BAŞKENT GAZETESİ: “TARIM ARAZİLERİ AMACI DIŞINDA KULLANILMASIN”- 24 ŞUBAT 2023

GENEL MERKEZ ( )
24.02.2023 (Son Güncelleme: 24.02.2023 11:24:01)

“Tarım arazileri amacı dışında kullanılmasın”

Tarım Platformu düzenlediği toplantı ile deprem ve tarım topraklarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Platformun Dönem Sözcüsü Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş, “Depremler, tarım sektörüne büyük zarar verirken, tarım topraklarının amaç dışı kullanımının yol açtığı zararları da göz önüne serdi. Bu nedenle yer seçimi arayışlarında tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilmemelidir” dedi.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraatçılar Derneği, KESK Tarım Orkam-Sen, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası’nın biraraya gelerek kurduğu Tarım Platformu deprem ve tarım arazilerine dikkat çeken bir toplantı düzenledi. Platformun Dönem Sözcüsü Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş platform adına yaptığı konuşmada, “Kahramanmaraş depremleri, ülkemizde çok sayıda can kaybına yol açmakla kalmadı, ülke ekonomisine, kırsal alana ve hayvancılığına da büyük bir darbe vurdu. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek can ve mal kaybına yol açan ardışık depremlerde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Depremlerden büyük zarar gören 11 il, bitkisel üretimin ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı yerlerdir. İlk aşamada arama kurtarma ve yardım çalışmaları köylerde kentlere göre daha büyük zorluklarla karşılaşmış, kırsal alanda yaşayan depremzedelere çadır dahil barınma, gıda ve ilaç yardımları da gecikerek ulaşmaktadır” dedi.

Hayvancılık alanında da zararların yaşandığını anlatan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayvancılık alanında uğranan zararın her geçen gün büyümesi önlenmelidir. 2022 yılı resmi verilerine göre, depremden etkilenen 11 ilde 4 bin 900`ü aşkın köy/büyükşehirlerde mahallede yaklaşık 2,5 milyonu aşkın kırsal nüfus yaşamakta, bölgedeki 2 milyondan fazla büyükbaş ve 9 milyondan fazla küçükbaş hayvan ülkemizdeki toplam hayvan varlığının yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmaktadır. Bölgede genellikle küçük ve orta ölçekte yaygın olarak yapılan küçük ve büyükbaş hayvancılık depremden büyük zarar görmüştür. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci tarafından Malatya, Adıyaman ve Osmaniye özelinde açıklanan verilere yıkılan ve ağır hasar gören büyükbaş ve küçükbaş işletmelerinin sayısı 2 bin 800’ün üzerindedir. Deprem illerinde halen elektrik, su, yem ve gıda sağlanmasında aksaklıklar yaşanmaktadır. Bölgedeki hayvan yetiştiricileri barınma, su ve yem sıkıntısı çekmekte, süt sağımı yeterince yapılamamakta, bazı önlemler alınsa da sağılan sütler yeterince değerlendirilememektedir. Bölgedeki yetiştiriciler bakamadıkları hayvanları bir an önce satarak elden çıkarmaya çalışmakta, bu da fırsatçıların eline düşmelerine neden olmaktadır. Tüm illerde büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar için hasar tespiti verileri resmi olarak güncel açıklanmamakla birlikte, kanatlılar ve arıcılık zararları da henüz tam olarak belirlenememiştir. Örneğin, Sultansuyu barajının bentlerinde çatlaklar oluşması ve boşaltılması nedeniyle 100 tonun üzerinde yetişmiş balığın yanı sıra, 14 milyon yavru balık kaybı yaşandığı bilinmektedir. Henüz ulaşılamamış bölgelerden gelecek rakamlarla hayvancılık alanında uğranılan zarar, tahmin edilenin ötesine geçebilecektir.” Tarım Platformu’nun bölgede katkılarını sunduğunu anlatan Demirtaş, şu açıklamalarda bulundu: “Bölgede, Tarım Platformu üyesi tüm bileşenler kendi alanlarında ilk günden günümüze kurtarma onarma ve geleceği planlama konularında katkılarını sunmaktadır.

Örneğin, yaralı hayvanlar için veteriner hekimler, Belediyeler ile işbirliği halinde kendi olanaklarıyla Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) yönetimindeki bölge Veteriner Hekimler Odaları’nın gayretleriyle temin edilen çadır ve konteynırlar da, yaralı ve enkaz altındaki hayvanların tedavilerini üstlenmiştir. AFAD ve Kızılay’dan gelen ihbarların TVHB kriz masasına iletilmesiyle, Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) koordinatörlüğünde ve Veteriner Hekim Odaları’ndan gelen gönüllü veteriner hekimler ile yaralı hayvanların tedavileri üstlenilmiş ve gerek çiftlik gerekse pet hayvanlarının yem, su, mama, ilaç gibi ihtiyaçlarının karşılanmasında gerekli iletişim sağlanmıştır. Bu gönüllü çabalar kamu yönetimi ile eşgüdümlü olarak uzun soluklu sürdürülmelidir. Acil olan ve gönüllü katkılarla giderilmeye çalışılan yem ihtiyacı da, verilen yetersiz resmi destekler ötesi, orta ve uzun vadede eşgüdümlü olarak somut olarak giderilmelidir.”

TARIMDAKİ ZARARLAR BİTKİSEL ÜRETİMİ DE ETKİLEYECEKTİR

Son yıllarda yaşanan kuraklığa dikkat çeken Demirtaş, şunları söyledi: “Son yıllar yanında bu yıl yaşanan kuraklık ülkemizde ve de deprem bölgesi illerinde tarıma ağır bir darbe vurmuştur. Kar yağışı yanında Nisan-Mayıs aylarında yeterli ve düzenli yağışların olmaması kuraklık etkisini artıracaktır. Bölgede ekilen buğdayın çimlenmesi için bir çok alanda sulama yapılması gerekmektedir. Yine bölgede yetiştirilen pamuğun, baklagillerin ve sebzelerin ekim zamanı yaklaşmaktadır. Kayısı, antep fıstığı, zeytin, narenciye bahçelerinde gerekli bakımların yapılması gerekmektedir. Şu an narenciye hasatında iş gücü sorunu da yaşanmaktadır.” Depremden etkilenen çiftçilere vurgu yapan Demirtaş, şu ifadelerde bulundu: “Deprem sırasında çiftçinin yalnızca evi ve besihaneleri yıkılmakla kalmamış traktör, alet ve edevatının büyük bir bölümü de enkaz altında kalmıştır. Bitkisel üretim ve hayvancılık faaliyetlerinin yeniden başlayabilmesi için acilen üretimin korunması ve canlandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde üretim araçlarından mahrum kalan ya da bunları elinden çıkaran çiftçiler köylerini ve üretimi terk etmek zorunda kalacaktır. Tarımda depremi, yaşanan son depremler öncesinde yaşamaktayız. Bölgede çiftçilerin üretimi terk etmesinin yaratacağı sonuçların başında gıda maddelerinin üretiminin azalması, buna karşılık fiyatlarının artması gelmektedir. Bu da, tarım ürünleri ithalatının artmasına ve stratejik bir sektör olan tarım sektöründeki gerilemenin hızlanmasına yol açacaktır.”

“TARIMSAL ÜRETİM İLE GIDA SANAYİ BÜTÜNLEŞMESİ KOPMASIN”

Gıda işletmelerinin bir bölümünün depremden etkilendiğini hatırlatan Demirtaş, şöyle konuştu: “Türkiye genelindeki toplam 450 bin 723 gıda işletmesinin 54 bin 573’ü depremden büyük zarar gören illerde yer almaktadır. Örneğin, resmi rakamlara göre Adana’da 13 bin 300, Gaziantep’te 8 bin 839, Hatay’da 8 bin 829, Diyarbakır’da 8 bin 600, Kahramanmaraş’ta 5.400 gıda işletmesi vardır. Bu gıda işletmelerinde işlenen ürünler iç tüketimde kullanıldığı gibi ihraç da edilmektedir. Bölgede bitkisel üretim ve hayvancılık sektörünün uğradığı zararlar acilen giderilmediği takdirde bu işletmelerin varlığı da tehdit altına girecektir. Birincil üretim, gıda sanayi, gıda tedarik zincirindeki kopukluklar yaşanan sorunlara deprem sonrası yeni sorunlar ekleyecektir. Tarım alanlarını amacı dışında kullanılması yaşanan kayıpları artırmıştır. Depremin bize verdiği derslerin en önemlilerinden biri de tarım alanlarının amaçları dışında kullanılmasının yarattığı zararları tüm topluma göstermesidir. Türkiye’de 2022 yılı resmi verilerine göre tarım alanları son 10 yılda yüzde 5, son 19 yılda ise yüzde 12 gerilemiş, kayıtlı çiftçi sayısı da son 5 yılda yaklaşık yüzde 29, son 10 yılda ise yüzde 55 oranında azalmıştır. Ülkemizde tarım topraklarının amaç dışı kullanılması anayasa tarafından yasaklandığı halde, yasalardaki korumalarda bu yasak ‘istisna maddeleri’ çıkarılarak çiğnenmiştir ve çiğnenmeye devam edilmektedir. Bölgedeki özellikle Çukurova ve Amik ovası, Adıyaman, Gaziantep, Maraş ve Malatya illerindeki verimli ovalarda yer alan tarım toprakları üzerinde devasa kentler yükselmiş, bunların ihtiyaçlarını gidermek için sulak alanlar üzerine yerleşim yerleri, hava alanları, sanayi siteleri kurulmuştur. Bu nedenle, son depremde kırsal bölgelerde nispeten daha az zarar görülürken bu tür kentlerde büyük ölçekli yıkımlar yaşanmıştır. Oysa gevşek zeminli alüvyal toprakların imara açılmayıp tarımsal üretimde kullanılması sağlansaydı bugün felaketin etkileri bu boyuta çıkmazdı. Yaşadığımız deprem felaketinden çıkarılacak en önemli derslerden biri de elde kalan tarım topraklarının korunmasının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ulusal ve insani bir görev olduğunun kavranması olacaktır.”

Demirtaş, alınması gereken acil önlemleri şöyle aktardı:

• Hayvan kayıpları ile yıkılan ahır, ağıl ve kümeslerin tespitlerine hızla devam edilmelidir. Hayvanların barınabilmesi için ilk aşamada uygun ve yeterli çadır ihtiyacı hızla karşılanmalı kısa sürede uygun dayanıklı barınaklar inşa edilmelidir. Hayvanların yem ihtiyacını kısa süreli değil uzun soluklu olarak karşılanmalı, yaralı hayvanların tedavilerine zamanında ve hızla müdahale edilmeli, süt hayvanlarından toplanan sütlerin değerlendirilmesine devam edilmelidir.

• Bitkisel ve hayvansal üretimin kesintisiz olarak devamı doğrultusunda ek bütçe ile yetersiz olan toplam tarımsal destekleme bütçesi artırılmalı; gübre, mazot, ilaç tohum desteği verilmeli, T.C. Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalardan kredi kullanana çiftçilerimizin kredi borçları faizsiz yapılandırılmalıdır.

• Üreticilerimizin BAĞKUR ve SSK prim ve ödemeleri ötelendirilmeli veya ilgili kurum tarafından ödenmelidir.

• Bölgede sulama alt yapısı, su depoları, yeraltı suları, sulama sistemleri kontrol edilmeli, deprem nedeniyle meydana gelen değişimler ve kayıplar tespit edilerek acilen sistemin çalışır hale getirilmelidir. Tarımsal üretim sırasında hem bitkilerin hem de hayvanların su ihtiyaçları aksamadan ve sağlıklı olarak temin edilmelidir. Aksi halde hayvan hastalıkları ve bitkilerde gelişim bozuklukları nedeniyle üretimde ciddi kayıpların yaşanacağı unutulmamalıdır.

• Depremzede üreticilere barınak besihane, yem depolarının yenilenmesinde Kırsal Kalkınmayı Destekleme Programı (KKYDP) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve deprem fonu kaynaklarından yararlanma konusunda öncelik verilmelidir.

• Bölgede bir taraftan çiftçiye girdi tedarik eden firmalar, diğer taraftan ürünü depolayan, işleyen ve pazarlayan sanayicilerde çiftçilere verilen destekler benzeri desteklemelerle güçlendirilmeli, biran evvel faaliyetlerine devam etmeleri için gereken yardımlarda bulunulmalıdır.

• Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere uygulanan yüzde 40`lık "hasar oluşması" zorunluluğu bir defaya mahsus olmak üzere en fazla yüzde 10 ile sınırlı tutulmalı ve TMO gibi Tarım Satış Kooperatifleri de depremzede çiftçilerin elindeki depoluk ürünleri koruma altına alınmalıdır.

• Kırdan kente göçü engellemek için, kırsal alanların yaşam koşulları cazibe merkezi haline getirilmelidir.

• Deprem sonrasında bitkisel ve hayvansal üretim konusunda kısa ve orta vadeli onarıcı bütüncül somut planlar bir an önce yapılmalı ve kamucu politikalar uygulanmalıdır.

 

Haber: Zehra ŞAHİNDOKUYUCU

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.

Okunma Sayısı: 53
Fotoğraf Galerisi