MERKEZİ İDAREYLE MAHALLİ İDARELER ARASINDA GÖREV BÖLÜŞÜMÜ VE HİZMET İLİŞKİLERİNİN ESASLARI İLE MAHALLİ İDARELERLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME HAKKINDA TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI'NIN GÖRÜŞÜ

GENEL MERKEZ ( )
24.06.2003 (Son Güncelleme: 24.06.2003 14:12:08)

Merkezi yönetim ile yerel yönetimler (belediye ve il özel idareleri) arasındaki görev-yetki ve sorumlulukların belirlenmesi amacıyla hazırlanan ve geçmiş yıllarda İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan fakat yasalaşamayan tasarı taslaklarının yeniden düzenlenmesiyle oluşan kanun hükmünde kararname, çeşitli yasalarda değişiklikler yapmak yetinmektedir.

Yerel yönetimlerin gelirlerini artırma, belediyelerin dış borçlanma koşullarını belirleme, afet yönetimindeki belirsizlikleri giderme, yerel yönetimlerin katılımcılık boyutunda çalışma koşullarını belirleme, personel çalıştırma koşulları ile karar verme süreçlerini düzenlemeye çalışan KHK, önemli bazı eksiklikleri içermesi nedeniyle yıllardır sözü edilen "mahalli idareler reformu" nitelemesine uygun değildir.

1998 ve 1999 yıllarında bu amaçla hazırlanan tasarı taslaklarının incelenmesi sonucu, ülke genelinde yerel yönetim yapılanmasının nasıl olması gerektiği konusunda, bazı genel ilkeler konusunda oydaşma sağlanmasına karşın, farklı yaklaşımların sergilendiği görülecektir. TBMM'DE İLGİLİ KOMİSYONLARDA TARTIŞILAN FAKAT SEÇİM NEDENİYLE KADÜK OLAN 1998 TARİHLİ İLK TASLAKTA, İL ÖZEL İDARELERİ TEMEL YEREL YÖNETİM BİRİMLERİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ, İLÇE ÖZEL İDARELERİ KURULMASI BYKP HEDEFİ OLMASINA RAĞMEN BU YOLA GİDİLMEMİŞ VE YENİ BİR MODEL OLARAK İLÇE KÖY BİRLİKLERİ MODELİ ÖNERİLMİŞTİR. 1999 TARİHLİ İKİNCİ TASLAK İSE, REFORM İDDİALARINDAN VAZGEÇMİŞ, İL ÖZEL İDARELERİNİN TEMEL YEREL YÖNETİM BİRİMLERİ OLMASI KONUSUNDA KISMEN GERİ ADIM ATILMIŞ, İLÇE KÖY BİRLİKLERİNDEN VAZGEÇİLMİŞ, İLÇE ÖZEL İDARELERİNDEN SÖZ EDİLMEMİŞTİR. BELEDİYELEŞME NÜFUS EŞİĞİNİN 5000'e yükseltilmesi suretiyle, daha az nüfusa sahip yerleşmelerin yönetim sorunu, köy tüzel kişiliği yapısına dokunmaksızın ve bu birimleri güçsüzleştirerek, yönetim sistemini il-ilçe yerel ve genel yönetim birimleriyle aşılmaya çalışılmıştır. Kırsal ve kentsel yerel yönetim ayrımının sürdürülmesi, belediyeleşmenin güçleştirilmesi, büyükşehir belediyelerinin boyutlarının bölgesel boyutlara yükseltilmesi, kırsal kentlerin genel ve yerel yönetim sisteminde temel birimler haline getirilmesi, köy tüzel kişiliğinin etkisizleştirilerek kırsal yerleşmelerinin yönetiminin mekan yönetiminden alan yönetimine dönüştürülmesi şeklindeki tercihler ülke genelinde uzlaşma sağlanmamış tercihlerdir.

1998 ve 1999 tarihli iki tasarı taslağının harmanı izlenimi veren fakat 1999 tarihli tasarının düzeltilmiş hali olan mevcut KHK, ülke genelini ilgilendiren ve üzerinde uzlaşma sağlanmamış konuları içermesi nedeniyle; Başbakanlığa verilen yetki tasarısındaki konulardan biri olmasına karşın KHK şeklinde değil, TBMM komisyonlarında ve genel kurulunda tartışılarak ve uzlaşma sağlanarak kabul edilecek bir Yasa ile düzenlenmelidir.

KHK'NIN GENEL ANLAMDA ELEŞTİRİSİ YAPILACAK OLURSA;

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDEKİ YERELLEŞTİRME MODELİNE UYGUN İLKELERİ İÇERMEKTEDİR. ÖZELLEŞTİRME TERCİHİ ŞEHİRLER ARASI OTOBÜS TERMİNALİ KURMA YETKİSİNİN ÖZEL SEKTÖRE AÇILMASI, HAZİNE ARSALARININ PİYASAYA SUNULMAK ÜZERE BELEDİYELERE DEVRİ, GELECEK YILLARA SARİ YÜKLENMELER BAŞLIĞI ALTINDA BİR ÇOK HİZMETİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA GÖRDÜRÜLMESİ ŞEKLİNDE AÇIKÇA ORTADADIR.

YEREL YÖNETİMLERİN GELİRLERİNİ ARTIRMAK İÇİ YAPILAN DÜZENLEMELERDEN BİRİ OLAN ARSA POLİTİKASINDA, KENTSEL TOPRAKLARDA DOĞAN RANTLARIN KAMUYA DÖNDÜRÜLMESİ İÇİN BİR DÜZENLEME ÖNGÖRÜLMEMİŞTİR. ARSA POLİTİKALARI İÇİNDE, TARIM TOPRAKLARININ KORUNMASININ YAŞAMSAL ÖNEMİ AÇIKTIR. BUNA KARŞIN, BU TOPRAKLAR HIZLI KENTLEŞME, DENETİMSİZ VE SORUMSUZ GELİŞME VE DÜZENSİZ SANAYİLEŞME İLE YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYADIR. BİR İLİN TAMAMININ BÜYÜKŞEHİR GELİŞME ALANI OLARAK BELİRLENMESİ İLE NİTELİKLİ TARIM ALANLARI, ÇAYIR-MERALAR, ORMANLAR, KIYILAR YOK EDİLMEK İSTENMEKTEDİR. BU BAĞLAMDA, NİTELİKLİ TARIM ALANLARI, SU HAVZALARI, ÇAYIR-MERALAR VE KIYILARI KORUYUCU MEVZUAT HÜKÜMLERİNİN HER ÖLÇEKTEKİ PLANLARDA VE KAMULAŞTIRMALARDA DİKKATE ALINMASI VE İLGİLİ KURUMLARDAN OLUMLU GÖRÜŞ ALINMADAN BELEDİYE MECLİSİ KARARLARIYLA BURALARIN YERLEŞMEYE AÇILMAMASI SAĞLANMALIDIR. ANCAK BU KONUDA, KHK'da ilgili mevzuat doğrultusunda görüş alınması konusuna, OSB yerleri hariç değinilmemiştir.

Kamu mülkiyetindeki arsa satışları yani kamu arazilerinin özelleştirilmesi suretiyle, kentlerin planlı ve sağlıklı gelişimi için kullanılabilecek en önemli araç yitirilmektedir.

Hazine arazilerinin tespitinin bitirilememesi ve merkezi ve yerel yönetimler arasında sürekli paylaşıma konu olması bu arazilerinin yasal olmayan kullanımlara açılmasına yol açmıştır. Mevcut KHK ile bu arazilerin yerel yönetimlere devredilerek satılması çözüm yolu olarak görülmektedir ve bu tercih yanlıştır.

Bölge planlama çalışmalarının yapılmaması ve "varsa bölge planlarına uygun" söylemiyle bu planların yapılmasına aslında gerek olmadığının vurgulanması nedeniyle, alt ölçek planlar rasyonel kararları içermemekte; planı yapan yerleşim birimi, kendi iç dinamiklerini dikkate almakta fakat ülke ve bölgedeki üretim, tüketim, dağılım stratejilerinden uzak bir mantıkla kararlar üretmektedir. Oysa, potansiyelleri, kaynakları, kendine yeterlilikleri, fazlalıkları ve gereksinimlerine göre planlama bölge ve alt bölgeleri belirlenmelidir. Mevcut KHK, bu konuda her il için İl Gelişme Planlarını getirerek Bölge Planlama çalışmalarını aslında olanaksızlaştırmaktadır.

Farklı plan kademeleri arasındaki gerekli ilişkilerin kurulamaması yanı sıra, yapılan plan değişiklikleri ve mevzii planlar ile plan bütünü gözden kaçırılmakta ve yasa dışı gelişmelerle nitelikli tarım alanları, ormanlar, kıyılar, meralar yok edilmektedir. KHK, bu konuda da net olarak olumlu bir tavır almamıştır.

İmar planı üretim sürecinde, kamu adına, planı denetleyecek bir düzenek kurulamaması nedeniyle, planı yapan ve denetleyen kurumun aynı olması kentsel rant paylaşımının zeminini oluşturmaktadır. KHK ile getirilen İl İmar Planlama Kurulu bu yapılanmada bir değişiklik yapmamıştır. Kurul içinde fiziksel alan kullanıcı ve koruyucu ilgili tüm bakanlık temsilcileri ile ilgili meslek odalarına yer verilmemiştir. Bu kesimlerin "katılımcılık" adına sadece hazırlık sürecinde kurul ve komisyonlara katılması fakat karar sürecinde oy kullanamaması, istenen katılımcılığı sağlamayacağı gibi, kamu yararına sağlıklı kararların üretilmesini de olanaksızlaştıracaktır.

Yerel yönetim birimlerinden biri olan Köy Yönetimi ile ilgili bir düzenleme getirilmezken, ölçeklerle oynanarak (nüfusun 2000’den 5000’e çıkarılması) belediyeleşme sınırlandırılmakta ve istenirse köy statüsüne dönüş özendirilmektedir ve köyleri yönetimi İl Özel İdarelerinin içinde düşünülmektedir.

Belediyeleşme politikasında nüfus eşiğini yükseltmek, kaynakların daha az belediye arasında paylaştırılması ile kaynak kullanımında etkinliği artırabilir. Ancak bu durumda, nüfus eşiğinin altındaki yerleşmeler köy tüzel kişiliğine sıkıştırılır ki, günümüzdeki yapısı ile köy tüzel kişiliği ne mekana ne de orada yaşayanlara tatmin edici hizmetlerin götürülmesini sağlayabilecek özelliklere sahiptir.

KHK, hükümet içindeki farklı Bakanlıklarca hazırlanan Yasa tasarı taslakları ile çelişen hükümleri içermektedir. Örneğin, kırsal altyapı hizmetlerinin il özel idarelerine bırakılması Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'NÜN YENİDEN YAPILANMASINI ZORUNLU KILMAKTADIR. BU KONUDAKİ DOĞRU YAKLAŞIM, KÖY YOLU, İÇME SUYU GİBİ HİZMETLERİN DEVRİNDEN SONRA TARIMSAL ALTYAPI HİZMETLERİ İÇİN YENİ BİR GENEL MÜDÜRLÜĞÜN (TOPRAKSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ) KURULMASI VE TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI'na bağlanmasıdır. KHK ile bu konu ortada bırakılmıştır. KHGM'NİN SORUMLU OLDUĞU DEVLET BAKANI TARAFINDAN KÖY HİZMETLERİ BAKANLIĞI'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarı Taslağı ile bu bakanlığa bağlı olmak üzere Köyyolları ve İçme Suları Genel Müdürlüğü (YS) ve Toprak Muhafaza ve Sulama Genel Müdürlüğü (TOPRAKSU) Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarıları hazırlanmış ve görüşe sunulmuştur. Ayrıca, KHGM tarafından hazırlanıp görüşe sunulan Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanun Tasarı Taslağındaki koruyucu ilkelere bu KHK'DA YER VERİLMEMİŞ, OLUŞTURULAN YEREL TOPRAK KORUMA KURULU'nun görev-yetki ve sorumlulukları bir çok açıdan işlevsiz kılınmış, Arazi Kullanım Planlarını kimin hazırlayacağı konusunda yetki karmaşasını artırmıştır.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan İmar ve Şehirleşme Kanunu Tasarı Taslağında, mevcut KHK'DAN FARKLI BİR PLAN HİYERARŞİSİ ÖNERİLMİŞ, AYRICA PLAN DENETİM KOMİSYONU OLUŞTURULMUŞTUR.

HAZIRLANAN BU YASA TASARI TASLAKLARININ, MEVCUT KHK'ya göre düzeltilmesi ise, ülke gerçekleri açısından ciddi olarak irdelenmelidir. Ayrıca, farklı siyasi partiler arasında oydaşma sağlanamaması yanı sıra, hükümet üyeleri arasında da bir uzlaşma olmaması nedeniyle bu KHK’nın yasa olarak düzenlenmesi daha doğru olacaktır.

II. MADDELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

KHK ile merkezi ve yerel görev paylaşımı yapılırken, Madde 1 (c) bendinde, "ormanların yönetilmesi, işletilmesi ve gözetilmesi, toprağın, doğal kaynakların ıslahı ve geliştirilmesi ve ekolojik dengenin korunması hizmetleri"nin merkez sorumluluğunda bırakılması doğru bir yaklaşımdır.

Kırsal altyapı hizmetlerinin (yol, içme suyu, kanalizasyon vb) yerel yönetimlere bırakılması da doğru bir yaklaşımdır.

KHK'NIN DEĞİŞİK MADDELERİNDE, TOPRAK VE ARAZİ KULLANIMI KONUSUNDA ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER YER ALMASINA KARŞIN, BU KULLANIMLARDA NİTELİKLİ TARIM ARAZİLERİ VE ÇAYIR-MERALAR İÇİN "KORUMACILIK İLKESİ" ÇERÇEVESİNDE YETERLİ İFADELER YER ALMAMIŞTIR. BU BAĞLAMDA, NİTELİKLİ TARIM ALANLARININ YETENEKLERİNE UYGUN KULLANILMASINI SAĞLAMAK AMACIYLA, AŞAĞIDAKİ MADDELERDE BAZI EKLEMELERİN YAPILMASI VEYA BAZI MADDELERİN YENİDEN DÜZENLENMESİ GEREKMEKTEDİR. BU DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİNDE YER ALAN İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ KHGM'nin ilgili mevzuatı yani, yağışa bağlı (kuru) tarımda I. ve II., sulu tarımda I., II., III. ve IV. sınıf araziler ve ekonomik ölçülerde ürün alınan dikili arazilerin amaç dışı kullanılmaması ile Mera ve Orman Yasalarındaki koruyucu hükümlerdir.

İmar ve kentleşmenin gerçekleşeceği mekanın toprak olması nedeniyle, detaylı temel toprak etütlerine dayalı arazi yetenek sınıfları belirlenmeli ve farklı sektörlerin kullanımını sağlamak üzere yer seçimi öncesi Arazi Kullanım Planları hazırlanmalıdır. KHK ile, toprakların ıslahı ve geliştirilmesi merkezi yönetimin sorumluluğuna bırakıldığına göre, bu çalışmaların yapılmaması halinde toplum yararının ön planda tutulması sağlanamayacak ve arsa spekülasyonu ve rant savaşımı yerel ölçekte hızlanacaktır.

Madde.12’deki Ek Madde 2 gereğince, Belediyeler (Büyükşehir belediyeleri dahil) düzenli kentleşmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticari alan ihtiyacını karşılamak amacıyla imarlı ve altyapılı arsalar üretmek, konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma yapmak yetkisine sahiptir.

Maddede, kentsel arsa oluşturulurken nitelikli tarım alanları, çayır-meralar gibi mutlak korunması gereken alanlar açısından herhangi bir kısıtlama veya görüş alma zorunluluğu getirilmemiştir. Ülke gerçekleri, nitelikli tarım alanı ve çayır-mera alanının azlığı, Anayasa ve çeşitli yasaların ilgili maddeleri gereği bu alanların korunması gerekmektedir. Bu nedenle, Ek madde 2’ye “...beldenin konut, sanayi ve ticari alan ihtiyacını karşılamak amacıyla ilgili mevzuat gereğince olumlu izin alındıktan sonra imarlı ve altyapılı arsalar üretmek” eklemesi yapılmalıdır.

Madde 16 (b) bendindeki “Büyükşehir çevre düzeni planı, 1/50.000 ve 1/5.000 ölçekler arasındaki nazım imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylamak...” ifadesi, “...çevre düzeni planı, 1/50.000 ve 1/5.000 ölçekler arasındaki nazım imar planlarını ilgili mevzuat gereğince olumlu izin alındıktan sonra yapmak, yaptırmak ve onaylamak...” şeklinde düzeltilmelidir.

Madde 19 Ek madde 3’te “Büyükşehir belediyelerinin her türlü imar uygulama yetkisinin İl İmar ve Gelişme Planlarına uygun olarak hazırlanması zorunludur” denilmektedir.

Ek madde 5’te, Büyükşehir gelişim alanı belirlenirken büyükşehir belediye meclisinin kararı ve il imar planlama kurulunun onayı yeterli sayılmıştır. Ayrıca bu alan, DPT Müsteşarlığının uygun görüşüyle gerektiğinde ilin tamamını kapsayacak şekilde belirlenir.

Bir ilin tamamını gelişme alanı sayıp, planlama yetkisini büyükşehir belediyesine vermek çeşitli sorunlara ve yetki karmaşasına yol açacaktır. Özel Çevre Koruma Alanları, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’na bağlı alanlarda planlamada sorunlar oluşacaktır. Ayrıca toprak rantının paylaşımı hızlanacağı için bu maddeye, “ özel kanunlarla korunan alanlar ile nitelikli tarım alanları ve çayır-meralar hariç ilin tamamını kapsayacak şekilde...” ifadesi eklenmelidir.

Madde 21’de, 13 (b)’de karayolu yapımı düzenlenirken yol güzergahlarının yanlış seçilmemesi için “ ... sanat yapılarını ilgili mevzuat gereğince olumlu izin alındıktan sonra yapmak, ...” ifadesi eklenmelidir.

13 (d)’de ilgili mevzuat hükümlerine uygunluk ifadesi olumludur. OSB Yasası ve OSB Yerseçimi Yönetmeliğine göre nitelikli tarım alanları için KHGM, tarım reformu alanları için TRGM, su havzalarında ve sulama-drenaj alanlarında DSİ, mera alanlarında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve çevresel etkileri için Çevre Bakanlığı'’DAN GÖRÜŞ SORULMAKTADIR.

ÖZELLİKLE KUM, ÇAKIL VE TOPRAK OCAKLARININ ALÜVYAL TOPRAKLARA VE AKARSU YATAKLARINA VERDİKLERİ ZARAR DİKKATE ALINARAK MADDE 29’DAKİ MADDE 1, “..TAŞ, KUM, ÇAKIL VE TOPRAK OCAKLARI İLGİLİ MEVZUAT GEREĞİNCE OLUMLU İZİN ALINDIKTAN SONRA İL ÖZEL İDARELERİNCE İŞLETİLİR” ŞEKLİNDE DÜZELTİLMELİDİR.

MADDE 30’DA PLAN HİYERARŞİSİ BÖLGE PLANI, İL GELİŞME PLANI, ÇEVRE DÜZENİ PLANI, İMAR PLANI VE İMAR PLANLARI DA NAZIM İMAR PLANI VE UYGULAMA İMAR PLANI ŞEKLİNDE KURULMUŞTUR. BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI’NCA HAZIRLANAN “İMAR VE ŞEHİRLEŞME KANUNU TASARI TASLAĞI” NDA İSE İL GELİŞME PLANLARINA YER VERİLMEMİŞ, MEKANSAL VE İŞLEVSEL BÜTÜNLÜK ARZEDEN BİR VEYA BİRDEN FAZLA İL SINIRLARI BÜTÜNÜNDE VEYA BİR KISMINDA MEKANSAL STRATEJİ PLANLARI (ALT BÖLGE PLANI) GÜNDEME GETİRİLMİŞTİR VE BU YAKLAŞIM BÖLGESEL GELİŞME AÇISINDAN DAHA DOĞRUDUR. SADECE İL İDARİ SINIRLARINA GÖRE HER İLİN PLANLAMA YAPMASI RASYONEL OLMAYACAKTIR.

MADDE 31 (B) BENDİ, “BELEDİYE TEŞKİLATI KURULAN YERLERDE EN GEÇ İKİ YIL İÇİNDE JEOLOJİK-JEOTEKNİK VE DETAYLI TOPRAK ETÜTLERİ VERİLERİ DİKKATE ALINARAK İMAR PLANLARININ YAPTIRILMASI ZORUNLUDUR” ŞEKLİNDE DÜZELTİLMELİDİR.

MADDE 32 (B)’DEKİ, ALT DÜZEY PLANLARI YÖNLENDİRİP GEREKLİ STRATEJİLERİ SAĞLAYACAK İL GELİŞME PLANLARININ HAZIRLANMASINDAN SORUMLU OLAN İL İMAR PLANLAMA KURULU’NUN YAPISININ DA TARTIŞILMASI GEREKİR. İL GELİŞME PLANI İL GENELİNDE FİZİKSEL GELİŞİMİ DOĞAL, TARİHİ VE EKOLOJİK ÇEVRE DEĞERLERİNİN KORUNMASI DA GÖZETİLEREK YÖNLENDİRMEYİ AMAÇLAMAKTADIR. O HALDE AYNI KONUDA GEÇMİŞ YILLARDA HAZIRLANAN TASLAKTA OLDUĞU ŞEKİLDE VE BAZI EKLEMELERLE, FİZİKSEL GELİŞİMDEN ETKİLENEN SEKTÖR TEMSİLCİLERİNİN DE KURULDA YER ALMASI GEREKMEKTEDİR. BU BAĞLAMDA TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI, KÜLTÜR BAKANLIĞI (KORUMA KURULU BAŞKANI), ORMAN BAKANLIĞI, ÇEVRE BAKANLIĞI YANI SIRA TMMOB ZİRAAT, JEOLOJİ, HARİTA VE İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TEMSİLCİLERİNİN DE KURUL ÜYESİ OLMASI VE OY KULLANMASI GEREKLİDİR.

İL GELİŞME PLANLARININ HAZIRLANMASINDA KATILIMI SAĞLAMAK AMACIYLA, İLGİLİ DİĞER KAMU KURULUŞLARI, YEREL YÖNETİMLER, MESLEK ODALARI VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ TEMSİLCİLERİNİN KATILIMIYLA ALT KURULLAR VE KOMİSYONLAR OLUŞTURULMASI “KATILIMCILIK İLKESİ” AÇISINDAN YETERLİ DEĞİLDİR. İL GELİŞME PLANINDA, İLGİLİ TÜM SEKTÖRLERİN TEMSİLCİLERİNİN KARAR SÜRECİNE KATILMASI VE OY KULLANMASI PLANDA OYDAŞMA SAĞLAMAK VE KAMU YARARINA SAĞLIKLI KARARLAR ÜRETMEK İÇİN MUTLAK GEREKLİDİR.

İL GELİŞME PLANLARININ ÖLÇEĞİ BELİRTİLEREK (ÖRNEĞİN 1/100.000), ALT ÖLÇEK PLANLARLA UYUMU SAĞLANMALIDIR.

MADDE 35’E “... İMARA İLİŞKİN GÖREV VE YETKİLER OCAKLARI İLGİLİ MEVZUAT GEREĞİNCE OLUMLU İZİN ALINDIKTAN SONRA BU BELEDİYELERCE,...” ŞEKLİNDE DÜZELTİLMELİDİR.

HAZİNE ARAZİLERİNİN DEVRİNİ DÜZENLEYEN MADDE 36 EK MADDE 3’E “... ÖZEL AMAÇLARDA KULLANILMAK ÜZERE EMİRLERİNE VERİLMESİ GEREKENLER İLE I. VE II. SINIF TARIM ARAZİLERİ VE ÇAYIR-MERALAR HARİÇ,...” İFADESİ EKLENMELİDİR. BÖYLECE BU NİTELİKLERE SAHİP HAZİNE ARAZİLERİ ARAZİ TOPLULAŞTIRMA VE ÇİFTÇİYİ TOPRAKLANDIRMA ÇALIŞMALARINDA RASYONEL KULLANILMIŞ OLUR.

MADDE 37’DE KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN HAZIRLADIĞI KORUMA AMAÇLI PLANLAR DÜZENLENMİŞKEN, ORMAN BAKANLIĞI VE TURİZM BAKANLIĞI’NIN HAZIRLADIĞI FİZİKSEL PLANLARIN PLAN HİYERARŞİSİNDEKİ YERİ VE ÖNCELİĞİ TANIMLANMAMIŞTIR.

MADDE 49 İLE İSKİ KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK YAPILARAK, İÇME SUYU HAVZALARINDAKİ KORUMA ESASLARININ ÇEVRE KANUNU VE BU KANUNA DAYANARAK ÇIKARILACAK YÖNETMELİKLER ÇERÇEVESİNDE YAPILACAĞI BELİRTİLMEKTEDİR. İSKİ YASASI’NA DAYANILARAK ÇIKARILAN “İSKİ İÇME VE KULLANMA SUYU TEMİN EDİLEN VE EDİLECEK OLAN YÜZEYSEL SU KAYNAKLARININ KİRLENMEYE KARŞI KORUNMASI HAKKINDA YÖNETMELİK” GEREĞİNCE DÜZCE’DE KURULAN UZEL HOLDİNG TRAKTÖR FABRİKASI HAKKINDA OLUMLU GÖRÜŞ VERİLMEMESİ VE DEĞİŞTİRİLEN SU KİRLİLİĞİ YÖNETMELİĞİ VE TARIM ALANLARININ TARIM DIŞI GAYE İLE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK ÇERÇEVESİNDE ÇEVRE BAKANLIĞI’NCA ÇED OLUMLU RAPORUNUN VERİLMESİ ÜZERİNE, İSKİ TARAFINDAN ÇEVRE BAKANLIĞI ALEYHİNE ÇED RAPORUNUN İPTALİ İÇİN DAVA AÇILMIŞTIR. BU NEDENLE, EN AZINDAN ZAMANLAMA OLARAK İSKİ YASASI’NA DAYANILARAK ÇIKARILAN YÖNETMELİĞİN BU DEĞİŞİKLE ORTADAN KALDIRILMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR.

Okunma Sayısı: 8758