PAMUK VE MISIR MALİYETİ HAKKINDA ZMO ADANA ŞUBE GÖRÜŞLERİ 17.08.2005

ADANA ŞUBE ( )
17.08.2005 (Son Güncelleme: 09.07.2008 12:26:26)

Yeni Sayfa 1

Ülkemiz ve ilimiz ekonomisi için son derece önemli ürünler içerisinde yer alan mısır ve pamuk tarımındaki gelişmeler ve bu ürünlerin hasatlarının yaklaştığı şu günlerde maliyetlerinin ne olacağı hususunda Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak görüşlerimizi beyan etmek üzere 17.08.2005 Çarşamba günü Şube binamızda basın toplantısı düzenledik.

MISIR RAPORU

Mısır, ülkemizde tarla ürünleri arasında ekiliş alanı bakımından yedinci sırada (buğday, arpa, nohut, mercimek, pamuk, ayçiçeği), üretim miktarı bakımından ise üçüncü sırada yer alan bir üründür. Hemen hemen ülkemizin tüm bölgelerinde yetiştirilmesine rağmen ekonomik olarak Adana başta olmak üzere Akdeniz Bölgesinde, Karadeniz Bölgesinde ve Marmara Bölgesinde yetiştirilmektedir.

Mısır, gerek besin maddesi gerekse glikoz, nişasta, yağ ve yem sanayinin ham maddesi olarak önemli bir üründür. Ülkemizde üretilen mısırın tamamına yakını yurtiçinde tüketilmektedir. İçinde bulundurduğu zengin besin maddesi nedeniyle insan ve hayvan beslenmesinde büyük değer taşımaktadır.

Dünyada üretilen mısırın yaklaşık %27’si insan beslenmesinde ve kullanımında, %73’ü ise hayvan yemi olarak tüketilmektedir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde üretilen mısırın %45,9’u hayvan beslenmesinde, %54,1’i insan beslenmesinde kullanılırken, gelişmiş ülkelerde hayvan yeminin payı %88,9’a ulaşmaktadır.

Mısır tarımının belli ölçüde su istemesi nedeniyle, bu ürünün verimi diğer hububata göre daha yüksektir. Verimin yüksek olması bu ürünün Çukurova’da özellikle ikinci ürün olarak ekimini (2005 yılı hariç) artırmıştır.

Ülkemizde önemli mısır üretim bölgeleri başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Karadeniz ve Marmara Bölgeleridir. Üretimin yaklaşık % 85’i bu bölgelerimizde yapılmaktadır

Ülkemizde entansif hayvancılığın gelişmesi ile paralel gelişme gösteren yem sanayi mısıra duyulan talebi artırmıştır. Ülkemizde hibrit tohumluk kullanımının desteklenmesi sonucu üretimde artış elde edilmiştir. 1979–1993 yıllarında ekiliş alanlarındaki daralmaya rağmen, verimdeki artış nedeniyle üretim 1.350.000 tondan 2.500.000 tona yükselmiştir.

Ülkemiz de toplam tahıl ekim alanı içerisinde 2001 yılı itibarıyla mısırın payı %4’dür. Mısır üretim miktarı 2000 yılında 2.3 milyon ton, 2001 yılında 2.2 milyon tondur. 2002 yılında 2.1 milyon ton, 2004 yılında ise 3 milyon ton olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir.

Gerek karma yem sanayimizin gerekse diğer sanayi dallarının mısır talebinin karşılanması bakımından üretimin artırılarak ülkemizin ithalatçı ülke konumundan kurtarılması, ülkemiz menfaatleri açısından kaçınılmazdır. Mısır hasat’ından bir veya iki ay önce Gümrük Vergisi düşürülmekte ve mısır ihtiyacı olanların ucuz ithalatla stok yapmalarına imkan tanımaktadır. Hasat sezonunda yeniden gümrük vergisi arttırılsa bile üretici ürününü daha düşük satmak zorunda kalmaktadır. Bu da pek çok üründe olduğu gibi mısır bitkisinin de üretici maliyetlerinin altında pazarlanmasına neden olmakta ve üretimi arttırmak mümkün olmamaktadır. Öncelikle gümrük vergisi düzeltilerek ucuz ithalat önlenmelidir. Şu anda mısır üretimimiz, sanayimizin gereksinimini karşılayamadığından ithalat kaçınılmaz görülmektedir. Bunun için sanayinin de ucuz girdi temini için gümrük vergisinde yapılan bu düzenlemenin daha kısa süreli ve üreticimizi mağdur etmeyecek tarihte yapılması gerekmektedir. Mısırın ekim nöbetine girmesi sağlanarak ekim alanlarının genişletilmesi, modern yetiştirme tekniklerini kullanarak birim alandan elde edilen verimin artırılması gerekmektedir.

Ülkemizde gerek ana ürün gerekse ikinci ürün olarak önemli ölçüde tarımı yapılan mısır üretiminin gelişmesi, üretimin desteklenmesine, verimi artırıcı tedbirlerin alınmasına bağlıdır. Üretimle ilgili önlemler yanında üretim bölgelerinde mısır kurutma tesisleri ihtiyacının giderilmesi, TMO’nun etkili bir müdahale alımı yapması, üretime prim desteği verilmesi gerekmektedir.

Mısırda Adana ili ülke üretimimizin yaklaşık %50’sini gerçekleştirmektedir. Son yıllarda 2005 yılı ekim sezonu öncesine kadar pamuk ekim alanlarının azalmasından dolayı 1. ve 2. ürün mısır ekimi her geçen yıl artmıştır. 2004 yılında mısır ekim alanları ilimizde 1. ve 2. ürün olmak kaydı ile yaklaşık 115-120 bin hektar alana ekilmiştir.

Ülkemiz mısır üretiminin önemli bir bölümünü karşılayan ilimiz, ülke mısır üretimini de arttırarak ithalat yolu ile karşıladığımız yaklaşık 1 milyon tonluk açığımızı da 500 bin tona kadar düşürmüştür. İleriye yönelik gerekli önlemler alınmaz ise, ithalattaki düşen bu rakam tekrar artış gösterecektir..

Ancak 2005 yılında ilimizde özellikle 2.ürün mısır ekimi ve üretiminde bir tedirginlik yaşanmaktadır. 2005 yılı Buğday sezonunun ürün ve kalite bakımından olumlu, ancak piyasa ve TMO’nun alım ve fiyat politikaları açısından olumsuz bir sezon yaşanması özellikle buğday üreticisini 2.ürün mısır ekiminden uzaklaştırmıştır.

Buğday hasadından sonra tarlaların bir kısmına 2.ürün pamuk, bir kısmına 2.ürün mısır ve diğer kalan kısmı da boş bırakılmıştır.

İlimizde 2005 yılı 1. ve 2. ürün olarak yetiştirilen mısır ürünü için, üreticisinden – işçisine, işçisinden – mühendisine ve esnafına kadar, mısır hasadının yaklaştığı şu günlerde, meraklı, heyecanlı ve korkulu bir bekleyiş sürmektedir

Bu korkulu bekleyişin en büyük nedenlerinden bazıları şunlardır;

1- TMO’nun alım fiyatının hasat başlamadan önce açıklanmaması

2- TMO’nun buğday da olduğu gibi mısıra da kota uygulamasının olup olmayacağının belirsizliği, (Mısıra kota uygulaması kesinlikle yapılmamalıdır.)

3- TMO’nun mısır alımlarını yaptıktan sonra ödemesinin nasıl yapılacağı,

4- TMO mısır alımını zamanında, hızlı ve seri bir şekilde yapacak mı? Sorusunun cevapsızlığı,

5-Mısır alımı yapan tüccarların, 36ykr olarak satılması gereken mısır fiyatlarının, üreticilere yönelik, piyasaya özellikle 2. ürün mısırın 1kg fiyatının 25ykr veya daha aşağı olacağı söylentisinin yayılması,

6-Mısıra uygulanacak teşvik priminin belirsizliği ve ne olacağının bilinmemesi,

7-Yem sanayicisinin ucuz buğday’a yönelip, mısıra rağbet göstermeyeceği korkusu ve bununla ilgili çözüm yollarının belirsizliği,

8-Mısır ithalatının hasattan önce durdurulması ve uygulanan gümrük vergisi oranının yükseltilmesi durumunun belirsizliği,

Z.M.O. Adana şubesi olarak bölgemizde yetişen 1. ve 2. ürün mısırlarının maliyeti ve satılması gereken fiyatın ne olması gerektiği üzere teknik elemanlarımızca bağımsız ve objektif bir çalışma yürütmüş, 1Kg mısırın 1.ve 2. üründe yaklaşık maliyeti 30ykr olduğu tespit edilmiş, buna göre satış fiyatının da 36ykr olması gerektiğini belirtiriz..

Tarım sektörü tüm sektörlerin anası konumundadır ve serbest piyasanın acımasız rekabetine terk edilemez.

Tarım muhakkak koruma altına alınmalı ve desteklenmelidir.

Saygılarımla

AYHAN BARUT

ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

ADANA ŞUBE BAŞKANI

ADANA’DA PAMUK

Ülkemiz tarımının kalbi ve gözbebeği Çukurova Bölgesindeki en önemli şehirlerden olan Adana’dır. Adana’daki üreticilerin de gözbebeği, bölgemizin esas ve ana ürünü olan pamuktur.

Ancak, yanlış politikalar sonucu pamuk gözbebeği olmaktan çıkmış maalesef gözyaşı haline gelmiştir.

Ülkemiz ihracatının yaklaşık %35’ini yani 17–18 milyar dolarlık bölümünü oluşturan tekstil ve konfeksiyon sanayisinin hammaddesi olan pamuk artık tekstil sanayisinin ihtiyacını karşılayamaz duruma gelmiştir. İhtiyacı karşılayamaz hale gelmenin en büyük sebepleri; pamuk fiyatlarının dünya piyasalarında düşük olması, üretim maliyetlerinin yüksek olması, hasatta işçilik problemi ve ülkemizde pamuğa verilen teşvik primlerinin yetersizliği kısaca sayılabilir.

Ülkemiz lif pamuk ihtiyacı yaklaşık 1 milyon 350 bin ton olup üretimimiz ise 800 bin ton civarındadır. Aradaki fark petrolden sonra en yüksek döviz ödenerek ithal edilmektedir. Bu ithalat rakamı da her yıl artmaktadır. Pamuk aynı zamanda yağlı bitkiler içerisinde önemli bir yere sahiptir. Pamuk ekim alanlarının azalmasından dolayı yılda 600 milyon dolarlık ham yağ ithal edilmekte olup, fatura daha da ağırlaşmaktadır.

Ayrıca IMF ve Dünya Bankasının yıkıcı politikaları diğer tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi pamukta da AB ve ABD’nin biriken stoklarını eritmek için ülkemizi açık pazar haline getirmiştir. Bunun neticesinde pamukta üretim alanları azalmış ülkemizi dışa bağımlı hale getirmiştir.

Adana ilimizde ise 1970-80’li yıllarda ekim alanı 300.000 hektar iken 2004 yılında 32.000 hektara kadar gerilemiştir. İlimiz 1970-1980’li yıllarda pamuk ekim alanlarının fazla yapıldığı dönemde ekonomik gelişmişlik anlamında ülkemizde ilk 4. sırada yer alırken, bu gün gelinen noktada pamuk ekim alanlarının azalması sonucu ekonomik gelişmişlikte 20. ve sonrası sıralara gerilemiştir.

Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak 2005 yılında Adana’da üretilen 1 Kg kütlü pamuğun maliyetinin ne olduğu hakkında teknik elemanlarımızca, bağımsız ve objektif bir çalışma yürütülmüş olup 1 Kg kütlü pamuğun maliyetinin 1 YTL olduğu saptanmıştır. Buna üretici kârı da ilave edildiğinde ilimizde kütlü pamuğunun en az 1,2 YTL’ye satılması gerekmektedir.

Ancak, bugün ilimiz, ülkemiz ve Dünya piyasalarındaki borsa ve piyasa fiyatlarına bakacak olursak kütlü pamuk fiyatının yaklaşık 65 Ykr’tan oluştuğunu görmekteyiz. Bölgemizde en büyük pamuk alıcısı konumunda bulunan Çukobirlik Tarım Satış Kooperatifi 2000 yılından itibaren 4572 sayılı yasaya göre özerkleşerek kendi alım fiyat ve politikasını belirlemektedir. Bir başka anlamı ise “kendi yağında kavrul” denilmektedir. Bu bağlamda ÇUKOBİRLİK alım fiyatını açıklarken temennimiz, son 27 yılın en yüksek fiyatını üretici lehine açıklayan, aynı statü ve yönetmelikle yönetilen FİSKOBİRLİK’te olduğu gibi ÇUKOBİRLİK’te hükümet desteğini arkasına alarak bizlerin esas ürünü olan pamukta ve TMO ise mısırda üretici lehine gerçek fiyat açıklamasıdır. Ancak pamuk ürününün gerçek fiyatı olan 1,2 YTL’yi ÇUKOBİRLİK vermez ve verdirmezler görünüyor.

O halde burada, iş başındaki hükümetin yapacağı tek şey vardır. Pamukta teşvik primini gerçek ve değerinde uygulama yapmalıdır.

Teşvik primi ise her yıl olduğu gibi çok küçük rakamlar olmamalıdır. Gerçek fiyat 1,2 YTL ile piyasada üretici aleyhine oluşan 65 Ykr’lik fiyatın arasındaki fark olan ortalama 50 Ykr’lik fark teşvik primi olarak ve peşin ödenmelidir.

Aksi takdirde önümüzdeki yıllarda pamuk ekim alanları daha da azalmaya devam edecek ve dışa bağımlılığımız daha da artacaktır. Kamuoyuna saygılarımızla.

AYHAN BARUT

ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

ADANA ŞUBE BAŞKANI

Okunma Sayısı: 5390