BAŞBAKANLIK, DALAMAN TİGEM ARAZİSİNİN TURİZM BÖLGESİ İLAN EDİLMESİNE İLİŞKİN İŞLEMİ İPTAL EDEN DANIŞTAY'IN KARARINA KARŞI TEMYİZ BAŞVURUSUNDA BULUNDU

GENEL MERKEZ ( )
24.01.2009 (Son Güncelleme: 24.01.2009 12:04:07)

T.C.
BAŞBAKANLIK
Hukuk Müşavirliği

16 Aralık 2008

Ankara

Sayı : B.02.0.HUK.641.02 S-2005-966/5363

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULUNA
SUNULMAK ÜZERE
DANIŞTAY 6. DAİRE BAŞKANLIĞINA

Dosya No: 2005/999 E.
2008/6166 K.

Temyiz Eden (Davalı) : Başbakanlık

Diğer Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı

Karsı Taraf (Davacı) : Tarım-iş Sendikası Genel Başkanlığı

Vekili : Av. Ahmet Vefa Güntürkün

Tebliğ Tarihi : 17/11/2008

Konusu : Danıştay 6. Dairesinin 08/10/2008 tarihli ve E:2005/999 K:2008/6166 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması talebimizdir.

Temyiz Nedenlerimiz :

Davacı vekili tarafından. 06/01/2005 tarihli ve 25692 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2004/8328 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının "Muğla-Dalaman Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi" ilanına ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi talebiyle Danıştay 6. Dairesinin 2006/999 esasında açılan davada, anılan Dairenin 08/10/2008 tarihli ve E:2005/999, K:2008/6166 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiş ise de; anılan karar, hukuka aykırı olduğundan temyizen incelenerek bozulmasını talep etmekteyiz.

Şöyle ki;

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 3. maddesinin (b) bendinde kültür ve turizmi koruma ve gelişim bölgelerinin tanımı yapılmıştır. Buna göre; Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri "Tarihi ve kültürel değerlerin yoğun olarak yer aldığı ve/veya turizm potansiyelinin yüksek olduğu yöreleri korumak, kullanmak, sektörel kalkınmayı ve planlı gelişimi sağlamak amacıyla değerlendirilmek üzere Bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulu Kararıyla tespit ve ilan edilen bölgeleri" ifade etmektedir. Bölge ilanlarıyla amaçlanan yapılaşmamış alanların turistik tesis alanına dönüştürmek değildir.

Görüldüğü üzere, turizm artık sadece bir yatak kapasitesi yaratma olarak değil, bunun yanı sıra dinlenme ve koruma öğelerini de içeren geniş kapsamlı düzenlemelerin bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Dairece, dava konusu. işlemin iptal edilmesinde bilirkişi raporunda. yer alan tespit ve değerlendirmeler aynen baz alınmış, mezkur Rapora itiraz dilekçemizdeki savunmalarımız dikkate alınmamıştır. Raporda, turizme açılmanın sosyal ve fiziksel çevreye zararları olacağı varsayımından hareketle sonuca ulaşılmıştır. Oysa ki uyuşmazlık konusu bölge henüz planlaması yapılmayan rezerv bir alandır. Yöre halkının bu alandan yararlanma durumunun ancak turizm amaçlı plan yapılıp işlevlerin belirlenmesinden sonra ortaya çıkacağı açıktır. Bu aşamada sadece varsayımdan hareketle orman ve tarım arazilerinin yok edilebileceği yönünde olumsuz ve önyargılı görüşler içeren bilirkişi raporundaki tespitlere istinaden iptal kararı verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Söz konusu bilirkişi raporunda; Muğla-Dalaman Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak belirlenen bölgenin, tarihi ve kültürel değerlerin yoğun olarak bulunduğu bir yer olduğu, turizm potansiyelinin bölge genelinde yüksek olduğu, koruma ve mutlak koruma alanlarının önem kazandığı, sektörler arasında, koruma kararlarına öncelik veren dengelerin kurulması açısından anlamlı bir bölge olduğu saptanmakla birlikte bu bölgenin mutlak korunması gereken doğal değerlerinin olduğu ifade edilmektedir.

Ayrıca, bölge içerisinde yer alan kültürel değerler, orman alanları, jeotermal kaynaklar gibi koruma-kullanma dengesi çerçevesinde geliştirilebilecek bölgesel değerler bulunmakla birlikte bölgede koruma statüleri nedeniyle gelişme açısından değerlendirilmesi kesinlikle olanaklı olmayan alanların da önemli bir ağırlık oluşturduğu, bu yönüyle dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile bir sonraki aşamada gerçekleştirilmesi beklenen planlama çalışmalarının doğru yönlendirilememesi sorununun ortaya çıkmasının olası gözüktüğü belirtilmektedir.

Diğer bir ifadeyle, bölgedeki koruma alanlarının çokluğu nedeniyle dava konusu "koruma ve gelişim bölgesi sınırının" daha sonraki aşamalarda koruma-gelişme dengesinin sağlıklı bir biçimde oluşturulabileceği anlamlı bir bölgeyi tanımlamadığı belirtilmektedir. Bu tespit yapılırken bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin, korumaya ilişkin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde turizm amaçlı değerlendirilmesi ile oluşacak bölgesel ve ülke ölçeğindeki kamu yararı göz ardı edilmektedir. Sürdürülebilirlik kavramından söz edilirken, sürdürülebilirlik kavramının temelini oluşturan koruma ve kullanma eylemlerinin sadece "koruma" boyutu çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Dalaman ve çevresi, deniz ve kıyı yapısı, doğal ve kültürel değerleri, mevcut havaalanı ile çevresinde yer alan Göcek ve Marmaris yerleşmelerinin turizm potansiyeli ile birlikte önem kazanan ve turizm amaçlı özel sektör yatırımlarının Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilanından önce farklı yerel idarelerin yetki sınırlan içerisinde gerçekleştiği bir bölgedir.

Dava konusu bölge ilanı ile bölgede başlayan kontrolsüz turizm yatırımı gelişiminin bütüncül bir bakış açısı ile kontrollü bir biçimde gerçekleştirilmesine olanak bulunması hususu göz ardı edilerek, sadece "koruma" bakış açısı ile değerlendirme yapılırken, Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilanının iptali halinde bölgedeki turizm gelişiminin yerel idarelerin farklı uygulamalarına açık olacağı, birbiri ile ilişkilendirilmemiş gelişme alanlarının ortaya çıkacağı, sağlıksız yerleşmeler arasındaki ulaşım bağlantılarının sağlanamayacağı ve küçük ölçekli yatırımlar ile birlikte tesis kalitesinin düşük olduğu niteliksiz bir turizm gelişiminin yaşanacağına ilişkin hususlar gözetilmeksizin iptal kararı verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Ayrıca bu alanın, Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmesi ile birlikte bölgede ilgili Bakanlıkların denetimindeki ve sorumluluğundaki alanlar ile ilgili yetkilerin Kültür ve Turizm Bakanlığına devri söz konusu olmamakta, sadece her ölçekte plan yapma ve onama yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığına geçmektedir. Doğal ve kültürel nitelikli alanlar ile tarım alanlarının korunmasına ilişkin mevzuat ise aynen geçerliliğini korumaktadır. Dolayısıyla, dava konusu bölge ilanı ile kamu mülkiyetindeki arazilerin tahsisinin kolaylaşacağı, tahsislerle gelen yapılaşmanın ilk aşamada kamunun elindeki orman ve verimli toprakların amaç dışı kullanımıyla sonuçlanması ve daha sonra özel mülkiyete konu olan verimli toprakların amaç dışı kullanılmasına neden olmasının kaçınılmaz olacağı saptamalarına katılmak mümkün değildir. Zira, tarım ve orman alanlarına ilişkin mevcut yasalar halen yürürlükte olup, Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilanı bu mevzuatın yürürlüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürürlükteki mevzuat çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluş görüşleri alınmaksızın ya da yasalara aykırı herhangi bir uygulama yapılamayacağı hususu dikkate alınmamaktadır.

Kaldı ki, yürürlükteki mevzuat uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığınca sadece Hazine mülkiyetindeki taşınmazlar tahsis edilebilmektedir. Bakanlıkça, Anayasaya ve yürürlükteki yasalara aykırı herhangi bir uygulama yapılması, bu bağlamda tarım alanlarının ve orman alanlarının tahsisi mümkün olmadığı gibi bölge ilanı ile bu alanların koruma statülerini değiştirici ya da ilgili Bakanlıkların yetkilerini azaltıcı bir mevzuat değişikliği gerçekleşmemektedir.

Bölgenin ağırlıklı uğraşısı olarak ‘‘‘tarım sektörü" gösterilirken Muğla-Dalaman Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin sadece TİGEM Dalaman İşletmesine ait arazilere has nitelikler çerçevesinde değerlendirildiği, yaklaşık 3700 ha. lık bu alanın dışında kalan yaklaşık 15000 ha. lık alanın özellikleri ile bu alanda halihazırda başlamış bulunan turizm amaçlı yatırımların ve mevcut doğal değerlerin korunması açısından kontrolsüz turizm gelişiminden daha büyük tehlike arz eden II. konut gelişiminin mevzii  imar planları çerçevesinde parçacı yaklaşımlarla gerçekleşme potansiyelini dava konusu bölge ilanının iptali ile bölgenin kontrolsüz ve parçacı bir yaklaşımla yerel idarelerin farklı bakış açıları ile planlamasına açık hale getirildiği hususları gözetilmeden dava konusu işlemin iptaline hükmedilmesi haksız ve yasal mesnetten yoksundur.

Diğer yandan, ‘‘‘kamu yararı‘" kavramı "koruma kavramı" ile özdeşleştirilmekte, mevcut değerlerin koruma-kullanma dengesi sağlanarak bütüncül bir bakış açısıyla geliştirilmesi ve bölgedeki turizm yatırımlarının tür ve nitelik açısından yönlendirilmesiyle Dalaman Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin önemli bir turizm merkezi haline getirilmesiyle sağlanacak bölgesel‘ ve ülkesel fayda ve dolayısıyla kamu yararı göz ardı edilmektedir. Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda Dalaman Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin ilan edilmesi ile kamunun telafisi olanaksız zararlarına yol açılacağı görüşüne yer verilmekte ise de, Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürürlükteki mevzuat çerçevesi dışında herhangi bir uygulama yapılması mümkün olmadığından bu görüşün hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Sonuç olarak; bütün bu hususlar ve dosya içeriğinde bulunan tüm bilgi ve belgeler dikkate alınarak, Danıştay 6. Dairesinin usule ve hukuka aykırı anılan kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.

Sonuç ve İstem :

Gerek yukarıda, gerekse savunmalarımızda açıklanan ve mahkemenizce resen dikkate alınacak sebeplerle; Danıştay 6. Dairesinin 08/10/2008 tarihli ‘ve E:2005/999, K:2008/6166 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.

Ümit Ulvi CANİK
Başbakan a.
I.Hukuk Müşaviri

Okunma Sayısı: 801