir çok yerinde de ifade edildiği gibi tarımla ilgili lisans, ön lisans ve lise düzeyinde eğitim veren eğitim kurumlarından mezun olan kişilere gerekli eğitimlerini tamamlamalarından sonra danışmanlık sertifikalan verilecektir. Bu nedenle de Yönetmelik çerçevesinde; veteriner hekimler, su ürünleri mühendisleri, gıda mühendisleri, tütün eksperleri, ziraat teknikerleri, ziraat teknisyenleri gibi tarımla ilgili çok geniş bir çok meslek grubu bu hizmetlerde yer alacaktır. Davacının taleplerine bu açıdan bakıldığında; davacı taraf kendisini bütün bu meslek gruplarının temsilcisi olarak görmek gibi bir hataya düşmektedir. Halbuki davacı Yönetmelik kapsamında hizmet sunacak olan sadece bir meslek grubunun temsilcisidir. Tarım danışmanlığı yapacak kişilerin eğitimlerini gerçekleştirecek meslek kuruluşlarının ve üniversitelerin sayısal olarak çokluğu düşünüldüğünde davacının talep ettiği gibi: "Odanın Bakanlıktan yetki belgesi almak gibi bir zorunluluğu yoktur" ifadesi gerçeklerle örtüşmemektedir.

Yönetmeliğin çıkarılma amacı ve Bakanlığın kurmak istediği sistem incelendiğinde; amacın tarımsal danışmanlık hizmetlerinin etkinliğinin ve kalitesinin sağlanması için, sertifika eğitimlerini düzenleyecek üniversitelerin ve meslek kuruluşlarının, bu eğitimler sonucunda sertifikalandırmayı yapacak olan Bakanlıkla irtibatının sağlanması, ülke genelinde tek bir sertifika eğitim programının uygulanmasının garanti altına alınması ve eğitimlerin sürekli olarak geliştirilmesi olduğu görülecektir.

Bu amaçla da; Yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrasında "Tarımsal yayım ve danışmanlık eğitim merkezlerinin yetkilendirilmesi için başvurular Bakanlığa yapılır. Bakanlık incelemeleri yapar, gerekli gördüğü hallerde merkez teknik komitesinin görüşüne başvurur. Başvurusu olumsuz bulunan kurum ve kuruluşlara durum gerekçesi ile birlikte bildirilir." hükmü yer almaktadır. Bu sayede Bakanlık, davacının da içinde yer aldığı bütün meslek kuruluşlarına ve üniversitelere bu alanda sertifika eğitimi düzenlenme yetkisi vermekte ve bu merkezlerde düzenlenecek eğitimleri, vereceği sertifika ile geçerli saymaktadır. Aslında bu durum davacının da içinde olduğu meslek kuruluşlarının ve üniversitelerin bu alandaki kazanılmış haklarının teyidi anlamına gelmektedir. Davacının talebi doğrultusunda yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrası iptal edilecek olursa; ülkemizdeki bütün üniversiteler ve meslek kuruluşları birbirlerinden bağımsız bir şekilde hiçbir kurala bağlı olmaksızın sertifika eğitimleri düzenleyecekler ve daha sonra da Bakanlığın bu eğitimleri geçerli kabul ederek eğitimleri tamamlayan kişilere danışmanlık sertifikası vermesini talep edeceklerdir. Böyle bir durum ise Yönetmelikle ülkemizde kurulmaya çalışılan tarımsal danışmanlık sisteminin başlangıçta problemlerle birlikte doğmasına neden olacaktır. Ayrıca yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrası, davacının dava dilekçesinde ifade ettiği gibi daha önce yayınlanmış ve davacının dilekçesinde zikredilen kanun ve yönetmeliklerin kendisine verdiği haklara bir zarar vermemekte aksine bu yasal metinlerdeki yetkileri teyit etmekte ve garanti altına almaktadır. Yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrası ayrıca, tarımsal danışmanlık hizmeti verecek diğer meslek gruplarının üye oldukları meslek kuruluşlarına da çeşitli sebeplerle bugüne kadar haklarında yasal bir düzenleme yapılmamış olsa da kendi meslek gruplarına eğitim verme haklarını garanti altına almaktadır. Yönetmeliğin 13. maddesinin 2. fıkrasının iptali durumunda, belki davacı başka yasal metinlerin kendisine verdiği haklara dayanarak eğitim yapabilecektir. Ama diğer meslek kuruluşlarının haklarına ziyan gelecektir. Bu nedenlerle Bakanlık tarafından verilecek Yetki Belgesinin; yönetmelikle sertifika eğitimi düzenleme yetkisi verilen tüm kuruluşların ortak bir programı uygulamasını ve eğitimin kalitesini korumayı amaçlayan, kamunun kural koyma görevini yerine getirdiği bir uygulama olarak değerlendirilmesi gerekir.

6- "Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Eğitimi Düzenleme Yetkisi Verilmesine ve Sertifika Eğitimlerine Dair Uygulama Esasları Taslağı"nın (Ek-2) 12.maddesinde yer alan sertifika eğitim programının içeriği incelendiğinde, meslek mensuplarının dört veya beş yıllık lisans eğitiminde alması gereken veya aldığı bilgilerin yani uzmanlık alanlarının artırılmasına yönelik değil, yayımcı/danışman olacak bir kişinin sahip olması gereken özelliklerin kazandırılmasına yönelik kişisel gelişim konuları ile yayım/danışmanlık metodolojisi konularının yer aldığı görülecektir. Bu sayede yayımcı/danışman; sahip olduğu bilgileri çiftçilere nasıl intikal ettireceğine, onları nasıl ikna edeceğine, problemlerin tespiti ve çözümünü nasıl yapacağını, gruplarla nasıl çalışacağı konuları ile yayım/danışmanlık faaliyetlerini nasıl yapması gerektiği, AB ve dünyadaki bu alandaki gelişmelerin bilinmesi ve izlenmesinin yanı sıra, proje hazırlama tekniği gibi konularda bilgi ve donanıma sahip olması amaçlanmıştır. Buradan anlaşılması gereken, bu eğitimlerin amacı: davacının dilekçesinde ifade edildiği gibi meslek mensuplarının uzmanlık alanlarının ve konularının belirlenmesi ve geliştirilmesi değil, düzenlenecek eğitimler sonucunda sertifika alacak kişilerin; iletişimi, insan ilişkilerini bilen, uygulayan ve mesleğinin gereklerini yerine getirebilecek nosyona sahip olmasının sağlanmasıdır.

7- Bilindiği üzere, ülkemiz AB üyelik sürecinde olup, çıkarılan kanun, tüzük ve yönetmeliklerin AB‘nin düzenlemeleri ve uygulamaları ile uyumlu olması gerekmektedir. Dava konusu yönetmeliğin hazırlanması sırasında öncelikle ülkemiz koşulları dikkate alınmış ama aynı zamanda konuya ilişkin AB düzenlemeleri ve AB ülkelerindeki uygulamalar da göz önünde bulundurulmuştur. Konuya bu çerçeveden bakıldığında; AB 2003 yılında yayınladığı 1782/2003 sayılı Tüzük ile üye ülkeleri 2007 yılına kadar tarımsal danışmanlık sistemlerini kurmakla yükümlü kılmıştır. AB Komisyonunun öngördüğü tarımsal danışmanlık sistemi; danışman olarak çalışanların sertifikalandırıldığı ve hizmet veren kuruluşların yetkilendirildiği bir sistemdir. 1782/2003 sayılı AB Tüzüğü tarımsal danışmanlık sisteminin kurulması, yetkilendirilmesi ve denetlenmesi ile ilgili olarak kesin bir şekilde üye ülkelerin - meslek kuruluşlarına değil- kamu otoritelerine görev vermiş bulunmaktadır.. Bu açıdan da Yönetmelikte Bakanlığın sertifika, eğitim verme yetkisi ve izleme değerlendirmeye ilişkin görevlerinin muhafaza edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda; AB ülkelerinin büyük çoğunluğunda özel sektörün yapacağı danışmanlık hizmetlerine ilişkin her türlü düzenleme ve yetkilendirme Tarım Bakanlıklarının görevleri arasındadır. Konu bu çerçevede değerlendirildiğinde; sadece bir meslek grubunun temsilcisi olan davacının bir çok meslek grubu için yapılacak sertifika eğitimlerini Bakanlıktan hiçbir izin ve yetki almaksızın gerçekleştirme isteği; ne yönetmeliğin ruhu ile, ne ülke gerçekleri ile. ne de bilimsel gerçeklerle örtüşmemektedir.

8- Ayrıca bir hususa dikkat çekmek istiyoruz ki;davacı kuruluşun yönetmeliğin yayınlanmasını müteakip 26.09.2006 tarih ve 4963 sayı ile Bakanlığa yazmış olduğu Ek-6‘a daki yazıdır. Davacı tarafça yazılan yazıda, Oda Başkanının imzasıyla "Günümüze değin hukuki bir yapıdan yoksun olarak işleyen tarımsal yayım hizmetlerine yasal bir dayanak sağlayan ve katılımcı bir içeriğe sahip olan söz konusu yönetmeliğin yararlı sonuçlar üreteceği inancındayız... Bu çerçevede Ziraat Mühendisleri Odası, Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmeliğin 13. maddesi uyarınca, Yönetmelik kapsamında öngörülen faaliyetleri yerine getirmek üzere, MİEM yanında tarımsal yayım ve danışmanlık eğitim merkezi kurmak ve sözü edilen merkezin yetkilendirilmesi için Tarım ve Köyişleri sadece birkaç ay önce söz konusu yönetmeliğin sağlayacağı faydalar konusunda övgüler sıraladığı ve bugün iptali için dava açtığı 13. maddeye göre yetki belgesi almak için Bakanlığa başvurma kararı aldığı görülmektedir. Ayrıca yine davacı kuruluş başkanı ve yetkili temsilcileri yönetmeliğin yayınlanmasını müteakip bu konuda Bakanlığımız tarafından düzenlenen bütün toplantılara davet edilmişler ve katılım sağlamışlar ancak bu toplantılarda söz konusu maddelere ilişkin bir talepte bulunmamışlardır.

9- Dava dilekçesinde belirtilen, meslek mensuplarının Ziraat Mühendisleri Odasına üyelik zorunluluğu konusu Bakanlığımız tarafından da doğru ve gerekli bir uygulama olarak değerlendirildiğinden, söz konusu Yönetmeliğin 22.maddesinin d fıkrası yönetmelik kapsamında sertifika alacak tüm meslek mensuplarını kapsayacak şekilde, "Serbest tarım danışmanları, tarımsal danışmanlık şirketleri ve üretici örgütlerinde hizmet sözleşmesi karşılığında çalışan danışmanlar eğitimlerine uygun meslek kuruluşlarına kayıtlı olmak zorundadır." şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca bu husus yürürlüğe girecek uygulama esaslarının ilgili tüm bölümlerinde sertifika alacak kişilerin mezun olduğu okul ile ilgili meslek kuruluşuna kayıtlı olduğunu gösteren belge istenmektedir. Dolayısıyla davacının bu konudaki talebi tarafımızdan anlaşılamamıştır.

İdari Yargılama Usulü Kanununun 27.maddesine göre yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Davacı tarafın yasal koşulları bulunmayan yürütmenin durdurulması talebinin de reddi gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda arz olunan ve re‘sen dikkate alınacak diğer nedenlerle öncelikle yasal şartları taşımayan yürütmenin durdurulması talebinin reddine; yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.

Ek : 1 takım dosya

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI ADINA
Deniz EREN
Hukuk Müşaviri

Okunma Sayısı: 2365