ATATÜRK’ÜN KURDUĞU YALOVA TARIM İŞLETMESİNİ TASFİYE ETMEYİ AMAÇLAYAN YPK KARARININ YÜRÜTMESİ DURDURULDU

GENEL MERKEZ ( )
22.06.2006 (Son Güncelleme: 30.06.2006 13:46:15)

Tarım-İş Sendikası, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve TEMA Vakfı’nca, Yalova Atatürk Tarım İşletmesi’nin tasfiye edilmesine ilişkin Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu (YPK)  kararına karşı açılan davada, Bursa 2. İdare Mahkemesi, 25.05.2006 ve 2005-1080 esas nolu kararıyla yürütmenin durdurulmasına hükmetti. Tarım topraklarının önemi konusunda siyasi çevrelere ders veren Mahkeme, toprağı korumanın bir ulusun onuru olduğunu vurguladı. Mahkeme, idarenin tasfiye yerine, Anayasa hükümleri uyarınca “toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek” için gerekli önlemleri alması gerektiğini bildirdi.

Mahkemenin verdiği karar ektedir:

T.C. BURSA 2. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2005-1080

DAVACI VE YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN: Tarım-İş Sendikası Genel Başkanlığı

VEKİLİ: Av. Ahmet Vefa Güntürkün

Bankacı sok. No: 10 Kocatepe / ANKARA

DAVACI YANINDA DAVAYA KATILANLAR (MÜDAHİLLER): 1- Ziraat Mühendisleri Odası Başkanlığı

VEKİLİ: Av. Zühal Sirkecioğlu Dönmez

Bestekar Sok. No: 49/5 K. Dere / ANKARA

2 – TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı

VEKİLİ: Av. Ömer Aykul

Süleymanbey Sok. No: 1 Ergün Polat Apt. K: 2 D: 12 – Gayrettepe / İSTANBUL

KARŞI TARAF (DAVALI): Başbakanlık-ANKARA

İSTEĞİN ÖZETİ: Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Yalova ilinde bulunan ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin tasfiye edilmesine, tasfiyeden sonra devir esnasında tapu kayıtlarına halen kullanılmakta olan tarım arazilerinin tarım arazisi olarak korunmaları şeklinde bir şerh düşülmesi kaydıyla söz konusu arazinin Hazine adına tescil edilmesine ve Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne devredilmesine ilişkin Yüksek Planlama Kurulu’nun 14.03.2005 gün ve 2005/T sayılı kararının; işletmenin 1928 yılında Yalova ve çevresinde hayvancılık ve meyvecilik alanında potansiyel oluşturulması amacıyla ATATÜRK tarafından kurulduğu, daha sonraları Devlet Üretme Çiftlikleri bünyesinde faaliyetini sürdüren işletmenin en son 233 sayılı KHK hükümleri uyarınca TİGEM Genel Müdürlüğü bünyesinde varlığını devam ettirdiği, Yalova Belediyesi tarafından işletmenin arazilerine el konulmak istendiği, bu amaçla Belediye Meclisi ile kararlar alındığı, yapılmak istenen tasarrufun hiçbir bilimsel ve teknik altyapısının bulunmadığı, ileri aşamalarda arazinin belediyeye devredileceği, alınan kararın dayanağı olarak 540 sayılı KHK’nin 5. maddesi gösterilmekte ise de bu madde ve söz konusu KHK’nin diğer maddelerinde Yüksek Planlama Kurulu’na işletmelerin devri ve tasfiyesi ile ilgili bir yetki verilmediği, TİGEM Ana Statüsünün 23. maddesinde tasfiye konusunda 233 sayılı KHK’nin uygulanacağının hüküm altına alındığı, ayrıca işletmenin tasfiyesi ile işletmede çalışan 39 işçi ve 14 memurun mağdur edildiği ileri sürülerek, iptali ve yürütmenin durdurulması istenmektedir.

DAVACI YANINDA DAVAYA KATILAN TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANLIĞININ İDDİALARININ ÖZETİ: İşletmenin faaliyet konusu ve kuruluş amacı itibariyle alınan karardan etkilendikleri ve davaya katılma şartlarını taşıdıkları, dava konusu Yüksek Planlama Kurulu kararı ile tarım arazilerinin zarar göreceği, işletmenin tasfiye amacının belirsiz olduğu, kararın kamu yararı ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek dava konusu Yüksek Planlama Kurulu kararının iptal edilmesi gerektiği savunulmuştur.

DAVACI YANINDA DAVAYA KATILAN TEMA VAKFI’NIN İDDİALARININ ÖZETİ: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder ATATÜRK’ün Türk çiftçisine ve köylüsüne yol göstermek, tarım ve hayvancılığı geliştirmek amacıyla kurduğu çiftliklerden biri olan dava konusu yerin rant amaçlı yok edilmeye çalışıldığı, söz konusu YPK kararının başta Anayasa olmak üzere ilgili mevzuata aykırı olduğu, üstün kamu yararına aykırı hareket edildiği, verimli tarım arazilerinin yok edilmesinin yanında aynı yerde planlanan yatırımların çevresel etkilerinin dahi düşünülmediği, bölgenin ekolojik dengesinin de olumsuz etkileneceği iddialarıyla iptal istemidir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: İktisadi Devlet Teşekkülü olan söz konusu işletme amaç ve faaliyet konularının gerçekleştirilmesi ile ilgili hukuki mevzuatının TİGEM Ana Statüsü ile 223 sayılı KHK olduğu, verimlilik ve karlılık esası ile faaliyet gösteren işletmenin devir, tasfiye ve yönetilmeleri ile ilgili hükümlerin 233 sayılı KHK’de düzenlendiği, öte yandan 540 sayılı KHK’nin 5. maddesinde Yüksek Planlama Kurulu’nun görevlerinin sayıldığı, bu madde ile Yüksek Planlama Kurulu’na dava konusu kararın alınması konusunda yetki verildiği, İşletmenin arazilerinin kullanılması ile ilgili davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığı, işletmenin 1.220 dekar kültür altı, 1.760 dekar kültür dışı olmak üzere toplam 2.980 dekar büyüklüğünde arazisinin bulunduğu, işletmenin tarım alanlarında elma, zeytin yetiştiriciliği, seracılık, çiçekçilik, badem, zeytin, kiwi, diğer meyve fidancılığı üretiminin yapıldığı, tarıma uygun olmayan alanlarında ise meşe, fıstık çamı, akça ağaç, kestane, çınar, kermes meşesi ve çalılık, makilik bulunduğu, dava konusu karar ile tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasının yasal olarak önlenmesinin amaçlandığı, işletmenin ana statüsünde öngörülen amaç doğrultusunda tohumluk ve damızlık üretim yapılamadığı, buna 1999 depreminde arazilerin kısmen şehir içinde kalmasıyla işletme arazisine prefabrike konutların kurulması ve gerekli yatırımların yapılamamasının neden olduğu, işletmenin verimlilik ve karlılık esasına göre faaliyet gösteremeyerek zarar ettiği, işletmede çalışanlar işten çıkarılmayarak çevre illerdeki diğer işletmelere nakledildikleri, bu nedenle çalışanların mağduriyetlerinin bulunmadığı, tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.  

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Bursa İkinci İdare Mahkemesince, dava dosyasında yer alan bilgi-belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Yalova ilinde bulunan ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin tasfiye edilmesine, tasfiyeden sonra devir esnasında tapu kayıtlarına halen kullanılmakta olan tarım arazilerinin tarım arazisi olarak korunmaları şeklinde bir şerh düşülmesi kaydıyla söz konusu arazinin Hazine adına tescil edilmesine ve Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne devredilmesine ilişkin Yüksek Planlama Kurulu’nun 14.03.2005 gün ve 2005/T-3 sayılı kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/2. maddesinde; “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler” hükmüne yer verilmiştir.

Anayasanın 44. maddesinde, “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yer altı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz…”, 45. maddesinde, “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerin sağlanmasını kolaylaştırır…” ve 166. maddesinde ise “Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir…” hükümleri yer almaktadır.

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 1. maddesinde, “Bu kanunun amacı; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek, korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek” vurgulanarak, 9. maddesinde, “Arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarının önlenmesi; arazi kullanım planları, tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projeleri ile toprak koruma projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanır”, 13. maddesinde, “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı” vurgulanmış, 18. maddesinde de, “Toprağın korunması, üretim gücünün geliştirilerek sürdürülmesi, arazinin iyileştirilmesine yönelik toprak ıslahı ve tarla içi geliştirme etkinlikleri, yeteneğe uygun arazi kullanımı konularında projeye dayalı yatırım yapan, toprak işleme, sulama ve yetiştirme tekniklerini uygulayan üreticilere, tarımsal desteklemelerde öncelik verilir, yatırımları Bakanlık imkanlarıyla desteklenir” denilmek suretiyle özendirilecekleri hükme bağlanmıştır.

Diğer yandan 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığının görevleri sayılmış olup, son fıkrasında, “Tarım alanlarının gayesine uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamak, denetlemek ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak” hükmü yer almaktadır.

540 sayılı Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin (c) bendinde, “Kalkınma planı ve yıllık programlar çerçevesinde kamu iktisadi teşebbüsleri ile ilgili her türlü kararları almak,” Yüksek Planlama Kurulunun görevleri arasında yer almıştır.

TİGEM Ana statüsünün 5. maddesinde faaliyet konuları;

a)    Ülkenin bitkisel ve hayvansal üretimini artırmak, çeşitlendirmek ve ürün kalitesini iyileştirmek amacıyla yetiştirdiği tohumluk, fidan, fide ve benzeri mallar ile ürettiği damızlık hayvan ve spermaları yetiştiricilere intikal ettirir.

b)    İşletmelerde elde edilecek hayvansal ve bitkisel ürünlerle birlikte, çiftçilerden alacağı ürünleri kıymetlendirmek için tesisler kurar, kurdurur, kurulanlara iştirak eder.

c)    Bitkisel ve hayvansal üretim, yetiştirme, ıslah konularında araştırmalar yapar, yaptırır ve gerektiğinde diğer ıslah ve araştırma kuruluşları ile işbirliği yapar.

d)    Ürettiği her türlü ürün ve hizmet konuları ile ilgili olarak çevre çiftçisi ve çiftçi örgütleri ile üretim ve tanıtım amaçlı işbirliğine girer.

e)    Amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu her türlü mal ve hizmeti yurt içi ve yurt dışından temin eder.

f)     Yurt içi ve yurt dışındaki kişi ve kuruluşlarla işbirliği yaparak her türlü mal ve hizmeti temin eder, bunları pazara hazırlayarak iç ve dış pazarlarda değerlendirir.

g)    Üretim ve işletme faaliyetlerinde bulunmak ve tesislerini kurmak üzere özel ve tüzel kişilerden yer kiralar, kiraya verir.

h)    İşletme ünitelerinde zaman içinde fonksiyonunu yitirmiş kümes, ahır, depo, sundurma ve benzeri binaların yıpranmaya terk edilmemesi ve ekonomiye kazandırılması için, işletme bütünlüğüne zarar vermemek kaydıyla özel veya tüzel kişilere kiraya verir.

i)     Faaliyet konuları ile ilgili üretim ve işletme tesisleri kurmak üzere yurt içi ve yurt dışı özel ve tüzel kişi ve firmalarla işbirliği yapar, ortaklık kurar ve faaliyete geçmesini sağlar.

j)     Yurt içi ve yurt dışı firmalarla patent, lisans, teknik beceri ve benzeri anlaşmaları yapar, bilgi ve teknolojiyi mer’i mevzuata göre satar ve satın alır.

k)    İşletme yönetimi, proje, araştırma, fizibilite ve benzeri mühendislik hizmetleri yapar ve yaptırır.

l)     Çalışma konuları ile ilgili beceri kazandırma seminerleri ve kurslar düzenler veya düzenletir.

Şeklinde sayılarak maddenin son fıkrasında, TİGEM’in amaç ve faaliyet konularının Yüksek Planlama Kurulu kararıyla değiştirilebileceği belirtilmiştir.

Bu hükümlerin değerlendirilmesinden, Yüksek Planlama Kurulu’na kamu iktisadi teşebbüsleri ile ilgili her türlü kararları almak, dolayısıyla İktisadi Devlet Teşekkülü olan TİGEM’e ait işletmelerle ilgili aynı kapsamda karar almak yetkisi verilmişse de, bu yetkinin kullanımı sınırsız olmayıp, alınan kararın hukuka, kamu yararı ve mevzuata uygun olması gerektiği açıktır.

Hukuk literatüründe üstün kamu yararı, kamu sağlığı ve milli güvenlik gibi toplumsal menfaatler ile çevre ve doğal kaynakların sağladığı yaşamsal faydaların bir bütünü olup, her türlü ekonomik gaye ve kazançtan daha öncelikli olan en üst toplumsal yararı ifade etmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, Yalova Belediyesinin 2004 yılından itibaren Valilik kanalıyla TİGEM’e bağlı Yalova ilinde bulunan ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin arazilerinin imar planında ayrıldığı amaçtan ve deprem sonrası ilin yeniden planlaması gereğinden söz edilerek ve İTÜ’ye hazırlatılan işletmeye ait arazilerin planlanmasına ilişkin ön değerlendirme raporu üzerine işletmeye ait tarım arazilerinin tarımsal vasıflarının korunması suretiyle devrinin yapılması için başvuruda bulunulduğu, ilgili kurumlar arasında yapılan yazışmalardan ve Devlet Planlama Teşkilatından alınan görüşten sonra sonuç olarak, 1.220 dekarı kültür altı, 1.760 dekarı kültür dışı olmak üzere toplam 2.980 dekar büyüklüğünde arazi büyüklüğü bulunan ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin ana statüsüne uygun olarak tohumluk ve damızlık üretim yapamaması ile işletmenin 1999-2005 yılları faaliyet dönemlerini sürekli zarar ile kapatması gerekçe gösterilerek dava konusu 14.03.2005 gün ve 2005/T-3 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararı ile “ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin tasfiye edilmesine, tasfiyeden sonra devir esnasında tapu kayıtlarına halen kullanılmakta olan tarım arazilerinin tarım arazisi olarak korunmaları şeklinde bir şerh düşülmesi kaydıyla söz konusu arazinin Hazine adına tescil edilmesine ve Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne devredilmesine” karar verdiği anlaşılmaktadır.

ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin tasfiye edilmesine ve tarım arazilerinin tarım arazisi olarak korunması suretiyle işletmeye ait taşınmazların Hazineye intikali sonucunu doğuran dava konusu kararın tesis edilmesine gerekçe olarak gösterilen sebep unsurlarının hukuka uygunluğunun çok yönlü olarak irdelenmesi gerekmektedir. Şöyle ki;

Öncelikle tasfiyesine karar verilen tarım işletmesinin tarihçesine bakıldığında; ATATÜRK tarafından 1928 yılında Yalova’ya gelişlerinde Yalova ve çevresinde özellikle hayvancılık ve meyvecilik yönünden bir potansiyel yaratacağı düşüncesi ile araziler satın alınarak 1929 yılında kurulduğu görülmektedir. Anılan amaçlar doğrultusunda kurulan işletmenin 2.6.1937 tarihinde yine önemi ATATÜRK tarafından vurgulanmak suretiyle diğer çiftliklerle birlikte “hazineye hediye edildiği” anlaşılmıştır. Kuruluş amaçları doğrultusunda çeşitli statü değişikliklerine uğrayarak günümüze kadar gelen işletme kurucusu olan ATATÜRK’ün de adını taşımaktadır. Her şeyden önce ATATÜRK’ün kurarak hazineye “hediye” ettiği dava konusu taşınmazın anılan kimliğin yaşatılması tarihsel bir sorumluluktur. Bu nedenle uyuşmazlığı herhangi bir iktisadi devlet teşekkülünün karlılığı verimi düştüğü için tasfiye edilmesi olarak ele almak yüzeysel bir yaklaşım olacaktır.

Davalı idarenin sebep unsuru olarak ileri sürdüğü ekonomik gerekçelere gelince:

Dava konusu tarım işletmesinin fiili durumda, kıyı kesimlerinde turistik amaçlı tesisler, orman ve zeytinlik alanlar yanında tavuk yetiştirme tesisleri ve deprem prefabrik konutları dışındaki alan tarım alanı olarak kullanılmakta olup, davalı idarece işletmenin son 7 yıldır zarar etmesi dava konusu işlemin en önemli gerekçesi olarak ileri sürülmektedir.

Tarım sektörü, gerek insanın yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan temel besin maddeleriyle doğrudan ilişkili olması, gerekse nüfusun belirli bir kısmını içinde barındırıp istihdam olanağı yarattığı için ülke ekonomileri açısından da oldukça önemlidir. Günümüz bilim adamlarınca da vurgulandığı üzere; artan nüfus ve buna koşut olarak beslenme ihtiyacı tarım sektörünün önemini her geçen gün artırmaktadır. Yine birçok bilim adamınca da, tarihsel süreç içinde topraklar üretkenliği nedeniyle kutsal olarak kabul edilirken, bunu korumanın bir ulusun onuru olduğu ve kaybedilenin toprak olmayıp temelde ulusal servet olduğuna dikkat çekilmiştir. Çünkü doğal kaynak olan toprakların üretimi sonsuz olmadığı gibi verimli toprak oluşum sürelerinin 100, hatta 1000 yıllarla ifade edilmesi toprağın önemini vurgulama açısından çarpıcıdır. Dolayısıyla bölgede yapılacak planlarda bu hususların göz önüne alınarak yukarıda tanımlanan “üstün kamu yararının” gözetilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davalı idarece işletmenin fiili durumunun verimsiz olduğu ve zarar ettiği vurgulanmakta ise de, yine yukarda anılan Anayasa hükümleri uyarınca “toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek” için idarenin dava konusu yeri tasfiye etmek yerine gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Tarım Bakanlığının kuruluş amacı da bu yöndedir. Konuyla ilgili 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu da bu amaçlarla 3.7.2005 tarihinde yasalaştırılmıştır. TİGEM’in ana statüsündeki faaliyet konularında verimini artırmak için gereken yatırımların zamanında yapılmayarak işletmenin verimsiz kılınması yukarda değinilen tarihi kimliğine de haksızlıktır.

Bu durumda, yukarıda açıklanan nedenlerle salt ekonomik yönden verimi ve karlılığı düştüğü gerekçeleriyle Yalova ATATÜRK Tarım İşletmesi’nin tasfiyesine ve tapu kayıtlarına halen kullanılan tarım arazilerinin korunmaları şeklinde şerh düşülerek Hazine adına tesciline dair dava konusu işlemde üstün kamu yararına uyarlık bulunmadığı gibi sebep ve maksat yönünden de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 27/2 maddesi uyarınca, açıkça hukuka aykırı bulunan ve uygulanması halinde telafisi güç zarara yol açacağı anlaşılan dava konusu Yüksek Planlama Kurulu kararının teminat aranmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde Bursa Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere, 25.05.2006 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

BAŞKANVEKİLİ

OSMAN ÇIRAK

33815

X

 

ÜYE

SERDAL ARSLAN

38050

 

ÜYE

YUSUF BAYRAKTAR

94886

AZLIK OYU

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde öngörülen koşulların bulunmaması nedeniyle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurluması isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

BAŞKAN V.

OSMAN ÇIRAK

33815

Okunma Sayısı: 3941
 

Yorumlar

Yorumlar moderator kontrolünden geçmektedir.
e-Posta adreslerinin gerçekliği kontrol edilir.

YORUMLAR BÖLÜMÜNÜN KURALLARI:
Yazılan tüm yorumlar moderator kontrolünden geçmektedir. Moderator yorum yazanlara veya üçüncü kişilere hakaret ya da bu kişilerle ilgili küçültücü sözler içeren yorumları yayına uygun görmez ve siler. Sayfanın niteliğine göre tüm yorumlar moderator kontrolunden geçerek yayınlanıyor olabilir. Bu durumda yorumlarınız anlık olarak yayına girmez. Yine de yayına girmiş olsa dahi moderator daha sonra aynı yorumu yayından kaldırabilir. Moderator kontrollu yayın niteliği taşımayan forumlarda yazılan yorumlar anlık yayına girer fakat moderator yayınının devamında sakınca gördüğü yorumları yayından kaldırabilir. Yazılan yorumların güvenilirliğini artırmak amacıyla yorum yazana ait e-posta adreslerinin gerçekliği kontrol edilebilir. Bunun için e-posta adresine kontrol bağlantısı içeren e-posta gönderilir ve bu bağlantıya tıklanılması beklenir. Forumlarda yazılan yorumların kamu düzenini bozucu, genel ahlaka aykırı, başkalarını rahatsız edici ve yasalara aykırı olmaması çok önemlidir. Yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.