GERÇEK FINDIK ÜRETİCİLERİ DESTEKLENMELİ - CUMHURİYET TARIM/HAYVANCILIK

GENEL MERKEZ ( )
14.11.2006 (Son Güncelleme: 15.11.2006 14:05:47)

Prof. Dr. Zeki ACAR
Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Başkanı

Tarih boyunca toplumların gelişim süreçleri incelendiğinde, en ağır bedeli hep en yoksul ve güçsüz kesimler ödemişlerdir. Cumhuriyet kurulduktan sonra milletin efendisi olan Türk çiftçisi, günümüzde toplumun en yoksul ve çaresiz kesimi durumundadır. Gelinen noktanın sorumluluğunu yüklemek adına çok sayıda neden sıralanabilir. Ancak, ana neden uygulanan yanlış, populist ve günü kurtarmaya yönelik politikalardır.

Fındıkta yaşanan sorunların önemli bir kısmı, aynı zamanda Türk tarımının genel sorunlarıdır. Ancak, fındık tarımının kendine özgü olan bazı sorunları da bulunmaktadır. Konuyu sağlıklı değerlendirebilmek için, öncelikle bugünkü durumu ortaya koymak gereklidir.

Türkiye yaklaşık 650 bin ha dikim alanı ve ortalama 600 ­ 650 bin ton kabuklu fındık üretimi ile dünya genelinde yüzde 70'in üzerinde bir paya sahiptir. Buna karşılık 70 ­ 80 bin ton iç pazarda ve 400 ­ 450 bin ton dış satım olmak üzere, yıllık 500 ­ 520 bin tonluk fındık satılabiliyor. Yıllık ortalama 100 bin tonun üzerinde bir üretim fazlası olduğu görülüyor.

Ülkemizde 13 ilde fındık tarımına izin verilmesine karşın, az veya çok 33 ilimizde fındık üretiliyor. Ancak, sırasıyla Ordu, Sakarya (Akçakoca), Giresun, Düzce, Samsun ve Trabzon illeri toplam üretimin yüzde 94'ünü sağlıyor.

Fındık tarımına izin verilen 13 ilde birinci ve ikinci sınıf tarım arazileri ile eğimi yüzde 6'dan az olan 3. sınıf arazilerde yeni fındık bahçesi kurulması veya yenilenmesi yasaklanmasına karşın, bu kural uygulan(a)mıyor. Ovadan fındık sökümünü öngören alternatif ürün projesi başarılı olamadı.

En çok fındık üretiminin yapıldığı Giresun, Ordu ve Düzce illerinde tarımsal gelirin yüzde 50'den fazlası (Giresun yüzde60+) fındıktan sağlanıyor. Ülke genelinde ortalama işletme büyüklüğü 60 dekar civarında olmasına karşın, fındık yetiştirilen alanlarda bu değer 17.4 dekar, her işletme ortalama 4.4 parçadan oluştuğu için, parsel büyüklüğü 7.14 dekardır.

Yabancı ülkeler ile kıyaslandığında verim düşük, maliyetler ise yüksektir. Maliyetlerin yüzde 50'ye yakın kısmını işçilik oluşturuyor. Arazi yapısı ve doğal koşullar nedeniyle, birinci bölgede başta Ordu ve Giresun olmak üzere, fındığın yerini alacak başka bir ürün yoktur. Gerçek üreticilerin çoğunluğunun geçimi yalnızca fındığa bağlıdır. Başka işlerle uğraşıp, fındığı ek gelir olarak görenlerin sayısı oldukça fazladır. Yetiştiricilik ve ıslah konularında AR ­ GE çalışmaları çok yetersizdir.

Yukarıda sıralanan verilerin ışığı altında çözüm için neler yapmalıyız?

Değişen siyasi iktidarlara göre değişmeyecek kapsamlı ulusal bir politika oluşturulmalıdır. Bu çerçevede;

- Fındıkla ilgili, ekim alanı, üretim, tüketim gibi konularda sağlıklı bir veri tabanı oluşturulmalıdır.

- Gerçek fındık üreticileri (asıl işi fındık tarımı olan) belirlenerek, yalnızca bunlar desteklenmelidir.

- Öncelikle fındık bahçelerinin parçalanmasını engelleyerek, büyütülmesi özendirilmelidir. Çevresel ve sosyal koşullara göre olması gereken en az işletme büyüklükleri saptanmalıdır.

- Fındığın kullanım alanlarını genişletip, tüketimini artıracak çalışmalar yapılmalıdır.

- Uygun alanlarda fındığın yerini alacak başka ürünlerin yetiştiriciliği özendirilmeli ve bu ürünlerle ilgili sorunlar çözülmelidir.

- Verim artırılıp maliyetler düşürülmelidir. Bu amaçla;

- Yüksek verimli ve dayanıklı çeşit ıslahı çalışmaları hızlandırılmalı

- Maliyetin yaklaşık yüzde 50'sini oluşturan işçiliği azaltmak için mekanizasyon geliştirilmeli, yetiştirme şekli ve diğer uygulamalar olabildiğince mekanizasyona uygun olarak düzenlenmelidir.

- Yaşlı ve uygun olmayan bahçelerin sökülerek, yerine yüksek verimli amaca uygun bahçelerin kurulması özendirilmelidir.

- Gerekli olan yerlerde sulama ve drenaj sistemleri kurulmalıdır.

- Bitki besleme, hastalık, zararlı ve yabancı otlardan koruma uygulamalarının zamanında ve gerektiği dozda yapılması sağlanmalıdır.

- Eğimin fazla ve toprağın yüzlek olduğu yerlerde teraslama gibi önlemler alınmalıdır.

- Olası zararlardan üreticiyi korumak için sigorta sistemi geliştirilmelidir.

- Fındık yerine kullanılabilecek ürünlerin dünya piyasalarındaki durumları yakından izlenerek, uygun bir hedef fiyat belirlenmeli, piyasada oluşan ile hedef fiyat arasındaki fark üreticiye ödenmelidir.

- Girdi maliyetlerini azaltacak önlemler alınmalıdır. Üreticilere, rekabet ettikleri ülkelerin üreticilerine sağlanan düzeyde bir maliyetle girdiler sağlanmalıdır.

- Kapsamlı kırsal kalkınma projeleri ile üreticiler bilinçlendirilmeli, sosyo ­ ekonomik ve kültürel düzeyleri yükseltilmelidir.

Üreticilerin örgütlenmesi özendirilmeli, varolan örgütlerin idari ve mali özerklikleri güçlendirilerek etkin çalışmaları sağlanmalı, fındıkla ilgili uygulanacak politikalarda bu örgütler belirleyici olmalıdır.

Okunma Sayısı: 420