ÇANAKKALE İDARE MAHKEMESİ, GELİBOLU'DA VERİMLİ TARIM ARAZİLERİNİ YAPILAŞMAYA AÇAN TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KARARINI İPTAL ETTİ

GENEL MERKEZ ( )
25.12.2009 (Son Güncelleme: 25.12.2009 17:17:08)

T.C.
ÇANAKKALE
İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2009/165
KARAR NO: 2009/723

DAVACI:  TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

VEKİLİ: AV. ZUHAL DÖNMEZ - AV. GÖKÇEN EMRE

Karanfil Sok. No:28/12 Kızılay / ANKARA

DAVALI : TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI / ANKARA

DAVANIN ÖZETİ : Çanakkale İli, Gelibolu İlçesi, Yazıcızade Mahallesi, Karlık mevkii, 162 adada bulunan mülkiyeti Hazine‘ye ait 18 ve 20 parsel sayılı taşınmazlardan oluşan toplam 0,7317 hektar yüzölçümlü arazinin huzurevi yapılmak üzere tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun olduğuna ilişkin 02.01.2009 gün ve 13 sayılı davalı idare işleminin; söz konusu arazinin tarım dışı amaçla kullanıma açılmasının Anayasa ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘na aykırı olduğu, tarımsal bütünlüğün bozulacağı, taşınmazların tarım dışı amaçla kullanımı için kamu yararı kararı alınmadığı, ayrıca işlemde kamu yararı bulunmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Dava konusu işlemin, davacı oda üyelerini doğrudan ilgilendirmediğinden, davacı odanın dava açma konusunda ehliyetinin bulunmadığı, işlemin Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘na uygun olduğu, Gelibolu Belediye Başkanlığı tarafından huzurevi yapılmak için mevzi imar planı yapılmak istenilen alana ilişkin taleplerin Bakanlık tarafından olumsuz değerlendirilmesinin keyfi uygulamalara yol açacağı, davaya konu taşınmazların tarım dışı amaçla kullanımı hakkında kamu yararı kararının, Çanakkale Valiliği tarafından alındığı, taşınmazların bulunduğu alanda tarımsal bütünlükten söz edilemeyeceği, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı, mevzuat uyarınca tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Çanakkale İdare Mahkemesi‘nce, davalı idarenin davacının dava açma ehliyeti yönünden ileri sürdüğü itirazları yerinde görülmeyerek dava dosyası incelendi ve işin gereği görüşüldü:

Dava, Çanakkale İli, Gelibolu İlçesi, Yazıcızade Mahallesi, Karlık mevkii, 162 adada bulunan mülkiyeti Hazine‘ye ait 18 ve 20 parsel sayılı taşınmazlardan oluşan toplam 0,7317 hektar yüzölçümlü arazinin huzurevi yapılmak üzere tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun olduğuna ilişkin 02.01.2009 gün ve 13 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir" hükmü, "Arazi Mülkiyet Hakkının Kullanım Esası" başlıklı 4. maddesinde ise "Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve Hazinenin özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi kullananlar, bu Kanunun öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür" hükmü yer almış olup; "Tarım Arazilerinin Amaç Dışı Kullanımı" başlıklı 13. maddesinde de "Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yaran karan alınmış madencilik faaliyetleri, d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar, e) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar, f) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun talebi üzerine 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları, g) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Gelibolu Belediye Başkanlığı tarafından, Çanakkale İli, Gelibolu İlçesi, Yazıcızade Mahallesi, Karlık mevkii, 162 adada bulunan ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planında tarımsal niteliği korunacak 3. derece doğal sit alanında kalan mülkiyeti Hazineye ait 18 ve 20 parsel sayılı taşınmazlardan oluşan toplam 0,7317 hektar yüzölçümlü arazi üzerinde huzurevi yapılması amacıyla söz konusu alanın tarım dışı amaçla kullanımına izin verilmesi talebinde bulunulduğu, bu talebin, Çanakkale Valiliği Tarım İl Müdürlüğü‘nün 19.02.2008 gün ve 213-1310 sayılı yazısı ile taşınmazların kuru mutlak tarım arazisi vasfında olması ve alternatif alanlar bulunması nedeniyle uygun görülmediği, Çanakkale Valiliği İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü‘nün 04.04.2008 gün ve 300-1152 sayılı yazısı ile de Gelibolu İlçesi‘nde huzurevi açılmasının kamu yararına uygun olacağının bildirildiği, Gelibolu Belediye Başkanlığı‘nın 15.09.2008 gün ve 950 sayılı yazısı ile taşınmazların tarım dışı amaçla kullanılmasına izin verilmesi talebinin Toprak Koruma Kurulu‘nda görüşülmesinin istenilmesi üzerine konunun Çanakkale Toprak Koruma Kurulu‘nca değerlendirildiği ve alternatif alan bulunmadığı gerekçesiyle taşınmazların tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun olduğuna karar verildiği, söz konusu arazi ile ilgili olarak hazırlanan raporların Bakanlık tarafından değerlendirilmesi sonucunda, yapılması planlanan huzurevinin tarımsal bütünlüğü bozmaması halinde 5403 sayılı Yasa‘nın 13.maddesinin (d) bendi gereği talep edilen alanın tarım dışı kullanılmasına izin verilmesine ilişkin 02.01.2009 gün ve 13 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, davaya konu arazinin tarımsal açıdan hangi vasıfta olduğu, arazinin bulunduğu yörede huzurevi yapımı için alternatif alan bulunup bulunmadığı, arazinin bulunduğu yörenin yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin çevresi ile olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önünde bulundurularak, bu arazinin huzurevi yapımı için tarım dışı amaçla kullanılmasında kamu yararı bulunup bulunmadığı hususlarının ortaya konulması amacıyla, taşınmazların bulunduğu mahalde, bilirkişiler Prof. Dr. Harun BAYTEKİN (Ziraat Mühendisi-Tarla Bitkileri Bölümü), Prof. Dr. Hasan ÖZCAN (Ziraat Mühendisi-Toprak Bölümü) ve Yrd. Doç. Dr. Arzu BAŞARAN UYSAL‘ın (Şehir ve Bölge Plancısı) katılımı ile 13.07.2009 gününde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davaya konu taşınmazların II. sınıf mutlak tarım arazisi vasfında, iklim ve toprak nem koşullarına uygun hemen her türlü kültür bitkisinin yetiştirilmesine uygun bir arazi olduğu, parsellerin Çanakkale-İstanbul karayolu ile yazlık siteler için yapılmış iki yol arasında bulunduğu ve alanın tamamına yakınında tarım yapıldığı, 1995 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planında tarımsal niteliği korunacak 3. derece doğal sit alanında kalan taşınmazların civarının turizm ve 2. konut alanı olarak, öneri kentsel gelişme alanı ve askeri yerleşme alanı olarak planlandığı, bu durumun ilerleyen yıllarda yapılaşma baskısını artırabileceği, diğer yandan kentleşmiş alanlar içerisindeki bu tür doğal yapıların korunmasının kent ekosistemi açısından önemli olduğu, tarımsal üretim, şehircilik literatüründe kent dışı fonksiyon olarak tanımlansa da son yıllarda kentsel tarımın, kentsel fonksiyonlar arasında yer aldığı ve teşvik edildiği, söz konusu alandaki planlarda hiyerarşik açıdan uyumsuzluk olduğu, yasal olarak mevzi imar planları ile yeni kullanımlar eklenmesi mümkün ise de kentin gelişiminin mevzi ölçekte kararlar ile sağlanmasının uzun vadede planlama ve şehircilik ilkeleri açısından sorun yaratacağı, üst ölçekli planların yetersiz kaldığı durumlarda kent bütününe yönelik yeni plan kararları ve arazi kullanım kararları üretmenin daha doğru olacağı, huzurevi kullanımının konut fonksiyonu ile bir arada olabilecek bir faaliyet olduğu, davaya konu alanın ise tamamen yapılaşmadığı, alternatif alan olmadığına ilişkin değerlendirmenin Belediyeye tahsis edilmiş başka bir alan olmaması şeklinde anlaşılması gerektiği, kentte imara açılmış tüm alanlar değerlendirildiğinde alternatif alan olmamasının gerçekçi görünmediği, huzurevinin, kentin konut kullanımı olan her yerinde olabileceği, doğal kaynak rezervlerine bağlı gelişmesi, mutlaka başka bir fonksiyonla bir arada bulunması gereken ya da acil müdahale gerektiren bir kullanım olmadığı, huzurevi yapımında kamu yararı bulunmakla birlikte kentte imara açılmış alanlarda yeterince alternatif alan bulunduğu, üst ölçekli plan kararlarına aykırı olarak mevzi ölçekte karar almanın uzun vadede kentin sağlıksız gelişmesine ve doğal kaynakların kaybedilmesine yol açacağı ifade edilmiş ve taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna itiraz edilmediği görülmüş olup, söz konusu rapor Mahkememizce hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmuştur.

Bu veriler ışığında, II. sınıf mutlak tarım arazisi vasfındaki davaya konu taşınmazların bulunduğu yörede planlanan amaçla ilgili alternatif alanlar bulunduğu, üst ölçekli plan kararlarına aykırı olarak mevzi ölçekte alınacak bir karara dayalı olarak yapılacak bir uygulamanın uzun vadede kentin sağlıksız gelişimine ve doğal kaynakların kaybedilmesine yol açacağı anlaşıldığından, söz konusu taşınmazların huzurevi yapılması için tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun olduğuna ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline aşağıda dökümü yapılan 2.080,05- TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 400,00- TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta avansının isteği halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay‘a temyiz yolu açık olmak üzere 26/11/2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan CEMİL HULUSİ PARLAK

Üye SERKAN MANGAL

Üye DUYGU ÖZERKAN

Okunma Sayısı: 1671