KURAKLIK VE TARIMA ETKİSİ

İSTANBUL ŞUBE ( )
24.02.2014 (Son Güncelleme: 24.02.2014 14:12:22)

- BASIN AÇIKLAMASI -

 KURAKLIK VE TARIMA ETKİSİ

21.02.2014

TÜİK`in 2013 yılı verilerine göre ülkemizin toplam tarım alanı 38,4 milyon hektardır. Bunun %53,6`sı işlenen tarım alanlarından, %38`i çayır ve mera arazilerinden, %8,4`ü meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanından oluşmaktadır. İşlenen tarım alanlarımızın %56`lık kısmında tahıl ekimi yapılmakta olup tahıl alanlarının da %67,4`ünde buğday tarımı yapılmaktadır. Tahıl üretiminin de yaklaşık %60`ını buğday tek başına oluşturmaktadır.

Yeni tarım yılı 1 Ekim 2013 tarihi itibarı ile başlamıştır. Mevsim itibarıyla en yaygın ekimi yapılan tarım ürünlerimiz ise serin iklim tahıllarıdır. TÜİK`in 2013 yılı verilerine göre ülkemizde buğday ekim alanlarının %25`i sulu tarım arazilerinden, %75`i ise kuru tarım arazilerinden oluşmaktadır. Buna karşın üretimin %37`si sulu tarım arazilerinden elde edilirken, %63`ü kuru tarım arazilerinden sağlanmıştır. Buğday tarımımızın çok büyük bir bölümünün kuru tarım arazileri üzerinde yapılıyor olmasından dolayı bu alanlara düşen yağışın miktarı, şekli ve periyodu büyük önem arz etmektedir.

2013 yılı buğday üretimimizin %27`sini Konya, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Ankara sağlamıştır. Konya 2,3 milyon ton üretimle ülkemizin buğday ambarı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu illere Yozgat, Mardin, Adana, Sivas, Tekirdağ, Eskişehir, Edirne ve Çorum`u da ilave ettiğimizde buğday üretimimizin %50`sini sadece 12 ilimiz sağlamaktadır. Özellikle bu illerimizdeki yağış durumu 2014 yılında buğday başta olmak üzere daha pek çok tarım ürünümüzün verimini doğrudan etkileyecektir.

Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü kuraklığı üç safha altında incelemektedir; meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık. Meteorolojik kuraklık, yağış miktarında uzun yıllar ortalamalarına göre meydana gelen azalma olarak tanımlanmaktadır. Tarımsal kuraklıkta ise toprakta bitkinin kök bölgesi içinde bitkinin yararlanabileceği suyun miktarı esas alınmaktadır. Bitkilerin su ihtiyacını karşılayacak miktardaki suyun toprakta bulunmadığı süreler tarımsal açıdan kurak olarak belirtilmektedir. Hidrolojik kuraklık ise uzun süreli yağış azlığından dolayı yeryüzü ve yer altı su kaynaklarında meydana gelen azalmadır.

Ülkemizde buğday ekim zamanı bölgelere göre farklılıklar göstermekle birlikte Eylül-Aralık ayları aralığında, yoğunluklu olarak da Ekim-Kasım ayları içinde yapılmaktadır. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 2013 yılı Sonbahar mevsimi (Eylül-Ekim-Kasım) yağışlarında normaline göre %14, geçen yıl Sonbahar yağışına göre %3 azalma görülmüştür.

Önemli buğday üreticisi illerimizin içerisinde yer aldıkları bölgeler itibarıyla değerlendirdiğimizde Karadeniz Bölgesi Sonbahar yağışlarının normaline göre %5 ve bir önceki yılın aynı mevsimine göre %18 arttığı görülmektedir. Buğday üretiminde söz sahibi diğer bölgelerimizin tümünde sonbahar yağışında düşüş görülmekle birlikte en belirgin düşme normaline göre %39 önceki Sonbahar mevsimine göre %52 düşüşle Güneydoğu Anadolu Bölgesi`nde saptanmıştır.

2013 yılı Sonbaharındaki yağıştaki azalma meteorolojik kuraklık endişesi yaratırken Aralık ayı yağışlarında da normaline göre %53 önceki yılın Aralık ayına göre %72 azalma kaydedilmiştir. Yağışlardaki azalmadan Sonbahar`da pek etkilenmeyen Karadeniz Bölgesi`nde bile yağışlarda normaline göre %5 önceki yılın Aralık ayına göre ise %31 azalma saptanmıştır. En büyük azalma İç Anadolu Bölgesi`nde saptanmış olup normaline göre %77 önceki yılın Aralık ayına göre %85 azalma olmuştur. Çukurova bölgemizde çiftçi buğdayın çimlenmesini sağlamak için sulama yapmak zorunda kalmıştır. Bazı yörelerde çıkış yapan buğdayda yer yer sararmalar görülmüştür. Trakya`da da lokal kuraklık stresi saptanmıştır.

Aralık ayının da yağış açısından pek ümit verici geçmemesi gözleri 2014 yılının Ocak ayına çevirmiştir. Ancak açıklanan veriler umutları yeşertmeye yetmemiştir. Ocak ayında da Türkiye genelinde yağışlarda normaline göre %22,2, geçen yılın Ocak ayına göre %39,1 azalma yaşanmıştır. Bu durumdan en az etkilenen İç Anadolu Bölgesi`nde yağışlar normaline göre %1,3 azalırken bir önceki yılın Ocak ayına göre %9,2 azalma saptanmıştır. Bu dönemde yağış miktarında en büyük azalma Karadeniz Bölgesi`nde görülmüştür. Yağışlar normaline göre %52,8 azalırken önceki yılın Ocak ayına göre de %58,4 azalmıştır.

Türkiye genelinde beklenen kar yağışının bir türlü gerçekleşmemesi de serin iklim tahıllarının gelişimi açısından diğer bir olumsuzluk olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemiz genelinde gerek akarsularımızın gerekse göllerimizin su seviyelerinde belirgin düşmeler görülmeye başlanmıştır. Yağışların beklenen düzeyde olmamasının yanında sürekli esen rüzgarlar da düşen yağışın toprağa yeterince işlemeden buharlaşmasına neden olmaktadır. Bu durum toprağın nemli kalma süresini kısaltmıştır.

Tarım yılının başlangıcı olan 1 Ekim 2013 tarihinden 31 Ocak 2014 tarihine kadar geçen 4 aylık dönemde kümülatif yağışların Türkiye genelinde normale göre %27,4 önceki yılın aynı dönemine göre %40,4 azaldığı görülmektedir. Kümülatif yağışlarda Akdeniz Bölgesi`nde normaline göre %14,4 önceki yılın aynı dönemine göre %10,7 azalma kaydedilmiştir. En büyük azalma ise normaline göre %52,8 önceki döneme göre %58,4 azalma ile Karadeniz Bölgesi`nde gözlenmiştir.

Düşen yağışın normaline göre yüzdesi üzerinden yapılan değerlendirmede Mardin hariç olmak üzere diğer tüm önemli buğday üreticisi illerin büyük bölümünde şiddetli kuraklık, diğer kısımlarında ise orta şiddette ve hafif kuraklık yaşandığı görülmektedir.

Buğday bitkisinin vejetasyon boyunca istediği su miktarı gelişme dönemlerine göre farklılık göstermektedir. En fazla suya ihtiyaç duyduğu dönemleri çimlenme, sapa kalkma, başaklanma ve süt olum dönemleridir. Bu nedenle buğdayın çimlenmesini sağlayan yağışların yanında en çok yağışa ihtiyaç duyulan dönemler Mart sonu, Nisan ve Mayıs aylarının başlarıdır. Bu dönemlerde istenilen yağışın alınamaması durumunda şayet olanak var ise üç kez sulama yapılması gerekmektedir. İstenilen verim ve arzulanan kalitenin oluşabilmesi için bu dönemlerde bitkinin suyla buluşmasının yanında suyun toprağa işleme derinliğinin 90 cm yi bulması gerekmektedir.

2013 yılı Sonbahar`ında yağış miktarındaki düşmenin son derece sınırlı olması zamanında yapılan buğday ekimleri açısından pek bir zarar riski oluşturmamıştır. Ancak, Aralık ve Ocak ayları yağışlarındaki belirgin düşmeler özellikle geç yapılan ekimler üzerine etkili olmuş, pek çok bölgemizde çimlenme sorunları yaşanmıştır. Normalde sulamaya hemen hemen hiç ihtiyaç duyulmayan kış aylarında sulama tesislerinin bakıma alınmasından dolayı sulama birlikleri sulama suyu almakta zorluklar yaşamış, alabilenler ise yeterli düzeyde alamamışlardır. Sulama yapma olanağı olmayan alanların önemli kısmında ise çiftçi yeniden ekim yapmış, ancak beklenen yağmurun gelmemesi nedeniyle tarlasını bozarak alternatif ürünlerin ekimine yönelmiştir. Serin iklim tahılları baz alındığında tarımsal kuraklığın başladığı ve başlamak üzere olduğu koridoru Çorum, Ankara, Eskişehir, Konya, Karaman, Adana illerini içine alan bölge olarak tanımlayabiliriz.

Ülkemizin buğday üretimi 2013 yılında 22 milyon tona ulaşmıştır. Tüm kuraklık analizi ve buğdayda oluşturacağı olumsuz etki birlikte değerlendirildiğinde bundan sonra meteorolojik şartlarda hiçbir düzensizlik olmayacağı farz edilse bile 2014 yılı buğday üretiminde %10 civarında kayıp oluşacağı beklenmelidir.

Buğday için son derece önem arz eden ilkbahar yağışlarında da sorun yaşanması durumunda bu dönemde ekimleri yapılacak olan sıcak iklim tahılları, kuru baklagiller, yağlı tohumlu bitkiler, yem bitkileri ile sanayi bitkileri tarımında da verim düşmeleri görülebilecektir. Yağışlardaki azalmanın yanında kış sıcaklıklarının uzun süreli mevsim normalinin üzerine çıkarak değişkenlikler yaratması ülkemizin özellikle batı ve güney bölümlerinde meyve ağaçlarında tomurcukların gelişmesi ve çiçeklenmeye yol açmıştır. Özellikle Akdeniz bölgemizde meyve ağaçlarındaki çiçeklenmeyi geciktirmek, toprakta-kök bölgesinde serinlik oluşturabilmek amacıyla kışın sulama yapılmak zorunda kalınmıştır. Bu noktadan sonra görülebilecek olası don olayları meyve üretimimizde azalma ve kalite bozukluğuna yol açacaktır. Ağırlıklı olarak meraya dayalı hayvancılık yapılan özellikle Doğu Anadolu Bölgesi`nin bazı illerinde yeterli kar yağışının gerçekleşmemesi, bazılarına ise hiç kar düşmemiş olması hayvancılığın da 2014 yılında zorlu geçeceğini, saman ithalatının artarak devam edeceğini göstermektedir.

Ahmet ATALIK

Başkan

(Yönetim Kurulu adına) 

Okunma Sayısı: 548