ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI, YABANİLERİNİN AŞILATTIRILMASINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİĞE KARŞI DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
01.06.2012 (Son Güncelleme: 01.06.2012 18:12:13)

 

 SAVUNMA ALINMADAN DOSYA ÜZERİNDEN YÜRÜTMENİN DURDURULMASI VE DURUŞMA İSTEMLİDİR.

 

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI`NA

 

DAVACILAR         : 1- TMMOB PEYZAJ MİMARLARI ODASI

                                            Konur 2 Sokak No:34/8 Kızılay/ANKARA

 

                                    2- TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI

                                    Hatay 2 Sokak 24/17 06650 Çankaya/ ANKARA

 

VEKİLİ                   :  Av. Emre Baturay ALTINOK

                                    Kahraman Kadın Sok. 18/1 GOP- Çankaya/ANKARA

                                    Tel: 0.312.4280501 – Faks: 0.312. 4280311

 

                                    3- TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

                                             Karanfil Sok. 28/12 Kızılay/ANKARA

 

VEKİLİ                   : Av. Zuhal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ  

                                   Bestekar Sok. No: 49/5  Kavaklıdere /ANKARA

DAVALI                      : GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI/ ANKARA                     

RG`DE YAYINLANMA TARİHİ       : 03.04.2012

DAVA KONUSU           : 03.04.2012 gün ve 28253 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nın Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği`nin (EK 1);

a)    1 inci maddesi ile, 03/04/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesine eklenen "zeytinlik saha" tanımının ;

b)    2 inci maddesi ile, 03/04/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 23 üncü maddesinde yapılan düzenlemenin tamamının,

öncelikle yürütmesinin durdurulması, daha sonra iptaline karar verilmesi istemidir.

AÇIKLAMALAR       :               

MENFAAT AÇISINDAN                   :

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası ve (TMMOB) Peyzaj Mimarları Odası, (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası Anayasa`nın 135. Maddesi ile 6235 ve 3458 sayılı yasalara göre kurulan TMMOB`ye bağlı, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olup, alanına ilişkin tek meslek odalarıdır.

2 Aralık 2002 tarih ve 24954 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanan TMMOB Ana Yönetmeliği`nin "Birliğin ve Bağlı Odaların Amaçları" başlıklı 3. Maddesinin (b) bendine göre; …Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinmelerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınaî üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak" Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı Odaların amaçları arasında sayılmıştır.

Kanun, Tüzük ve ilgili Oda yönetmeliklerinde de belirtildiği gibi davacı Odalar da, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, meslek alanı ile ilgili plan, proje ve uygulamalarının Anayasa ve ilgili mevzuat ile doğal varlıkların, ormanların ve canlı yaşamının korunması ve idarenin işlem ve eylemlerinin kamu yararına uygun yapılmasını kamu adına denetlemek; doğa, planlama, kentsel tasarım ve estetik kavramlarını sistematik bir yapı içinde inceleyerek sanat, bilim, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getirerek alan tasarımı, planlaması ve yönetimi ile uğraşan, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları ve uyarıları yapmakla yükümlü kamu kurumu niteliğinde meslek odasıdır.

Davacı Odalar, ilgili bakanlık, kamu kurumları, belediyeler ile diğer kuruluş ve makamlarla ilişki içerisinde ülkemizin doğal varlıkları, peyzaj alanları, ormanlarının korunması, sağlıklı ve düzenli kentleşmesi, kent planlarının, doğa, planlama ve tasarımlarının şehircilik esaslarına ve meslek ilkelerine uygun yapılması için yazışma ve görüşme girişimleriyle düzeltilmesini başaramadığı hatalı plan, karar ve uygulamaları adli makamlara götürmekte, bu yolla çabalarını sürdürmekte, mahkeme kararlarının uygulanması için, kararı uygulamamakta direnen kamu görevlilerini çağrıldığı toplantılarda sözlü olarak doğrudan, bunun dışında yazılı ve görsel basın, mektup gibi iletişim araçları ile dolaylı yollarla uyarmakta, bununla başarılı olamadığı ölçüde adli makamları harekete geçirmektedir.

Dava konusu düzenleme ile korunması amaçlanan zeytinlik alanları da davacı odaların faaliyet alanları ve görevleri ile yakından ilgili olup, iş bu davayı açmakta güncel, meşru ve aktüel menfaat sahibi oldukları tartışmasızdır.

Zeytinyağı bu süreç boyunca Akdeniz insanının önemli gıdalarından biri olmasının yanı sıra, Akdeniz ticaretinin de temelini oluşturmuştur. Sadece bir besin maddesi olarak değil, ışık kaynağı,  sağlık ve güzellik iksiri olarak da kullanılmıştır.

ZEYTİNLİK ALANLARININ KORUNMASININ KAMU YARARI AÇISINDAN AÇISINDAN ÖNEMİ   :

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyince (UZZK) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı) ile ortak bir hedef doğrultusunda hareket edilerek, anavatanı Anadolu olan zeytini, gelecek altı yıl içinde öncelikle halihazırda dünya beşinciliği konumundan İspanya`nın ardından ikinci sıraya taşımak, 21`nci yüzyılın nihai hedefi olarak da dünyada söz sahibi lider bir ülke olmasını sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nca zeytincilik sektörü desteklenmiş, özellikle yeni dikim alanlarına yapılan fidan destekleri ile zeytin ağacı varlığımız son altı yılda yaklaşık %50 artarak 160 milyon adete yükselmiştir.

Halihazırda 150 bin ton olan ortalama zeytinyağı üretimimiz 2015 de 700 bin ton olarak belirlenmiştir. Ayrıca Meclisimiz de oy birliği ve yüksek nitelikli konuşmalar ve zeytincilik hedefleri belirtilerek çıkarılan Uygun Bulma Kanunu aracığıyla Ülkemizin 20 Şubat 2010 tarihinden itibaren 12 yıllık bir ayrılıktan sonra Uluslararası Zeytin Konseyi (COI)` ne yeniden üye olması da Yüce Meclisimizin iradesi ile ve zeytinciliğe verdiği önem çerçevesinde gerçekleşmiştir.

Bu hedef doğrultusunda zeytinciliğin sorunları ve yol haritası 2006 ve 2009 yıllarında iki kez TBMM Zeytincilik Araştırma Komisyonlarında ele alınmıştır. Bu Komisyonlar, tüm yörelerde kişi kurum ve kuruluşlarla görüşmüş, yurt içi ve yurt dışında zeytinliklerde, zeytin ve zeytinyağı işleme ve üretim ve sanayi tesislerinde incelemelerde bulunmuş, çalışmalar sonunda bilimsel niteliğe sahip yaklaşık 300`er sayfalık iki rapor hazırlanarak kitap haline getirilmiş ve güncelliğini korumaktadır. Bu raporlarda da görüleceği gibi milli irade Zeytincilik Kanunun ilgili amir hükümlerinin korunması yönünde gerçekleşmiştir.

Zeytincilik, Türkiye` de yaklaşık 500 bin ailenin (10 milyon yurttaşımızın) geçim kaynağını, işlenen tarım alanlarının % 3,5`unu oluşturan bir sektördür.  Zeytin üretimi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlıklı beslenmede, istihdam sağlanmasında ve diğer sanayi kollarına Pazar yaratmada, yüksek katma değeriyle doğrudan ve dolaylı yoldan 10 milyon kişinin geçimini sağlamada, tarımsal ve sosyo ekonomik yönden ciddi bir önem taşımaktadır.

Son 2 yıllık ortalamaya göre, zeytinyağı üretimimiz 180 bin ton olup bu üretimin değeri yaklaşık 500 milyon dolardır. 2015 de bu değer yaklaşık 700 bin ton zeytinyağı için yaklaşık 3 milyar dolar olacaktır

Son 2 yıllık ortalamaya göre, sofralık zeytin üretimimiz yaklaşık 390 bin ton olup bu üretimin değeri yaklaşık 700 milyon dolardır. 2015 de bu değer yaklaşık 3,5 milyar dolardır.

Bu ekonomik getiriler birkaç yıl veya 15-20 yıllık bir süre ile sınırlı değildir. Zeytin ağacı Anadolu` da on bin yıldır insanoğlunun, geçim, beslenme, sağlık ve güzellik kaynağı olarak görevini sürdürmektedir. Dünya var oldukça da insanlığa ve çevreye hizmete devam edecektir. Bu yönüyle yeryüzünde hiçbir madenin getirisi zeytin ağacının toplam getirisi kadar olamaz.

Zeytin ağaçların ilki ve ölümsüzdür. Bütün dinlerin kutsal kitaplarında bahse konu edilen kutsal zeytin ağacının doğumu 60.000 yıl önce anavatanı Anadolu gerçekleşmiştir. Tarihte zeytincilikle ilgili ilk kanunlar olan Solon Kanunlarında zeytinliklerin düzenlenmesine ilişkin kararlar yer almış ve zeytin ağacını kesenlerin ölümle cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Üyelik yolunda çalışmalar içinde bulunduğumuz Avrupa Birliğinde ise zeytin ve zeytinyağı 136/66 EEC tüzüğü ile 1966 yılından itibaren başlayan ve AB toplam mevzuatının yaklaşık %3 üne tekabül eden ve 5000 sayfayı bulan tüzüklerle düzenlenmiştir. Buna göre zeytin üreticisi başta olmak üzere tüm sektör, zeytin ve zeytinyağı üretimi desteklenmiş, köyden kenti önlemek üzere daha az kayırılmış yöreler başta olmak üzere ilave destekler verilmiştir. Ayrıca Avrupa Birliğinde (EEC) 2019/93 sayılı Tüzük ile geleneksel zeytin sahalarında zeytinliklerin muhafaza edilmesi için yardım verilmektedir.  Dünyanın en büyük zeytin üreticisi olan İspanya` da uçsuz bucaksız zeytinlikler hiçbir surette madencilik veya sanayi tehdidi altında değildir. Başta maden olmak üzere kimyasalların kısıtlanması ile zeytin ağacı yaban hayvanları özellikle tavşan ve keklikler için adeta doğal bir barınak haline dönüşmektedir.

AB, Zeytin ve Zeytinyağı Mevzuatının tüm içeriği incelendiğinde ülkemizdeki zeytin ağacı sayımızın AB` ye giriş sürecine kadar mümkün olan en üst sayıda arttırılmasının icap ettiği ulusal menfaatlerimiz açısından önemlidir. AB, ulusal garantilenmiş miktara konu olan zeytinyağı miktarını ve bu oranda yardımlarını belirli sayıda ağaca ve bunlardan elde edilen ürüne vermektedir. Bu anlamda AB Üyeliğimiz gerçekleşinceye kadar geçen sürede mevcut ağaç sayımız ulusal garanti miktarı ve üretim yardımlarına esas tutarları oluşturacaktır. Dolayısıyla nedeni ne olursa olsun zeytin ağaçlarının kesilmesine, alanlarının daraltılmasına neden olabilecek bu tür teklifler ya da girişimler ne ulusal çıkarlarımız ne de AB ile yürütülen müzakere süreçlerinde taahhüt edilen uyum mevzuatı ile bağdaşmayacaktır.

Bilindiği gibi Türkiye 2008 Haziran Ayında Avrupa Birliği Müktesebatına Uyuma İlişkin Ulusal Program hazırlamış bu programını Resmi Gazete`de yayınlamıştır. RG`de yer aldığı gibi AB`ye uluslar arası taahhütlerde bulunmuştur. BUNA GÖRE UYUMU GERÇEKLEŞTİRMEYE MÜKELLEF OLDUĞUMUZ AVRUPA BİRLİĞİ ZEYTİNLİKLERİ VE ZEYTİNCİLERİ ÖZEL ÖNLEMLERLE KORUMAK VE KOLLAMAKTADIR

 

Örneğin;

2.3.  Zeytinyağı Üretimi Yardımı Sistemi

2.3.1.  Sistemin Amacı ve Evrimi

Bölümü incelendiğinde bu husus rahatlıkla görülecektir.

Topluluk sıvı ve katı yağlar OPÖ`sünün ilk kurulduğu günden bu yana zeytinyağı üreticilerini üretim yardımı sistemi ile desteklemiştir.  Sistemin temel amaçları 1957 tarihli Avrupa Topluluğu`nu kuran Antlaşma`da, yani Roma Antlaşması`nda bulunmaktadır.  Buna, Antlaşma`nın konsolide hali Başlık II (Tarım) Madde 33`e (eski Madde 39) yer verilmiştir.

Üretim yardımı sisteminin esas amacı üreticiler için Antlaşma Madde 33 fıkra 1/(b)`de belirtilen şekilde adil bir gelir seviyesinin temin edilmesidir.  Sıvı ve katı yağlar OPÖ`sü çerçevesinde getirilen düzenlemeler bu Madde`de değinilen diğer amaçlara da hizmet etmişlerdir.  Ancak Avrupa Sayıştayı`nın 11/2000 sayılı Özel Raporu`nda da (paragraf 6) belirtildiği üzere sektöre dair harcamaların % 90 civarında bir kısmı üretim yardımı sistemi çerçevesinde kullanılmaktadır.

Topluluk zeytinyağı için üretim yardımı sistemini oluştururken Madde 33 fıkra 2/(a)`yı dikkate almış, yani zeytinciliğin sosyal yapısı ile zeytincilik yapılan bölgelerle diğerleri arasındaki yapısal ve doğal farklılıkları hesaba katmıştır. 

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi (ESK) konuyla ilgili yakın tarihli bir görüşünde zeytinciliğe bu açıdan yaklaşarak aşağıdaki gerçekleri vurgulamaktadır5:

"1.2.       ESK aynı zamanda Birlik`teki birçok bölgenin kültürünün bir parçası olan zeytin üretiminin hem tarihteki hem de günümüzdeki toplumsal önemini vurgulamak istemektedir.

"1.3.       Herhangi bir OPÖ`nün tartışılmaz bir şekildeki öncelikli hedefi üretimi ve bunun desteklediği toplumsal yapıyı muhafaza etmektir.  Zeytin üretici bölgelerin ekonomik ve toplumsal yaşamında temel bir öğe olagelmiştir ve böyle olmaya devam etmektedir.  Birlik`in en sıkıntılı bölgelerinden bazılarında mukim ve yoğun halde bulunması, birçok bölgede istihdamda hayati bir öneme sahip olması (Bazılarında kırsal istihdamın % 90`ını sağlamaktadır.), ürüne bağımlı olan çiftliklerin yüksek sayısı, bağlantılı işleme endüstrisi vs. zeytini bu tür alanların ekonomik ve sosyal hayatının merkezine yerleştirmektedir.

1.4.         ESK hali hazırdaki OPÖ tarafından desteklenen zeytin üretiminin istikrarlı bir istihdam kaynağı oluşturduğuna dikkati çekmektedir.  Sayısız zeytin üreticisi çiftlik hem çalışanlar için hem de hiçbir alternatif istihdam bulunmayan alanlardaki küçük üreticiler için gelir temin etmektedir.  Hali hazırdaki OPÖ`nün bu gerçeği hesaba katmakta aciz kalacak bir modifikasyonu istihdam üzerinde olumsuz bir etkiye neden olarak nüfus kaybı ve bölgesel eşitsizliğe neden olacaktır(2).

1.5.         Zeytinlikler ekoloji ve çevre açısından esaslı bir değere sahip olan bir ürünü temsil etmektedir.  Toprak erozyonuna karşı korunma sağlamakta ve kuşlar ile toynaklı hayvanlar için yuva alanları ve gıda temin etmektedirler.

1.6.         ESK AB`nin en güneydeki üretim yapan ağaçlı alanları olarak zeytinliklerin, kendilerinin yerine diğer ürünler konulamayacak veya kolaylıkla konulamayacak olan bu alanlarda önemli bir toplumsal ve çevresel rol oynadığını ve kırsal nüfusun bu bölgelerde yaşamaya devam etmesine yardımcı olduğunu düşünmektedir."

Görüldüğü gibi Topluluğun zeytinyağı üreticilerini desteklemesinin toplumsal, bölgesel, demografik, ekolojik ve sosyo-kültürel nedenleri vardır.  Bunlara zeytinyağının insan sağlığı üzerindeki olumlu etkisi nedeniyle kamu sağlığının korunması da eklenebilir.  Kısacası zeytinyağı üretiminin dışsallıklarının önemli olduğu kabul edilmektedir.

Gerçekten de zeytincilik, Topluluğun üyesi olan güney Avrupa ülkeleri açısından hayati bir öneme sahiptir.  Bu ülkelerde toplam 2,800,000 kayıtlı zeytinyağı üreticisi bulunmaktadır.  Yardım başvurusunda bulunan zeytincilerin % 40`ı küçük üretici niteliğine sahiptir.  100`den daha az ağaca sahip olan bu kimseler aşağı yukarı 1 ha.`lık (10 dekarlık- 10 DÖNÜMLÜK) bir alanda zeytin üretimi yapmaktadırlar.  Ayrıca zeytincilik bilhassa dağlık ve sapa alanlarda alternatifi bulunmayan bir sektördür.

HUKUKA AYKIRILIKLAR             :

I. DAVA KONUSU DÜZENLEME İLE ZEYTİNLİK SAHA TANIMININ DARALTILMASI HUKUKA AYKIRIDIR.

ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI VE YABANİLERİN AŞILATTIRILMASI HAKKINDA KANUN`UN 20. madde düzenlemesi:

"Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının iznine bağlıdır.

(Değişik fıkra: 23/01/2008 - 5728 S.K./99. md.)(*) Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının % 10‘unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere ağaç başına altmış Türk Lirası idari para cezası verilir"

şeklindedir.

Keza, Kanundaki düzenlemeye uygun şekilde (o tarihteki adıyla Tarım ve Köyişleri  Bakanlığı`nca) düzenlenmiş bulunan; Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair (eski) Yönetmelik`in, 24. maddesi`nde, Zeytinlik Sahalarda Sanayi Tesislerinin kurulmasının önlenmesi başlığı altında;

               "Zeytinlik sahaların içerisinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinin vegetatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bulunan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.

               Zeytinlikler içinde zeytinyağı fabrikası ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmesi tesis etmek isteyenler, mahallin en büyük mülki amirine başvururlar. Bunun üzerine Müdürlüklerce yerinde yapılacak inceleme sonunda düzenlenecek rapor, Bakanlığa gönderilir.

Bakanlıkça uygun görüldüğü takdirde, ilgili mevzuat çerçevesinde mahallin en büyük mülki amiri tarafından gerekli izin verilir. Aksi takdirde olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan fabrikaların işletilmesi yetkililerce men edilir. Kaçak işletildiği takdirde umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır"

denilmek suretiyle yine yasanın amacına ve ruhuna uygun düzenleme ile zeytinlere zarar verilmesinin ve daraltılmasının önü alınmıştır.

Hatta zeytinyağ fabrikası ve tarımsal sanayi işletmesi yapılabilmesi dahi sıkı bir denetime ve Bakanlık iznine bağlı kılınmıştır. Bu yasa düzenleme (önce yasa ve ona uygun yönetmelik) sayesinde bugüne kadar zeytinlik alanlar ve Ege Bölgesi`nin başlıca gelir kaynağı hukuki ve ekonomik açıdan koruma olanağı bulmuştur.

Ancak dava konusu 03.04.2012 tarihli düzenleme ile, bugünkü adıyla, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, Zeytinlerin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Eski Yönetmeliğin, tanımlar başlığı altındaki 4. maddesinde yer alan;  

"Yabani Zeytinlik : Kendiliğinden çıkan ve aşı uygulanmamış zeytin ağaçları (Olea europaea oleaster) topluluğunu veya bunların diğer ağaçlarla topluluğunu,

Aşılı Zeytin : Tek tek veya toplu bir halde bulunan ve aşı uygulaması ile ürün vermesi beklenen zeytin ağaçları (Olea europaea sativa) topluluğunu,

Mahsuldar Zeytinlik : Aşılı veya değişik yöntemlerle çoğaltılmış ürün veren zeytin ağaçları topluluğunu"

tanımı yeni bir tanımla daraltılarak,

"Zeytinlik Saha: Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan,"

denilmek suretiyle, 25 dekardan az olan özel mülkiyete konu zeytinliklerin yönetmelik kapsamında değerlendirilmeye alınmamasının (ÇIKARILMASININ) önü açılmıştır.

25 dekarı anlayabilmek için bağ, bahçe, tarla arsa gibi alanların ölçülmesinde kullanılan arazi ölçü birimlerinden bahsetmek yerinde olacaktır.

Arazi ölçü birimleri; AR (a), DEKAR (daa), HEKTAR (ha), DÖNÜM`dür.

 - AR ( a) ile gösterilir.  100m2 lik bir alana 1 ar denir, 1 ar = 100 m2 =1 dam2 dir.

 - DEKAR ( daa) ile gösterilir.  1 ar`ın 10 katına 1 dekar denir. 1 daa = 10 a ,  1 daa = 1000 m2 dir.

 - HEKTAR (ha) ile gösterilir. 1 arın 100 katına, 1 hektar denir. (ha) ile gösterilir. 1 ha = 10 a, 1ha =10000 m2

 - DÖNÜM Yaklaşık olarak 1000 m2 lik alana , 1 dönüm denir. 1 dekar =1 dönüm = 1000 m2 dir.

DAVA KONUSU DÜZENLEME İLE ARTIK ZEYTİN ÜRETEN KÖYLÜNÜN, ÜRETİCİNİN, ÜÇ BEŞ DEKAR (3- 5 bin metrekare yani 3-5 dönüm) ZEYTİNLİĞİ ZEYTİNLİKTEN SAYILMAYACAK, HİÇBİR HAK VE TEŞVİKTEN YARARLANAMAYACAK, BÜYÜK İŞLETMELERİN DAHA DA GÜÇLENMESİ SAĞLANACAKTIR. Öyle ki Dünyanın en büyük üretici ülkeleri olan İspanya, İtalya, Yunanistan başta olmak üzere AB`DE 2,800,000 kayıtlı zeytinyağı üreticisi bulunan Avrupa Birliğinde 100`den daha az ağaca sahip olan bu kimseler aşağı yukarı 1 ha.`lık (10 dekarlık- 10 DÖNÜMLÜK) bir alanda zeytin üretimi yapmaktadırlar. Türkiye`de de yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağını oluşturan, işlenen tarım alanlarının yüzde 3,5`ine karşılık gelen zeytin alanlarının büyük bir kısmı Yönetmelikte ifade edilen 25 dekar (25 dönümden) küçüktür.

AB Müktesebatına göre AB`de ki zeytin ve parsel tanımları incelenecek olursa dava konumuz ve iddialarımız daha iyi anlaşılacaktır.

Avrupa Birliğinin (EC) 2366/98 sayılı Tüzük Madde 4`deki "zeytin ağacı ve alanı" kavramı  aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır:

·      "üretimdeki zeytin ağacı":  ehlileştirilmiş türlerden, daimi şekilde yerleşmiş, muhtemelen birbirinden tabanda iki metreden yakın duran birden fazla gövdeye sahip, yaş veya sağlık göz önünde bulundurulmaksızın yaşayan bir zeytin ağacı,

  • "zeytin yetiştirilen parsel":  ilgili Üye Devlet tarafından tanımlanan şekilde bir zeytin ağacı parseli veya bu tür bir tanım yoksa bir başka zeytin ağacına 20 metreden daha yakın olan üretimdeki zeytin ağaçları tarafından kaplanmış 10 ardan daha büyük bir alana yayılan süreğen bir arazi parçası, (1 ar 100 metrekare olup 10 ar 1 dekar alandır).

·        "dağılmış zeytin ağaçları":  zeytin yetiştirilen bir parsel üzerinde bir ağaç grubu tesis etmek için gerekli koşulları karşılamayan üretimdeki zeytin ağaçları,

·        "zeytin ağaçlarıyla kaplı alan":  zeytin yetiştirilen bir parselin alanı veya her dağılmış zeytin ağacı için 1 arlık bir alan Üye Devletler`in zeytincilik parsellerinin asgari boyutunu belirlemelidir.  Asgari boyut 10 ar`dan daha büyük olmamalıdır.  1 ar 100 metrekareye eşittir.  Dolayısıyla asgari boyutun bir dekardan daha fazla olmaması gerekmektedir.

Kaynak: Güldogan,E ve Tan,M; Avrupa Birliği Mevzuatı, Üretim ve Pazarlama Cilt:1, ISBN 975-92959-3-8 (Tk), 975-92959-4-6 (1.C) Tariş Zeytin ve Zeytinyağı TS Koop Birliği Yayınları.2003, Nisan, İzmir.

TÜZÜKTE DE GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE ZEYTİN AĞAÇLARI İLE KAPLI ALAN ASGARİ OLARAK 1 AR YANİ 100 METREKAREDİR. BU ALANLAR ASGARİ   OLARAK 10 AR YANİ 1 DEKAR (1000 METRE KARE) DAHA BÜYÜK KABUL EDİLEMEZ. Dolayısıyla Avrupa Birliği mevzuatına ve ülkemiz üretimi ve bu üretimin dayandığı sosyal gerçekliğe aykırı bir şekilde iş bu dava konusu düzenleme ile 25 dekar (25bin m2 yani 25 dönüm) gibi bir alanın belirlenerek düzenlemeye konu edilmesi, 25 dekardan (25bin m2 yani 25 dönümden) küçük alanların zeytinlik alan sayılmaması, BİR DİĞER İFADE İLE ZEYTİN KANUNU`NUN KORUMASINDAN YARARLANAMAMASI YANİ GÖZDEN ÇIKARILMASI anlamına gelmesi kabul edilebilecek bir düzenleme değildir. Zira Ege Bölgemiz başta olmak üzere çiftçinin elindeki arazilerin çok büyük bir kısmı 25 dekardan/dönümden küçüktür. Bu düzenleme, ülkemiz özel mülkiyetteki zeytinlik alanların nerede ise tamamının Zeytin Kanunu korumasından çıkarılması demektir.

25 dekarlık bir zeytinlik sahanın koruma dışında bırakılmasının arkasındaki en önemli neden, Maden Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararı sonrasında ilgili Kanun ve Yönetmelik değişikliği sürecinde aşılamayan bu eşiğin dava konusu Yönetmelik ile getirilmek ve bu ölçekten küçük alanların Madencilik faaliyetleri için uygun hale getirilmek istenilmesidir.

Nitekim, Çevresel Etki ve Değerlendirme Yönetmeliğinin 30/06/2011 - 27980 S. R.G. Yön. 6. maddesi ile getirilen EK 1`in 28. maddesi ile EK-I kapsamındaki maden işletme faaliyetleri yeniden düzenlenmiş ve bir kısım değişikliklere gidilmiştir.

Şöyle ki, ÇED Yönetmeliği madencilik faaliyetlerini Ek-I ve Ek-II listelerde bazı kriterlere bağlı olarak düzenlemektedir.

    ÇED uygulamasına tabi projelere Ek-I sayılı listede yer verilmiş ve

    Ek-I sayılı listede, Madencilik projelerinden,

   Ruhsat hukuku ve aşamasına bakılmaksızın;

a) 25 HEKTAR VE ÜZERİ ÇALIŞMA ALANINDA (KAZI VE DÖKÜM ALANI TOPLAMI OLARAK) AÇIK İŞLETMELER,

ve üzeri kapasitede olanlara, ÇED sürecinin (ÇED olumlu/olumsuz kararı) uygulanacağı belirtilmektedir.

Çevresel Etki ve Değerlendirme Yönetmeliğinin 30/06/2011 - 27980 S. R.G. Yön. 7.ci madde ile getirilen EK-2`nin 49. maddesi ile EK-II kapsamındaki maden işletme faaliyetleri yeniden düzenlenmiş ve bir kısım değişikliklere gidilmiştir.

Seçme, eleme kriterleri uygulamasına tabi projelere Ek-II sayılı listede yer verilmiş ve

    Ek-II sayılı listede, Madencilik projelerinden,

   Ruhsat hukuku ve aşamasına bakılmaksızın;

a) Madenlerin çıkarılması (EK-I`DE YER ALMAYANLAR),

Projelerine Seçme, eleme kriterlerinin (ÇED gerekli/gerekli değildir kararı) uygulanacağı belirtilmektedir.

Dava konusu düzenleme de, zeytinlik alanlarda uzun yıllardır madencilik faaliyeti yapmak isteyen maden lobisinin isteği doğrultusunda düzenlemelere elverişli hale getirilerek, 25 hektarın (250bin m2 yani 250 dönümün) altındaki zeytinliklerin bulunduğu alanlarda ÇED sürecine ihtiyaç duyulmayacaktır.

Öyle ki 25 hektarlık değişikliğin arkasındaki amaç, Zeytin Kanununun korumasından çıkarılan bu alanların madencilik faaliyetlerine açılmasına imkan vermek; bu projelere ÇED raporu sunulması zorunluluğunun ve zorluğunun kaldırılarak proje tanıtım dosyası ile yetinilmesini sağlamaktır. Bu durumda zeytinlik saha sayılmayan bu alanlarda ÇED süreci işletilmeyecek, ÇED olumlu/olumsuz kararı verilmeyecek, proje tanıtım dosyası sunulan bu projelerde ÇED gerekli değildir kararı ile yatırıma izin verilerek zeytinlikler ortadan kaldırılabilecektir.

Dava konusu düzenleme ile getirilen bu ölçünün hangi kritere ve/veya hangi örneğe göre kabul edildiğinin hiçbir bilimsel açıklaması bulunmadığı gibi bu değişiklikle ÇED sürecinin de devreden çıkarılması sağlanmak istendiği gerçeğinin de Mahkemece dikkate alınması gereklidir.  

DAVA KONUSU YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ, NORMLAR HİYERARŞİSİ İLKESİ`NE AÇIKÇA AYKIRIDIR.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanıp, 03.04.2012 tarih ve 28253 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan  (12.04.2012 tarih ve 28262 sayılı Resmi Gazete ile Yönetmeliğin 23`üncü maddesinin (b) ve (ç) bentlerinde değişiklik yapılmış) Yönetmelik ile 03.04.1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte değişiklik yapılmıştır.

Bu değişiklik ile mevcut yönetmeliğin 4. maddesine "Küçük Ölçekli Tarımsal İşletme" "Zeytinlik Saha" başlıklı iki tanım eklenmiş; 23 ve 27. maddeleri ise tekrar değiştirilmiştir.

Söz konusu ekleme ve değişiklikler öncelikle Normlar Hiyerarşisi olarak anılan ilkeye açıkça aykırıdır.

Bilindiği üzere, hukukun kaynakları tabiri ile hukuk kurallarını oluşturan ve geliştiren yol ve yöntemler anlaşılmaktadır. Bu kaynakların bir bölümünü oluşturan ve "yazılı kaynaklar" olarak ifade edilen kaynaklar arasında Kanun, Tüzük, Yönetmelik, Uluslararası Anlaşmalar gibi kaynaklar yer alır.

Söz konusu yazılı kaynaklar arasında ise bir altlık-üstlük sıralaması bulunmaktadır. Bu sıralama, Normlar Hiyerarşisi olarak adlandırılmaktadır. En üstte Anayasa (ve usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşmeler) olmak üzere yukarıdan aşağıya doğru yasalar, tüzükler ve yönetmelikler olarak sıralanan bu normlar skalasında yer alan hiçbir kural, kendinden üstte bulunan hukuki norma aykırı olamaz. Normlar hiyerarşisinde bir alt norm üst norma aykırılık teşkil etmemeli, üst normun kendisine verdiği hukuki sınırların dışına çıkmamalıdır. Bu husus hukuk devleti açısından da önem taşımaktadır. Zira bir üst normla düzenlenmeyen bir hususun daha alt normlarla düzenlenmesi halinde hukuk devleti ilkesinin zedeleneceği açıktır.

Hukuk kuralları tarafından düzenlenen alanlardan birisi olan, idarenin iş ve eylemlerinin uygulanması ve söz konusu uygulama sonuçlarının denetimi açısından da normlar hiyerarşisi kavramı büyük önem taşımaktadır.

Yürütme organının düzenleyici işlemleri arasında yer alan yönetmelikler, Anayasa`nın 124`üncü maddesi ile düzenlenmiştir. 124`üncü madde ile Başbakanlığa, bakanlıklara ve kamu tüzelkişilerine, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelik çıkarabilme yetkisi verilmiştir.

Bilindiği üzere 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun, MADEN LOBİSİNCE yaklaşık 10 yıldır başta Maden Kanunu değişikliği çerçevesinde olmak üzere 4 kez değiştirilmek istenmiş fakat ülkemizdeki zeytin üreticileri ve üretici örgütleri ile kamuoyunun tepkileri sonucu değişiklik girişimleri TÜM PARTİLERİN OYBİRLİĞİ İLE TBMM`den dönmüştür. Öyle ki Madenciler Sektörü Başkanlar Konseyince, Maden Kanunu ile ilgili en son değişiklik görüşmelerinde kendince getirdikleri teklifle !!! Kanun`daki 3 km mesafesinin kaldırılması dahi teklif edebilmişlerdir (EK 2)

Şimdi ise, Zeytincilik Yönetmeliğinde idare tarafından değişiklik yapılarak Zeytincilik Kanunu işlevsiz hale getirilmek istenmektedir.

Davaya konu 03.04.2012 tarih ve 28253 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan yönetmelik yukarıda izah edilen çerçevede incelendiğinde,  yönetmelikte yapılan ekleme ve değişikliklerin normlar hiyerarşisine açıkça aykırı olduğu görülecektir.

Söz konusu yönetmelikle getirilen düzenlemelerle, 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun ve bu kanunda değişiklik yapan 28.2.1995 tarih ve 4086 Sayılı Zeytincilik Kanunu ve önceki yönetmelikte olmayan ve korunması gereken zeytinlik alanları, hem mülkiyet hem de korunacak saha alanı açısından var olan kanuni düzenlemelerle çelişecek ve aleyhte bir sonuç doğuracak şekilde daraltan tanımlar getirilmiştir.

Davaya konu yönetmeliğin 1. maddesiyle, 03.04.1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesine "Küçük Ölçekli Tarımsal İşletme" ve "Zeytinlik Saha" tanımları eklenmiştir.

Zeytinlik Saha, "Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan," olarak tanımlanmıştır:

Eklenen "Zeytinlik Saha" tanımı, 3573 ve 4086 sayılı kanun ve bu kanunlara dayanılarak çıkarılan 3/4/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine, iki esaslı noktada aykırılık teşkil etmektedir.

Şöyle ki;

1) 1996 tarihli Yönetmeliğin, Birinci Bölüm Kapsam maddesinde;

" Madde 2 - Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri ile orman sınırları dışında olup da 17.10.1983 tarih ve 2924 Sayılı Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıkların Bakanlıkça tespiti, haritalandırılası, dağıtımı ve buralarda yeni zeytinlikler kurulması, mahsuldar zeytinliklerin bakımı ve muhafazası, zeytin ürününün değerlendirilmesi ile ilgili her türlü tesisin kurulması ve işletilmesi ile ilgili tedbirleri, teşvik ve yatırım esaslarını kapsar"

denilmesine karşın, iptali istenen yönetmelik ile getirilen "Zeytinlik Saha" tanımlamasında, mahsuldar zeytinlikler ibaresi dışarıda tutularak, yalnızca hazine mülkiyetinde iken ilgili kanun kapsamında şahıslara devredilen dar bir alan tanımlanmıştır. OYSAKİ 3573 VE 4086 SAYILI KANUN VE BU KANUNLARA DAYANILARAK ÇIKARILAN YÖNETMELİK VE İLGİLİ DİĞER MEVZUATLAR İLE ÜLKEMİZDE BULUNAN TÜM ZEYTİNLİK ALANLARIN KORUNMASI HEDEFLENMİŞTİR.

Bu haliyle zeytinlik saha tanımı değiştirilmiş ve özellikle yönetmeliğin 23.maddesinde zikredilen zeytinlik saha kavramı muğlâklaştırılarak, kanunla getirilen koruma şemsiyesinin dışına itilmiştir. 

İptali istenen yönetmeliğin bu tanımlaması, üst norm olan Kanun`la koruma altına almış olan zeytinlik alanların kapsamını, kanunun düzenleme amacına aykırı olarak değiştirip, daraltmaktadır.

2) "Zeytinlik Saha" tanımlamasının üst norma aykırılık teşkil ettiği bir diğer durum, tanımın son cümlesindeki "en az 25 dekarlık alan" ibaresidir.

Yönetmelikte zeytinlik saha tanımı yapılmakta, bu tanıma göre ise zeytin ağaçlarının bulunduğu bir alanın "zeytinlik saha" sayılması için öncelikle devletin mülkiyetinde olması gerekmekte, arazi devlete aitse büyüklüğü önem teşkil etmemekte,  arazi özel mülkiyet ise "zeytinlik saha" kabul edilebilmesi için en az 25 dönüm büyüklüğünde olması gerekmektedir.

Yönetmeliğin, 1. maddesinde yer alan "en az 25 dekarlık alan" ibaresi 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun`un 2. maddesine açıkça aykırıdır. Zira 3573 sayılı Kanuna göre hem zeytinliklerde hem de zeytinliklere 3 kilometreden yakın alanlarda zeytincilik dışında hiçbir faaliyet yapılamamaktadır.

Ancak bu yönetmelik değişikliği ile özel kişilere ait olan 25 dekardan (25.000 m2`den yani 25 dönümden)  küçük zeytinlikler "zeytinlik saha" sayılmamaktadır. Söz konusu alanlar "zeytinlik saha" kabul edilmediği için bu alanlarda Zeytin Kanunu hükümleri geçerli olmayacak ve sosyo-ekonomik açıdan önemli olan bu alanlar, iptali istenen diğer madde olan yönetmeliğin 2.maddesindeki düzenlemenin de yol göstermesiyle, madencilik sektörüne açılacak, bu alanlarda madencilik yapılmasının önünde hiçbir engel kalmamış olacaktır.

Türkiye`de özel mülk olan zeytin sahalarının anlamlı çoğunluğunun 25 dekardan (25 dönümden) küçük olduğu düşünüldüğünde ve Zeytinciliğin, Türkiye` de yaklaşık 500 bin ailenin (10 milyon yurttaşımızın) geçim kaynağını, işlenen tarım alanlarının yüzde 3,5`ini oluşturan bir sektör olduğu düşünüldüğünde ülkemiz zeytinciliği madenciliğe kurban edilecektir.

UZZK`nın 2003-2009 yılları verilerine göre; dünya zeytinyağı üretiminde; Türkiye 6. sırada yer almaktadır. Yıllık ortalama 150 bin ton zeytinyağı üretimiyle dünya zeytinyağı üretiminin %8`ini karşılamaktadır.  2015`te bu değer yaklaşık 700 bin ton zeytinyağı için 3 milyar dolar olacağı öngörülmektedir.

Yine UZZK verilerine göre sofralık zeytin üretiminde; Türkiye 3. sırada yer alırken, tüketimde ise 1inci sırada yer almaktadır (Ayrıntılı bilgi için bkz.,  http://www.internationaloliveoil.org/estaticos/view/131-world-olive-oil-figures )  

Keza Türkiye`de zeytinyağı ve sofralık zeytin arzı ve kullanımı ile ilgili aşağıda tablo ile verilen veriler incelendiğinde arz ve kullanımın her geçen yıl arttığı görülmektedir.

 

TÜRKİYE`DE ZEYTİNYAĞI DURUM -TAHMİN

Tablo 1- Türkiye  Zeytinyağı  Arzı  ve Kullanımı

(2008/09-2009/10-2010/11-2011/12) 

 

 

2008/09

2009/10

2010/11

2011/12

Durum

Gerçekleşme

Tahmin

Öngörü

ARZ

Bin ton (1000 ton )

 

Başlangıç Stokları (1Kasım )

17

8

23

40

Üretim

130

147

160

200

İthalat

0

0

 

 

Toplam Arz

147

155

183

240

KULLANIM

Bin ton (1000 ton )

 

Tüketim

108

110

128

150

İhracat

31

22

15

35

Bitiş Stokları

(31 Ekim)

8

23

40

55

 

TÜRKİYE`DE SOFRALIK ZEYTİN  DURUM-TAHMİN

Tablo 2- Türkiye Sofralık Zeytin Arzı  ve Kullanımı

 (2008/2009-2009/2010-2010/11-2011/12)

 

 

2008/09

2009/10

2010/11

2011/2012

Durum

Gerçekleşme

Tahmin

Öngörü

ARZ

Bin ton ( 1000 ton)

 

Başlangıç Stokları

 (1 Kasım)

20

15

80

38

Üretim

300

390

330

450

İthalat

0

0

0

 

Toplam Arz

320

405

410

488

KULLANIM

Bin ton ( 1000 ton)

 

Tüketim

240

260

300

350

İhracat

65

65

72

70

Bitiş Stokları (31 Ekim)

15

80

38

68

 

Kaynak: Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Resmi Tahmin Heyeti Raporları Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Raporları.

Yukarıdaki veriler dikkate alındığında, iptali istenen yönetmeliğin bu düzenlemesinin ülkemizdeki zeytinlik sahalarının yarıdan fazlasının 25 dekardan (25 dönümden) küçük olduğu, talebin her geçen gün arttığı, dünya zeytinciliğinde ülkemizin payının gitgide güçlendiği gerçeği ile birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağının ortadan kalkmasına sebep olacağından hiçbir şekilde kamu yararı taşımadığı açıktır.

Bu sebeple, yönetmeliğin 1 maddesindeki "Zeytinlik saha" tanımının, hem mahsuldar zeytinlikleri, hem de 25 dekardan küçük özel mülkiyete tabi zeytinlik alanları zeytincilik kanunu ve mevzuatının korumasının dışına çıkarıyor olması ve bun değişiklikte hiçbir kamu yararı bulunmaması sebebiyle, iptali gerekmektedir.

II. DAVA KONUSU DEĞİŞİKLİK İLE DARALTILAN ZEYTİNLİK SAHALARINDA BİR DE KİRLETİCİ VE YOK EDİCİ FAALİYETLERİN İCRASINA İZİN VERİLMESİ AÇIKÇA HUKUKA AYKIRIDIR.

İptali istenen yönetmelikte yapılan bir diğer önemli değişiklik 2. madde ile getirmiş ve 03.04.1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin (EK 3) 23. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"MADDE 23 – Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nın iznine bağlıdır. Ancak; alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)`na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda; 

a) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,

b) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar,

c) Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri,

ç) İlgili Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve  doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,

d) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,

için, yukarıda belirtilen faaliyetlerde bulunmak isteyenler, ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirine başvurur. Müracaat sahibi, çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/ilçe müdürlüğünce uygun görülecek alanda zeytin bahçesi tesis eder.

Olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan faaliyetlerin yürütülmesi yetkililerce men edilerek, umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır.

Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır."

Bu değişiklik ile, 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun ve Bu Kanunda değişiklik yapan 28.2.1995 tarih ve 4086 Sayılı Zeytincilik Kanunu ve önceki yönetmelikte olmayan "Ancak" kelimesinden sonra getirilen hükümlerle;

Zeytin alanları; Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları, Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri, kamu yararı kararı alınmış MADENCİLİK, PETROL VE DOĞAL GAZ ARAMA VE İŞLETME FAALİYETLERİ, savunmaya yönelik stratejik yatırımlar için kullanılabilecek. Yani zeytinliklerde zeytincilik dışında her şey yapılabilecektir.

Yönetmelik değişikliği ile getirilen yeni düzenleme, dayanağı olan 3573 ve 4086 sayılı kanuna aykırıdır. Çünkü 3573 sayılı kanunun (Değişik: 28/2/1995-4086/5 md.) 20. maddesinde, ve 1996 tarihli yönetmeliğin 24. maddesinde "Zeytincilik sahaları daraltılamaz" denilmektedir. Oysa yapılan yönetmelik değişikliği ile zeytinlik alanlar yukarıda belirtilen amaçlar için tarım dışı kullanıma açılarak, zeytinlik alanlar daraltılmak istenilmektedir.

Aynı şekilde, aynı kanunun 20. maddesi ve yönetmeliğin 23. maddesinde: "Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez" denilmesine karşın, "ancak" kelimesinden sonra getirilen hükümlerle, zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesislerin kurulmasına izin verilebilecektir.

Açıklanan nedenlerle, iptali istenen yönetmeliğin 2.maddesindeki düzenlemenin de hukuka ve üst norma aykırılık ve kamu yararı bulunmaması nedeniyle iptali gerekmektedir.

III. Son olarak, iptali istenen Yönetmeliğin, 01/12/2009 tarihli ve 5929 sayılı Kanun`la katılmamız uygun bulunan ve 20.02.2010 tarih ve 27499 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren "2005 Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması"na (EK 4) da aykırı olduğunu belirmekte önem bulunmaktadır. İptalini talep ettiğimiz, yeni yönetmelik değişiklik hükümleri, bir üst norm olarak, anılan uluslararası sözleşme hükümlerine de açıkça aykırıdır.

Şöyle ki; Sözleşme`nin akdedilme amacını, sözleşmenin ruhunu ifade eden "Başlangıç" kısmında, taraf devletlerin;

" Zeytin yetiştiriciliğinin, zeytin ürünlerinin tüketimini sürdürmek ve genişletmek ile böylesi ürünler için dünya ekonomisini geliştirmek için alınan önlemlere bağımlı olan milyonlarca ailenin mevcudiyeti ve yaşam standardını belirlediği vurgulanarak,

Zeytin ağacının, çok yıllı doğası sayesinde toprakların sürekli bakımı ve muhafaza edilmesi için vazgeçilmez, diğer ürünlere uygun olmayacak arazilerin gelişiminde bir araç ve entansif olmayan tarımsal koşullar kapsamında bile, yetiştiricilikteki herhangi bir iyileşmeye olumlu yanıt veren bir bitki olduğunu akılda tutarak,

Bu bağlamda zeytin üretiminin birçok ülkenin ekonomisine yönelik büyük önemini vurgulayarak,

Zeytinciliğin yerleşmiş olduğu bölgelerde zeytinyağı ve sofralık zeytinin elzem temel emtialar olduğu ve bunların Akdeniz diyetinin ve son zamanlarda diğer diyetlerin temel öğelerinden olduğunun bilincinde olarak,"

Bu sözleşmeyi akdettiklerini vurgulamaktadır.

Sözleşme`nin taraf devletlerin genel yükümlülüklerini düzenleyen 32. maddesi ise, "Üyeler bu Anlaşma kapsamındaki yükümlülükleri veya madde 1‘de ortaya konulan genel amaçlarla çelişen herhangi bir önlemi kabul etmemeyi taahhüt etmektedir" hükmünü içermektedir.

32. maddenin atıf yaptığı, Sözleşme`nin genel amaçlarını düzenleyen 1. maddesi, taraf devletlerin işbu sözleşmedeki genel amaçları arasında şunları saymaktadır:   

- Dünya zeytin yetiştiriciliğinin entegre ve sürdürülebilir gelişimi için uluslararası işbirliğini güçlendirmek;

-Ürün kalitesini iyileştirmek ve buna dikkati çekmek için gösterilen çabalar ve atılan adımları ilerletmek;

- Bilhassa çevrenin korunması ve muhafaza edilmesi maksadıyla zeytincilik ve çevre arasındaki etkileşimi iyileştirmek için gösterilen çabalar ve atılan adımları ilerletmek;

- Zeytin ağacından elde edilen ürünlerden entegre biçimde faydalanılmasını tetkik etmek ve bunu güçlendirmek;

- Zeytin ağaçlarının genetik kaynaklarının muhafaza edilmesi için faaliyetler yürütmek;

Sözleşme`nin çevresel ve ekolojik hususlarla taraf devletlere düşen yükümlülüğünü düzenleyen 34. maddesi ise, "Üyeler zeytin ve zeytinyağı üretiminin tüm aşamalarında çevresel ve ekolojik hususlara gereken önemi verecek ve Üyeler Konseyi tarafından bu alanda karşılaşılan herhangi bir problemin iyileştirilmesi veya çözülmesi için gerekli addedilen faaliyetleri yürütmeyi üstlenecektir" hükmünü getirmiştir.

Görüleceği, üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bahse konu " 2005 Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması"`nı imzalar ve kabul edip, yürürlüğe koyarken, ülkemizde yaklaşık 10 milyon kişinin doğrudan ve dolaylı geçim kaynağını oluşturan zeytinlik alanların korunmasından, zeytin üreticiliğinin güçlendirilip geliştirilmesine kadar birçok konuda taahhüt altına girmektedir.

Bu taahhütlerin yer aldığı Uluslararası Sözleşme, normlar hiyerarşisinde iptale konu yönetmeliğin üstündedir. İptale konu yönetmelikte, bir yandan zeytinlik alanların kapsamını daraltıp, diğer yandan da zeytinlik alanları, zeytincilik faaliyetleri dışındaki maden, enerji ve benzeri sektörlerin faaliyetlerine açan hükümler, üst norm olan Sözleşme hükümleri ile de çatışmaktadır. Yönetmeliğin bu gerekçe ile de iptali gerekmektedir.

HUKUKİ SEBEPLER ve DELİLLER           : 01/12/2009 tarihli ve 5929 sayılı Kanun`la katılmamız uygun bulunan ve 20.02.2010 tarih ve 27499 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren "2005 Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması", 3573 ve 4086 sayılı kanun ve bu kanunlara dayanılarak çıkarılan 3/4/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik hükümleri,  Dava konusu Yönetmelik değişikliği, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 2010 yılı Zeytin ve Zeytinyağı Raporu, Ağustos 2010, sektör veri ve araştırma raporları ve sair ilgili mevzuat ve deliller                       

SONUÇ ve İSTEM        : Re`sen rastlanılacak sebepler dışında yukarıda yapılan tüm açıklamalar, doktrin görüşü ve emsal mahkeme kararları sonucunda ortaya çıktığı üzere, hukuka ve usule açıkça aykırı olan, düzenleme amacında hiçbir kamu yararı bulunmayan ve uygulanması halinde telafisi zor hatta imkânsız zararlara yol açacak ve hukuk devletini zedeleyecek olan; 03.04.2012 gün ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nın Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik`in;

-         1`inci maddesi ile, 03/04/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesine eklenen " zeytinlik saha" tanımının  ve,

-         2`inci maddesi ile, 03/04/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 23 üncü maddesinde ;

"Ancak; alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)`na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda; 

a) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,

b) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar,

c) Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri,

ç) İlgili Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve  doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,

d) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,

için, yukarıda belirtilen faaliyetlerde bulunmak isteyenler, ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirine başvurur. Müracaat sahibi, çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/ilçe müdürlüğünce uygun görülecek alanda zeytin bahçesi tesis eder.

Olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan faaliyetlerin yürütülmesi yetkililerce men edilerek, umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır.

Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır."şeklinde yapılan düzenlemenin tamamının iptaline,

1)    Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile verilecek izinlerin kazanılmış hak olarak değerlendirilip zeytin alanlarının yok olmasına sebebiyet verecek şekilde telafisi güç ve imkansız zararlar doğuracağı mevcut uygulama pratikleri uyarınca bilindiğinden

a.     ÖNCELİKLE SAVUNMA ALINMAKSIZIN yürütmenin durdurulmasına,

b.     YA DA SAVUNMA GELDİĞİNDE YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİMİZ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMEK ÜZERE DAVALI İDARENİN SAVUNMASI ALININCAYA KADAR DOSYA ÜZERİNDEN TEDBİREN yürütmenin durdurulmasına,,

c.      Yürütmeyi durdurma talebimiz davalı idarenin savunması alındıktan sonra değerlendirilecekse İYUK m. 16 uyarınca idarenin SAVUNMA SÜRESİ KISALTILARAK (tebligatta geçen süreler de dikkate alınarak takdiren 10 gün süre verilerek); öncelikle yürütmenin durdurulmasına,

2)    Yürütmeyi durdurma kararları davalı idarelerce uygulamada İYUK hükümleri uyarınca derhal değil, 30. gün uygulandığından, zeytinlik alanların tahribi ve zeytinlik alanlar üzerinde kazanılmış hak ihdasına sebebiyet vermemek için tebligatın İYUK m. 27/4 uyarınca davalı idareye memur eli ile tebliğine,

3)    Yapılacak yargılama neticesinde yukarıda belirtilen dava konusu  yönetmelik hükümlerinin tamamının iptaline,

4)    Yargılamanın duruşmalı olarak görülmesine,

5)    Yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini, arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Davacılar Vekilleri

Av. Emre Baturay ALTINOK – Av. Zuhal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ

EKLER                :

1)     03.04.2012 gün ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`nın Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik metni

2)     Madenciler Sektörü Başkanlar Konseyince TBMM Komisyonuna sunulan 3 km mesafenin kaldırılması ile ilgili değişiklik önerisi metni

3)     03.04.1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik metni

4)     01/12/2009 tarihli ve 5929 sayılı Kanun`la katılmamız uygun bulunan ve 20.02.2010 tarih ve 27499 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren "2005 Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması"

Vekaletnameler   



5  "Ekonomik ve Sosyal Komite`nin ‘Konsey ve Avrupa Parlamentosu`na Zeytinyağı için Kalite Stratejisine dair Komisyon Raporu`na ve ‘136/66/EEC ve (EC) 1638/98 sayılı Tüzükler`i Yardım Sisteminin Geçerlilik Süresi ve Zeytinyağı için Kalite Stratejisine İlişkin Olarak Değiştiren Bir Konsey Tüzüğü için Öneri‘ye dair Görüşü"nün tam Türkçe metni için bknz. Güldogan,E ve Tan,M; Avrupa Birliği Mevzuatı, Üretim ve Pazarlama Cilt:1, ISBN 975-92959-3-8 (Tk), 975-92959-4-6 (1.C) Tariş Zeytin ve Zeytinyağı TS Koop Birliği Yayınları.2003, Nisan, İzmir.

Okunma Sayısı: 4077