AKP’NİN HAYVANCILIK STRATEJİSİ ÇÖKTÜ / KARASABAN

İSTANBUL ŞUBE ( )
24.01.2013 (Son Güncelleme: 24.01.2013 15:59:58)

 

1980`li yıllarla birlikte uygulamaya konan neoliberal politikalarla birlikte tarımsal kamu yönetimi dağıtıldı, iç piyasayı terbiye etmek adına ithalat en gözde para kazanma yolu oldu. 1984 yılında, Tarım Bakanlığı`nın yeniden yapılandırılması adı altında önemli kurmay kurumları kapatıldı ya da etkisizleştirildi. Tercih edilen ithalat iç üreti bitirme noktasına getirdi. 1990`lı yıllarla birlikte tarımsal KİT`lerin özelleştirilmelerine başlandı. Sonuçta, tarım ülkesi Türkiye`nin halkını doyurabilmek için dışa bağımlılığı giderek arttı.

Hızla azalan hayvan sayısını artırabilmek amacıyla AKP hükümeti 2003 yılında Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi`ni uygulamaya koydu. Fakirliğini belgeleyen çiftçilere kurdukları kooperatifler üzerinden ikişer inek dağıtıldı. Proje çerçevesinde bir çiftçi diğerine, kooperatif ise tüm çiftçilere kefil oldu. Hayvancılığa bütçeden 107 milyon TL destek ayrıldığı bir dönemde bu proje çerçevesinde 400 milyon TL`lik kredi kullanıldı. Ancak, fakir çiftçilerin çoğu kredi geri ödemesini bitiremeden hayvanını kaybetti. Borcunu ödeyebilen fakir çiftçilerin ise pek çoğu, borcunu ödeyemeyen çiftçilere kefilliklerinden dolayı sıkıntılı günler yaşadı.

2005 yılında, hayvancılık sektöründe hedefleri belirleyen "Hayvancılık Stratejisi 2005-2013" belgesi açıklandı. Buna göre kültür ırkı sağmal inek sayısının 4,6 milyon baştan 6 milyon başa, çiğ süt üretiminin 10 milyon tondan 23 milyon tona, endüstride işlenen süt oranının %20`den %80`in üzerine, kırmızı et üretiminin 800 bin tondan 1,3 milyon tona, kişi başına et tüketiminin 10 kilodan 16 kiloya, yem bitkileri ekim alanının 1,2 milyon hektardan 4 milyon hektara, ot üretiminin 23 milyon tondan 70 milyon tona çıkarılması hedefi kondu.

"Tarım Strateji Belgesi (2006-2010)"nde de hayvancılık destekleriyle ilgili olarak ırk ıslahı, kaba yem üretiminin artırılması, verimliliğin artırılması, işletmelerin ihtisaslaşması, hayvansal ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması, pazarlama destekleri, hayvancılık işletmelerinin modernizasyonu destekleri vb konularda önemli taahhütler vardı.

2007 yılında yaşanan kuraklık ve genel seçim önemli bir dönüm noktası oldu. Girdi maliyetleri hızlı bir şekilde yükseldi. Çiğ süt fiyatları yem fiyatlarının gerisinde kaldı. Diğer taraftan tarım desteklerinin neredeyse tamamı seçim öncesinde dağıtıldı. Bu dağıtımdan hemen hemen hiç pay alamayan hayvan üreticisinin alacağı 2008 bütçesine bırakıldı. 750 milyon TL olarak öngörülen hayvancılık destekleri verilen sözlerle 1,2 milyar TL`ye yaklaştı.

2008 yılının büyük bölümünde kuraklık yine devam etti. Buna karşın, hayvancılık desteklerini artırmak yerine aşağı çekebilmek için birçok kalem destek kaldırıldı, hayvan başına destek modeline geçildi. Bu kapsamda 15 Nisan 2008 tarihli Resmi Gazete`de (RG) "Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar" yayımlandı. Karar`a göre hayvan başına melez ırklar için 300 TL, saf ırklar için 350 TL, hastalıktan ari ırklar için 400 TL, manda başına 300 TL, damızlık koyun ve keçi başına da 10 TL ödeme yapılacaktı. Ancak, üzerinden daha 1,5 ay geçmişken bu karar 24 Mayıs 2008 tarihli RG`de yayımlanan yeni bir kararla değiştirildi. Irk kavramı kaldırılarak destekler 50 TL aşağı çekildi; destekler anaç sığır başına 250 TL, soy kütüğüne kayıtlı anaç sığır başına 300 TL, hastalıklardan ari işletmelerde anaç sığır başına 350 TL, manda başına 250 TL oldu. Ayrıca, sayı sınırı getirildi. En az 5 en çok 200 hayvana tam destek yapılacak, 200-500 baş arası için desteğin %50`si, 500 baş üzerine ise %25`i verilecekti. Bu kararla, fakir çiftçinin aldığı 2 inek destekleme kapsamı dışında bırakılmış oldu. Diğer yandan ilk kararda süt pirimi tamamen kaldırılırken, yeni kararla 4 kuruş pirim verileceği belirtildi.

Bu karardan da yaklaşık 20 gün sonra, 13 Haziran 2008 tarihli RG`de "Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Uygulama Esasları Tebliği" yayımlandı. Bu tebliğ destekleri alabilmenin hiçte kolay olamayacağını gösterdi. Destekten yararlanacak anaç ineğin 2008 yılında doğum yapması şartı getirildi. Buzağının hangi suni tohumlama ile doğduğunun belgelenmesi, destekten yararlanacak ineğin aşılarının tam ve belgeli olması gerekiyordu. Bugüne kadar herhangi bir belge zorunluluğu olmadığından pek çok çiftçi belge almamış, alanlar da saklamamıştı.

30 Ocak 2009 tarihli RG`de yayımlanan "Tarımsal Desteklemelere İlişkin Bazı Bakanlar Kurulu Kararları Uyarınca 2009 Yılı Bütçesinden Yapılacak Desteklemelerin Birim Fiyatlarından %10 Kesinti Yapılması Hakkında Karar" ile anaç sığır ve manda desteği 250 TL`den 225 TL`ye, koyun keçi desteği de 10 TL`den 9 TL`ye düşürüldü. 4 kuruşluk süt pirimi de 3,6 kuruşa indirildi. Sonuç olarak, 2008 yılında 1 milyar 95 milyon TL olan hayvancılık destekleri 2009 yılı bütçesinde 908 milyon TL`ye geriledi.

Yapılan değişikliklerin hiçbiri üreticinin yararına olmadı ve strateji belgelerindeki hedeflere yönelik değildi. Strateji belgelerindeki taahhütlere güvenerek sektöre yatırım yapanlar bu olumsuzluklar karşısında son derece güç duruma düştü. Yaklaşık 1 milyon süt hayvanı ve 250 bin damızlık hayvan kesime gönderildi. Tarım Bakanı Mehdi Eker, son derece yanlış bir analiz ile bu durumu kırmızı et üretiminde artış olarak değerlendirdi.

Birbiri ardına atılan yanlış adım ve yanlış analizlerle hayvancılığımız ithalatla büyür, yem bitkileri üretimimiz ise samanı dahi dışarıdan alır konuma geldi. Ülkemizin en büyük hayvancılık işletmeleri 2012 yılında birbiri ardına kapanırken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ise ne durumda oldukları bilinmemektedir.

Ahmet Atalık / Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı

http://www.karasaban.net/akpnin-hayvancilik-stratejisi-coktuahmet-atalik/

 

Okunma Sayısı: 649