BAKANLIK GDO’DA ŞEFFAF OLSUN - EVRENSEL

GENEL MERKEZ ( )
15.04.2013 (Son Güncelleme: 22.04.2013 14:53:24)

 Genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) ilgili hemen hemen herkes "Ne olacak şimdi?" demeye başlamıştı ki, başımıza bir de pirinç çıktı. Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, "Pirinçte GDO yok" dedi. İnanmak istedik, ancak Mersin`de ABD`den gelen pirinçlerde GDO olduğunu öğrendik. Bakan bu sefer dedi ki "Pirincin içinde yok kabuğunda var." "Kabuğunda varsa, içinde yok mudur?" diye sorduk, cevap alamadık. GDO`yu Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Ahmet Atalık`la konuştuk.

GDO`LU PİRİNÇ BİR VAR, BİR YOK

GDO`lu pirincin Türkiye`ye nasıl geldiğini ve Bakan`ın açıklamasını sorduğumuz Atalık "Dünyada ticari amaçla ekilen ve ticarete konu olan GDO`lu pirinç yok. Ancak dünyada GDO`lu pirinç var" diyor. Elbette ilk akla gelen soru "Nasıl yani?" oluyor. Ahmet Atalık devam ediyor. "Japonya çok küçük izole alanda besin içeriği geliştirilmiş pirinç çalışmaları yapıyor. Çin, İran ve Amerika`da da aynı durum söz konusu. Fakat ticari amaçlı GDO`lu üretim izni yok. Bu nedenle sistemde olmaması gerekiyor. Ancak deneme amaçlı üretilen pirinçler imha edilmiyorsa, sisteme giriş yapıyor olabilir ya da kaçak ekimlerin olması da mümkün. Bir diğer olasılıksa GDO`lu ürünlerle doğal pirinçlerin bir arada taşınmış olması..."  

SOYA KÜSPESİNDEN Mİ BULAŞTI?

Asıl kafa karışıklığı da tam olarak burada başlıyor. Zira Bakan "Soya küspesiyle beraber taşınmış ve kabuğuna bulaşmıştır. Kabuğunu açarsanız pirincin içinde GDO yoktur" demişti. Ancak soyadan kabuğa bulaşan GDO`nun kabuktan pirince geçmemesi mümkün görünmüyor. Bakan burada da maalesef rahatlatıcı bir açıklama yapmıyor. Ayrıca bugün itibariyle pirinç tüketimi %50 oranında düşmüş durumda. Sosyal medyada "Pirinç yemiyoruz" kampanyaları düzenleniyor. Ahmet Atalık açıklıyor "Bu ülkeye ne ithal ediliyorsa, bundan sonra hepsi denetlenmeli, sürekli olarak bakanlık sitesinde açıklanmalı, bakanlık şeffaf olmalı" diyor.  

19 GDO`LU ÜRÜN YEM OLARAK TÜRKİYE`DE

Ülkede Biyogüvenlik Kurulu ve Tarım Bakanlığı 16 GDO`lu mısır çeşidini ve 3 soya çeşidini yem amaçlı kullanılmak üzere izin verdi. Bu hayvanların etini sütünü yumurtasını tüketiyoruz. Bu durumda biz de GDO tüketmiş olmuyor muyuz? Ahmet Atalık anlatıyor: "Yeterli araştırma göremiyoruz. Bu yüzden zararlı ya da zararsız diyemiyoruz. Ancak İtaya Üniversitesi`nin bir araştırması var. Marketten aldıkları sütleri inceliyorlar ve her 4 numuneden biri GDO`lu çıkıyor. Ancak diğer uzmanlar buna karşı çıkıyor ve ‘Süt sağılırken yapılan bir araştırma değil` diyorlar ve ‘Dışarıdan bulaşmış olabilir` deniyor. O zaman daha tehlikeli zaten. Şeffaflık burada da devreye giriyor. Bakanlık yaptığı araştırmaları açıklasın, içimiz rahat etsin."


HAYVANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Fare ve tavşan beslemeleri üzerinde çalışmalar yapılıyor. Hacettepe Üniversitesi`nde yapılan bir çalışmada farelerin böbrek ve karaciğer fonksiyonları tahrip oluyor. Midelerinde lezyonlar oluşuyor. Dişi farelerde şeker hastalığı tespit ediliyor. Kötü kolestrol yükseliyor. Viyana Üniversitesi`nde 3. nesilde farelerin üreme yetenekleri bitti ve 4. nesle çıkamadılar.


İNSANLARLA İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Dünyada konuyla ilgili çok sınırlı çalışma var. Kanada`da Sherbrooke Üniversitesi`ndeki çalışmalar ise en iyi örneklerden. Üniversite hastanesinde GDO`lu gıdalarla beslenen 30 kadın ve 30 hamile kadınla çalışmalar yaptıldı. Önce kan örnekleri alındı ve teste gönderildi. Ve GDO`lu gıdaların içindeki zehri tüm kadınlarda ve doğmamış çocuklarda dahi saptadılar.


KÖTÜ GDO, İYİ GDO

Öyleyse GDO her zaman ve her şeyde kötü müdür yoksa daha yararlı işler için kullanılması mümkün müdür? Ahmet Atalık cevaplıyor: "`GDO`ya hayır` dediğimizde bilim düşmanlığı, teknoloji karşıtlığıyla suçlanıyoruz. Bir tıp fakültesindeki bir akademisyen ‘GDO`ya hayır` dediğimiz zaman, ‘Kahrolsun GDO karşıtları, yaşasın GDO` diyebiliyor. Biz de hak verdik kendisine. Zira karşıtlığı açıklamamız gerekiyor. GDO tıp, endüstri ve deniz ve su ürünlerinde kullanılıyor. Örneğin şeker hastalarının insülini, aşılar GDO teknolojisiyle üretiliyor. Ancak tıptaki GDO`nun çok detaylı çalışmalarında hiçbir zararı olmadığı ve insanların hayrına olduğu hiç tartışmasızdır. Ama tarım alanı öyle değil" diyor.


DÜNYADA VE TÜRKİYE`DE GDO

Dünyada GDO`lu tarım alanları kullanımı oldukça az aslında. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü dünyadaki tarım arazilerinin genişliğini 4.9 milyar hektar olarak açıkladı. GDO`lu tarım yetiştirilen alansa, bu alanın sadece %3`ü. Yani 160-170 milyon hektarlık bir alan.  Ve dünyada sadece genetiği değiştirilmiş soya, mısır, pamuk ve kanola üretimine izin veriliyor. Bunun dışında herhangi bir gıda maddesinin üretimi ve ticareti yok. Türkiye`de ise ithal edilen GDO`lu mısır ve soya olsa bile yetiştirilen herhangi bir GDO`lu ürün söz konusu değil. (İstanbul/EVRENSEL)

Okunma Sayısı: 260