TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 42. DÖNEM IV. DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

GENEL MERKEZ ( )
23.10.2011 (Son Güncelleme: 24.10.2011 15:11:06)

 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

42. DÖNEM IV. DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 42. Dönem IV. Danışma Kurulu Toplantısını tarım, turizm, ticaret ve tarih kenti Antalya`da 21-23 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleştirmiştir. Toplantıda ülkemiz tarımının içinde bulunduğu durum, meslek alanımızı etkileyen son gelişmeler tartışılmış, çözüm yolları üzerinde durulmuştur.


1980`li yıllardan bu yana Türkiye`de uygulanan neoliberal politikaların yanı sıra 2000`li yılların başından beri sürdürülen IMF-Dünya Bankası patentli yapısal uyum programlarının, tarımda yarattığı kaçınılmaz sonuç bu sektörün tahribi olmuştur. Sektörde büyüme gerilemiş, tarım girdileri (tohum, gübre, ilaç, traktör, kredi) bakımından yabancı sermayeye bağımlılık artmış, sulama yatırımları gerilemiş, ekilen alanlar azalmış, tarımda istihdam düşmüştür. Mısır, çeltik ve ayçiçeği dışında tüm tarla ürünlerinin üretimi gerilemiştir.

 

Aynı süreçte Türkiye`nin tarım ürünleri dış ticaretinde de büyük değişimler olmuş; tarımda kendine yetebilen Türkiye, bu özelliğini yitirerek, net ithalatçı konumuna gelmiştir. Standart sanayi sınıflamasına göre son 10 yıldan 7`sinde tarım ürünleri ithalatı ihracatı geçmiştir. 2010 yılında tarımsal ithalat 6.5 milyar dolar, tarım ürünleri dış ticaret açığı ise 1.4 milyar dolar olmuştur. 2011 yılının ilk 8 ayında Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmış ve ithalat 6.5 milyar doları aşmıştır. Tarım ürünleri dış ticaret açığı ise 3.4 milyar dolara ulaşmıştır.

 

2003-2010 döneminde ülkemizin nüfusu 4 milyonun üzerinde artarken, uygulanan politikalar sonucu hayvan varlığı 4 milyon baş gerilemiştir. Yasak olan kırmızı et ithalatına başlanmış; kurbanlıklar bile ithal edilmiştir. Son bir yıl içerisinde canlı hayvan, et ve et ürünleri ithalatı için ödenen bedel 1.5 milyar doları geçmiştir. Yapılan ithalata karşın ülkemizin kırmızı et üretimi 2011 yılının ilk 8 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %12 gerilemiştir. EBK bu yıl kurbanlık açığı oluşmaması için 16 bin büyükbaş kurbanlık ithal edeceğini açıklamıştır. Hayvan varlığını artırıcı, verimliliği yükseltici, üretim odaklı politikalar uygulanmadığı sürece hayvancılıkta dışa bağımlılık artarak devam edecektir.

 

Sağlanan desteklerin yetersizliği nedeniyle çiftçiler tarım danışmanlığı hizmeti alamamaktadır. Bu konuda ODA`mız 1 Ekim 2011 tarihinde İzmir`de bir çalıştay düzenlenmiş olup Danışma Kurulumuzda da tartışıldığı şekliyle çözüm önerilerimiz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`na sunulacaktır.

 

Tarımsal projelerin ziraat mühendisleri tarafından hazırlanması ve projelerde ODA onayının aranması ile 632 sayılı KHK`dan yararlanamayan 4B statülü sözleşmeli meslektaşlarımızın memur kadrosuna atanması konusunda girişimlerimiz devam ettirilecektir.

 

Uygulanan politikalara paralel olarak çıkarılan yasalar da sorunları çözmeye yardımcı olamamaktadır. 2010 yılı Eylül ayında yürürlüğe giren Biyogüvenlik Yasası çerçevesinde Ocak 2011`de GDO`lu üç soya çeşidine yem amaçlı kullanılmak üzere izin verilmiştir. Yasa gereği halkın görüşüne başvurulması gerekirken bu işlem gerçekleştirilmeden verilen bu karara ODA`mız dava açmıştır. GDO`lu 13 mısır çeşidi için de halkın görüşüne başvurulmuş, ODA`mız GDO`ların zararı ve ülkemize sokulmaması yönünde görüşünü Biyogüvenlik Kurulu`na sunmuştur. Gerek soya gerekse mısır coğrafyamızda rahatlıkla yetiştirilebilecek ürünlerdir. Ülkemiz kendine yeterlilik düzeyinde tarım politikasını hedeflemelidir.

 

14 Eylül 2011 tarihinden itibaren Türkşeker`e ait 25 şeker fabrikasından 10 adedinin özelleştirilme süreci başlatılmıştır. Şeker fabrikaları ülkemizin dört bir yanına bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla kurulmuş KİT`lerdir. Özelleştirilmeleri halinde en karlı olanları çalıştırılacak, diğerleri ise kapatılacaktır. Bu durum şeker pancarından şeker üretiminin azalması, mısırdan üretilen NBŞ üretiminin artmasına yol açacaktır. Ülkemiz şeker pancarında kendine yeterli olup mısırda ise ithalatçı konumdadır. Bu kapsamda GDO`lu mısır ve şeker pancarları için bazı gıda ve içecek dernekleri ile hayvancılık derneklerinin ithalat için başvuruda bulunmaları da manidardır. Türkiye şekerini, şeker pancarından üretmeli, fabrikalarını özelleştirmemelidir.

6223 sayılı Yetki Yasası ile birbiri ardına çıkarılan kanun hükmünde kararnameler mesleki örgütlülüğümüze ve görev alanlarımıza bir saldırı niteliği taşımaktadır. Bunlardan 644 sayılı KHK ile kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü`ne meslek odaları mevzuatını yeniden oluşturma görevi verilmiştir. Bu sürecin sonunda TMMOB ve bağlı ODA`ları işlevsizleştirilerek, kamu kurumu nitelikleri ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bu tür girişimler TMMOB`nin mücadele gücünü ve azmini azaltamayacaktır.

Yine aynı yetki ile çıkarılan 648 sayılı KHK ile İmar Yasası`nın 27. Maddesinin değiştirilmesi ve ayrıca eklenen bir madde ile tarım arazilerinin ve meraların amaçları dışında kullanılmasının yolu açılmıştır. Ülkemiz tarımsal üretiminin düşmesi ve hayvancılığımızın içinde bulunduğu durum dikkate alındığında bu uygulamalar kesinlikle iyi niyetli olarak kabul edilemez. AKP hükümeti, Somali`nin bugün içinde bulunduğu güç durumdan ders çıkararak tarımsal üretimimizi geriletecek bu uygulamalardan vazgeçmelidir.

639 sayılı KHK ile de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kurulmuştur. Yanlışlık Bakanlığın adı ile başlamakta, şube müdürlüklerinin bulunmayışının kargaşası ile devam etmektedir. Daire başkanlıklarının görev dağılımı ise verilen görevlerin layıkıyla yapılmasını önleyecek şekildedir. Bakanlığın adı da dahil olmak üzere görev dağılımı ODA`mızın uyarıları da dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

Türkiye tarımının hak ettiği yere gelmesi ve meslektaşlarımızın faaliyet alanlarının önünün açılması için tarımsal kamu yönetimindeki hataların ivedilikle düzeltilmesi konusunda, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası çalışmalarına devam edecek ve çözüm yollarını siyasal iktidarlarla paylaşacaktır.

Son günlerde düzenlenen saldırılarda hayatını yitiren şehitlerimiz ve yurttaşlarımızın acısını içimizde hissediyor, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise acil şifalar diliyoruz. Toplumu kamplara bölecek, ülkemizi bir iç savaşa sürükleyecek, aynı topraklar üzerinde yüzyıllardır birlikte yaşayan halkları birbirine düşürecek ulusötesi oyunlara dikkat edilmesini istiyoruz. Barışın, demokrasinin, hukukun egemen olduğu, eşitlik-özgürlük-kardeşlik temelinde yükselen Cumhuriyetimize yönelik her türlü saldırıya karşı duracağımızı belirtiyoruz.

 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI 42. DÖNEM IV. DANIŞMA KURULU

Okunma Sayısı: 608