BİTKİ KORUMA ÜRÜNLERİNİN REÇETELİ SATIŞI YÖNETMELİĞİNE KARŞI AÇTIĞIMIZ DAVADA, TARIM BAKANLIĞI'NIN CEVABINA KARŞI CEVABIMIZ

GENEL MERKEZ ( )
02.12.2009 (Son Güncelleme: 02.12.2009 11:57:05)

DANIŞTAY 10.DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

DOSYA NO:E.2009/10368

 

 

 

CEVAP VEREN (DAVACI)  : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

VEKİLİ                                  : Av.Zühal Sirkecioğlu Dönmez

DAVALI                                 : T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

KONU                                                : Cevaba cevaplarımızın sunulmasıdır.

CEVAPLARIMIZ                   :Davalı Bakanlık, dava konusu Yönetmeliği 4 ay sonra tamamen yürürlükten kaldırarak kendisinin de benimsemediğini, hukuka ve kamu yararına uygun olmadığını göstermiştir. Ve zaten, iptalini talep ettiğimiz maddelerle ilgili açıklama ve savunmaları halen yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine ilişkindir. Bu nedenle belli başlı noktalara ilişkin olanları cevaplamaktayız.  

1) Davalı Bakanlık tarafından çıkarılan, "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik" 12.02.2009 tarih ve 27139 sayılı Resmi gazete‘de yayınlamıştı, ancak bu Yönetmelik Bakanlık tarafından hiç benimsenmemiş olacak ki tam 4 ay sonra aynı isimde yeni bir Yönetmelik çıkarılmış ve 4 ay önce çıkarılan Yönetmelik de yürürlükten kaldırılmıştır. Yönetmeliğin birçok maddesinin iptali için açtığımız dava halen Danıştay 10.Dairesinin E.2009/2835 sayılı dosyasında derdesttir. Davalı Bakanlığın çok kısa sürede yeni bir Yönetmelik çıkarması, derdest davada ileri sürdüğümüz hukuka aykırılıkların kanıtıdır.

Davalı İdare, 12 Şubat 2009 tarih ve 27139 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" ile Bakanlıktan ruhsat alan tüm bitki koruma ürünlerinin satışına reçete zorunluluğu getirildiğini, ancak reçeteli satış uygulamasına geçmeden önce ODA‘mızın da içinde bulunduğu kurum ve kuruluşlardan görüşler alındığı ve bu görüşler doğrultusunda yönetmeliğin oluşturulduğunu belirtmektedir.

Davalı idarenin yönetmelik hazırlanmadan önce ODA‘mızdan görüş aldığı doğrudur. Kaynağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğindeki ODA‘mız, meslektaşlarımızın özlük haklarını korumakla yükümlü olduğu düşüncesinden hareketle, yönetmelik taslağını her bir madde bazında titizlikle inceleyerek, oluşturduğu görüşü Bakanlığa sunmuştur. Ancak yönetmelikle ilgili görüşlerimizin hiç biri, daha önceki yönetmelik taslaklarında olduğu gibi Bakanlık tarafından dikkate alınmamıştır.

Yönetmelik Taslağı‘nın hazırlanması aşamasında müvekkil ODA tarafından oluşturulan ve davalı İdareye gönderilen görüşte özetle; reçeteli satış sisteminin tüm Türkiye çapında uygulanmasının ciddi karmaşalara yol açabileceği, halen sürmekte olan reçeteye aktif madde-ticari formülasyon yazılması, reçete düzenleme yetkisine sahip kişiler, düzenlenecek reçete karşılığında alınacak ücretler vb. tartışmalar yanında, uygulamanın başlangıcında yaşanacak sorunlar nedeniyle kaçak ve seyyar ilaç satışlarının artacağı, bu çerçevede, uygulamanın başlangıçta tüm tarım bölgelerini temsil edecek sınırlı sayıda ilde pilot olarak uygulanması ve ticari üretim yapmayan, öztüketime yönelik üretim gerçekleştiren hane halklarının Yönetmelik uygulamasından istisna tutulmasında yarar görüldüğü, bu alanda, iller ve kullanım alanları bakımından da bir geçiş sürecinin planlanabileceği, seralar başta olmak üzere, tarım ilacının yoğun kullanıldığı ve insan sağlığına etkilerinin öne çıktığı alanlarda, tüm tarım ilaçlarının bir geçiş sürecine bağlı olmaksızın reçeteye bağlanması gerektiği, diğer taraftan, Türkiye‘nin tüm illerinde tüm bitki koruma ürünlerinin reçeteye bağlanmasının, günümüz koşullarında uygulanabilir ve doğru bir seçenek olarak görülmediği, örneğin beşeri ilaçlar alanında, reçeteye bağlanmamış, etki derecesi düşük ve yaygın kullanılan ilaçlar bulunduğu, aynı şekilde, çevre-insan-hayvan sağlığına yönelik riskleri düşük kükürt-göztaşı vb.ilaçlar saptanarak, reçeteli satış zorunluluğunun dışında tutulması gerektiği, yönetmelik ile zirai mücadele alanında çalışan tüm kamu çalışanı ziraat mühendislerini reçete yazma yetkisi ile donattığı, bitki koruma ürünlerinin reçeteli satış usul ve esaslarını düzenleyen bir Yönetmeliğin, yukarıda temel özellikleri belirtilen tüm bu yapı ile uyumlu olan ve işleyebilecek bir sistem kurgulaması gerektiği, aksi takdirde, pilot uygulama olmaksızın, doğrudan tüm yurtta uygulanma iddiası taşıyan Yönetmeliğin varolan görev ve yetki karmaşasına yenilerini ekleyeceği, sistem tıkayarak, ülkemizin bu alandaki hedefini daha da geriye atacağı dile getirilmiştir. 

            Bu çerçevede Yönetmeliğin, Türkiye‘nin farklı bölgelerinde farklı işleyen tarım sistemini göz önüne alıp değerlendirebilen bir esnekliğe sahip olması, üretici-zirai mücadele bayii-tarım danışmanı ilişkilerini sağlam bir temele oturtması, meslek mensupları arasında öğrenimleri ve yasal düzenlemelerden doğan görev ve yetki farklılıklarını gözetmesi, kamu çalışanı ve özel sektör çalışanı ziraat mühendislerinin görev ve yetki alanlarının sınırlarını net olarak belirtmesi, çağdaş denetim sistemlerine açık bir düzenleme kurması gerekmektedir.  Ayrıca Yönetmeliğin, hukuki düzenlemeler hiyerarşisinde kendisinden üstte bulunan Kanun ve Tüzüklere aykırı bir içeriğe sahip olmaması, alanı düzenleyen diğer Yönetmeliklerle çelişik hükümlerinin de giderilmesi gerekmektedir, görüşlerine yer verilmiştir. Ne yazık ki davalı İdare, her zaman olduğu gibi görüşleri dikkate almamıştır. 

Davalı idare, 12 Şubat 2009 tarih ve 27139 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" in uygulanmasında karşılaşılan sıkıntılar ve daha önceden öngörülemeyen nedenlerden dolayı hazırlanan yeni bir yönetmeliğin 12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini ve eski yönetmeğin (12 Şubat 2009 tarih ve 27139 sayılı) yürürlükten kaldırıldığını belirtmektedir. Yukarıda da değindiğimiz gibi, bu Yönetmelik Bakanlık tarafından hiç benimsenmemiş olacak ki tam 4 ay sonra aynı isimde yeni bir Yönetmelik çıkarılmış ve 4 ay önce çıkarılan Yönetmelik de yürürlükten kaldırılmıştır.

Davalı idare, 7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanunun, ziraat yüksek mühendislerinin değişik konularda uzmanlıklarını belirleyen bir kanun olduğunu, ancak Ziraat Fakültelerinin, farklı bölümlerinde farklı dersler okutulduğunu ve bu bölümlerden mezun olanların uzmanlık için ayrıca yüksek lisans ve doktora yaptıklarını belirtmekte ve dolayısıyla tüm ziraat mühendislerinin reçete yazma konusunda yetkili olamayacakları belirtilmektedir.

ODA‘mızın hukuka aykırı olduğu için savunduğu bu konu ile ilgili olarak davalı idare, "Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzükle, kendi yasaları ile çelişiyor" ifadesini kullanmıştır. "7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun" davalının iddia ettiği gibi ODA‘ya ait bir yasa olmayıp, bütün ziraat mühendisi meslektaşlarımız için düzenlenmiş bir yasadır. Yasanın 8 inci maddesinde de "Bu kanunun hükümlerini icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur" hükmü bulunmaktadır. Burada kastedilen "İcra Vekilleri Heyeti" bugünkü anlamıyla Bakanlar Kurulu‘dur. Bu yasaya bağlı olarak da "Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük" yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla ziraat mühendisleri ile ilgili olarak yapılan bütün işlemlerde olduğu gibi söz konusu yönetmelik hükümlerinin de buna uyarlı hale getirilmesi yasal bir zorunluluktur.

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin mesleki iştigal veya ihtısas sahaları dahilinde olmak üzere araştırma, ıslah, yetiştirme, toprak muhafaza, zirai mücadele, ziraat alet ve makinaları, bahçe mimarisi, toprak tasnifi, toprak, su, gıda, yem, kimyevi gübre, nebat tahlilleri, teknoloji, zootekni, zirai ekonomi gibi bilumum zirai hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya, lisans aldıkları veya ihtısas yaptıkları sahalara ait keşif, plan ve projeleri hazırlamaya ve tatbik etmeye, bütün bu sahalarda gerekli kontrol, muayane, ekspertiz, ehlivukuf işlerini görmeye, raporlar tanzim etmeye, zirai danışma büroları ve laboratuvarları açmaya, hususi müessese ve işletmeler kurmaya ve idare etmeye veya bunların mesul müdürlüğünü ifaya salahiyetli olduklarını düzenlemiştir.

24.1.1992 gün, 21121 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzük‘te, Ziraat Mühendislerinin Genel Çalışma Alanları, Görev ve Yetkileri gösterilmiş olup,  sözü edilen Tüzüğün Zirai Mücadele, Zirai Karantina ve Tarım İlaçları başlıklı 5.maddesi hükmü aynen şöyledir;

"Tarım ürünlerinin yetiştirilmesi, hasadı, işlenmesi, depolanması, ambalajlanması ve pazarlanması aşamalarında; her türlü hastalık ve zararlılar konusunda teşhis, ilaç ve metod önerisi, mücadele, planlama ve uygulamaların denetlenmesi, gazlama (fümigasyon) gibi faaliyetler ziraat mühendisleri tarafından yürütülür.

Her türlü zirai mücadele ilacıyla parazit ve predatörleri üreten, ithal ve ihraç eden, depolayan, pazarlayan veya dağıtan işletmeler bu faaliyetleri için teknik eleman veya danışman olarak ziraat mühendisi çalıştırırlar.

 Tarım ürünlerinin yetiştirilmesi, hasadı, işlenmesi, paketlenmesi, depolanması, satışı, ithal ve ihracı, taşınması işlemleri sırasında uygulanacak her türlü iç ve dış karantina esaslarının saptanması ve uygulanması  ziraat mühendislerince yürütülür.

 Tarımda kullanılan büyüme düzenleyici ilaç, vitamin, hormon, bakteri gibi kimyasal ve biyolojik preparatların üretimi, ithali, pazarlama ve dağıtımı alanlarında çalışan işletmeler teknik eleman veya danışman olarak ziraat mühendisi çalıştırırlar.

Yukarıdaki fıkralarda geçen ilaç ve preparatların üretimi, ithali, pazarlanması ve bunların bitkilere uygulanmaları aşamalarındaki ruhsatlandırma ve denetim işleri ziraat mühendisleri tarafından yürütülür".

Kanun ve tüzük hükümlerinden de görüleceği üzere ziraat mühendislerinin reçete yazma konusundaki yetkileri tartışmaya yer vermeyecek kadar net ve açıktır. 

Davalı idare, görüşlerimizde dile getirilen pilot bölge uygulamasının

-Üreticilerin bitki koruma ürünlerini herhangi bir kısıtlama olmaksızın Bakanlıktan yetki almış zirai ilaç bayilerinden alabilecekleri

-Pilot bölge uygulamasında bitki koruma ürünlerinin temininde herhangi bir zorlama ve kısıtlamanın yapılamayacağı,

-Bu konuda kontrolün yapılmasının mümkün olamayacağı,

-Bakanlıkça ruhsatlandırılan bitki koruma ürünlerinin kullanımının ülke genelini kapsaması,

-Çevre sağlığı ve insan sağlığı açısından konunun önemi nedeniyle mümkün olmadığını belirtmektedir.

Diğer taraftan, kaçak ve seyyar ilaçların artacağı yönündeki iddiamızın gerçek dışı olduğuna da değinilmekte ve bitkisel ürünlerin üretiminden pazarlama aşamasına kadar geçen süreçte kullanılan bitki koruma ürünlerinin Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına ve diğer kimyasalların teknik tavsiyelerine uygun ve kontrollü olarak kullanılmasını, Türk Gıda Kodeksi ve kalıntı değerlerine uygun bitkisel ürün arzını, tüketici sağlığı ve çevrenin korunması ile üründe izlenebilirliğinin sağlanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Bakanlıkça hazırlanan "Bitkisel Üretimde Kullanılan Kimyasalların Kayıt Altına Alınması ve İzlenmesi Hakkında Yönetmelik"in, 04.11.2008 tarih ve 27044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği belirtilmektedir.

Davalı idarenin pilot bölge konusunda yukarıda yazdığı mazeretlerin hiç biri pilot bölge konusundaki görüşlerimize cevap niteliğinde olmayan ve pilot bölge uygulanmasına engel teşkil etmeyen geçersiz mazeretlerdir. Pilot bölge uygulamasında, üreticilerin ilaç alımlarına sınır konulması, teminde zorlamalara gidilmesi, uygulamanın kontrolünün sağlanamaması, halk sağlığının tehlikeye atılması gibi bir durum söz konusu olamaz. Ayrıca bir taraftan pilot bölgede ilaç konusunda kontrolün yapılamayacağına değinilirken, diğer yandan 04.11.2008 gün ve 27044 sayılı R.G.‘de yayımlanan yönetmelik kapsamında bitki koruma ürünlerinin kontrollü olarak kullanılabileceğinin belirtilmesi tam bir çelişkiyi ifade etmektedir.

Davalı idare, tarladan sofraya güvenli ürün ulaştırılmasına yönelik olarak üreticilerin yetiştirdikleri ürünlerde kullandıkları bitki koruma ürünlerinin etiket bilgileri ve teknik talimatlar doğrultusunda bitki koruma ürünlerinin ruhsat sahibi firma veya distribütörü, üreticisi, toptancısı ve bayilerdeki dağıtım hareketlerinin izlenmesine yönelik elektronik ortamda takibini sağlayabilmek amacıyla oluşturulacak yazılım programı ile ilgili Çanakkale, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinde 31.08. 2010 tarihine kadar bir pilot çalışma başlatıldığını, yapılan bu çalışma ve uygulamalarda satılan ve uygulanan bitki koruma ürünlerinin takibinin yapılacağını ve uygulamalarda kullanılacak bitki koruma ürünlerinin reçete karşılığı satın alınacak olduğunu belirtmektedir.

Davalı idarenin söz ettiği uygulama bölgesi reçeteli satışa yönelik bir pilot uygulama bölgesi değildir. Bu uygulama, davalı idarenin de belirttiği "bitki koruma ürünlerinin ruhsat sahibi firma veya distribütörü, üreticisi, toptancısı ve bayilerdeki dağıtım hareketlerinin izlenmesine yönelik" bir uygulamadır. Reçeteli satışla ilgisi yoktur.

Davalı idare, kamu çalışanı ve özel sektör çalışanı ziraat mühendislerinin görev ve yetki alanlarının sınırlarının net olarak belirlenmediği yönündeki iddiamızı karşılık, Yönetmelikte reçete yazma yetkisi alacak olan kişilerin sadece ziraat mühendisi, ziraat teknikeri ve ziraat teknisyeni olmalarının dikkate alındığını ve görev yeri sınırlaması yapılmadığını belirtmektedir.

ODA görüşümüzde, kamu çalışanı ve özel sektör çalışanı ziraat mühendislerinin görev ve yetki alanlarının sınırlarının net olarak ortaya konulması ve çağdaş denetim sistemlerine açık bir düzenleme kurulması gerektiği belirtilmişti. Dolayısıyla davalı idarenin bu yanıtı ODA görüşümüzde belirtilen hususlara yanıt niteliğinde değildir. Davalı idare iddiamıza net bir yanıt vermek yerine konuyu başka bir yöne çekmektedir.

Ayrıca Reçete yazma Yetki Belgesi almak için müracaatta bulunabilecek kişiler arasında ziraat teknikeri ve ziraat teknisyenlerin yer alması uygun değildir. Ziraat teknisyenliği/teknikerliğinin ara eleman gücü olduğu göz ardı edilerek tekniker, teknisyen ve ziraat mühendisi arasında ayrım gözetilmemiştir. Bu anlayış, ziraat fakültelerindeki eğitim için harcanan emekleri de görmezden gelmektedir.    

2)Davalı idare 3 üncü maddenin 2 inci cümlesiyle ilgili olarak; Bakanlık teşkilatında görev yapan ve reçete yazma yetkisine sahip kişilerin yazdıkları reçete için çalıştıkları birim tarafından alınacak ücretler konusunda sıkıntı yaşanmaması için dayanak olarak 969 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye verilmesi Hakkında Kanunun 3.maddesinin belirtildiğini, ancak 12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikte de bu cümlenin çıkarıldığını ve reçete ücretleri ile ilgili yeni yönetmelikte herhangi bir düzenleme bulunmadığını belirtmektedir.

Bu madde, "Dayanak" maddesi olup, Yönetmeliğin, 15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun 38. ve 40.maddelerine dayanılarak hazırlandığı belirtilmektedir. Yürürlükten kaldırılan 1993 tarihli Zirai Mücadele İşlerini Ücret Karşılığında Yapmak İsteyenler Hakkında Yönetmeliğin dayanak maddesi olan 3.maddesinde ise, 6968 sayılı Kanun‘un yanında, ilgili diğer kanunlar ile birlikte, 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun‘un (RG 13.5.1960 gün, 10504 sayı) 6.maddesi gereğince hazırlanarak yürürlüğe konulan Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzüğe de (RG 24.1.1992 gün, 21121 sayı) dayanıldığı görülmektedir. 4 ay önceki Yönetmeliğin dayanak maddesinde 6968 sayılı Kanunun 38.ve 40.maddeleri ile 969 sayılı Kanun gösterilmişti, yeni Yönetmelikte ise 969 sayılı Kanun çıkarılmış ve 6968 sayılı kanunun maddeleri değişmiş, bütün bunlar Bakanlığın bu işi ya üstün körü bilimsellikten uzak yaptığını ya da inatla ve kasten bu şekilde davrandığını göstermektedir.  

Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük, Yönetmeliğin düzenlediği alanda Ziraat Mühendislerine yetki ve görevler vermiştir. Sözü edilen Tüzük‘ün "Yetki" başlıklı 2 inci maddesi; "ziraat mühendislerinin yetkileri, genel çalışma alanları dışında lisans veya lisansüstü diploması aldıkları bölümler veya mesleki çalışma alanlarıyla sınırlıdır" hükmünü taşımaktadır. Tüzüğün Zirai Mücadele, Zirai Karantina ve Tarım İlaçları başlıklı yukarıda tam metni verilen 5.maddesi, Tüzüğün "Genel Çalışma Alanları, Görev ve Yetkiler" başlıklı İkinci Bölümünde yer almaktadır. Buna karşılık Tüzüğün üçüncü bölümü, "Lisans ve Uzmanlık Alanlarına Göre Görev ve Yetkiler" başlığını taşımaktadır.  

Buradan da açıkça ortaya çıkmaktadır ki, bitki koruma ürünlerinin reçeteli satışını da kapsayan tüm zirai mücadele hizmetleri, Ziraat Fakültelerini bitiren ziraat mühendislerinin münhasır ve genel çalışma alanıdır. Bu bakımdan, bu alanı düzenleyen bir Yönetmeliğin, dayanak maddesinde gösterilme zorunluluğu bulunmaktadır.  

Görüldüğü gibi Tüzükle düzenlenmiş hükümler bir kenara konularak yalnızca 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununa dayanılarak yeni Yönetmelik çıkarılmıştır. Burada amaç, dilekçemizin ilerleyen bölümlerinde ortaya konulacağı üzere, yetkisiz kişileri alana sokmak ve ziraat mühendislerinin yetkilerini sınırlamaya çalışmak olup, bu yönüyle, sebep, konu ve amaç bakımından hukuka aykırı ve kamu yararına yabancıdır. Kanunlar hiyerarşisinde Yönetmelikten önce gelen Tüzüğün, dayanak maddesinde gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle yeni yönetmeliğin 3 üncü maddesinin de iptali istenmiştir.

3) Davalı idare 4 üncü madde ile ilgili olarak; "Uygulamada olan Yönetmelikte Ziraat Mühendislerinin görev ve yetkileri ile çalışma alanlarına herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Bakanlığımızca reçete yazma yetkisi verilen kişilerin görev yerleri üye oldukları kuruluşlar dikkate alınmamış sadece ziraat mühendisi, ziraat teknikeri, ziraat teknisyeni olmaları dikkate alınmıştır." ifadesini kullanmaktadır.

Bu ifade gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü bu madde Yönetmelikte geçen ve Yönetmelik konusu işi oluşturan unsurları tanımlamaktadır. Ancak kanuna aykırı bir şekilde müvekkil ODA‘ya tanımlar arasında yer verilmemiştir. Oysa reçete yazma yetkisine sahip olacak serbest ziraat mühendislerinin ODA‘ya kayıtlı olma zorunluluğu vardır. 6235 Sayılı TMMOB Kanununun 33.maddesine göre "Türkiye‘de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve mesleki tedrisat yapabilmeleri için ihdisasına uygun bir odaya kaydolmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler". Bu nedenle Yönetmeliğin uygulanmasında yetersiz kalacak olan Tanımlar maddesi iptal edilmelidir.

4)Davalı idarece 9 uncu maddenin 4 üncü fıkrasının 2 inci cümlesiyle ile ilgili olarak;

"Bitki koruma ürünlerinin takibi ve reçeteli sistemin kontrolünün sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi amacıyla 12.02.2009 tarih ve 27139 sayılı "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"te yer alan reçete yazma yetkisine sahip kişilerin sadece yetki belgesini aldıkları ilde reçete yazabilme ve yazılan reçetedeki ilaçların üreticiler tarafından sadece o ildeki ilaç bayilerinden temin edilme zorunluluğu (il sınırlaması), 12.06.2009 tarih ve 27256 sayılı Yönetmelik ile uygulamadan kaldırılmıştır." denilmekte olup, ODA‘mızın talebi de bu doğrultuda olduğundan değişiklik olumludur.

5) Davalı idarece 11 inci maddenin 1 inci fıkrasının (g) bendinde "Bakanlıktan sertifika almış" cümlesi ile ilgili olarak; "Yürürlükte olan yönetmelik ile bitki koruma bölümü mezunu veya bitki koruma ana bilim dalında yüksek lisans veya doktora yapmış ziraat mühendislerine herhangi bir eğitim ve sınav şartı olmaksızın reçete yazma yetkisi verilebilmektedir. Zirai mücadele araştırma enstitülerinde ve Tarımsal araştırma enstitülerinde bitki koruma hizmetlerinde en az 3 yıl süre ile görev yapan ziraat mühendislerine, İl müdürlüklerinde bitki koruma şubelerinde ve İlçe müdürlüklerinde bitki koruma hizmetlerinde en az 5 yıl süre ile görev yapan ziraat mühendisleri ile bu görevlerde bulunmuş emekli ziraat mühendislerine herhangi bir eğitim ve sınav şartı olmaksızın reçete yazma yetkisi verilebilmektedir. Ancak gerçek ve tüzel kişi ve kuruluşlarda görevli ve yukarda sayılanlar dışında farklı bölüm mezunları ziraat mühendisleri ile ziraat teknikeri ve teknisyenlerine merkezi sınav şartı getirilerek gerekli değişiklik yapılmıştır" denilmektedir. Davalı idarece yapıldığı belirtilen düzenleme, yeni yönetmeliğin 10 uncu maddesinin 1, 2 ve 5 inci fıkralarında yer almaktadır. 10 uncu maddenin 1 inci fıkrasında, "Bakanlıktan Reçete Yazma Yetki Belgesi almayan kişiler Reçete yazamaz" denilmektedir. 08/11/2005 tarih ve 25987 sayılı RG‘de yayımlanarak yürürlüğe giren TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Meslek İçi Eğitim, Uzmanlık Ve Belgelendirme Yönetmeliğine göre Yetki Belgesi; uzmanlık gerektiren hizmetlerde çalışan ve Oda tarafından belgelendirilen ve çalışmalarını meslek etiği kurallarından ayrılmadan sürdüren üyeye verilen belgeyi ifade etmektedir. Gene, davalı İdare‘nin yayımladığı ve 8.9.2006 gün, 26283 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmeliğe göre, bitki koruma bölümü mezunu ziraat mühendisleri veya bu alanda 5 yıl süreyle çalıştığını belgeleyen ziraat mühendisleri bitki sağlığı alanında danışmanlık yapmaya ve reçete yazmaya yetkili kılınmışlardır. Bu yönetmeliğin 22.maddesine göre de yetkilendirilen tarım danışmanları kendi meslek gruplarına ait yürürlükteki hukuki düzenlemeler çerçevesinde hizmet verir. Buna rağmen dava konusu Yönetmelik ile 7472 Sayılı Kanun ve Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzük hükümleri yok sayılarak bakanlıktan yetki belgesi alma zorunluluğu getirilmiştir. Oysa gene davalı Bakanlığın Toprak Koruma Eğitimi verilmesi ve yapılacak sınavda başarılı olanlara yetki belgesi verilmesi konusundaki uygulaması, Danıştay 8.Dairesinin E.2006/4114 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde Bakanlığa bağlı personel olarak görev yapmayan ziraat mühendislerine Bakanlığın eğitim verebileceğine ve herhangi bir alanda yetkilendirebileceğine ilişkin görevleri de bulunmamaktadır, denilmektedir. Dolayısıyla Bakanlıktan Yetki Belgesi almayan ziraat mühendislerinin reçete yazamayacağına dair düzenleme hukuka aykırıdır. 

10 uncu maddenin 2 inci fıkrasında, Ziraat fakültesi bitki koruma bölümlerinde görevli öğretim elemanları,  Bitki koruma bölümü mezunu olmayan ancak zirai mücadele araştırma enstitülerinde veya diğer araştırma enstitülerinin bitki koruma ile ilgili araştırma bölümlerinde en az üç yıl süre ile görev yapan konu uzmanı ziraat mühendisleri ve İl müdürlüklerinde bitki koruma şubelerinde ve ilçe müdürlüklerinde bitki koruma hizmetlerinde en az beş yıl süre ile görev yapan bitki koruma bölümü mezunu olmayan ziraat mühendislerinin de sınava girecekleri belirtilmektedir. Bu durumdaki mühendisler kamudan ayrılmışlarsa ya da ayrıldıklarında serbest çalışan mühendisler olacaklardır.

Kamu Kurumları tarafından yapılan sınavların hepsi kamu görevlerine atanacaklar için düzenlenmiştir. Konu ile ilgili yönetmeliklerin dayanağı olan kanun 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunudur. Örneğin "Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik", 657 Sayılı Kanuna göre çıkarılmış olup kamuda çalıştırılacak kamu görevlileri için çıkarılmıştır. Yönetmeliğin 2.maddesinde hangi kadrolar için sınav yapılacağı gösterilmiştir. (Bundan başka Örneğin; Kamuda çalıştırılacak işçiler için  "Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşçi Olarak Alınacaklar Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliği", Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları İle Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır.

Görüldüğü gibi kamu kurum ya da kuruluşlarına bağlı olmadan serbest hizmet faaliyeti sürdüren ziraat mühendisleri için bakanlığın sınav düzenleme yetki ve görevi bulunmamaktadır.  

Yönetmeliğin dayanağı olan 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununda da böyle bir düzenleme yoktur. Dayandığı kanunun uygulanmasını göstermesi gereken Yönetmelikle Kanunda olmayan bir düzenleme getirilemez. Ziraat Mühendisleri Odası‘na üyeliği zorunlu olan özel sektör çalışanı ziraat mühendislerinin sınava tabi tutulmaları hukuken mümkün değildir. Özel sektör çalışanı olan ziraat mühendislerine eğitim düzenleme yetkisi dahi bulunmayan davalı bakanlığın bu kişilere sınav koşulu getirmesinin hukuki dayanağı yoktur.

Maddenin 5inci fıkrasında, 9 uncu maddenin 1/(e), (f) bentlerinde belirtilen ziraat mühendislerine sınava girme zorunluluğu getirilmiştir ki bir yukarıda belirtilen gerekçelerle bu hüküm de hukuka uyarlı değildir. (9 uncu madde 1/e: ziraat fakültelerinin bitki koruma bölümü dışındaki diğer bölümlerinden mezun olan ziraat mühendisleri) (9 uncu madde 1/f: sadece tütünlerde kullanılan bitki koruma ürünlerini reçeteye yazmak üzere resmi ve özel kuruluşlarda görevli tütün teknolojisi mühendisleri)

6) Davalı idare, 11 inci maddenin 1 inci fıkrasının (ğ) bendi ile ilgili olarak; "12 Şubat 2009 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile Bakanlığımız İl Tarım Müdürlükleri ile İlçe Tarım Müdürlüklerinde görevli personel dikkate alınarak özellikle Bakanlığımız dışında çalışan reçete yazabilecek kişilerin devreye girmesinden önce reçeteli sistemin uygulanmasında herhangi bir sorunun yaşanmaması amacıyla sadece İl Tarım Müdürlükleri Bitki Koruma Şube Müdürlükleri ile İlçe Tarım Müdürlükleri bitki koruma hizmetlerinde görevli ziraat teknisyeni ve teknikerlerine reçete yazma yetkisi verilmiştir.12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" in 9 uncu maddesinin (g) bendi gereği ise, Ziraat Teknikeri ve Ziraat Teknisyenlerine kamuda çalışma şartı olmaksızın aynı yönetmeliğin 12. maddesi gereği yapılacak sınavda 70 ve üzeri puan alınması şartıyla reçete yazma yetkisi verilebilmektedir. Ziraat Teknikeri ve Ziraat Teknisyenlerinin okudukları dersler ve gördükleri uygulamalı eğitim dikkate alındığında Bakanlığımızca veya Milli Eğitim Bakanlığınca veya Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca yapılacak 12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Yönetmeliğin Ek-3‘ünde yer alan konuları içeren merkezi sınavı başarmaları halinde reçete yazma yetkisine sahip olmaları konusunda herhangi bir sakınca bulunmamaktadır." İfadesini kullanmaktadır.

Yeni Yönetmeliğin 9.Maddesinin 1.fıkrasının (g) bendinde yer alan hükme göre, Reçete yazma Yetki Belgesi almak için müracaatta bulunabilecek kişiler arasında ziraat teknikeri ve ziraat teknisyenleri de yer almaktadır. Bir ara eleman gücü olarak ziraat teknisyenliği/teknikerliği eğitimi planlanması ve buna göre bir görev - yetki - çalışma alanı uygulaması yapılması gerekirken, tekniker - teknisyen - ziraat mühendisi arasında ayrım gözetmeyen ve bir sayan anlayış, ziraat fakültelerinde verilen ve alınan eğitim için harcanan emekleri de görmezden gelmeye çalışmaktadır.

Yıllardır, reçeteli tarım ilacı satışı savunulurken, beşeri ilaçlar alanından örnekler verilir. Bu çerçevede, yardımcı sağlık hizmeti elemanlarının (hemşire, ebe, sağlık memuru, sağlık teknisyeni vb) beşeri ilaç reçetesi yazdığı görülmüş müdür? Sağlık Bakanlığı‘nın bu alanda gösterdiği doğru tutumu örnek alıp geliştirmek, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının da sorumlulukları arasındadır. Hatta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın sorumlu olduğu bir alan olarak, veteriner sağlık ilaçlarında veteriner hekimler dışındaki veteriner sağlık teknisyeni ve teknikerlerine reçete yazma yetkisi verilmekte midir? Halk sağlığını doğrudan ilgilendiren bu alanda, sistemin baştan sağlıklı, ciddi ve işler kılınması, mühendis çalışması ile teknisyen/tekniker çalışması arasında, öğrenim farklılığından ileri gelen, YÖK sistemi ve meslek mevzuatı ile saptanmış bir çalışma düzleminin bu alanda da kurulması gerekirken Bakanlığın ısrarla farklı bir tutumla teknisyen ve teknikerlere de reçete yazma yetkisi vermesi hukuka aykırıdır.

Gıda konusunda da aynı tutumu takınan ve ustalara sorumlu yöneticilik yapma yetkisi veren bakanlığın düzenlemeleri Danıştay 8.Dairesinin E.2008/4616 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Ayrıca, yukarıda yeni Yönetmeliğin 3 üncü maddesini iptal istemimizin nedenleri arasında belirttiğimiz gerekçeler, burada da geçerlidir. Bu doğrultuda, 7472 Sayılı Kanun ve Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzük hükümlerinin, ziraat mühendislerinin genel ve münhasır çalışma alanı olarak saydığı zirai mücadele hizmetlerinin en önemli parçası olan ilaç tavsiye etmeye dayalı "reçete yazma" yetkisinin, bu alanda hiçbir hukuki yetkiye sahip olmayan meslek mensuplarına Yönetmelik ile verilmeye çalışılması kamu yararına ve hukuka aykırıdır.

7) Davalı idare, 12 inci maddenin l inci fıkrası ile ilgili olarak; "Bakanlığımızca uygulamaya konulan reçeteli satış sisteminin başarıyla ve sorunsuz uygulanabilmesi için kontrol ve izlenebilirlik büyük önem taşımaktadır. Üreticilerimizin yanlış, gereksiz ve fazla ilaç kullanmasının önlenmesi, bitki koruma ürünlerinin doğru zamanda ve doğru şekilde kullanımının yapılması ve kullanılan bitki koruma ürünleri ile reçete yazan kişilerin izlenebilirliğinin sağlanabilmesi amacıyla web tasarımlı kayıt sistemine kayıt yapılarak Bakanlığımız İl Müdürlüklerince yönetmelikte belirtilen şartları taşıyan kişilere Reçete Yazma Yetki Belgesi verilmektedir. Kontrol için Bakanlığımızdan yetki almayan kişiler reçete yazamaz. Ülkemizde zirai mücadele ve zirai karantina ile ilgili konularda Bakanlığımıza yetki veren 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun 38.maddesi dikkate alındığında, bitki koruma ürünlerinin piyasaya arzının ve satışının Bakanlığın kontrolü ve koyacağı şartlara tabi olması gerekliliği göz önüne alınarak izlenebilirlik ve kontrol için Bakanlığımızca Reçete Yazma Yetki Belgesi vererek reçete yazacak kişilerin kayıt altına alınmasında herhangi bir kanuna aykırılık yoktur."ifadesini kullanmıştır.

Bu maddede "Bakanlıktan yetki belgesi almayan kişiler reçete yazamaz" hükmü bulunmaktadır. 08/11/2005 tarih ve 25987 sayılı RG‘de yayımlanarak yürürlüğe giren TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Meslek İçi Eğitim, Uzmanlık Ve Belgelendirme Yönetmeliğine göre Yetki Belgesi; uzmanlık gerektiren hizmetlerde çalışan ve Oda tarafından belgelendirilen ve çalışmalarını meslek etiği kurallarından ayrılmadan sürdüren üyeye verilen belgeyi ifade etmektedir. Gene, davalı İdare‘nin yayımladığı ve 8.9.2006 gün, 26283 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmeliğe göre, bitki koruma bölümü mezunu ziraat mühendisleri veya bu alanda 5 yıl süreyle çalıştığını belgeleyen ziraat mühendisleri bitki sağlığı alanında danışmanlık yapmaya ve reçete yazmaya yetkili kılınmışlardır. Bu yönetmeliğin 22.maddesine göre de yetkilendirilen tarım danışmanları kendi meslek gruplarına ait yürürlükteki hukuki düzenlemeler çerçevesinde hizmet verir. Buna rağmen dava konusu Yönetmelik ile 7472 Sayılı Kanun ve Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzük hükümleri yok sayılarak bakanlıktan yetki belgesi alma zorunluluğu getirilmiştir. Oysa gene davalı Bakanlığın Toprak Koruma Eğitimi verilmesi ve yapılacak sınavda başarılı olanlara yetki belgesi verilmesi konusundaki uygulaması, Danıştay 8.Dairesinin E.2006/4114 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde Bakanlığa bağlı personel olarak görev yapmayan ziraat mühendislerine Bakanlığın eğitim verebileceğine ve herhangi bir alanda yetkilendirebileceğine ilişkin görevleri de bulunmamaktadır, denilmektedir. Dolayısıyla Bakanlıktan Yetki Belgesi almayan ziraat mühendislerinin reçete yazamayacağına dair düzenleme hukuka aykırıdır. 

8) Davalı idare 12 inci maddenin 4 üncü ve 6 ıncı fıkraları ile ilgili olarak; "12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik ile zirai mücadele araştırma enstitülerinde, tarımsal araştırma enstitülerinin bitki koruma hizmetlerinde en az 3 yıl süre ile görev yapan ziraat mühendisleri, İl Müdürlüklerinde bitki koruma şubelerinde ve İlçe Müdürlüklerinde bitki koruma hizmetlerinde en az 5 yıl süre görev yaparak emekli olmuş ziraat mühendislerine herhangi bir eğitim ve sınav şartı olmaksızın reçete yazma yetkisi verilebilmektedir." ifadesini kullanmakta olup, yeni yönetmelikte eğitim ve sınav koşulunun kaldırılması yerindedir.

9) Davalı idare 13 üncü maddenin 1 ve 2 inci fıkraları ile ilgili olarak; "12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik gereği il ve ilçe müdürlüğünce düzenlenen reçete yazma yetki belgeleri, reçete yazmaya yetkili kişilerin kayıt altına alınması, kontrollerin daha sağlıklı yapılması ve izlenebilirliğin sağlanması amacıyla 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunun Bakanlığımıza vermiş olduğu yetkiye dayanılarak verilmektedir. Bakanlığımızca reçete yazma yetkisi verilen kişilerin görev yerleri üye oldukları kuruluşlar (oda, dernekler veya birlikler vb.) dikkate alınmamış sadece ziraat mühendisi, ziraat teknikeri, ziraat teknisyeni olmaları dikkate alınmıştır." ifadesini kullanmaktadır.

Davalı idarece yapıldığı belirtilen düzenleme, yeni yönetmeliğin 11 inci maddesinde yer almaktadır. Maddenin 1 inci fıkrasında, Yetki belgesi almak isteyen kişilerin il müdürlüğüne müracaat edecekleri belirtilmektedir. 2 inci fıkraya göre de yetki belgesi il müdürlüğünce verilir denilmektedir. Serbest ziraat mühendislerine yetki belgesi vermeye bakanlığın yetkisinin bulunmadığını belirtmiştik. Ayrıca hükümde ODA üyesi olma koşulu aranmamaktadır. Oysa TMMOB ve ODA mevzuatına göre gerçek kişilerin ODA üyelik belgesinin başvuru koşullarında aranması gerekir. Reçete yazma yetkisine sahip olacak serbest ziraat mühendislerinin ODA‘ya kayıtlı olma zorunluluğu vardır. 6235 Sayılı TMMOB Kanununun 33.maddesine göre "Türkiye‘de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve mesleki tedrisat yapabilmeleri için ihtisasına uygun bir odaya kaydolmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler".

Böylece davalı Bakanlık yasaya aykırı bir biçimde serbest çalışan ziraat mühendislerinin Ziraat Mühendisleri Odasına üye zorunluluğunu göz ardı etmekte, Anayasal bir kuruluş olan,  Ziraat Mühendisleri Odası‘nın yasal hak ve yetkilerine aykırı bir tutum geliştirmektedir.

Bu konuda Anayasa Mahkemesinin E.2007/66 K.2008/157 sayılı 06.11.2008 tarihli kararı kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına üye zorunluluğunu ortaya koyan emsal teşkil eden bir karardır. Anayasa Mahkemesi kararında, kamu hizmetinde düzeyi korumak, mesleğe mensup olanların ortak çıkarlarını kollamak ve aralarındaki dayanışmayı güçlendirmek için kurulan mesleki kuruluşların Anayasanın 135.maddesinde, "Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları" olarak düzenlendiği, serbest çalışanların kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarına kaydının zorunlu olduğu, aksi takdirde bu meslek kuruluşlarının üyelik ve aidat sorunuyla karşı karşıya kalacakları, anayasal görevlerini yerine getiremeyecekleri belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi‘nin 6.11.2008 tarihli bu açık hükmüne rağmen, sözü edilen Mahkeme kararı ile bağlı olan İdare, karara aykırı işlem tesis etmekte bir sakınca görmemiş ve dava konusu Yönetmelik hükmü ile üye ile Meslek Odası arasındaki bağın kaldırılması, koparılması ve işlevsizleştirilmesi gibi kamu yararına aykırı bir düzenleme yapılmıştır. Bu tutum, davalı İdare açısından bir alışkanlık niteliğindedir. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra, Tarım Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü 06.04.2009 tarih ve 0963 sayısı ile Ziraat Odaları Birliği‘ne üyelik belgesinin aranmayacağına ilişkin bir Genelge yayınlamıştır. Genelgenin iptali talebiyle açılan davada, Danıştay 10.Dairesinin 15.05.2009 tarih E.2009/5090 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Görüldüğü üzere yönetmelik değişikliği hukuka aykırı olduğu gibi yargı kararlarına da aykırıdır.

Bu doğrultuda yasa gereği reçete yazma yetkisi verilecek ziraat mühendislerinin meslek odasına üye olduğunu gösterir belgenin başvuru sırasında istenilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede davalı idarenin  reçete yazmaya yetkili serbest ziraat mühendislerinin Ziraat mühendisleri Odasına üye olma zorunluluğunu fiilen kaldırması hukuka aykırı olup, iptal edilmelidir.

10) Davalı idare 14 üncü.maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendi ile ilgili olarak; "12 Şubat 2009 tarih ve 27139 sayılı Yönetmelikte, reçete yazma yetkisinin gerçek ve tüzel kişiliklere verilmesi şeklinde düzenleme yapılmış ancak, 12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğin 11. maddesi ile bu uygulamaya son verilerek reçete yazma yetkisine sahip olacak kişilerin sadece ziraat mühendisi, ziraat teknikeri ve ziraat teknisyeni olması dikkate alınması nedeniyle kişisel bilgilerinin istenmesi uygulamaya konulmuştur." açıklamasında bulunmuştur.

13 üncü maddenin 1 ve 2 inci fıkraları ile ilgili gerekçeler bu madde için de geçerlidir.   

11) Davalı idare 14 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (ç) bendi ile ilgili olarak; "12 Şubat 2009 tarih ve 27139 sayılı Yönetmelikte, Bakanlığımızdan reçete yazma yetkisi alacak kişiler için Bakanlık veya Bakanlığın uygun göreceği kuruluşlarca yapılacak eğitime katılma şartı getirilmiştir.12 Şubat 2009 tarih ve 27139 sayılı Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra aynı yönetmeliğin 11.maddesinin (g) bendinde belirtilen Bakanlıktan sertifika almış danışman ziraat mühendislerine eğitim vermek üzere "Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik" dikkate alınarak Bakanlığımız Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünce yeterlilik belgesi almış Ziraat Mühendisleri Odası 16.03.2009 tarihli başvuru dikkate alınarak yetkilendirilen davacı TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasınca, diğer kişiler için ise Bakanlığımız İl Müdürlüklerinin Üniversite öğretim elemanları destekli eğitimler yapılmıştır. Eğitim şartının kaldırılmasını isteyen davacı tarafından bakanlıktan eğitim verme yetkisi alınarak yüklü bir ücret karşılığında eğitim düzenlenmesi de çelişkidir. Ancak uygulamada yaşanılan sıkıntılar dikkate alınarak 12.06.2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik ile reçete yazma yetkisi almak isteyenler için eğitim şartı uygulamadan kaldırılmış ve bitki koruma bölümü mezunu olmayan ziraat mühendisleri ile ziraat tekniker ve ziraat teknisyenlerine, Bakanlıkça veya Milli Eğitim Bakanlığınca veya ÖSYM Başkanlığınca yapılacak merkezi sınavda 70 ve üzeri puan almaları halinde Bakanlığımızca reçete yazma yetkisi verilebilmesi sağlanmıştır." açıklamasında bulunmuştur.

Reçeteli satış eğitimi konusunda ODA‘mızın bakanlıktan yetki talebinde bulunduğu doğrudur. ODA‘mız, ilk yönetmeliğin yürürlükte olduğunu dikkate alarak, yasal çerçevede, ODA‘mıza üye meslektaşlarımıza eğitim hizmeti verebilmek amacıyla bakanlıktan kamu çalışanı olanlar dışındaki bütün serbest ziraat mühendisleri için eğitim düzenleme yetkisi talep etmiştir. Diğer taraftan da yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali için de ODA‘mız dava açmıştır. Açılan dava ile bakanlıktan istenen yetki arasında herhangi bir çelişki yoktur. Her iki konu birbirinden tamamen bağımsız eylemlerdir. Ayrıca eğitime katılan meslektaşlarımızdan yüklü bir ücret değil, eğitim masraflarını dahi karşılamayacak değerde 100 TL gibi cüzi bir ücret alınmıştır.

Diğer taraftan, Kamu Kurumları tarafından yapılan sınavların hepsi kamu görevlerine atanacaklar için düzenlenmiştir. Konu ile ilgili yönetmeliklerin dayanağı olan kanun 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunudur. Örneğin "Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik", 657 Sayılı Kanuna göre çıkarılmış olup kamuda çalıştırılacak kamu görevlileri için çıkarılmıştır. Yönetmeliğin 2.maddesinde hangi kadrolar için sınav yapılacağı gösterilmiştir. (Bundan başka Örneğin; Kamuda çalıştırılacak işçiler için  "Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşçi Olarak Alınacaklar Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliği", Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları İle Yapılacak Yarışma Sınavları Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır.

Görüldüğü gibi iptalini talep ettiğimiz düzenlemede gösterilen kurumların, kamu kurum ya da kuruluşlarına bağlı olmadan serbest hizmet faaliyeti sürdüren ziraat mühendisleri için sınav düzenleme yetki ve görevleri bulunmamaktadır.

Yönetmeliğin dayanağı olan 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununda da böyle bir düzenleme yoktur. Dayandığı kanunun uygulanmasını göstermesi gereken Yönetmelikle Kanunda olmayan bir düzenleme getirilemez.

Ziraat Mühendisleri Odası‘na üyeliği zorunlu olan özel sektör çalışanı ziraat mühendislerinin sınava tabi tutulmaları hukuken mümkün değildir. Özel sektör çalışanı olan ziraat mühendislerine eğitim düzenleme yetkisi dahi bulunmayan davalı bakanlığın bu kişilere sınav koşulu getirmesinin hukuki dayanağı yoktur.

12) Davalı idare 15 inci maddenin 1, 3 ve 4 üncü fıkraları ile ilgili olarak; "12.06.2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" ile reçete yazma yetkisi alabilmek amacıyla verilen eğitimler kaldırılmış yerine merkezi sınav sistemi getirilmiştir." açıklamasında bulunmuştur.

14 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (ç) bendi ile ilgili gerekçeler bu madde için de geçerlidir.

13) Davalı idare 16 ıncı madde ile ilgili olarak; "Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzüğe göre bitki koruma ürünü reçete yazma işinin bölüm farkı gözetilmeden tüm ziraat mühendisleri tarafından yapılması, kendi yasalarında uzmanlık öngören yasal düzenlemeyle (7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun) çelişmektedir. Bu nedenle bu işi en iyilerin yapması için uzmanlık seviyesini belirlemek üzere 12.06.2009 tarih ve 27256 sayılı Yönetmelik ile eğitim ve eğitim sonunda yapılan sınav uygulamadan kaldırılmış yerine Bakanlıkça veya ülkemizde sınav yapmaya yetkili Milli Eğitim Bakanlığınca veya Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca yapılacak merkezi sınav getirilmiştir." açıklamasında bulunmuştur. Davalı idarece yapıldığı belirtilen düzenleme yeni yönetmeliğin 12 inci maddesindedir. Sınav konusunda 14 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (ç) bendi ile ilgili gerekçeler bu madde için de geçerlidir.

14) Davalı idare l8 inci maddenin 2 inci fıkrası ile ilgili olarak; "Bu uygulama başlamadan önce bayiler tarafından özellikle ticari kaygılar yüzünden çiftçiler yanlış yönlendirilerek, birden fazla ve gereğinden fazla ilaç kullanımı, tavsiye dışı ilaç kullanımı vb. sorunlarla mağdur duruma düşmekteydi. Bu nedenle ilacı satan ile yazan kişilerin ayrı olması gerekliliği dikkate alınarak zirai ilaç bayilerine reçete yazma yetkisi verilmemiştir." açıklamasında bulunmuştur.

Ülkemizde ziraat mühendisi olan zirai mücadele bayileri, geniş oranda hastalık ve zararlı teşhisi ve atılacak ilacın belirlenmesi işinde de üreticilere yardımcı olmakta ve danışmanlık hizmeti vermektedirler. Ziraat mühendisi zirai mücadele ilacı bayileri, aynı zamanda 7472 sayılı Yasa‘nın 2. maddesi ve Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzüğün 5. maddesi uyarınca, zirai mücadele ve tarım ilaçları konusunda yetki sahibidirler. Tüzüğün 5. maddesinin ilk fıkrasında; "her türlü hastalık ve zararlılar konusunda teşhis, ilaç ve metot önerisi .. gibi faaliyetler ziraat mühendisleri tarafından yürütülür" hükmüne rağmen; Tüzüğün verdiği bu yetkinin bitki koruma ürünleri satan ziraat mühendisleri için Yönetmelikle yasaklanması hukuki değildir. Bayilerin büyük çoğunluğunun yer aldığı Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde ilaç bayilerinin işyerlerinde ikinci ve üçüncü bir mühendis daha çalışmaktadır. Aynı işyerinde çalışan ziraat mühendisi ve işyeri sahibi ilaç bayii ziraat mühendisinin reçete yazması arasında fark yoktur. Bu durum aynı zamanda yalnız çalışan ilaç bayii ziraat mühendisleri açısından haksız rekabete yol açacaktır. Zirai ilaç bayilerinin reçete yazmasını engelleyen bu madde hukuka aykırı olup iptal edilmelidir.

15)Davalı idare; "Dava dilekçesinde, birçok konuda ruhsatlı bitki koruma ürününün bulunmamasından kaynaklanan sıkıntıların yaşanacağı iddia edilmekte ise de; 12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelikte Zirai mücadelede teknik talimatı veya tesviye edilecek ilacı bulunmayan konular için acil ve salgın durumlarında; Zirai Mücadele Teknik Talimatlarında herhangi bir bitkisel ürün için ruhsatlı bitki koruma ürünü bulunmaması halinde ilgili enstitünün yapacağı değerlendirme sonucuna göre, Genel Müdürlükçe geçici bir süreyle bitki koruma ürünlerine reçete ile kullanım izni verilebilmesini sağlayacak düzenleme yapılmıştır. Konu ile ilgili olarak hazırlanan talimat İl Müdürlükleri ile Araştırma Enstitülerine gönderilmiştir" açıklamasında bulunmuştur. (yeni madde 5/2)

Yeni yönetmeliğin 5 inci maddesinin 2 inci fıkrasında yapılan düzenleme aynen, "Zirai Mücadele teknik talimatlarında herhangi bir bitki veya bitkisel ürün için ruhsatlı bitki koruma ürününün yer almaması veya teknik talimatının ve ruhsatlı ilaç tavsiyesinin bulunmaması durumunda, ilgili araştırma enstitüsünün mücadelesini ekonomik ve uygun bulması halinde, Genel Müdürlükçe bitki koruma ürünlerine geçici olarak en fazla iki yıl süreyle geçerli olmak üzere reçete ile kullanım izni verilir." hükmünü taşımaktadır. Bu hükme göre davalı idare teknik talimatlarda bulunmayan bitki koruma ürünlerini teknik talimatlara koymak yerine işin kolay yönünü seçerek bazı hastalık ve zararlılara karşı fiili olarak bitki koruma ürünü kullanımını olanaksız hale getirmektedir. Araştırma enstitüleri böyle bir durum oluştuğunda nasıl ve ne kadarlık bir zaman diliminde ilaç mücadelesinin ekonomik ve uygun olduğuna karar verecektir? Bu durum net değildir. Geçici olarak en fazla 2 yıl olarak verilen süre içerisinde ne şekilde bir çalışma yapılacaktır? Bu sürenin bitiminde nasıl hareket edilecektir? Bu soruların hepsi yanıtsızdır.

Davalı idare;"Yine dava dilekçesinde, Bakanlığımızdan reçete yazma yetkisi almış özelde çalışan kişilerin olmadığı ileri sürülmektedir.30.09.2009 tarihi itibariyle İl Tarım Müdürlükleri aracılığı ile 9.468 kişiye Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Yetkisi verilmiştir. Bu sayı her geçen gün daha da artmaktadır. Bu kişilerin yaklaşık % 50‘si kamu dışında özel sektörde görev yapmaktadır. Ayrıca, Bakanlığımızca yapılan yetkilendirme gereği davacı Oda tarafından düzenlenen eğitimlere katılarak Bakanlığımızdan reçete yazma yetkisi almış olan kişiler düşünüldüğünde davacının iddia konusunda büyük bir çelişkide olduğu görülmektedir.

Davacı tarafın üretici köylülerin mağdur olacağına dair iddiası da dayanaktan yoksundur. Bu uygulama başlamadan önce çiftçiler yanlış yönlendirilerek özellikle ticari kaygılar yüzünden birden fazla ilaç kullanımı, gereğinden fazla ilaç kullanımı, tavsiye dışı ilaç kullanımı vb. sorunlarla mağdur duruma düşmekteydi. Yapılan düzenleme ile çiftçilerin herhangi bir mağduriyeti söz konusu değildir. Reçete yazma yetkisine sahip kişiler tarafından yazılacak reçetelerde aktif madde yazılması şartı bulunmaktadır. Üretici, reçetede yazılı olan aktifi içeren istediği ürünü istediği zirai ilaç bayisinden alabilmektedir. Ayrıca 70 milyon tüketicinin sağlığının korunması, ihracatta yaşanan kalıntı sorununun önüne geçilmesi ve dış ticarette ülkemiz itibarının sarsılmaması açısından üreticinin kullanmaması gereken ilacı ilaç bayilerinden kolayca alamaması çok büyük önem taşımaktadır. En üst düzeyde kamu yararı bulunmaktadır. Ülkemizde ticari isim üzerinde reçete yazılması firmaları ön plana çıkararak reçete yazanları, firmalarla ilişki içinde veya ön yargılara neden olması muhtemel bulunduğundan etkili madde ismi yazılmakta tercih üreticiye bırakılmaktadır. Ayrıca yukarıda da ifade edildiği üzere 30.09.2009 tarihi itibariyle İl Tarım Müdürlükleri aracılığı ile yaklaşık 9.468 kişiye Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Yetkisi verilmiştir. Bu sayı gün geçtikçe daha da artacaktır. Ülkemizde ÇKS sistemine kayıtlı olarak yaklaşık 3 milyon üretici bulunmaktadır. 3 milyon üretici için değerlendirme yapıldığında reçete yazma yetkisine sahip 1 kişi için yaklaşık yılda 311 üretici düşmektedir. 365 gün üzerinden değerlendirme yapıldığı zaman 1 günde reçete yazma yetkisine sahip 1 kişi için yaklaşık 1 üretici düşmektedir. Üretim potansiyeli olan illerdeki reçete yazma yetkisine sahip ziraat mühendisi sayısının daha fazla olduğu, birçok üreticinin zaten kendi bünyesinde çalışan danışman ziraat mühendisine sahip olduğu gerçeğinden hareketle herhangi bir sorun yaşanması mümkün değildir." açıklamasında bulunmuştur.

Dilekçemizdeki ilgili maddelerde de değinildiği üzere bakanlığın özel sektörde ve serbest çalışan ziraat mühendislerine belge verme yetkisi bulunmamaktadır. İlk yönetmelik yürürlükten kaldırılmadan önce ODA tarafından düzenlenen eğitim sonrasında yetkilendirilen ziraat mühendisleri ile ODA‘nın açtığı dava birbirinden tamamen ayrı eylemlerdir. ODA yönetmelik hükümleri doğrultusunda hareket ederek serbest çalışan ziraat mühendislerine eğitim vermiş, ancak yönetmeliğin hukuka uyarlı olmayan maddeleri için dava açmıştır. Bakanlık sanki kasıtlı olarak olayı başka bir yöne çekme çabasındadır.

Bakanlık yukarıdaki diğer açıklamalarında müvekkil ODA‘nın reçeteli satışa tamamen karşı olduğu izlenimini vermektedir. Oysa ODA, bakanlığa sunduğu görüşlerinde taslak yönetmelikte yer alan sakıncaları dile getirmiş ve uygulamanın öncelikle pilot bölgelerde hayata geçirilmesini önermiştir. Bu çerçevede ODA, yönetmeliğin, farklı tarım sistemlerine uyarlı bir esnekliğe sahip olmasını, üretici ve bayi arasında sağlam bir temelin oluşturulmasını, meslek mensupları arasında görev ve yetki farklılıklarının dikkate alınmasını, kamu ve özel sektör çalışanı ziraat mühendislerinin görev ve yetki sınırlarının net olarak çizilmesini, yönetmeliğin, Kanun ve Tüzüklere aykırı bir içeriğe sahip olmamasını, diğer yönetmeliklerle çelişik hükümlerinin giderilmesini.savunmaktadır.

SONUÇ                      : Cevaba cevaplarımızın ve davanın kabulüne karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.

Av. Zühal DÖNMEZ

Okunma Sayısı: 2033