ANTALYA KIRCAMİ'NİN YAPILAŞMAYA AÇILMASINI ÖNGÖREN ÇEVRE DÜZENİ PLANI'NI İPTAL EDİLDİ

GENEL MERKEZ ( )
01.12.2009 (Son Güncelleme: 02.03.2010 17:06:14)

T.C.
ANTALYA
2. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2008/896

KARAR NO : 2009/1146

DAVACILAR: 1- TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ANTALYA ŞUBESİ

2- ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ

3- TMMOB MAKİNE MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ

4- MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ

VEKİLİ : AV. ADEVİYE SEVDA MESCİ - Kışla Mah.52. Sok. Tat İşhanı No: 10/12  Merkez / ANTALYA

DAVACI: 5- ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI

VEKİLİ : AV. TUNCAY KOÇ - Meltem Mah. Bürohan Kat:2 Merkez / ANTALYA

DAVACI: 6- ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ ADINA ADNAN ÖZÇELİK

TMMOB Binası Meltem Mah. MURATPAŞA / ANTALYA

DAVALILAR : 1 - ANTALYA İL ÖZEL  İDARESİ BAŞKANLIĞI

VEKİLİ: AV. DERVİŞ ÇOBAN - Antalya İl Özel İdaresi Bayındır Mahallesi Gazi Bulvarı Merkez/ANTALYA

2- ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

VEKİLİ: AV. İBRAHİM KURT

Fabrikalar Mahallesi Dumlupınar Bulvarı No:3 Kepez/ANTALYA

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : KIRCAMİ BÖLGESİNİ GELİŞTİRME GÜZELLEŞTİRME KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ

Yeşilbahçe Mah 1446 Sokak A.Çiviler Apt. No:32/2 ANTALYA

DAVANIN ÖZETİ : Davacılar, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi 18/0112008 gün ve 58 sayılı kararı ile 08.02.2008 gün ve 10 1 sayılı Antalya İl Genel Meclisi kararı ile onaylanan Antalya 1/50.000 ölçekli çevre düzeni planının ve Antalya Büyükşehir Belediye Meclisince 15.02.2008 gün ve 84 sayılı kararı ile onaylanan 1/25 000 ölçekli nazım imar planının; yerleşime açılan ihtilaf konusu alanın önemli bir bölümünün Kırcami Bölgesi olarak adlandırılan yoğun tarım bölgesi olduğu, önceki planlamalarda tarım alanı olarak belirlenen bölgeye Toprak Koruma Kurulu tarafından olumlu görüş bildirilmesine ilişkin işleme karşı Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2007/1992 Esas sayısında açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verildiği, ihtilaf konusu planların 14.01.2008 onay tarihli Burdur - Antalya 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile uyumlu olmadığı, 1/100 000 ölçekli planda Kırcami Bölgesinin mutlak tarım alanı olarak planı olduğu, anılan plana ait hükümlerin 6.14 maddesinde mutlak tarım alanlarının özel ürün alanları dikili tarım alanları ile sulu tarım alanlarının tarımsal üretim dışında kullanılamayacağını kurala bağladığı, mevcut planlı alanların barındırabileceği nüfusun 3.500.000 bulduğu yerde yerleşime yeni alanların açılmasının 2020 yılına kadar ki nüfus planlaması açısından da uygun olmadığı, aynı bölgenin yapılaşmaya açılması yönündeki 1996 onay tarihli 1/5000 ölçekli imar planı hakkında yargı yerince iptal kararı verildiği iddialarıyla iptalini istemektedirler.

DAVALI ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI‘NIN SAVUNMASININ ÖZETİ: Davanın öncelikle süre aşımı ve davacıların dava açma ehliyetleri bulunmaması nedeniyle usul yönünden reddi gerektiğini, Kırcami Bölgesi ile ilgili alınmış Toprak Koruma Kurul kararı hakkında yargı yerince verilen yürütümenin İütipenin durdurulması kararının itiraz üzerine kaldırıldığını, bölgenin etrafının yıllardır imar planlı ve uygulaması bitmiş Yüksek katlı binalar ile uyumsuz olduğunu, bu durumun kentleşme süreci içerisinde olumsuz etkiler yarattığını, Tarım İl Müdürlüğünün 2 1.07.2093 tarih ve 11451 sayılı yazılarında Kırcami bölgesi sulu tarım alanı gözükmesine rağmen DSİ 7. Bölge Müdürlüğünün 25.08.2005 tarih ve 13309 sayılı yazılarında Kırcami Bölgesinde sulama sahası bulunmadığının belirtildiğini, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun l3/d maddesi gereği Kırcami bölgesini de kapsayan 1503 hektarlık alanın Tarım Dışı Maksatla Kullanılmasının Uygun Bulunduğuna dair Bakanlık kararı ve 5403 sayılı Kanunun 13. Maddesi kapsamında da kamu yararı kararı alındığını, bu karara uygun olarak da planlama yapıldığını, ileri sürerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DAVALI ANTALYA İL ÖZEL İDARESİ‘NİN SAVUNMASI‘NIN ÖZETİ: Dava konusu planlarla ilgili işlemlerin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapıldığını, söz konusu planların Yasa gereği il Genel Meclisinde görüşüldüğünü, işlemlerde usul ve Yasaya aykırılık bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL (DAVALILAR YANINDA) DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: 194 sayılı İmar Kanunu‘na göre imara açılacak alanla ilgili gerekli tüm kararların alındığını, Akdeniz Üniversitesi tarafından hazırlanan değerlendirme raporunda Kırcami Bölgesinin optimum seracılık yöresi olmasının mümkün bulunmadığını, bölgede sulama sahası olmadığını, etrafı. yüksek binalarla çevrili Kırcami Bölgesinde yaşayan insanların tarım yapmaya zorlanmasının kullanılan zirai ilaçların yan etkilerinin şehre yakınlık nedeniyle riskli olduğunu, bölgenin kentsel işletmelerle çevrilmesi neticesinde özelliğini fazlasıyla kaybettiğini, planlı bir kentleşme yerine gecekondulardan oluşan yapılaşmanın turizm bölgesine yakışmayan görüntü kirliliğine sebep olduğunu, ileri sürerek davanın reddi gerektiği belirtilmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Antalya 2. İdare Mahkemesi‘nce, dava dosyasının tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin esası hakkında gereği görüşüldü:

Davalı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.

Dava, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi 58 sayılı kararı ile 18.01.2008 ve 08.02.2008 tarih ve 101 sayılı Antalya il Genel Meclisi kararı ile onaylanan Antalya 1/50 000 ölçekli çevre düzeni planının ve Antalya Büyükşehir Belediye Meclisince 15.02.2008 gün ve 84 sayılı kararı ile onaylanan 1/25 000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılmıştır.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6. maddesinin, (b) fıkrasının, 3. bendinde; "İl çevre düzeni planı; valinin koordinasyonunda, Büyükşehirlere Büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni planı belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanır. Belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planı ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılır veya yaptırılır ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanır." Düzenlemesi yer almış bulunmaktadır.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu‘nun 7. maddesinin, (b) bendinde; Çevre düzeni planına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar planını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak; büyükşehir içindeki belediyelerin nazım plana uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar planlarını, bu planlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon planlarını ve imar ıslah planlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek; nazım imar planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar planlarını ve parselasyon planlarını yapmayan İlçe ve ilk kademe belediyelerinin uygulama imar planlarını ve parselasyon planlarını yapmak veya yaptırmak Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmış bulunmaktadır.

3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesinin ( D) fıkrasında: "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama imar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. Kesinleşen imar planlarının bir kopyası Bakanlığa gönderilir" hükmü yer almaktadır.

İmar planları; insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağı koruma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve zamanda yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir.

İmar planlarının yargısal denetiminde de bütün bu hususlara uyulup uyulmadığının taşınmazın yer, büyüklük, konum ve işlevi açısından imar planında ayrıldığı amaca şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden; "Antalya Büyükşehir Belediyesinin Kırcami Bölgesi olarak adlandırılan ve içerisinde Doğyaka, Topçular, Mehmetçik, Yeşilova Alan, Kırcami, Güzeloluk ve Zümrütova mahallelerini kapsayan "Kent İçi Tarım ve Planlama Alanı"o larak planlanan yaklaşık 1503 hektar alana sahip sahada ilave imar amaçlı tarım dışı arazi kullanımına dair yaptığı başvurunun İçişleri Bakanlığının kamu yararı vermesini müteakiben Toprak Koruma Kurulunca en fazla E=0,50 koşulunu aşmamak kaydıyla uygun görülmesi kararını uygun bulan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı işlemi üzerine sözü edilen alanın 0.50 emsalli "Orta Yoğunluklu Kentsel Gelişme Alanı" olarak planlanması yönünde II Etap 1/50 000 ölçekli Stratejik Fiziki Plan Revizyonunun 18.01.2008 gün ve 58 sayılı Büyükşehirr Belediye Meclis kararı ile uygun bulunduğu, anılan karar doğrultusunda hazırlanan 1/50 000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planının 08.02.2008 gün ve 101 sayılı İl Genel Meclis kararı ile uygun bulunduğu, Toprak Koruma Kurulu kararı ile belirlenmiş olan yapılaşma oranı dikkate alınarak E: 0.41-0.80 değerleri arasında Orta Yoğunluklu Kentsel Gelişme Alanı olarak belirlenmesi yönünde 1/25 000 ölçekli nazım imar planın 15.02.2008 gün ve 84 sayılı Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile onaylandığı, bakılan davanın da anılan bölgenin nitelikli tarım arazisi olduğundan bahisle yerleşime açılmasında kamu yararı bulunmadığı belirtilerek Kırcami Bölgesini Orta Yoğunlukta Yerleşime Açılması yönünde alınan planlama kararlarının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, ihtilaf konusu Büyükşehir Belediyesi Meclis kararı ve İl Genel Meclis kararı ile "Kentsel Gelişim Alanı " kullanım kararı getirilen alanın yerleşim bölgesi olarak planlanmasında zorunluluk ve kamu yararı bulunup bulunmadığı ile yerleşime açılan alanda belirlenen arazi kullanım kararlarının planlama ilkeleri ile şehircilik esasları ve kamu yararı bakımından uygun olup olmadığı uzman bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden, Mahkememizin 06.08.2008 gün ve 2008/ 896 esas sayılı kararı ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, anılan karar gereğince res‘en seçilen bilirkişiler Ziraat Mühendisi-Bölge Planlamacısı Prof . Dr. Duran Taraklı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Baykan Günay ve Doç. Dr. Çağatay Keskinok‘ tan oluşan bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda özetle; "Dava konusu planlama kararlan ile gelişmeye açılmak istenen Kırcami Bölgesiyle ilgili olarak bilirkişi kurulunun, dava konusu planlama kararını, A) koruma gereklilikleri ile B) kentsel gelişme dinamikleri, büyüme eğilimleri ve kentsel üst biçim ilişkisi kapsamında değerlendirdiği, Kurulun, her iki konunun, koruma-gelişme arasında sağlıklı bir ilişkinin yaratılması ve koruma-kullanma dengelerinin kurulması açısından birbirleriyle ilişkili olarak değerlendirilmesinin kamusal yararlara ulaşılması açısından gerekli olduğunu düşünmekte olduğu, koruma gereklilikleri, tarım topraklarının korunması açısından, Kırcami sahasındaki alanın tamamına yakınının sulanan, mutlak tarım alanı olduğu, sulama suyunun olmasına rağmen mutlak tarım toprağının sulanmaması, ekilip biçilmemesi, tarım yapılmayıp boş bırakılması, o toprak parçasının doğal yapısının göz ardı edilmesini gerektirmeyeceği, bugünkü haliyle kentsel kullanma alanları ile çevrilmiş olan dava konusu Kırcami bölgesi; 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu"nun 3. maddesine uygun olarak "Sulu Tarım Arazisi" niteliğinde olduğu, Kırcami alanındaki dava ve inceleme konusu arazinin "Mutlak Tarım Arazisi" niteliğinde olduğu, Yasaya göre dava konusu alanın tarım dışı amaçlarla kullanılmasının mümkün olmadığı, burada tarım dışı amaçlarla kullanımı için gereken koşulların oluşmadığı, dava konusu Planlama Raporunda dile getirilen ve hatta "önlem alınmadığı takdirde kent planlamasında ve yönetiminde sosyal bir huzursuzluk kaynağı olacağı ileri sürülen, iki farklı toplumsal ve kültürel bünyenin varlığı sorununun, tarımsal alanların korunması yaklaşımından farklı bir şey olduğu ve tarımsal alanların yapılaşmaya açılması için gerekçe yapılamayacağı, Ekolojik koridorun sürekliliği ve yakın çevredeki açık alanlar sisteminin korunması açısından, dava konusu Kırcami Bölgesinin, her ne kadar kıyıdaki kimi gelişmeler ile kesintiye uğramış olsa bile, Toroslardan gelen Düden çayı ve çevresindeki ekolojik koridorun ve hava limanı da dahil olmak üzere bölgedeki açık alan sisteminin deniz yönünde açılan bir parçası olduğu ve korunmasında yarar olduğu, bu bölgede tarımsal alanların yanı sıra Düden çayı boyunca açık alan sistemlerinin sürdürülmesinin, metropoliten alan içinde açık alanlar sisteminin oluşumuna katkısı ve belirli düzeyde de ekolojik onarım ve koruma-geliştirme açısından sunacağı olanakların yadsınamayacağı, üzerindeki tarımsal üretim nedeniyle yapılaşmamış olan Kırcami Bölgesinin, Akdeniz‘e doğru ekolojik sürekliliği ve bütünlüğü bulunan Düden çayı Havzasının sürekliliğine katkıda bulunduğu ve onun önemli bir parçası olduğu, Kentsel riskler açısından, geçmiş planlama çalışmalarından başlayarak, Kırcami Bölgesi‘nin, Altınova, Pınarlı, Yeşilova Bölgelerini de kapsayan ve Düden çayı Havzası içinde yer alan bölgenin tarımsal alan-açık alan kullanımının sürdürüldüğü, tarımsal alan kullanımı ve tarımsal alanların korunması ve Düden çayı boyunca açık alan sistemlerinin sürdürülmesi yanı sıra Kırcami Bölgesinin yapılaşmaya açılmamasının, Hava Limanındaki, gerek uçuş güvenliği gerekse yerdeki güvenlik açısından önemli bir olanak olduğu, bu olanağın, bölgenin yapılaşmaya açılmasıyla yitirileceği, bunun da, giderek işlevi ve stratejik önemi artan Hava Limanını zaman içinde her yönüyle kısıtlamasının beklenmesi gerektiği, bu nedenle, Kırcami Bölgesinde öngörülen yapılaşmanın Havalimanı açısından ilişkisini göz ardı etme olanağı bulunmadığı, risk etkenlerinin yanı sıra dava konusu yapılaşma kararı ile Hava Limanının doğal olarak yarattığı ve yaratacağı çevresel kirlilikle (hava kirliliği, gürültü kirliliği vb) doğrudan karşı karşıya kalması kaçınılmaz olan bir kent çevresinin yaratılacağı, bölgenin üzerindeki tarımsal kullanımının sonucu olarak düşük yoğunluğu nedeniyle dile getirilen kirlilikten toplam etkilenme düzeyinin kaçınılmaz olarak daha düşük olduğu, dava konusu plan ile bölgede öngörülen 90 Bin kişilik nüfusun doğrudan kirlilikten etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu, dava konusu Kırcami Bölgesini de içine alan oldukça geniş bir açık alan sisteminin/koridorunun varlığı Hava Limanı çevresinde oluşan kirliliğin belirli noktalarda sıkışmasını ve toplanmasını engellediği, özetle, kent ve Hava Limanı arasında kesintisiz bir kentsel gelişme bölgesi yaratılmasının, çevresel etkiler, kentsel riskler açısından sakıncalı olacağı, çevresel etkiler ve kentsel riskler açısından, dava konusu Kırcami Bölgesi‘nin, tarım dışı amaçla kullanılmasında kamu yararı olmadığı, B)kentsel gelişme dinamikleri, büyüme eğilimleri ve kentsel üst biçim ilişkisi açısından; Alanın tarımsal niteliğinin değiştiğine ilişkin gerekçelerin doğru olmadığı, alanın küçük bir bölümünde ortaya çıkan tarım dışı kullanımların tekil örnekler olduğu, bu konuda denetim sorumluluğu ve yetkisi olan davalı idarenin söz konusu düzensiz yapılaşma örneklerini gerekçe göstermiş olmasının anlamlı olmadığı, Kırcami Bölgesinin tarımsal niteliği ve kullanma düzeninin sürdüğü, alana yönelik rant beklentilerinin, alanın tarımsal kullanımından vazgeçilerek kentsel gelişmeye açılmasının gerekçesi olamayacağı, bu alanı değişik zamanlarda planlama çalışmalarıyla kentsel gelişmeye açma girişimlerinin rant beklentilerini canlı tutmuş olduğu, dava konusu Kırcami Bölgesinin seçeneğinin bulunmadığı ve metropoliten alanda tarımsal nitelikli önemli bir alanın tüketilmesinde ve kentsel gelişmeye açılmasında kamu yararı olduğu savlarına karşın, farklı gelişme seçeneklerinin bulunabileceğini, dava örneğinde, ne gereğinden fazla gelişmeye açılmış olan imarlı alanda bir küçülme yaratılmakta ne de bu imarlı alanın, Antalya Merkez Bölgesindeki gelişmenin "desantralize" edilebilmesi açısından sunduğu olanaklardan yararlanılmakta olduğu, dile getirilen koşullar altında, Kırcami gibi tarımsal niteliği güçlü bir bölgenin, kentsel gelişmeye açılmak istenmesinin ne tür bir kamusal yarara yönelik olduğu sorusunun yanıtsız kaldığı, dava konusu 1/25 000 ölçekli planın kent merkezinde MİA olarak ayrılan bölgede dönüşüme işaret etmekte olduğu, bu dönüşümün sonucu gerektirdiği konut gereksinmesinin Kırcami Bölgesinin tarımsal kullanımdan kentsel kullanıma dönüştürülmesiyle karşılanmaya çalışılmakta olduğu, buna karşın, dava konu plan raporunda, kentteki konut stokuna, kent merkezindeki konut stokuna ilişkin herhangi bir verinin yer almamasının, bir başka deyişle, dile getirilen dönüşümün gerektirdiği yeni konut alanı gereksinmesinin, kentteki konut stokuna ilişkin herhangi bir incelemeye ya da veriye dayanmamasının ve kent Merkez Bölgesinde sağlanan ek imar haklarının yarattığı yapılı alan stokuna değinilmemesinin önemli bir eksiklik olduğu, bunlar yapılmaksızın yeni konut gereksinmesi tariflenmesi ve bu gereksinmenin tarımsal niteliği güçlü bir bölgede sağlanmaya çalışılmasının kamusal yararlar açısında doğru olmadığı, Hizmet sunumu ve teknik alt yapı sürekliliği gerekçesi ile ilgili olarak; doğru yaklaşımın, kentsel gelişme alanları ile yan yana onlarla bütünleşen konumda yer alan koruma alanlarının varlığının zorunlu olarak ortaya çıkardığı kent üst biçimini akılcı (rasyonel) hale getirecek bir hizmet sunum ve teknik altyapı düzeninin yaratılması olacağının" ifade edildiği görülmüştür.

Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı idareler tarafından rapora yönelik yapılan itirazlar raporda yer alan detaylı açıklamalar nedeniyle yerinde görülmeyerek rapor hükme esas alınmıştır.

Bu durumda; dava konusu meclis kararları ile "Kentsel Gelişim Alanı " kullanım kararı getirilen Kırcami Bölgesinin yerleşime açılması; tarım topraklarının korunması çerçevesinde koruma gereklilikleri, kentsel gelişme dinamikleri, büyüme eğilimleri ve kentsel üst biçim ilişkisi açısından yaratacağı kentsel riskler çerçevesinde uygun bulunmadığı, uzman bilirkişi incelemesi ile sabit olduğundan ihtilaf konusu bölgenin tarım dışı amaçla kullanım sonucunu doğuran dava konusu planlama kararlarında; şehircilik esasları , planlama ilkeleri ile kamu yararına bu çerçevede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan; bölgenin planlaması yapılarak yerleşime açılmasına imkan veren 04. 10.2007 tarihli kamu yararı onayı ile 25.10.2007 tarihli "tarım dışı amaçla kullanılabileceği" yönündeki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı onayına karşı Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2008/992 esasına kayıtlı olarak açılan davada, 30.07.2009 tarih ve 2009/994 karar sayısında "iptal" kararı verilmiş bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu imar planlarının İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca belirlenen 200,00 TL avukatlık ücretinin müştereken ve müteselsilen davalı idarelerden alınarak davacılar TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ANTALYA ŞUBESİ,  ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ, TMMOB MAKİNE MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ, MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ vekili ile ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI vekili için ayrı ayrı ödenmesine, hakkında karar verilmeyen 21,40.-TL yürütmenin durdurulması istem harcı; keşif ve bilirkişi ücretinden artan kısım ile artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, müdahil tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içerisinde Danıştay Başkanlığı‘na temyiz yolu açık olmak üzere, 30/09/2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan MUSTAFA KEMAL ÖNDER

Üye IŞIL YILMAZ

 Üye ALİ RIZA ALTUN

Okunma Sayısı: 1460