TARIM GÜNÜ'NDE KAPKARA TABLO - EVRENSEL

GENEL MERKEZ ( )
13.10.2006 (Son Güncelleme: 17.10.2006 16:47:52)

Tarım ülkesi Türkiye, Dünya Tarım Günü’nü, IMF ve Dünya Bankası ve yerli sermayenin politikaları sonucu çökmüş bir tarım sisteminin istatistikleri ile karşıladı.

Ziraat Mühendisleri Odası’nın verilerine göre, uygulanan politikalarla dayanma gücü kalmayan Türkiye çiftçisi topraklarını terk ediyor. İstihdamda tarımın payı 2000 yılında yüzde 37’den, 2006 yılında yüzde 28’e geriledi. Böylece Türkiye’nin kırsal alan nüfusu Avrupa Birliği kırsalının altına düştü.

3 yılda çökertildi

İMF ve DB anlaşmaları ile yürürlüğe konulan “Tarım Reformu” sonucu ise, sadece 1999-2002 yılları arasında:

Tarımsal Gayri Sıhhi Milli Hasıla 27 milyar Dolar’dan 22 milyar Dolar’a geriledi

Çiftçimiz 450 bin hektar araziyi ekmekten vazgeçti

Çiftçiler yıllık net 4 milyar Dolar zarara uğradı.

Gübre ve zirai mücadele ilacı kullanımı yüzde 25-30 azaldı.

Tarım ürünleri fiyatı yüzde 40 düştü, tarım kredisi kullanan çiftçiler gelirdeki düşmeye bağlı olarak borçlarını ödeyemedi.

Tüm destekler kaldırılarak yerine konan Doğrudan Gelir Desteği (DGD) çiftçilerin net gelir kaybının ancak yüzde 35-45’ini karşılayabildi.

Kalan tarlalar ranta kurban

Geri kalan toprakları ise rant politikaları tehdit ediyor. Yılda üç kez ürün alınabilen, polikültür tarımı yapılan, tohumluk üretilen verimli tarım işletmeleri turizm bölgesi ilan edilerek ya da tasfiye edilerek yapılaşmaya açılıyor.

Üretimde dünya lideri olduğumuz fındık üzerinde oynanan oyunlar ise hızlandı. 8 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatımızın 2 milyar dolarlık kısmını tek başına sağlayan fındık üreticileri ile, örgütlü kurumları Fiskobirlik arasındaki bağ hükümet tarafından koparılmaya çalışıldı.

Böylece kilogram maliyeti 3,5 YTL olan fındık piyasada 2.5-3 YTL’ye satılmaya mahkum edildi.

Tarıma sahip çıkmak için yarın Ankara’ya

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı meslek odaları üyesi mühendis, mimarlar, Dünya Tarım Günü’nde tarım politikalarını protesto ettiler. Taksim Gezi Parkı’nda TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK) adına yapılan eylemde, “Tarım arazilerinin yok olmasına, kirlenmesine, genetik tohum ve gıdaların ülkemize sokulmasına, çiftçimizi üretimden tarlasından koparan, işsiz ve yoksul bırakan politikalara karşı durmak için” herkes, yarın Ankara’da yapılacak TMMOB mitingine çağrıldı.

Eylemde konuşan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, köylüyle şehirliyi birbirine düşman eden, yüzünü İMF’ye, sırtını ise üreticiye dönen, fındık yerine ülke topraklarını pazarlayan zihniyetle kalkınmanın mümkün olmadığını vurguladı.

Adana İKK’dan mitinge çağrı

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu 14 Ekim’de “Emeğe, İnsanımıza, Üyemize, Yaşama, Mesleğimize, Ülkemize sahip çıkıyoruz” şiarı ile Ankara’da gerçekleştirilecek mitinge çağrı yaptı.

Mühendis mimar ve şehir plancıları olarak gündelik hayatı her gün yeniden yaratan ve geleceği kurgulayan bir mesleğin mensupları olduklarını söyleyen TMMOB İKK Sekreteri Hüseyin Atıcı, “Sermayenin kârı için düzenlenmiş bir rant ekonomisi içinde, bu ekonominin yarattığı plansızlık ve karmaşa yoluyla yaşam koşullarımızın yanında mesleki kimliklerimizin de erozyona uğramasına hayır diyoruz” şeklinde konuştu.

Yapılan basın açıklamasının ardından TMMOB üyeleri Ankara’da yapılacak olan mitingin nedenini ve talepleri anlatan bildirileri halka dağıttı.

Balıkçılık sektörüne zarar veriliyor

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi son günlerde özellikle yerel basın organlarına yansıyan ve balık çiftliklerini hedef alan haberlerin bilimsel temellere dayanmadığı ve balıkçılık sektörüne zarar verdiğini belirtti.

Oda binasında yapılan basın toplantısında, özellikle Ege Bölgesi’nin turistik alanlarında yoğunlaşan ve kıyıya çok yakın alanlarda, çelik kafeslerde üretim yapan çiftliklerin kurulum aşamasında 17 farklı kurumdan ayrı ayrı izinler alması gerektiği ifade edildi. Balıkların temiz bir ortamda yaşayabildiğinin, kirli suda kültür balıkçılığının yapılamayacağının belirtildiği açıklamada, özellikle balık yemlerinin hiçbir katkı maddesi içermediği, hormon ve büyümeyi hızlandıran maddelerin kullanılmadığı ifade edildi. Çevre kirliliği sıralamasında balık çiftliklerinin 19. sırada yer aldığını söyleyen Şube Başkanı Kamil Okyay Sındır, “Su ürünleri yetiştiricilik faaliyetleri etkin bir şekilde planlandığı ve sorumlu bir şekilde yürütüldüğü takdirde çevreye zararlı etkisi yoktur” dedi. Türkiye çapında 350, İzmir’de ise yaklaşık 60 dolayında balık üretim çiftliği olduğunu söyleyen Sındır, “Türkiye’nin arazi kullanım planı olmadığı gibi, deniz kullanım planı da yok. Yaşanan kirlilik ve diğer sorunlar bu plansızlığın sonuçları” diye konuştu.

Okunma Sayısı: 415