KADINLAR OLARAK SÖYLEYECEK DAHA ÇOK SÖZÜMÜZ VAR!

GENEL MERKEZ ( )
08.03.2023 (Son Güncelleme: 08.03.2023 09:41:19)

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

BASIN AÇIKLAMASI

8 Mart 2023

 

KADINLAR OLARAK SÖYLEYECEK DAHA ÇOK SÖZÜMÜZ VAR!

Öncelikle; 166 yıl önce  8 Mart’ın ruhunu oluşturan ve 1857’de New York’ ta bir dokuma fabrikasında çalışma hakları için gittikleri grevde yanarak ölen 129 kadın işçiyi;  6 Şubat günü Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Kilis ve Elazığ illerimizi etkileyen ve on binlerce insanımızın ölmesine,  çok sayıda insanımızın yaralanmasına ve evsiz kalmasına yol açan deprem felaketlerinde yaşamlarını kaybeden vatandaşlarımızı ve meslektaşlarımızı derin bir üzüntü ve saygıyla anıyoruz.

Bugün ayrıca İstanbul’da ranta dayalı kentsel dönüşümü, kentsel kararlarda ayrıcalıklı kuralsızlaştırma halini, kentsel rant yaratma politikalarının sonuçlarını, kamuoyuyla paylaşan gerekli uyarılarda bulunan, gezi davasından tutuklu TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mimar Mücella Yapıcı’ya da sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz.

6 Şubat günü yaşanan ve 11 ilimizi etkileyen depremler bir doğa olayıdır. Ancak yaşanılanları doğa olaylarının sonuçları olarak göremeyiz. Yaşanan yıkım, 1980 sonrası dünya kapitalist sistemine entegre olan neoliberal politikaların ülkemizi getirdiği yerdir. 2010 sonrası çıkarılan yasal düzenlemelerle yasal alt yapısı hazırlanan ve imar aflarıyla devam eden rant odaklı kentsel dönüşümün kentsel mekanlarda yarattığı yıkımdır.

Yerelde yaşayanların ihtiyaçları dinlenmeden, doğaya ve çevreye yapılan müdahaleler, doğal afet risklerinin dikkate alınmaması bu büyük felaketin sonuçlarının bu kadar yıkıcı olmasına yol açmıştır. Deprem sonrasında zamanında müdahale yapılmaması, arama kurtarma faaliyetlerinin yetersizliği, yaşanan iletişim eksikliği, barınma, yeme içme ve hijyen ihtiyaçlarının giderilmesinde sorumlu devlet kurumlarının organizasyon, sevk ve idarede düştükleri acizlikler kayıplarımızın boyutunu artırmıştır. Kahramanmaraş kaynaklı depremlerde kadınlarımız büyük acılar çekmiştir ve çekmeye devam etmektedir. Bu büyük yıkımdan en çok etkilenen ve etkilenecek olan yine kadınlar ve çocuklar olmuştur. Enkazdan çıkarıldıktan sonra kaybolan çocuk sayısının, 1000 rakamıyla ifade edilmesi olayın ulaştığı boyutların korkunçluğunu göstermektedir.

Cumhuriyetimizin 100. yılında; kahkaha atan kadını iffetsiz diye tanımlayan siyasetçilerin, kadın dayak yiyorsa şükretsin diyen ilahiyatçıların yönetimde olduğu bir süreci yaşamaktayız. Kadını sadece annelik üzerinden kutsayıp kız çocuklarının okutulmasına karşı çıkan, töre cinayetlerini hak gören, iş yaşamında kadın istihdamına karşı çıkan, çalışan kadınlara ayrımcılık uygulayan, kadının kimliğini yok sayan, kadın bedenini namus kavramı ile eşdeğer gören bir zihniyetin toplumumuza dayatıldığını görmekteyiz.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) hazırladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2022 raporuna göre Türkiye 146 ülke arasından 124’üncü sırada yer aldı. Türkiye, toplumsal cinsiyete göre ‘ekonomik paylaşım ve fırsat’ indeksinde 134’üncü sırada, ‘eğitim durumu’ indeksinde ise 101’inci sırada yer alıyor.

Ayrıca gelinen durumda maalesef kadınlarımızın iş yaşamında etkin olarak görev alamadığını da görmekteyiz.

Peki tarımda durum nasıl?

Kadın, toprak ile özdeşleştirilmiş ve “toprak ana” kelimesi her dilde karşılığını bulmuştur. Kadın “toprak ana” benzetmesi yapılırken, kırsalda yaşayan kadınların sesini duyabiliyor muyuz?

Kırsalda yaşayan kadının eğitim fırsatını yakalaması, sağlık hizmetlerine erişmesi güçtür, sosyal- kültürel etkinliklere katılması-örgütlenme şansı ise çok azdır. Ülkemizde tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadın oranının %79 sosyal güvenliği olmadan kayıt dışı çalışan kadın oranının %95 olduğu günümüzde, ailece göç eden mevsimlik işçiler arasında göç edilen yerdeki çalışma koşulları nedeniyle cinsiyete dayalı iş bölümünde kadınlara düşen payın giderek daha da artması, kadınlar üzerindeki olumsuz etkileri daha da içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Biz mühendis kadınlar olarak da meslek alanımızda ciddi sorunlar yaşamaktayız.

Kadına yönelik ayrımcılık, sömürü ve şiddet; eşitsizlik, yoksulluk, cinsiyet ayrımcılığı sorunu çözülmeden kadın bireysel kimliği ile toplumsal yaşamın her alanında ve düzeyinde yer almadan demokratik bir toplum yaratılması mümkün değildir.

Mücadelemiz kadının var olma mücadelesidir.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası üyesi kadınları olarak;

Kadın emeği sömürüsüne dayanan, kadını düzenli güvenceli işler yerine anneliğe ve ev kadınlığına hapseden cinsiyetçi plan ve programları reddediyoruz.

Kadını hiçleştiren her türlü politikalara karşı duruşumuzu tekrarlıyoruz.

Yaşasın ZMO Örgütlülüğü, Yaşasın Kadın Dayanışması.

 

 

 

Okunma Sayısı: 125
Fotoğraf Galerisi