TÜRKİYE'NİN ŞEKER ÜRETİMİ VE SORUNLARI

İSTANBUL ŞUBE ( )
29.12.2008 (Son Güncelleme: 29.12.2008 16:56:49)

Şeker-İş Dergisi, Sayı:112, Eylül-Aralık 2008

Ahmet ATALIK

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Başkanı

Giriş

Türkiye‘de şeker sanayinin ilk adımları Avrupa‘daki pancar şekeri sanayinin gelişimi ile paralel olarak Osmanlı döneminde atıldı. 1840‘larda Arnavutköylü Dimitri Efendi İstanbul yakınında bir şeker fabrikası kurmak üzere faaliyete geçti ve hatta ruhsatını bile aldı. Daha sonra 1867‘de Davudoğlu Karabey, 1879‘da Fenerler imtiyazı sahibi Michel Paşa, 1887‘de Afyonlu Yusuf Bey, 1899‘da Müşir Rauf Paşa ve 1917‘de Almanlarla birlikte kurulan Zenith şirketi aynı amaçlarla bazı teşebbüslerde bulunmuşlarsa da bunların hiçbiri uygulamaya dönüştürülemedi.

Ülkemizde ilk ciddi adım Uşaklı bir köylü Molla Ömer oğlu Nuri (ŞEKER) Efendi tarafından atıldı. Nuri Efendi, Kurtuluş Savaşı‘nın zaferle sonuçlanmasının hemen ardından, 1923 yılında arkadaşlarıyla birlikte Uşak Terakki Ziraat TAŞ‘yi kurdu. Bu şirket tarafından 1925‘te temeli atılan Uşak Şeker Fabrikası 17.12.1926 tarihinde üretime başladı. Uşak Şeker Fabrikası ülkemizde temeli ilk atılan şeker fabrikamızdır.

Uşak‘ta bir şeker fabrikası kurma uğraşıları devam ederken, aynı yıllarda İstanbul‘da Türkiye İş Bankası AŞ, Ziraat Bankası, Trakya illeri Özel İdare Müdürlükleri ve özel şahısların iştiraki ile 1925‘te İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları TAŞ kuruldu. Bu şirket kurulduğu yıl Alpullu Şeker Fabrikası‘nın temelini attı. 26.11.1926 tarihinde ilk şekerini üreten Alpullu Şeker Fabrikası aynı zamanda Türkiye‘nin de ilk şekerini ürettiyordu. Bu tarih ülkemiz şeker sanayinin kuruluş günü olarak kabul edildi.

Ülkemizin şeker ihtiyacının kendi üretimimizle karşılanabilmesi amacıyla 1933‘te Eskişehir ve 1934‘te de Turhal Şeker Fabrikalarının işletmeye açılmasıyla şeker fabrikası sayımız dörde ulaştı. Şeker fabrikalarının bir çatı altında toplanarak şeker politikalarının tek elden yürütülmesi, fabrikalar arasında teknik ve mali dayanışmanın sağlanması amacıyla 1935‘te mevcut dört fabrikayı bünyesine alarak Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (Türkşeker) kuruldu.

Bugün ülkemizde mülkiyeti Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ‘ye, S.S. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği‘ne (Pankobirlik) ve özel sektöre ait 33 adet şeker fabrikası bulunmaktadır ve toplam kurulu kapasiteleri 3,1 milyon ton civarındadır.

Şeker üretim ve arzında istikrar sağlama çabaları

Ülkemizde şeker üretim ve arzında istikrarın sağlanabilmesi amacıyla 2001 yılında Şeker Yasası çıkarıldı. Yasaya göre kurulan Şeker Kurumu, şirketler bazında şeker kotalarını belirlemektedir. Ülkemizde pancar şekeri üretimi Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ, Adapazarı Şeker Fabrikaları AŞ, Amasya Şeker Fabrikaları AŞ, Kayseri Şeker Fabrikaları AŞ, Konya Şeker Fabrikaları AŞ, Kütahya Şeker Fabrikaları AŞ ve MB Şeker ve Nişasta Sanayi AŞ tarafından gerçekleştirilmektedir.

Şirketler, kendilerine Şeker Kurumu tarafından tahsis edilen şeker kotasının hammaddesini teminen pancar üreticileri ya da üretici temsilcileri ile anlaşma imzalamakta, pancar üretimi de çiftçiler tarafından bu taahhütler doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.

Şeker pancarı üretimi ve üreticisi hızla azalıyor

Ülkemizde ilk kota uygulamasına geçildiği 1998 yılında 22,3 milyon ton pancar üretiliyordu. Şeker Yasası sonrasında oluşturulan sistemde şirketler ile çiftçiler arasında yapılan anlaşmalardaki pancar üretim taahhütleri ile gerçekleşen üretim miktarları arasında oldukça farklılıklar bulunmaktadır (Çizelge 1). Şeker pancarı üretimimiz fabrikalarımızın taleplerini karşılamaktan uzaktır.

Çizelge 1) Çiftçinin şeker pancarı taahhütleri ve gerçekleşen üretim (milyon ton)

 

2003

2004

2005

2006

2007

2008

Üretilmesi beklenen

14,3

14,7

15,2

15,4

16,3

17,7

Üretilen

12,6

13,5

15,2

14,5

12,4

15,2*

Kaynak: Şeker Kurumu, TÜİK (* Tahmin)

Şeker Kurumu‘nun verilerine göre şeker üreten şirketlerle anlaşma yapan çiftçi sayısı her geçen yıl azalma göstermektedir (Çizelge 2).

Çizelge 2) Şirketlerle anlaşma imzalayan çiftçi sayısı (1.000 kişi)

 

2003

2004

2005

2006

2007

2008

Çiftçi sayısı

460

391

348

312

247

209

Kaynak: Şeker Kurumu

Şeker Kurumu şirketlerle anlaşma imzalayan çiftçi sayısındaki azalmayı yapay olarak nitelendirmekte ve bu azalmayı;

  • Önceki yıllarda şirketler tarafından yapılan ayni ve nakdi avanslardan yararlanabilmek için üreticilerin aile bireylerinin tamamını ayrı bir üretici gibi göstermeleri,
  • Son yıllarda şirketlerin her bir üretici için Ziraat Odalarından alınmış Çiftçilik Belgesini talep etmeleri,
  • Yine son yıllarda üreticilere yapılan doğrudan gelir ve mazot desteği ödemelerinde çiftçi kayıt sistemine geçilmiş olması nedeniyle çiftçi olmayanların taahhüde alınmaması olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye‘nin ilginç tarım politikaları

Gerekçeleri sadece yukarıdaki nedenlere dayandırırsak son derece eksik bir tanımlama yapmış oluruz. Zira, uygulamaya konan kota sisteminin öncelikli amacı zaten pancar üretimini sınırlamaktı. Kotaların ve özellikle son yıllarda yaşanan kuraklığın dışında izlenen destekleme politikaları da şeker pancarı üretimini ve dolayısıyla üretici sayısını olumsuz yönde etkilemektedir.

Şeker pancarı tarımında en yoğun kullanılan girdiler gübre ve mazottur. DAP gübresinin fiyatı 2007‘den bu yana %250, mazotun fiyatı da %80 civarında arttı. Ancak pancar alım fiyatları bu oranların çok gerisinde kaldı. Üç yıl önce ton başına alım fiyatı 99 YTL olan pancarın 2008 yılı için açıklanan avans fiyatı 100 YTL oldu!

Son yıllarda birim alandan alınan verim yerine arazi miktarının esas alınarak hayvancılığın desteklenmesi kapsamında verilen yem bitkileri üretim destekleri de pancar ekim alanlarının yem bitkilerine kaymasına neden oldu.

Görüldüğü üzere son derece beceriksiz tarım politikaları ile kuraklığın etkisi pancar üretimimizi oldukça geriletmekte ve şeker fabrikalarımız şeker üretim kotalarını tamamlayamamaktadır. Pancar üretimindeki azalma fabrikalarımızın düşük kapasite ile çalışmasına neden olmakta, dolayısıyla da şeker üretim maliyetimiz yükselmektedir. Sonuçta, tüm bu bilinçli uğraşılar, kamunun elindeki şeker fabrikalarının özelleştirilmesini ve Türkiye‘nin pancar şekeri üretimini azaltmayı hedefleyen incelikli politikalardır. Türkiye, pancardan şeker üreten ülkeler arasında pancar üreticisini desteklemeyen ve korumayan tek ülkedir!

Bir istikrar masalı "özelleştirme"

Şeker pancarı tarımı Cumhuriyetle birlikte ülkemize girdi. O dönemin tüm imkansızlıklarına karşın birbiri ardına inşa edilen şeker fabrikaları Türkiye‘nin sanayileşmesi, tarımının gelişmesi ve kalkınmasındaki en önemli güçler oldu. Ülkemizin dört bir yanına yerleştirilen bu fabrikalar bölgeler arasındaki kalkınma dengesizliklerini gidermeyi ve istihdam yaratmayı hedeflemiştir. Şeker fabrikaları bulundukları yerlere tiyatrolar kazandırmış, sosyal ve kültürel hayatı geliştirici bir rol de üstlenmiştir.

İlerleyen süreçte devlet yönetimine tüccar zihniyetin girmesiyle bu fabrikaların verimleri ön plana çıkarılmaya başlandı ve Türkşeker 2000 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulunun 2000/92 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alındı. Bu kapsamda Amasya Şeker Fabrikası AŞ‘deki Türkşeker‘e ait %15 oranındaki kamu hissesi 2004 yılında Pankobirlik‘e, Kütahya Şeker Fabrikası AŞ‘deki Türkşeker‘e ait %56 oranındaki kamu hissesi 2004‘te Torunlar Gıda San. ve Tic. AŞ‘ye, Adapazarı Şeker Fabrikası AŞ‘deki %95,37 oranındaki kamu hissesi 2005‘te Pankobirlik‘e satıldı. Kayseri Şeker Fabrikası AŞ‘deki %9,9 oranındaki kamu hissesinin satışı için 2004 ve 2006 yıllarında ilana çıkıldı, ancak her iki ilan da iptal edildi. Bor, Ereğli, Ilgın Şeker Fabrikaları için de 2006 yılında ihale ilanına çıkıldı, ancak ihale iptal edildi.

Son olarak 12.08.2008 tarih ve 2008/50 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile Türkşeker‘e ait 25 fabrikanın 24‘ü özelleştirme programına alındı.

Türkşeker özelleştirilmemelidir

Türkşeker‘e ait şeker fabrikaları coğrafi bazlı portföy grupları halinde özelleştirilecek. Türkşeker tüm şeker fabrikaları ile bir bütündür ve kar etmektedir. Coğrafi bazlı gruplar halinde satılması durumunda batıdaki verimli fabrikalar satılacak, geliri düşük doğudaki fabrikalar ise devlete kalacak, satılsa bile zarar edeceğinden bir süre sonra üretimlerine son verilecektir. Fabrikalarda çalışan yaklaşık 20 bin kişiden büyük çoğunluğu da işsiz kalacaktır.

Her ne şekilde özelleştirilirse özelleştirilsin Türkiye‘nin pancar ve şeker üretimi gerileyecektir. Oysa şeker pancarı tarımı GSMH‘ya buğdaya göre 6, ayçiçeğine göre 3,5 kat daha fazla katkı sağlamaktadır.

Pancar tarımı yarattığı yılda yaklaşık 25 milyon tonluk taşıma hacmiyle taşımacılık sektörüne büyük katkı sağlar. Pancar tarımının tarıma dayalı sanayi yanında tarıma destek veren sanayi açısından da önemli büyüktür. Pancar tarımı ülkemize ileri tarım teknolojilerinin girmesini sağlamıştır. Pancardan elde edilen melas bazı kimya sanayi kolları ile özellikle alkol ve maya üretiminde kullanılmaktadır.

Pancar, münavebe bitkisi olduğundan monokültür yapıyı polikültür yapıya çevirmiştir. Kendinden sonra ekilen bitkiye verimli bir toprak bırakır.

Ülkemizde yaklaşık 450 bin çiftçi geçimini pancar tarımından sağlamaktadır. Çapa ve hasat dönemlerinde yaklaşık 250 bin topraksız, az topraklı ve işsizlere 100 gün süre ile istihdam yaratmaktadır. Pancar tarımı alternatif ürünlerden buğdaya göre 13, mısıra göre 8, ayçiçeğine göre 5 kat daha fazla istihdam yaratmaktadır. Bu yönüyle nüfusun kırsal alanda tutulması, kırdan kente göçü engellemesindeki rolü büyüktür.

Şeker pancarının yan ürünü olan küspe ve melas ile pancarın baş ve yaprak kısmı hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Bu yan ürünlerin kolay temin edilebilir ve ucuz olması, kırsal kesimde hayvancılığın gelişmesi ve yaygınlaştırılmasına yardımcı olmakta, böylelikle ek gelir kaynağı yaratmaktadır.

Şeker pancarı ayrıca, petrol kaynaklarının azalmasıyla son yıllarda ön plana çıkan yenilenebilir enerji kaynağı etanolün de en verimli hammaddelerinden biridir.

Görüldüğü üzere şeker pancarı, şeker fabrikalarının şeker üretmesine vesile olan hammadde anlayışının çok ötesinde bir işleve sahip, alternatifi olmayan, kesinlikle desteklenmesi gereken önemli bir tarım ürünüdür.

Dünya şeker üretimi tüketimi karşılayamıyor

Uluslararası Şeker Örgütü‘nün tahminlerine göre dünya şeker üretiminin 2008/09 üretim yılında bir önceki yıla göre 7,4 milyon ton düşüşle 161,6 milyon ton, tüketimin ise 3,8 milyon ton artışla 165,5 milyon ton olacağı, stokların da 4 milyon ton düşüşle 65,2 milyon tona gerileyeceği belirtilmektedir.

Şeker üretiminin tüketimi karşılayamamasının önemli nedenlerinden biri olarak en büyük şeker üreticisi Brezilya‘nın şeker kamışından etanol üretimini artırması gösterilmektedir. Brezilya bu yıl ürettiği şeker kamışının %57‘sini etanole çevirdi ki geçen yıl ile karşılaştırıldığında bu oran %54 artış göstermiştir.

Şeker üretiminin tüketimin gerisine düşmesinin bir nedeni olarak da AB‘nin 01.07.2006 tarihinde yürürlüğe soktuğu Şeker Reformu gösterilmekte ve AB‘nin şeker ihracatının azaldığı belirtilmektedir. Kısaca hatırlamak gerekirse, Şeker Reformu ile AB, üye ülkelerin şeker üretimini kısıtlayıcı kota koymakta, kimi ülkelerin şeker üretimini tamamıyla bitirmeyi hedeflemektedir.

Türkiye ne yapmalı?

Türkiye öncelikle kendine yeterli bir şeker politikası benimsemelidir. Özelleştirmenin şeker üretimimizi gerileteceği dikkate alındığında kesinlikle özelleştirme düşüncesinden vazgeçilmelidir. Neo-liberal politikaların anavatanı ABD‘de bile pancar şekeri sanayinin %100‘ü kooperatiflerin elindedir. AB‘de bu oran %60 düzeyindedir. Özelleştirmeden hiçbir surette vazgeçilmeyecek ise o zaman ABD ve AB örnek alınmalı, mülkiyeti devlette kalmak üzere şeker fabrikalarımızın işletme hakkı Pankobirlik‘e verilerek şeker üretiminin devamlılığı sağlanmalıdır. Aksi taktirde ülkemiz şeker pazarına dönecektir.

Dünyadaki durum değerlendirildiğinde Türkiye kendi şeker ihtiyacını karşılamanın yanında dünyadaki açığı da önemli ölçüde kapatabilecek üretim potansiyeline sahiptir. Bu fırsatlar göz önünde bulundurularak pancar tarımımız desteklenmeli, özelleştirme kapsamında unutulmuş olan fabrikalarımızın modernizasyonu sağlanmalıdır. Şeker üretimimizin artması üretim maliyetlerimizin de aşağı çekilmesini sağlayacaktır.

Çiftçimizin üzerine düşen en önemli görev ise kendini yok etmeye ve ülkemizi pazara çevirmeye yönelik politikaları benimsemiş siyasi anlayışlara prim tanımamak olmalıdır.

Kaynakça

Amasya Şeker Fabrikası AŞ www.amasyaseker.com.tr

Indian Sugar Mills Association www.indiansugar.com

Kütahya Şeker Fabrikası www.kutahyaseker.com.tr

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı www.sanayi.gov.tr

S.S. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği www.pankobirlik.com.tr

TC Şeker Kurumu www.sekerkurumu.gov.tr

Türkiye İstatistik Kurumu www.tuik.gov.tr

Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ www.turkseker.gov.tr

Türkiye Şeker Sanayi İşçileri Sendikası www.sekeris.org.tr

Okunma Sayısı: 5501