MUĞLA’DA TARIM ARAZİLERİNİN AMACI DIŞINDA KULLANILMASINA İZİN VEREN TOPRAK KORUMA KURULU KARARINA KARŞI DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
30.01.2009 (Son Güncelleme: 30.01.2009 15:21:11)

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMLİDİR.

  

MUĞLA İDARE MAHKEMESİNE

Gönderilmek Üzere

ANKARA İDARE MAHKEMESİNE

  

DAVACI                    : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

                                     Karanfil Sk.No:28/12 Kızılay/ANKARA

VEKİLİ                      : Av.Zühal DÖNMEZ

DAVALI                    : T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı-ANKARA

KONU                        :Muğla İli Merkez ve Yatağan İlçesi sınırları içerisinde BOTAŞ tarafından tesis edilmesi planlanan Doğalgaz Boru İletim Hattı güzergahındaki arazilerin tarım dışı amaçla kullanılmasının  Uygun Bulunmasına ilişkin 03/12/2008 tarih 19832 sayılı davalı idare işleminin öncelik ve ivedilikle Yürütülmesinin Durdurulmasına ve İptaline karar verilmesi talebidir.

OLAYLAR                : Muğla İli Merkez ve Yatağan İlçesi sınırları içerisinde BOTAŞ tarafından tesis edilmesi planlanan Doğalgaz Boru İletim Hattı güzergahındaki arazilerin tarım dışı kullanımının talep edilmesi üzerine Muğla İl Tarım Müdürlüğünün 16/07/2008 tarihli yazısı ile, bir kısım arazinin tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun görülmediği, Zeytin dikili tarım arazilerinin belediye sınırı dışında bulunanların tarım dışı kullanımının uygun görülmediği, belediye sınırları içinde bulunanların ise 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Araştırılması Hakkında Kanun hükümlerinde gösterilen şartlara uyulması gerektiği ve alternatif alan bulunduğu bildirilmiştir (Ek-1). Bu yazıyı beğenmeyen BOTAŞ tarafından 27/08/2008 tarihli yazı ile yeniden gereğinin yapılması istenmiştir (Ek-2). Muğla İl Tarım Müdürlüğü 16 Eylül 2008 tarihli yazısı ile alternatif güzergahın olduğunu, düzenlenen tarımsal etüt raporunda alternatif alanların gösterildiğini, BOTAŞ ve İl Tarım Müdürlüğü teknik elemanlarının birlikte bu alternatif güzergahı yerinde incelemesinde yarar bulunduğunu (Ek-3) bildirmişse de BOTAŞ 17 Ekim 2008 tarihli yazı ile, alternatif alan olarak gösterilen alanların dere yatağı ve maden sahası olduğu gerekçesiyle boru hattının geçmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle konunun çözümü için Muğla İl Tarım Müdürlüğüne talimat verilmesini davalı idareden istemiştir (Ek-4). Bakanlık da hiç bekletmeden 30 Ekim 2008 tarihli iki satır yazı ile gereğinin yapılmasını Muğla Valiliğine iletmiştir (Ek-5). Bu talimat üzerine 14/11/2008 tarihinde Toprak Koruma Kurulu toplanmış ve Tarımsal Etüt Raporunda gösterilen alternatif alanların alternatif alan olarak kabul edilmemesine, 24.5 km.lik hattın geçtiği kuru-sulu mutlak tarım arazileri, sulu marjinal tarım arazileri ve dikili tarım arazilerinin tarım dışı kullanılmasına uygun görüş verilmesine oy çokluğu ile karar vermiştir (Ek-6). Bu kez Muğla Valiliğinin 20/11/2008 tarihli başka bir vali yardımcısının imzasının bulunduğu yazı ile davalı Bakanlıktan uygun görüş istenmiş ve dava konusu karar ile Olur verilmiştir (Ek-7).

İşte Muğla‘daki değerli tarım topraklarının kaybına yol açan süreç yukarıdaki gibi işlemiştir.

İPTAL NEDENLERİ           : 1) Müvekkil Oda, kaynağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, üyelerinin tüm toplumsal, ekonomik ve mesleki sorunları ile doğrudan ilgilenmekle yükümlüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal kaynaklarının, topraklarının korunması için gereken her türlü girişimde bulunmakla yükümlüdür.

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin toprak muhafazasına ilişkin hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya yetkili olduklarını düzenlemiştir. Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte, toprak ve su muhafazasının toprak bilimi alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri tarafından yapılacağı, hükmü yer almaktadır. 06.04.2005 Tarih, 25778 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 6.maddesine göre de; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak, Odanın amaç ve görevleri arasında  sayılmıştır. Bu bağlamda müvekkil ODA tarım topraklarının kaybına neden olacak her türlü düzenlemenin karşısındadır.

            2) a. İptale konu işlemler ile söz konusu arazinin tarım dışı kullanıma açılması Anayasaya aykırıdır.

Anayasal hükümler : T.C. Anayasası Devlete, 44. maddesi ile "toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek...", 45. maddesi ile de "tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek..." görevlerini yüklemiştir. Anayasamızın 45. maddesinin gerekçesinde; "Madde, Devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir. Devlet, bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır" ifadesi yer almaktadır.

Anayasamızın 166. maddesi, "Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şeklide kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir" hükmünü amirdir.

Yine Anayasamızın 56. maddesine göre; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir".

Tüm bu maddelerle birlikte Anayasanın mülkiyet hakkının kullanımını düzenleyen 35. maddesi, herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu belirttikten sonra, "mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" demektedir. Bu sınırlama, her türlü mülkiyet için, dolayısıyla toprak mülkiyeti için de geçerlidir.

            İptalini talep ettiğimiz, dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmaktan çıkarılmasına ilişkin işlemlerin Anayasaya aykırı olduğu açıktır.

            b. Birinci Sınıf Tarım Toprağı olan  dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmaktan çıkarılması 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa aykırıdır. Toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini amaçlayan Kanunun 3.maddesinin (d) fıkrasında, Tarım arazisinin tanımı yapılmıştır. Buna göre;  Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen araziler tarım arazisidir.

Kanunun 4.maddesinde de, Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve Hazinenin özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi kullananlar, bu Kanunun öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür, denilmektedir.

Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını düzenleyen 5403 Sayılı Kanunun 13.maddesinde, mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir.

ba) Toprak Koruma Kurulu, Tarımsal Etüt Raporunda gösterilen alternatif alanların alternatif alan olarak kabul edilmemesine hiçbir inceleme yapmadan karar vermiştir. Oysa bu rapor İl Tarım Müdürlüğü tarafından hazırlanmış ve İl Tarım Müdürlüğü tüm yazışmalarda bu alternatif alanı vurgulamış ve hatta tekrar kendi ve BOTAŞın teknik elemanlarınca yerinde inceleme yapılmasını önermiştir. Buna rağmen TKK‘nın dosya üzerinden Etüt Raporunu geçersiz ilan etmesi kamu yararına aykırı olduğu gibi usul ve yasaya da aykırıdır.

Tarım İl Müdürlüğü bölgedeki tarım topraklarını ve araziyi en iyi bilen teknik yerdir. Bir kalemde Müdürlüğün çalışmalarını çizip BOTAŞ‘ın kağıt üzerinde belirlediği bilgileri öne çıkarmak ve kabul etmek olayda baskı olduğunun açık göstergesidir.

Olay baştan itibaren izlendiğinde ortaya çıkan şudur: Muğla Tarım İl Müdürlüğü (ki Muğla‘nın, Türkiye‘nin en değerli tarım topraklarına ve iklimine sahip olduğu tartışmasızdır) Etüt Raporunu hazırlıyor, arazilerin sınıfını belirliyor ve diyor ki bunlar sulu, güzel tarım arazileri bunları mahvetmeyelim, daha uygun araziler var hattı oradan geçirin, bize inanmıyorsanız beraber yerinde inceleyelim. Ama BOTAŞ bu cevaba çok kızıyor ve Davalı Tarım Bakanlığına diyor ki "senin müdürlüğün kamu yatırımını aksatıyor, talimat ver benim istediğim gibi iş yapsın". Bakanlık bu talimatı başı üstüne alıyor ve geciktirmeden ve konuyu irdelemeden Müdürlüğe "ne gerekiyorsa yap" diyor. Ne yapsın müdürlük ve teknik elemanları, sürülsünler mi, el mahkum gereği yapılıyor, hatta Müdürlükten sorumlu Vali Yardımcısı bile değiştiriliyor.

Ne yazık ki bu uygulama Türkiye‘nin her yerinde aynı şekilde sürüyor. Tarım dışı kullanıma "olmaz" diyen teknik insanlara "sus bakiyim sen" deniyor. Davalı Tarım Bakanlığının görevi her isteyene bu izni vermek olmuş. Oysa kanun kendisine görev vermiş, izin verirken bile nelere uymak zorunda olduğunu göstermiş. Anlaşılan Bakanlık, "okullar olmasa bu bakanlığı ne güzel idare ederdim" diyen Osmanlı dönemi Maarif Nazırı (bazı kaynaklara göre Emrullah Bey bazılarına göre ise Zühtü Paşa) gibi  "Şu tarım toprakları olmasa Bakanlığı ne güzel idare ederiz"  diye düşünüyor.

bb) Dava konusu tarım dışı kullanım kararında  Kanunun aradığı şekilde bir Kamu yararı Kararı bulunmamaktadır. 5403 sayılı Yasanın 13/d maddesinde kamu yaran kararı alma konusunda ilgili bakanlıkların münhasıran yetkili kılındığı görülmektedir. Bakanlıklardan anlaşılması gereken ise Bakanlık merkez teşkilatıdır.

Oysa dava konusu işlemde ilgili Bakanlık tarafından alınmış bir kamu yararı kararı yoktur. EPDK‘nın  böyle bir karar alma yetkisi Kanuna göre yoktur. İlgili Bakanlık Enerji Bakanlığıdır ve bu bakanlık da kendisine ait bir yetkiyi EPDK‘ya devredemez.

Türkiye‘nin bir çok bölgesinde gündeme gelen tarım dışı kullanım kararlarının iptali talebi ile tarafımızca birçok dava açılmıştır. Bunlardan Adana 2.İdare Mahkemesi ve Sakarya 2.İdare Mahkemesi kararları ektedir.

3) İptale konu karar ile birlikte sözkonusu mutlak tarım arazilerinin tarım dışı kullanıma açılması sonucu telafisi imkansız zararların ortaya çıkacağı muhakkaktır, bu nedenle acilen Yürütmenin Durdurulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.

HUKUKİ NEDENLER          : Anayasa, İYUK, 7472 Sayılı Kanun, 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, Ziraat Mühendislerinin Görev   ve Yetkilerine İlişkin Tüzük, Yönetmelikler, İlgili tüm  mevzuat.

DELİLLER                             : Ekler

SONUÇ VE SİSTEM             :Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarım arazilerin tarım dışı amaçla kullanılmasının  Uygun Bulunmasına ilişkin 03/12/2008 tarih 19832 sayılı davalı idare işleminin öncelik ve ivedilikle Yürütülmesinin Durdurulmasına ve İptaline; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine  karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.

Av.Zühal DÖNMEZ

Davacı Vekili

EKİ: Vekaletname

1-16.07.2008 t.li yazı

2-27.08.2008 t.li yazı

3-16.09.2008 t.li yazı

4-17.10.2008 t.li yazı

5-30/10/2008 t.li yazı

6-14.11.2008 t.li TKK kararı

7-03.12.2008 t.li karar

8-Sakarya 2.İd.Mh.E.2008/699 s.kararı

9-Adana 2.İd.Mh.E.2007/719 K.2008/1144 s.kararı

 

27/1/2009 t.2009/4347 muhabere ile gönderildi

Okunma Sayısı: 1681