KANAL B İLE RÖPORTAJ - GDO

GENEL MERKEZ ( )
05.11.2015 (Son Güncelleme: 09.11.2015 16:49:52)

ODA Başkanımız Özden GÜNGÖR, Kanal B muhabirinin sorularını yanıtladı.

 

ODA Başkanımız Özden GÜNGÖR, 5 Kasım 2015 Perşembe günü Kanal B muhabiri ile röportaj yaptı. GÜNGÖR, Biyogüvenlik Kurulu‘nun, GDO‘lu 2 soya ve 6 mısır türünün daha hayvan yemlerinde kullanılması ve ithal edilmesiyle ilgili kararını değerlendirerek, ODA‘mız görüşlerini aktardı.

GÜNGÖR, özetle şunları söyledi:

"5 Kasım 2015 tarihli Resmi Gazete`de Biyogüvenlik Kurulu`nca yayımlanan 8 ayrı karar kapsamında 2 adet GDO`lu soya çeşidi ile 6 adet GDO`lu mısır çeşidinin ithal edilerek hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verildi.

Genetiği değiştirilmiş organizmalar, bir canlının gen dizilimine genetik müdahale yöntemleri ile  bitki, bakteri, virüs vb. herhangi bir başka canlının DNA‘sının aktarılması ile elde edilen yeni organizmalardır.

Genetiği değiştirilmiş tohumlar, böceklerin ve virüslerin sebep olduğu hastalıklara karşı direnç gösterir. GDO ağırlıklı olarak mısır, soya, pirinç, pamuk ve kolzada bulunmaktadır.

GDO`lu ürünler en çok ABD, Arjantin, Kanada ve Çin`de üretilmektedir. GDO`lu ürünlerin dünyada 70 milyar dolarlık bir pazara ulaştığı bilinmektedir.

GDO`lu ürünler tüketiciler açısından birçok belirsizliği ortaya koymaktadır. Alerjik reaksiyonlar, antibiyotik direnç genlerinin insan vücuduna yerleşebilmesi, toksik etkiler gibi olumsuzluklar söz konusudur.

Ülkemizde yaklaşık 2 milyon ton soya, 1,5 milyon ton mısır açığı bulunmaktadır. Mısır ve soyanın üretim açığını kapatmak üzere  GDO`lu ürün ithalatına başvurulmaktadır. Oysa üretim alanlarını genişleterek bu açığı gidermek mümkündür. İhtiyaç duyulan arazi soya için 5 milyon dekar. mısır için ise 1.5 milyon dekar civarındadır.

Hayvancılık ve yem sektörü toplantılarında sektör temsilcileri ve bir grup akademisyen üretim açığını kapatmak için GDO`lu mısır ve soyayı ön plana çıkararak ithal edilmesinin önemini vurgulamaktadırlar.

Neoliberal politikalar çerçevesinde sürdürülen tarımsal uygulamalar sonucunda son 10 yılda tarım arazilerimizde 27 milyon dekar bir azalma olmuştur. Mazot, gübre, ilaç, su gibi üretim girdileri çok pahalıdır. Üreticiler bu nedenle yavaş yavaş üretim alanlarını terk etmektedir.

GDO`lu mısır ve soya ithalatına izin verilmesi ülkemiz kaynaklarının yabancı ülkelerin refahına sunulmasından başka bir sonuç doğurmamaktadır. Biyogüvenlik Kurulu daha önce de 16 Temmuz 2015 tarihinde GDO`lu 3 mısır ve 2 soya çeşidinin ithalatına izin vermiştir.

Biyogüvenlik Kurulu`nun kararları hem üretici hem de tüketici aleyhinedir. Ülkemiz insanı GDO konusunda artık bilinçlenmiştir. Ülkeye GDO`lu ürün girişi halkı tedirgin etmektedir. Bu sorunun acilen çözülmesi gereklidir.

Ülkemizde gerek mısır ve gerekse soya açığının kapatılması için yeterli miktarda arazi bulunmaktadır. Diğer taraftan sulamaya açılabilecek 26 milyon dekar alanımız mevcuttur. İhtiyaç duyduğumuz soya ve mısır için üretim dışında bırakılan 27 milyon dekar tarım arazisi ile sulamaya açılabilecek 26 milyon dekar tarım arazisi ihtiyacımıza cevap verecek düzeydedir.

Ucuz girdi sağlandığı takdirde çiftçiler mısır ve soya üretimine yöneleceklerdir. Bakanlığın bu konularda ciddi çalışmalar yapması sorunu çözecektir. Bu çalışmanın yapılması halinde ithal ürün yerine ülke içinde üretim yapmak mümkün olacaktır.

Türkiye`nin 2014 yılında yurtdışından ithal ettiği 2 milyon ton soya için 1.1 milyar dolar, 1.4 milyon ton mısır için de 360 milyon dolar, son 13 yılda ülkemizin ithal ettiği 13 milyon ton soya için 5.5 milyar dolar, 11 milyon ton mısır için 3 milyar dolar ithalat bedeli ödenmiştir.

Okunma Sayısı: 678
Fotoğraf Galerisi