MERSİN TARSUS`TA 1. SINIF TARIM ARAZİSİNİN HAVAALANI YAPIMI İÇİN TARIM ALANI DIŞINA ÇIKARILMASINA KARŞI DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
04.11.2010 (Son Güncelleme: 05.01.2011 15:28:23)

Yürütmenin  Durdurulması  Taleplidir

 

MERSİN İDARE MAHKEMESİNE

Gönderilmek Üzere

ANKARA  NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE

 

  

DAVACI                                : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

VEKİLİ                                 : Av.Zühal DÖNMEZ

DAVALI                                : T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı-ANKARA

KONU                                   : Tarım arazilerinin Tarım Dışı Amaçla Kullanılmasının Uygun Bulunmasına ilişkin 01/09/2010 tarih 4325-67333 sayılı işlemin öncelikle Yürütmenin Durdurulmasına ve İptaline karar verilmesi talebidir.

ÖĞRENME TARİHİ           : 13 Ekim 2010

OLAYLAR                            : Mersin İli Tarsus ilçesi Kargılı, Karsavran, Çiçekli, Ballıca ve Çağbaşı köyleri sınırları içinde yapılacak Çukurova Bölgesel Havaalanı bağlantı yolu için Mersin Toprak Koruma Kurulu, 1.sınıf sulu tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılmasına karar vermiş, davalı Bakanlık da bu karara Olur vermiştir. Karar Hukuka ve Kamu Yararına uygun olmayıp İptali gerekir. 

İPTAL NEDENLERİ             : 1) Bir Devlet kurumu olan DSİ tarafından sulama tesisleri kurulmuş, 1.sınıf sulu tarım arazisi olan tarlaların üzerine Çukurova Bölgesel Havaalanı yapılmasına karar verilmiştir. Toprak Koruma Kurul Kararı ile Bakanlık Onayının örnekleri tarafımızda yoktur. Bu nedenle dava konusu tarih sayısını belirttiğimiz kararın davalı Bakanlıktan istenmesini talep ediyoruz.

            a. İptale konu işlemler ile söz konusu arazinin tarım dışı kullanıma açılması Anayasaya aykırıdır.

Anayasal hükümler : T.C.Anayasası Devlete, 44. maddesi ile "toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek...", 45. maddesi ile de "tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek..." görevlerini yüklemiştir. Anayasamızın 45. maddesinin gerekçesinde; "Madde, Devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir. Devlet, bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır" ifadesi yer almaktadır.

Anayasamızın 166. maddesi, "Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şeklide kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir" hükmünü amirdir.

Yine Anayasamızın 56. maddesine göre; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir".

            Tüm bu maddelerle birlikte Anayasanın mülkiyet hakkının kullanımını düzenleyen 35. maddesi, herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu belirttikten sonra, "mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" demektedir. Bu sınırlama, her türlü mülkiyet için, dolayısıyla toprak mülkiyeti için de geçerlidir.

            İptalini talep ettiğimiz, dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmaktan çıkarılması, yapılaşmaya açılmasına ilişkin işlemlerin Anayasaya aykırı olduğu açıktır.

            b. Sulu Mutlak Tarım arazisi olan dava konusu taşınmazların tarım arazisi olmaktan çıkarılması 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa aykırıdır. Toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini amaçlayan Kanunun 3.maddesinin (d) fıkrasında, Tarım arazisinin tanımı yapılmıştır. Buna göre;  Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen araziler tarım arazisidir.

Kanunun 4.maddesinde de, Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve Hazinenin özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi kullananlar, bu Kanunun öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür, denilmektedir. Görüldüğü gibi davalı idare, sulu mutlak tarım arazisini, tarım alanı dışına çıkararak, Kanunun kendisine yüklediği görevleri yerine getirmemiştir.

Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını düzenleyen 5403 Sayılı Kanunun 13.maddesinde, mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir.        

Dava konusu karar Kanuna aykırı bir şekilde alınmıştır. Basında yer alan haberlerden, Ulaştırma Bakanlığı Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünün 27 Temmuz 2010 tarihli Kamu Yararı Kararından söz edilmekte ise de (Mahkeme dosyasına sunulduğunda görebileceğiz) Genel müdürlüğün böyle bir yetkisi yoktur. Kanunun aradığı gibi Bakanlık tarafından alınmış bir kamu yararı kararı bulunmamaktadır.

Gene Devlet Su İşleri 6.Bölge Müdürlüğü, projeye konu olan 800 dekarlık alanın ‘birinci sınıf tarım arazisi‘ olması nedeniyle itiraz da bulunmuştur. DSİ, Kargılı köyü ve civarının birinci sınıf tarım arazisi olduğunu, yörede sulu tarım yapıldığını, sulu tarım için kurum tarafından önemli yatırımlar yapıldığını belirtmektedir.

c. Söz konusu yatırım için tarım dışına çıkarılan arazilerde tarım yapılamayacaktır. Yatırımın çevreye zarar vereceği konusu bir yana, en verimli toprak türü olan bu arazilerde tarım yapılamaması gerçeği yeterince ürkütücüdür. Davalı İdarenin neden daha az verimli ya da verimsiz toprakları önermediği, illa da sulu mutlak tarım arazisini bulduğu ayrı bir konudur. Ne yazık ki ülkemizde olması gerekene göre değil, talep edenin isteği ve gücüne göre kararlar alınmaktadır. Toprak yeniden üretilebilen bir madde değildir ve daha duyarlı idari kararlar alınmasını arzu etmekteyiz.

            2) Müvekkil Oda, kaynağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, üyelerinin tüm toplumsal, ekonomik ve mesleki sorunları ile doğrudan ilgilenmekle yükümlüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal kaynaklarının, topraklarının korunması için gereken her türlü girişimde bulunmakla yükümlüdür.

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin toprak muhafazasına ilişkin hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya yetkili olduklarını düzenlemiştir. Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte, toprak ve su muhafazasının toprak bilimi alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri tarafından yapılacağı, hükmü yer almaktadır. 06.04.2005 Tarih, 25778 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 6.maddesine göre de; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak, Odanın amaç ve görevleri arasında  sayılmıştır. Bu bağlamda müvekkil ODA tarım topraklarının kaybına neden olacak her türlü düzenlemenin karşısındadır.

3) İptale konu karar ile birlikte sözkonusu sulu mutlak tarım arazilerinin tarım dışı kullanıma açılması sonucu telafisi imkansız zararların ortaya çıkacağı muhakkaktır, bu nedenle acilen Yürütmenin Durdurulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.

HUKUKİ NEDENLER          : Anayasa, İYUK, 7472 Sayılı Kanun, 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük, Yönetmelikler, İlgili tüm  mevzuat.

DELİLLER                             : Dosyaya getirtilecek olan Toprak Koruma, Kurul kararı, Bakanlık Olur‘u, varsa etüt raporu ve diğer raporlar, keşif, bilirkişi incelemesi, her türlü yasal delil.

SONUÇ VE SİSTEM             :Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarım arazilerinin Tarım Dışı Amaçla Kullanılmasının Uygun Bulunmasına ilişkin 01/09/2010 tarih 4325-67333 sayılı davalı Bakanlık işleminin öncelikkle Yürütmenin Durdurulmasına ve İptaline; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine  karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.

 

  

Av.Zühal DÖNMEZ

Davacı Vekili

EKİ: 1-Vekaletname

         2-Basın haberleri

         3-Örnek Mh.Kararları

Okunma Sayısı: 1733