ÇANAKKALE’DE 0,7 HEKTAR ARAZİNİN TARIM DIŞINA ÇIKARTILMASI KARARINA KARŞI DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
20.02.2009 (Son Güncelleme: 20.02.2009 11:36:02)

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMLİDİR.

  

ÇANAKKALE İDARE MAHKEMESİNE

  

DAVACI                    : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

                                     Karanfil Sk.No:28/12 Kızılay/ANKARA

VEKİLİ                      : Av.Zühal DÖNMEZ, Av.Gökçen EMRE

                                     (Aynı Adres)

DAVALI                    : T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı-ANKARA

KONU                        :Çanakkale İli Gelibolu İlçesi Yazıcızade Mahallesi Karlık Mevkii, 162.ada 18 ve 20 numaralı parsellerde kayıtlı bulunan hazineye ait toplam 0.7317 hektar yüzölçümlü alanın "huzurevi" yapılabilmesi amacıyla tarım dışı amaçla kullanılmasının Uygun Bulunmasına ilişkin 02/01/2009 tarih 0013 sayılı davalı idare işleminin öncelik ve ivedilikle Yürütülmesinin Durdurulmasına ve İptaline karar verilmesi talebidir.

OLAYLAR                : Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından, Çanakkale İli Gelibolu İlçesi Yazıcızade Mahallesi Karlık Mevkii 162.ada 18 ve 20 numaralı parsellerde kayıtlı bulunan hazineye ait araziler Gelibolu Belediyesine tahsis edilmiştir. Tahsis işleminden sonra Belediye tarafından tarım dışı kullanımın talep edilmesi üzerine, Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü 19/02/2008 tarih 1310 sayılı yazısı ile, söz konusu yerlerin tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun görülmediğini bildirmiştir. Buna rağmen Gelibolu Kaymakamlığı, konunun uygun mütalaa edildiğini Gelibolu Belediye Başkanlığına bildirmiştir. Konu, Toprak Koruma Kuruluna gelmiş ve Kurulun 14.11.2008 gün ve 2008/3 sayılı kararı ile gösterilen arazilerin tarım dışı kullanımının uygun bulunduğuna oy çokluğu ile karar verilmiştir. Daha sonra da Tarım ve Köyişleri Bakanlığının dava konusu işlemi ile tarım dışı kullanım "Uygun" bulunmuştur. Bu karar hukuka uygun olmayıp iptali gerekir.

İPTAL NEDENLERİ           : 1) Müvekkil Oda, kaynağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, üyelerinin tüm toplumsal, ekonomik ve mesleki sorunları ile doğrudan ilgilenmekle yükümlüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal kaynaklarının, topraklarının korunması için gereken her türlü girişimde bulunmakla yükümlüdür.

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin toprak muhafazasına ilişkin hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya yetkili olduklarını düzenlemiştir. Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte, toprak ve su muhafazasının toprak bilimi alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri tarafından yapılacağı, hükmü yer almaktadır. 06.04.2005 Tarih, 25778 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 6.maddesine göre de; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak, Odanın amaç ve görevleri arasında  sayılmıştır. Bu bağlamda müvekkil ODA tarım topraklarının kaybına neden olacak her türlü düzenlemenin karşısındadır.

            2) a. İptale konu işlemler ile söz konusu arazinin tarım dışı kullanıma açılması Anayasaya aykırıdır.

Anayasal hükümler : T.C. Anayasası Devlete, 44. maddesi ile "toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek...", 45. maddesi ile de "tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek..." görevlerini yüklemiştir. Anayasamızın 45. maddesinin gerekçesinde; "Madde, Devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir. Devlet, bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır" ifadesi yer almaktadır.

Anayasamızın 166. maddesi, "Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şeklide kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir" hükmünü amirdir.

Yine Anayasamızın 56. maddesine göre; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir".

Tüm bu maddelerle birlikte Anayasanın mülkiyet hakkının kullanımını düzenleyen 35. maddesi, herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu belirttikten sonra, "mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" demektedir. Bu sınırlama, her türlü mülkiyet için, dolayısıyla toprak mülkiyeti için de geçerlidir.

            İptalini talep ettiğimiz, dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmaktan çıkarılmasına ilişkin işlemlerin Anayasaya aykırı olduğu açıktır.

            b. Birinci Sınıf Tarım Toprağı olan dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmaktan çıkarılması 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa aykırıdır. Toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini amaçlayan Kanunun 3.maddesinin (d) fıkrasında, Tarım arazisinin tanımı yapılmıştır. Buna göre;  Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen araziler tarım arazisidir.

Kanunun 4.maddesinde de, Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve Hazinenin özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi kullananlar, bu Kanunun öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür, denilmektedir.

Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını düzenleyen 5403 Sayılı Kanunun 13.maddesinde, mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir.

Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü, arazinin yerinde incelenmesi ve hazırlanan tarımsal etüt raporu sonucu tarım dışı kullanımın uygun olmadığına karar vermiştir. Kasım 2008 tarihinde hazırlanan Etüt raporuna göre arazi kuru mutlak tarım arazisi olup tarımsal bütünlük arz etmektedir.

Huzurevi yapımı, Kanunun ilgili maddesinde sayılanlar arasında bulunmamaktadır. Bir plan ve yatırım işi olarak görülüyorsa bu durumda da Bakanlık tarafından alınmış bir kamu yararı kararı bulunması gerekir. Oysa böyle bir karar da alınmamıştır. Gene alternatif alan var ise tarım dışı kullanım kararı alınamaz. Oysa etüt raporunda ve Toprak Koruma Kurulu kararında alternatif alan bulunup bulunmadığı konusunda bir incelemenin yapılmadığı görülmektedir. Tarım İl Müdürlüğü bölgedeki tarım topraklarını ve araziyi en iyi bilen teknik yerdir. Buna rağmen Müdürlüğün görüşünün hiç dikkate alınmaması baskı olduğunun açık göstergesidir.

Ne yazık ki bu uygulama Türkiye‘nin her yerinde aynı şekilde sürmektedir. Tarım dışı kullanıma "olmaz" diyen teknik insanların görüşüne değer verilmemektedir. Davalı Tarım Bakanlığının görevi her isteyene bu izni vermek olmuştur. Oysa kanun kendisine görev vermiş, izin verirken bile nelere uymak zorunda olduğunu göstermiştir.

Dava konusu tarım dışı kullanım kararında  Kanunun aradığı şekilde bir Kamu yararı Kararı bulunmamaktadır. 5403 sayılı Yasanın 13/d maddesinde kamu yaran kararı alma konusunda ilgili bakanlıkların münhasıran yetkili kılındığı görülmektedir. Bakanlıklardan anlaşılması gereken ise Bakanlık merkez teşkilatıdır. Çanakkale Valiliği tarafından İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne gönderilen 4 Nisan 2008 tarih 1152 sayılı yazıda huzurevi açılmasının kamu yararına olacağı bildiriliyorsa da bu bir kamu yararı kararı değildir ve de zaten valinin  böyle bir karar alma yetkisi Kanuna göre yoktur.

Türkiye‘nin bir çok bölgesinde gündeme gelen tarım dışı kullanım kararlarının iptali talebi ile tarafımızca birçok dava açılmıştır. Bunlardan Adana 2.İdare Mahkemesi ve Sakarya 2.İdare Mahkemesi kararları ektedir.

3) İptale konu karar ile birlikte sözkonusu mutlak tarım arazilerinin tarım dışı kullanıma açılması sonucu telafisi imkansız zararların ortaya çıkacağı muhakkaktır, bu nedenle acilen Yürütmenin Durdurulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.

HUKUKİ NEDENLER          : Anayasa, İYUK, 7472 Sayılı Kanun, 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, Ziraat Mühendislerinin Görev   ve Yetkilerine İlişkin Tüzük, Yönetmelikler, İlgili tüm  mevzuat.

DELİLLER                             : Ekli dosya.

SONUÇ                                 : Açıklanan nedenlerle, Çanakkale İli Gelibolu İlçesi Yazıcızade Mahallesi Karlık Mevkii, 162.ada 18 ve 20 numaralı parsellerde kayıtlı bulunan hazineye ait toplam 0.7317 hektar yüzölçümlü alanın "huzurevi" yapılabilmesi amacıyla tarım dışı amaçla kullanılmasının Uygun Bulunmasına ilişkin 02/01/2009 tarih 0013 sayılı davalı idare işleminin öncelik ve ivedilikle Yürütülmesinin Durdurulmasına ve İptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.

Av.Gökçen EMRE

Davacı Vekili

Okunma Sayısı: 922