TARIM SEKTÖRÜNDE KALICI İŞLER YAPILMALI - TARIMSAL PAZARLAMA

GENEL MERKEZ ( )
22.02.2007 (Son Güncelleme: 22.02.2007 18:08:59)

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın Tarımsal Pazarlama’ya Türkiye’nin tarım politikalarını ve Avrupa Birliği üyeliğinin ülkemiz tarımına etkilerini değerlendirdi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, kalkınamamaktan şikâyet eden Türk çiftçisine rağmen birçok işadamının ve farklı sektörlerden firmaların tarım sektörüne yeni yatırımlar yapmasının bir tezat olmadığını, Türkiye‘de ikili bir tarım yapısı olduğunu belirtti ve bu ikili durumu şöyle açıkladı;

"Türk Tarımı‘nda bir taraftan küçük işletmecilik, öz tüketime yönelik üretim yapan hane halkları var. Diğer tarafta da daha büyük ölçeklerde iktisadi anlamda rasyonel ve para kazanan işletmeler. Bu ikisinin de sorunları ve şikâyetleri birbirinden farklı. Aynı zaman diliminde bu işletmelerden birisi zarar ederken, diğeri kar edebilir. Dolayısıyla bu aradaki fark aslında bir çelişki değil. Bu aradaki bir durum saptaması. Yapılması gereken ne diye sorarsanız o zaman şunu söyleyebiliriz: Türkiye‘de tarımsal yatırımlar yapılmalı, bu yatırımlarla maliyetleri düşürücü, verimleri yükseltici ve üreticinin teknolojiyi ve bilgiyi tarlaya transfer edebileceği bir yapı kurgulanmalı. Bu yapıyı kurarsanız; öz tüketime yönelik üretim yapan hane halklarının yaşamlarını iyileştirir ve onların refah düzeyini yükseltir, yarışabilir işletmeler haline dönüştürürsünüz onları. Diğerlerini ise dünya ölçeğinde, Avrupa ölçeğinde ayakta durabilir, dış satımda söz sahibi olabilir ve dünya pazarlarındaki rakipleriyle başa çıkabilir bir düzene getirebilirsiniz."

Alt Yapı Sorunları Çözülmeli

Türkiye‘de tarımla ilgili alt yapı sorunlarının hükümet tarafından hala çözülmeyi beklediğini kaydeden Gökhan Günaydın; "Dört milyon hektar alan bizden su bekliyor. Eğer biz on yıl içerisinde buna su götüreceksek yılda 400.000 hektar sulama yatırımı yapmamız lazım. Ama bunun ancak % 10‘u; 35-40.000 hektar alana yılda su götürülüyor. Tarla içi geliştirme hizmetleri yapılamıyor. Bununla ilgili kamu kuruluşları, köy hizmetleri genel müdürlüğü tasfiye ediliyor. Yerine kurgulanan il özel idaresi yapısı içerisinde tarıma yönelik hizmetlerin oranı daha düşük olabiliyor. Teknolojiyi, bilgiyi tarıma transfer edici bir organizasyon kurulmasının önünde önemli sıkıntılar var." dedi.

Paramızın  %75‘inin DGD‘ye aktarıldığının ama damla sulama yatırımlarının yapılmadığını ve kapalı basınçlı damla sulama sistemlerine geçilemediğini vurgulayan Günaydın; Tarımsal Danışmanlık sisteminin Avrupa ve Dünya standartlarına göre bir düzeye taşınamadığını belirti. "Bu eksiklikler varken tarım politikasının sürdürülebildiğini iddia etmek ancak günü kurtarmakla eş anlamlıdır." dedi. Günü kurtaran hiçbir yaklaşımın Ziraat Mühendisleri Odası‘ndan onay göremeyeceğini ifade eden ZMO Başkanı Günaydın, hükümetin tarım politikasını ve yapması gerekenleri şöyle özetledi;

"Kalıcı işler yaparsanız bunun etkilerini orta vadede çok iyi bir geri dönüşle alırsınız. Kısa vadede de insanların gelirinde maliyet düşürülmesinden ve verimlilik yükseltilmesinden dolayı katkılar olur. Bir örnek vereyim size; 5 yıllık bir iş düşünün. Ben 5 yıl içinde Türkiye‘nin şu kadar alanına damla sulama yatırımı yapacağım diye bir hedef koyun önünüze. Ona göre bir finansman ayırın. İlk iki yılı bunun ücretsiz olsun. Üçüncü yılından itibaren çiftçiden geri dönüşüm almaya başlayın. % 30-40 civarında artan verimlilik zaten çiftçinin bu damla sulama yatırımını geri ödemesi için ona ek gelir kazandıracaktır. Ve sizin 3-4-5 yılda çiftçiden topladığınız para yeni damla sulama yatırımları için size rehber olacaktır, kaynak oluşturacaktır. Bunu yapan herkes onay alır, doğru iş yapıyorum der. Ama ben 2.3, 3.7 katrilyon lira tarıma bütçe ayırırken seçim yılı geldiğinde 6 katrilyonun üzerine çıkan bir hükümete iyi yapıyorsunuz demem. Çünkü bu işi oy almak için yapıyorsunuz, tarımda bir teknoloji sıçraması yaratmak için yapmıyorsunuz."

"AB üyeliği Türkiye tarımı için tavsiye edici rol oynar"

Gökhan Günaydın, hükümetin önem verdiği politikalardan biri olan Türkiye‘nin Avrupa Birliği‘ne üyeliği söz konusu olduğunda ülkemiz tarımının olumsuz etkileneceğini ifade etti.

"Eğer rekabetçi iseniz gümrük vergilerinin karşılıklı sıfırlandığı bir ortamdan kar sağlarsınız, çıkar sağlarsınız. AB üyeliği demek; AB‘ye üye ülkelerin tümü için gümrük vergilerinizi sıfırlamanız, onların dışındaki ülkeler için AB‘nin ortak gümrük tarifesini kullanmanız ve ortak tarım politikası müktesebatını üstlenmeniz anlamına gelir. Türkiye rekabetçi olabildiği ürünlerde, yaş meyve ve sebze, fındık, koyun eti ve bakliyat olarak sayabiliriz, bunlar çıkar sağlayabilir. Ama bunların dışında bitkisel ve hayvansal üretim desteğini bizim verili koşullar altında olası bir AB üyeliğinden olumsuz etkilenecektir. Şeker pancarından, tütünden, hububattan, büyük baş hayvandan, şaraptan, sütten... O halde şöyle bakmalıyız biz bu sürece Türkiye önümüzdeki 10 yıllık zaman dilimi içerisinde doğru politikalarını uygun kaynak büyüklükleriyle ve yetkin bir tarımsal kamu yönetimi ile uygularsa AB üyeliği olsun olmasın dünya rekabetinde öne çıkar. Eğer bu ayaklardan birisi eksik kalırsa AB üyeliği Türkiye tarımı için tavsiye edici bir rol oynar. Bunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Mühendislik sistemine yönelik bir karşılıklı hesaplama bu sonucu ortaya koyuyor.

Gizem Akduygu - 21.02.2007

Okunma Sayısı: 687
Bağlantılar

http://www.tarimsalpazarlama.com/ayrinti.asp?Kod=248