İZMİT KÖRFEZİ PLANINA KARŞI AÇTIĞIMIZ DAVADA, BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI'NIN CEVABI

GENEL MERKEZ ( )
28.12.2009 (Son Güncelleme: 20.02.2010 12:01:37)

T.C
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.0.HKM.0.641.02-0204
Konu : 1. Savunmamız

DANIŞTAY 6. DAİRE BAŞKANLIĞINA

23/07/2009

CEVAP VEREN (Davalı) : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı-Ankara

KARŞI TARAF (Davacılar) : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve diğerleri

Vekili: Av. Zühal DÖNMEZ
Bestekar Sokak, No: 4915 Kavaklıdere i ANKARA

DOSYA NUMARASI : E.2009/4955

TEBLİĞİN KONUSU : Davacılar tarafından, 26/02/2009 tarihli olarak Bakanlığımızca onanan 1/50.000 ölçekli "İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Bütünsel (Kıyı ve Geri Sahası) Planı"nın iptali ve yürütülmesinin durdurulması talepleriyle Bakanlığımız aleyhine açılan davaya karşı 1. Savunmamız ve 12/05/2009 tarihli Ara Kararı ile istenilen belgelerin sunulmasından ibarettir.

TEBELLÜĞ TARİHİ : 02/06/2009 olup, 30 gün ek süre verilmiştir.

CEVAPLARIMIZ

A) Olayın Özeti : İlişikte sunulan işlem evrakından ve dava konusu işlemin tesisi safhasında gerçekleştirilen yazışmalardan da anlaşılacağı üzere;

3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca onaylanmak üzere Bakanlığımıza iletilen plan teklifleri ilgili Kanun ve ilgili yönetmelikler ile ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri çerçevesinde değerlendirilmekte ise de; Genelkurmay Başkanlığı‘nın 14/08/2006 tarihli yazısında ve daha sonraki muhtelif tarihlerdeki yazılarında, "Deniz Kuvvetleri Komutanlığı‘nın hareket unsurlarının büyük bir bölümünün konuşlanmış olduğu İzmit Körfezi Bölgesi‘nde yapılacak ilave yapılaşmalar sebebiyle oluşacak deniz trafiği, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarının manevra kabiliyetini olumsuz yönde etkileyeceğinden, bölge için ilgili bütün kamu kurumlarının mutabakatı ile kıyı ve deniz trafiğini etkileyecek yapılaşmaları da kapsayacak bir Master Plan yapılmasının ve yapılaşmalara bu plan dahilinde izin verilmesinin uygun olacağı" belirtilerek, "Bölge‘de bundan sonraki yapılaşma taleplerine söz konusu ‘Master Plan‘ yapılıncaya kadar izin verilmesinin uygun olmayacağı" ifade edilmiştir.

Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde hazırlanacak plana altlık teşkil etmek üzere Kocaeli İli sınırının tamamı ve Yalova İli-Altınova ve Çiftlikköy İlçesi sınırlarını kapsayan alanda kalan kıyı kesimi ve kıyının etkileşim içinde bulunduğu yaklaşık 90.000 hektarlık sahayı kapsayan yerde, kıyı alanlarının kıt, yani artırılamaz bir kaynak oluşu özelliği de dikkate alınarak, bu kıt kaynakların dengeli kullanımının ve kaynak değerlerinin devamlılığının temini; bu manada, "kıyı alanları planlaması" mefhumunun muhtevasını açarak bu muhtevayı manalandırmak ve söz konusu meselenin hallinde kıyı alanları planlamasının ve idaresinin nasıl olabileceğini araştırmak maksadıyla "İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Kıyı Alanları Bütünsel Planlama ve Yönetim Projesi" işi Bakanlığımızca ihale edilmiştir.

İhale sürecinde, söz konusu Proje‘ye ilişkin olarak ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri sorulmuş; yine Bakanlığımızca ilgili kurum ve kuruluşların iştiraki ile proje tanıtım toplantıları düzenlenmiş ve kurum temsilcilerinin Proje‘ye ilişkin görüşleri alınmıştır. Bu toplantılarda ifade edilen hususlar ve ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan görüşler de dikkate alınarak İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Kıyı Alanları Bütünsel Planlama ve Yönetim Projesi, 10/12/2007 tarihinde proje müellifince tamamlanarak Bakanlığımıza teslim edilmiştir.

Zikredilen Proje Bakanlığımızca incelenerek, konuya dair Rapor‘da belirtilen hususlar ve ilgili kurum ve kuruluş görüşleri çerçevesinde tespit edilen problemleri halletmek maksadı ile, İzmit Körfezi‘ndeki kıyı-deniz kullanımı ve bu kullanımların kara alanı ile bütünlüğünü temine, İzmit Körfezi‘ndeki yapılaşmayı düzen altına almaya ve planlı gelişimini sağlamaya, çevre ve deniz kirliliğini önlemeye, gerek kıyı-kenar çizgisinin deniz tarafında gerekse kara tarafında kalan bölümünde yer alan kültürel, tabi ekolojik değerleri ve sulak alanları korumaya matuf olmak üzere, tabii çevreye ve kent çevresine uyumu özellikle gözeten "1/50.000 ölçekli İzmit Körfezi (Kocaeli-Yalova) Kıyı Alanları Bütünsel Planı" hazırlanmış ve Bakanlık Makamı‘nın 08/08/2008 tarihli ve 4858 sayılı Olur‘u ile 3621 sayılı Kıyı Kanunu‘nun 7 nci maddesi ve 3194 sayılı İmar Kanunu‘nun 9 uncu maddesi uyarınca Bakanlığımızca onaylanmış; askı süresi içinde Plan hakkında vaki olmuş itirazlar, değerlendirilmek üzere Bakanlığımıza iletilmiştir.

Bunun üzerine, dosyada ve mahallinde yapılan incelemeler neticesinde; planlamaya konu alanın belirli bazı noktalarında itirazların yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Özellikle Plan‘ın şematik gösteriminden kaynaklanan yanlış idrak etmeye dayalı itirazlar dikkat çekmiştir. Bu manada, İzmit Körfezi için Plan ile hedeflenen gelişim politikalarının Bölge halkınca ve ilgili idarelerce büyük ölçüde kabul edilmişliği ve doğruluğu teyit edilmiş olup, sadece bu basirette (bütüncül anlayış ile) üretilen ilk plan olması sebebiyle, yanlış idrak edişlerden kaynaklanan itirazların olması "normal" karşılanmıştır.

Bu hususlar da göz önüne alınarak, itirazlar Bakanlığımızca değerlendirilmiş ve bu itirazlar çerçevesinde plan gerekli düzeltmeler ile revize edilerek, işbu davaya konu Bütünsel Plan ve plan notu değişikliği 26/02/2009 tarihinde 3621 sayılı Kıyı Kanunu‘nun 7 nci maddesi ve 3194 sayılı İmar Kanunu‘nun 9 uncu maddesi uyarınca Bakanlığımızca onaylanmıştır.

Bakanlık Makamı‘nın 26/02/2009 tarihli Olur‘ u ile onaylanan ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilen ve işbu davaya dava konu edilen Plan, Kocaeli Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü‘nce 25/03/2009-27/04/2009 tarihleri arasında askıya çıkarılmak suretiyle ilan edilmiş; ve bu Plan‘a karşı davacılar tarafından askı süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.

Daha sonra davacılar tarafından bu planın iptali talebi ile işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

B) Savunmamız ve Hukuki Sebepleri: Dava dilekçesinde; davaya konu planın, mevzuata, şehircilik ve planlama esaslarına ve hukuka aykırı olarak düzenlendiği ileri sürülerek işlemin iptali talep edilmekte ise de, bu iddialar hukuken isabetli değildir. Şöyle ki:

3194 sayılı İmar Kanunu‘nun "İmar planlarında Bakanlığın yetkisi" başlıklı 9 uncu maddesinde, her tür ölçekteki planlama işlemlerinin tesisinde kullanmak üzere Bakanlığımıza doğrudan ve dolaylı yetkiler tanıyan hükümler yer almıştır.

3621 sayılı Kıyı Kanunu‘nun 7 nci maddesinde, "Kamu yararının gerektirdiği hallerde, uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebilir.

"Bu gibi yerlerde doldurma veya kurutmayı yapacak ilgili idarenin valiliğe iletilen teklifi, valilik görüşü ile birlikte Bayındırlık ve İskan Bakanlığına gönderilir. Bakanlık, konusuna göre ilgili kuruluşların görüşünü de almak suretiyle teklifi inceler. Uygun bulunması halinde ilgili idare tarafından uygulama imar planı hazırlar. Bu yerler için yapılacak planlar hakkında İmar Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, bu planlar Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planlar ise, anılan Kanunun 7 nci maddesine göre tasdik edilir. Doldurma ve kurutma işlemleri yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yapılır. Bu araziler Devlet‘in hüküm ve tasarrufu altındadır, özel mülkiyet konusu olamaz.

"Bu alanlar üzerinde 6 ncı maddede belirtilen yapılar ile yol, açık otopark, park, yeşil alan ve çocuk bahçeleri gibi teknik ve sosyal altyapı alanları düzenlenebilir"

hükümleri yer almaktadır.

3194 sayılı Kanun ve 3621 sayılı Kanun uyarınca imar planlarını onaylamaya Bakanlığımızın yetkili olduğu açıktır. Bakanlığımız bu yetkisini, diğer ilgili idari kurum ve kuruluşlar ile birlikte, onların olumlu görüşünü almak suretiyle kullanmaktadır ki, bu maksadla ilgili idari kurum ve kuruluşların görüşleri alınmış olup; bu görüşler de değerlendirilerek, dava konusu "Bütünsel Plan" Bakanlığımızca onaylanmıştır.

Öncelikle, dava konusu Plan revizyonunun yapılmasının gerekçeleri açısından konunun ele alınması gerektiği düşünülmektedir:

Dünyada kıyı alanları "kıt ve artırılamaz kaynaklar" olarak görülmekte ve bu alanların "sürdürülebilir gelişme" anlayışı içerisinde kullanımının temini için yeni bakış açıları ve yaklaşımlar geliştirilmektedir.

Kıyılarda koruma-kullanma dengesinin maksimum seviyeye realize edilmesi maksadıyla geliştirilen "Bütünsel Kıyı Alanları Yönetimi" modeli, ilk olarak 1972 yılında ABD Parlamentosu‘nca hazırlanan Kıyı Alanları Yönetimi Kanunu ile bu Ülke‘de görülmüş ve 1980‘lerin ortalarından itibaren kıyı alanları gibi karmaşık bir yapıyı ele alırken, tek sektörlü ve tek disiplinli bir yaklaşımın zorluklarının ortaya çıkması ile "Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi" kavramı gündeme gelmiştir.

Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi; daha önceki kıyı Alanları yönetimi kavramından daha kapsamlı olan, çerçevesi ve kıyı Alanlarını etkileyen bütün sektörel faaliyetleri ele alması ve ekolojik konular kadar sosyal ve ekonomik konular ile de ilgilenmesi sebebiyle farklılaşmaktadır. Buradaki maksat, daha geniş perspektifte, faaliyetler ile kıyı Alanlarına matuf milli hedefler arasındaki uyumu sağlamaktır.

Haziran 1992‘de Brezilya‘nın Rio de Janeiro kentinde toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı Dünya Zirvesi‘ne hazırlık çalışmalarında, kıyı ülkelerinin bütünleşik kıyı Alanları yönetimi altyapılarını geliştirmeleri tavsiye edilmiştir.

3621 sayılı Kanunu ile kıyılara ilişkin planlama faaliyetleri konusunda Bakanlığımıza verilen yetki çerçevesinde, kıyı alanları ile ilgili olarak Dünya‘da meydana gelen bütün gelişmeler yakından takip edilmiş ve milletlerarası planda kıyı alanlarındaki sürdürülebilir gelişmenin temini maksatlı kıyı yönetimlerinin tetkiki, kanuni tanzimler ile kıyının kullanımındaki koruma-kullanma dengesinin kurulması, yetki çatışmaları ile kanuni boşlukların tahlili, sektörler arasında ‘kıt kaynakla8rn kullanımının dağılımı ve tabi yapının korunmasına matuf tedbirlerin araştırılması sonrasında, kıyı ile ilgili genel bir envanter çıkarılarak Ülkemizin kıyı politikalarının yeniden gözden geçirilmesi yoluna gidilmiş; bütün Dünya‘da yaşandığı gibi kıt olan tabii kaynakların bozulmasının önüne geçilmesi ve bu kaynakların sürdürülebilir şekilde ekonomiye katkılarının temini maksadıyla, mevcut hukuki tanzimlerin tam olarak yeterli olmadığından hareketle geliştirilen "Bütünsel Kıyı Alanları Yönetimi" modeli ışığında, kıyılarımızda BKAY (Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi) Projesi‘nin uygulanması Bakanlığımızca da uygun bulunmuştur.

Bu safhada, birçok sektörün yer aldığı, yatınınlar ve planlama açısından gelinen safha itibariyle kıyı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlarca da "Master Plan" yapılması tavsiye edilen ve Ülke ekonomisi açısından büyük önem arz eden İzmit Körfezinde BKAY Projesi yapılmasına karar verilmiş; "Olayın Özeti" kısmında da belirtildiği üzere; dava konusu Plan revizyonu da BKAY Projesi kapsamında ele alınarak hazırlanmış; Bakanlık Makamı‘nın 26/02/2008 tarihli ve 1444 sayılı Olur‘u ile, 3621 sayılı Kıyı Kanunu‘nun 7 nci maddesi ve 3194 sayılı imar Kanunu‘nun 9 uncu maddesi uyarınca Bakanlığımızca onaylanmıştır.

Ülkemizde, -Üst Düzey Fiziki Planlamada halihazırda yaşanan yetki karışıklığı bir tarafa- 3194 sayılı Kanun‘un 9 uncu maddesi ile Bakanlığımıza verilen yetkiler açık olup, kamu yararı çerçevesinde plan yapma yetkisi bulunan Bakanlığımızın 3194 sayılı Kanun ile 3621 sayılı Kanun uyarınca, bu Kanunların uygulanmasına dair yönetmeliklerin hazırlanması yetkisinin bulunduğu da tartışmasızdır. Dolayısı ile, yapılan planlamalardaki ilkelerin ve tekniklerin belirlenmesi de, Bakanlığımızın görev ve yetkileri içerisinde kalmakta olup; planlamanın dinamik yapısı dikkate alınarak yapılan örnek uygulamalar, yine gereken hukuki tanzimlere göre mevzuattaki yerini almaktadır.

Bu sebeple, halihazırdaki imar mevzuatında yer almayan "Bütünsel Plan" anlayışının kamuda ve özel sektörde alınan olumlu sonuçları gözetilerek, Bakanlığımız bünyesinde, planlamaya ilişkin yeni yaklaşımların, fiziki planlamadaki yerini alabilmesi açısından gerekli mevzuat değişikliği çalışmaları da devam etmektedir. ¬

Ayrıca, milletlerarası planda kabul gören ve Ülkemiz kaynaklarının verimli şekilde kamu yararına olarak kullanılmasını hedefleyen idari bir düzenlemenin, -halihazırdaki mevzuat değişikliği çalışmaları dikkate alınmaksızın- kamu yararına aykırı olduğu iddiasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Plan tekniği açısından fiziki planlama dili dışında şematik gösterim tekniğinden faydalanılmış ve ağırlıklı olarak yazılı ifadeler ile planlama hükümleri vazedilmiştir. Bu şekilde, planın amacı ve ilkeleri çerçevesinde Bölge‘nin ana hatları ile gelişim politikaları belirlenmiştir. Ancak, planın çizim tekniği ve ölçeği itibariyle C-3, C-7, C-9 ve D-2 plan hükümleri ile plandan doğrudan ölçü alınmasının ve yürürlükte bulunan alt ölçekliler ile uyumu sağlanmaksızın uygulamaya geçilmesinin önüne geçilmiştir.

Şu halde, yukarıda belirtilen sebepler ve ilişik işlem ve yazışma evrakında açıklanan hususlar karşısında, davacılar tarafça dava dilekçesinde ileri sürülen iddialarda maddi ve hukuki bakımından isabet bulunmamakta ve bu iddialar, dava konusu işlemin iptalini gerektirir herhangi bir husus ihtiva etmemekte; Bakanlığımızca yapılan onama işleminde, başta 3621 sayılı Kıyı Kanunu olmak üzere ilgili kanunlara ve diğer mevzuata, şehircilik ve planlama ilkeleri ile hizmetin gereklerine ve kamu yararına aykırı bir cihet bulunmadığından, haksız olan davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu‘nun 27/2. maddesinde, işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilebilmesi için "birlikte" gerçekleşmesi öngörülen idari işlemin "açıkça hukuka aykırı olması" ve işlemin "uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğacak olması" şartlan dava konusu işlemde beraber mevcut olmadığından; esasen maddi ve hukuki mesnedi bulunmayan ve kanuni şartları da gerçekleşmeyen yürütmenin durdurulması talebinin de reddi gerekmektedir.

Dava konusu işlemler ile alakalı belgeler ilişikte sunulmaktadır.

NETİCE ve TALEP: Yukarıda izah edilen ve re‘sen gözetilebilecek olan sebepler karşısında; haksız ve mesnetsiz açılan davanın ve şartları gerçekleşmeyen yürütmenin durdurulması talebinin reddi ile, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.

Mahmut KÜÇÜK
Bakan a.
Müsteşar V.

Okunma Sayısı: 999