A GAZETE: ‘ÖNLEM ALINMAZ İSE SÜTE ERİŞEMEYECEĞİZ’ (ÖZEL HABER) - 14 OCAK 2023

BURSA ŞUBE ( )
16.01.2023 (Son Güncelleme: 16.01.2023 12:06:52)

‘Önlem alınmaz ise süte erişemeyeceğiz’

Türkiye’nin et ve süt konusunda ciddi risk yaşayabileceğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, enflasyonist baskının ortadan kalkmasının yanında küçük işletmelerin sağlık koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunarak, “Sağlık koşullarının yetersizliğinden her yıl 900 bin buzağımızı kaybediyoruz. Bunun yanında enflasyonist baskı da olduğu sürece vatandaşın ete ve süte erişmesi güç duruma düşecek” dedi.

Mayıs ayından beri artan yem maliyetleri başta olmak üzere çiftçinin zararına sattığı sütler yüzünden ineklerini kesime göndermeye başlaması, üretimi düşürmeye devam ediyor. Bu süreçte Türkiye’nin et ve süt konusunda ciddi risk yaşayabileceğine işaret eden TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, alınması gereken önlemleri tek tek açıkladı. 15 Mayıs’ta Ulusal Süt Konseyi’nin süt fiyatını 7,5 TL olarak açıklamasından sonra 15 Ekim’e kadar fiyatın değişmediğini dile getiren Çakmak, “Bu süreç içinde zarar eden süt üreticisi hayvanını kesme göndermeye başladı. Bu kesimler sonucu da piyasada süt azlığı oluştu, dolayısıyla et bolluğu da oluştu. Bu süreç uzun süre devam etti ve et ve süt fiyatları sabit kaldı. Zaman içerisinde sanayici sütü bulamaz hale geldi. 15 Ekim’de Süt Konseyi toplandı ve fiyatı 8,5 TL’ye çıkardı. Ancak yeterli sütü bulamadığı için sanayici sütü bulamadığını çünkü zarar eden işletmelerin hayvanları kestirdiğini dolayısıyla bu fiyata uyamayacaklarını söyledi. Sanayici açıklamasının ardından 10, 10,5 TL’ye süt almaya başladı. Süt fiyatları rayına oturunca kesilmeler azalmaya başladı. Bu seferde et arzı azalmaya başladı ve fiyatları arttı. Sorunun kaynağı buradan geldi” dedi. 

‘KÜÇÜK İŞLETMELERDE VERİM DÜŞÜK’

“En büyük sorunlardan birisinin de küçük işletmelerin veriminin düşük olması” diyen Çakmak, “Türkiye’de ortalama hayvan başına yıllık süt verimi 3 bin 50 litre civarında. Bu Avrupa birliği ülkelerinde 6 bin litrenin üzerinde. Bilimi üreticiyle buluşturarak hayvanların sağlık koşullarını iyileştirerek, yem kalitesini yükselterek, barınak koşullarını ve küçük çiftçinin şartlarını iyileştirerek bu verimleri yukarı çıkarmamız lazım. Bu verimleri yukarı çekmediğimiz sürece, biz hep bu konuları konuşmak zorunda kalacağız. Öncelikle küçük işletmelerin süt verimini artıracak önlemler almamız gerekiyor. Biz bu önlemleri almak yerine fiyatlarla oynuyoruz. Bunu dizginleme şansımız yok. Çiftçi de bu durumdan şikayetçi çünkü her gittiğinde farklı bir fiyattan alıyor” ifadelerini kullandı. 

‘HER YIL 900 BİN BUZAĞIMIZ ÖLÜYOR’

Hayvancılığın en büyük sorunlarından bir tanesinin de buzağı ölüm oranlarının yüksekliği. Olduğunu söyleyen Çakmak, “Küçük işletmelerde koşullar uygun olmadığı için doğan buzağıların ölüm oranı çok yüksek. Bizim 6 milyon 500 bin sağılan ineğimizin olduğu söyleniyor. Bunu hesapladığımızda yaklaşık 6 milyon civarında buzağı dünyaya gelir. Bunun yüzde 15’ler dolayında ölüm oranı olduğu açıklanmıştı. Bu oran hala geçerli ise her yıl 900 bin tane buzağının ölmüş olması gerekiyor. Biz 150 bin tane hayvan dışarıdan almak için iadeler açıyoruz, bir yandan da 900 bin hayvanımızı her yıl kaybediyoruz” diye konuştu.  

‘ENFLASYONİST BASKI KALKMALI’

“Avrupa’ya baktığımızda bizim ne et fiyatımız ne de süt fiyatımız yüksek ama sorun bizim tüketicimizin geçim düzeyinin düşmesi” diyen Çakmak, “Bu nedenle de alım gücünün düşmesi, et süt ürünlerine ulaşmada sıkıntı yaşanıyor. Biz bu sorunu çözmediğimiz sürece bu sarmaldan kurtulmamız mümkün değil. Vatandaşın ucuz et yeme şansı yok çünkü ucuz et yiyebilmesi için önce girdi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi lazım. Bu çerçevede buradaki temel sorun girdi maliyetlerinin yüksek olması. Girdi maliyetleri aşağıya çekilmediği sürece girdi maliyetlerini enflasyonist baskıdan kurtaramadığımız sürece yemin, elektriğin, suyun ve işçiliğin ve doğalgaz fiyatları artmaya devam ettiği sürece bunu aşağıya çekme şansımız yok. Yem fiyatlarının yüzde 50 arttığı bir ortamda siz süt ve et üreticisine zam yapma diyebilir misiniz? O da ister istemez kendi girdi maliyetlerine zam yapmaya devam edecek. Biz doğru desteklemeleri veremezsek bu doğru fiyatları kontrol etme şansımız yok. Enflasyonist baskı olduğu sürece vatandaş ete süte erişemeyecek. Mali bütçe ekonomik koşullar yetmediği için ete süte erişemeyecek. Bu durum süt ve süt ürünleri üretimini düşürmeye başladığı gibi, asıl düşüşün 2023 sonuna kadar hem ette hem sütte kendisini göstermesi bekleniyor” ifadelerini kullandı. 

ÖZEL HABER: A GAZETE/ ÖZLEM ATAÇ

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Okunma Sayısı: 22