"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, KURAKLIK VE SU YÖNETİMİ SEMPOZYUMU" GENİŞ BİR KATILIMLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

GENEL MERKEZ ( )
22.03.2007 (Son Güncelleme: 22.03.2007 14:59:09)

Sempozyuma, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL, CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL, Genel Başkan Yardımcısı Onur ÖYMEN, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Gürol ERGİN, Adana Milletvekili Gaye ERBATUR, DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan MACİT, TEDGEM Genel Müdürü Mehmet TAŞAN, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal TALUĞ, dünyada kuraklık araştırmalarıyla ünlü ICARDA Enstitüsü’nden Doç. Dr. Mustafa PALA, AÜSBF’den Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER, eski Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı, Köy Hizmetleri ve DSİ eski Genel Müdürlerinin de aralarında yer aldığı çok sayıda siyasetçi, akademisyen ve meslektaşlarımız katıldı.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜSKOOP-BİR) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Dünya Su Günü nedeniyle 21 Mart 2007 Çarşamba günü "İklim Değişikliği, Kuraklık ve Su Yönetimi" konulu bir Sempozyum düzenledi.

TOBB Salonu‘ndaki Sempozyumun açılışında konuşan TÜSKOOP-BİR Genel Başkanı Halis UYSAL, Türkiye‘nin su zengini bir ülke olmadığını ve yaşanan kuraklığın geçici değil, kalıcı olduğunu söyledi. UYSAL, Toprak ve Su Bakanlığının kurulmasını istedi.

ODA‘mız Başkanı Dr. Gökhan GÜNAYDIN, kapitalist üretim süreçlerinin 200 yıldan beri, başta toprak ve su kaynakları olmak üzere, tüm doğal yaşam formlarını kuralsız ve sınırsız kullanma arzusunu sürdürdüğünü kaydetti. Küresel ısınma senaryosunun bu hızla devam etmesi halinde, yaz aylarında Türkiye‘nin batısında sıcaklıkların 5 ila 6 derece, Orta ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise 3 ila 4 derece yükseleceği; kış aylarında ise tüm yurt genelinde 2 ila 3 derecelik sıcaklık artışlarının kaydedileceğinin öngörüldüğünü belirten GÜNAYDIN, şöyle konuştu:

"Dünya genelinde 1 derecelik sıcaklık artışı ve azalışının, buğday üretiminde 10 milyon tonlar düzeyinde değişime yol açtığı düşünüldüğünde, Türkiye‘nin karşı karşıya bulunduğu sürecin, ekosistem ve tarımsal üretim üzerinde ciddi etkilerinin olacağını öngörmek, bu gerçekle yüzleşmek ve uygun önlemlerin ivedilik ve etkinlikle yaşama geçirilmesini sağlamak gerekmektedir. Yeryüzündeki suların yalnızca % 3‘ünün tatlı su kaynağı olması, bunun da % 78‘inin kuzey ve güney kutuplarındaki buzullarda tutulması, dünya genelinde suyu kıt bir üretim ve kullanım faktörü niteliğine dönüştürmektedir. Halen yaşanan ciddi sorunların yanında, 2050 yılında dünya nüfusunun % 67‘sinin suyun kıt olduğu bölgelerde yaşayacağı öngörülmektedir."

Türkiye‘nin akarsu ve göl varlıkları, yer altı ve yüzey suları ile ilgili bilgi veren GÜNAYDIN, "Hızla artan nüfus, kişi başına düşen kullanılabilir su miktarını da hızla azaltmaktadır. 1960 yılında 28 milyon nüfusa sahip olan ülkede kişi başına kullanılabilir su miktarı 4000 m3 iken, aynı oran nüfusun 73 milyona ulaştığı 2007 yılı itibariyle 1735 m3 düzeyindedir. Nüfusun 100 milyona ulaşacağı 2030 yılında ise, bu oranın 1000 m3‘lerin biraz üzerinde bir düzeye oturacağı beklenmektedir. Su zenginliği ölçütünün kişi başına 10.000 m3 su potansiyeli ile ilişkilendirildiği bilindiğinde, Türkiye‘nin günümüzde su açısından yoksul, gelecekte ise oldukça sorunlu bir ülke olacağı ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda sağlıklı bir su yönetim politikasının varlığı yaşamsal önem kazanmaktadır" diye konuştu.

Teknik ve ekonomik ölçütlere göre 8.5 milyon hektar sulaması gereken arazi varlığına sahip olan Türkiye‘nin, bugüne değin 4.5 milyon hektar alanı sulamaya açabildiğine işaret eden GÜNAYDIN, şunları söyledi:

"Tarım sektöründe yoğun rekabetin yaşanacağı AB sürecinde, sulama yatırımlarının hızla tamamlanması yaşamsal önem taşırken, mevcut Hükümet döneminde, sulama ve tarla içi geliştirme hizmetlerinden sorumlu olan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatılarak, Türkiye‘nin toprak ve su kaynakları adeta yönetimsiz bırakılmıştır. Yılda 400 bin hektar sulama yatırımı yapılması durumunda 10 yılda sulanabilir alanlarına su götürebilecek olan Türkiye‘de, sulama yatırımları 35 - 40 bin hektar/yıl düzeyine gerilemiştir. Köy Hizmetleri‘nin görev ve yetki alanının devredildiği İl Özel İdarelerinde, tarımsal altyapı hizmetlerine kaynak aktarılmamaktadır. Toprak uzmanı ziraat mühendislerinin asfalt şantiyelerine görevlendirildiği İl Özel İdareleri bünyesinde yürütülen Köydes Projeleri, ‘benim müteahhidim iyidir‘ anlayışı çerçevesinde, yandaşlara kaynak aktaran ve karşılığında oy transferini amaçlayan siyaset projelerine dönüşmüştür. Son dönemde, GAP Projesi de neredeyse tümüyle durmuştur. Türkiye‘nin yüksek gümrük vergisi oranlarına rağmen yılda 6.4 milyar dolar düzeyinde tarımsal dışalım yaptığı bir dönemde, sulu tarıma açılabilecek 1.5 milyon hektar GAP arazisinin, kendisine yapılan yatırımı kısa sürede geri döndürecek bir potansiyele sahip olduğu kuşkusuzdur. Sulama yatırımlarının gerçekleştirilemediği bölgelerde, üretici, derin kuyulardan su çekmek suretiyle tarımsal üretimi sürdürmeye çalışmaktadır. Önemli bir bölümü kaçak olan kuyulardan, her yıl 5 - 8 m. daha derine kaçan yer altı suları, artan mazot ve elektrik faturaları ile yüzeye çekilmeye çalışılmakta, bu yolla göller ve sulak alanlar kurumakta, toprak tuzlulaşmakta ve Türkiye‘nin önemli bölümü çölleşme aşamalarını yaşamaktadır."

Kapalı ve basınçlı sulama sistemleri altında, damla ve yağmurlama sulama sistemlerinin teşvik edilmesi gerektiğini anlatan GÜNAYDIN, sulama yatırımlarına ayrılan bütçenin düşük olmasını eleştirdi. AB Projeleri için oluşturulması gereken ödeme kuruluşuna yer bulmak bahanesiyle, Ankara Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü‘nün kapatılmaya çalışılmasına tepki gösteren GÜNAYDIN, "Ülkemiz tarımı açısından büyük önem taşıyan Enstitü‘nün Ankara‘daki eşsiz konumu, kapatılma kararının ardında rant baskısının yattığına ilişkin kaygılarımızı güçlendirmektedir" diye konuştu.

Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın 24 Ocak 2007 tarihli balık çiftlikleri ile ilgili tebliğini de eleştiren GÜNAYDIN, "Sözü edilen tebliğin değişmemesi, kültür balıkçılığı yapan işletmelerin birçoğunun kapanmasına ve üretim miktarının düşmesine neden olacaktır" dedi. Yalova ve Dalaman tarım işletmeleri ile Orhangazi‘de 1. sınıf tarım arazisi üzerine kurulu Cargill fabrikası örneği üzerinden tarım topraklarına yönelik rant baskılarına dikkat çeken GÜNAYDIN, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye‘nin karşı karşıya bulunduğu süreç, gerek AB gerekse DTÖ üzerinden gelen rekabetçi yapı karşısında ayakta kalabilmek ya da tasfiye olmak ile eşanlamlıdır. Bu bağlamda, tarımda idare-i maslahatçılık sona ermiştir, sona ermek zorundadır. Ya zamanında doğru adımlar atarak gelişen ve kalkınan bir tarım sektörü yaratacağız ya da tasfiye sürecinin tanıkları konumuna düşeceğiz. Kuşkusuz, ikinci seçenek bizler için bir seçenek değildir, olmayacaktır. Köylü üretici ve ziraat mühendisleri, omuz omuza tarlada çalışacak, motorlara binecek ve Şair‘in dediği gibi, "motorları derin yeşilliklere sürecektir"

TOBB Başkan Yardımcısı Faik YAVUZ, su kaynaklarının korunabilmesi, verimli kullanılması ve sürdürülebilir kılınması için eğitim seminerleri ile bilinçlendirme çalışmalarının yapılabileceğini kaydetti.

CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL, dünya çapında bir kuraklık tehlikesinin konuşulmaya başlandığını; insanların tüketim temposu ve biçiminin kuraklık ve iklim değişikliği tehlikesini gündeme getirdiğini belirtti. Kaynakların sorumlu ve dikkatli kullanılması gerektiğine işaret eden BAYKAL, su konusunda Türkiye‘de tam bir başıboşluk bulunduğunu, su kaynaklarının yönetimine ilişkin ciddi bir düzenlemeye gereksinim duyulduğunu kaydetti.

Türkiye‘de son dönemde tarımın ihmal edildiğini, "ayak bağı, yük" gibi algılandığını belirten BAYKAL, ülkedeki sulanabilir alanların var olan potansiyelin çok altında kaldığına dikkat çekti. Toprakların verimli kullanılması gerektiğini, bunun yolunun da sulamadan geçtiğini anlatan BAYKAL, "Eskiden petrol en stratejik maddeydi. Şimdi su bu konuma gelmiştir. Suyumuzun damlasına sahip çıkmak zorundayız" dedi.

Tarımsal kalkınmayı sağlamadan Türkiye‘nin hiçbir sorununu çözemeyeceğini ifade eden BAYKAL, "IMF ve Dünya Bankası talimatıyla Türk tarımı kendi kaderine terk edilmiştir. Tarım, Türkiye‘nin istikrarının temeli, bel kemiğidir. Yanlış yaklaşımlar sonucunda tarım bu noktaya gelmiştir, sıkıntıya girmiştir. Doğru politikalar ile çiftçinin yüzünün güldürülmesi gerekiyor. Kalkınma çiftçiden, tarımdan, köylüden başlayacaktır" diye konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından, CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi EKER adına TEDGEM Genel Müdürü Mehmet TAŞAN, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur ÖYMEN, TOBB Başkanı Rıfat HİSARCIKLIOĞLU adına Başkan Yardımcısı Faik YAVUZ ve ODA‘mız Başkanı Dr. Gökhan GÜNAYDIN‘a teşekkür plaketleri sunuldu.

Daha sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur ÖYMEN tarafından, "Sınır Aşan Sular, Uluslararası İlişkilerde Su Sorunu" konulu özel sunum yapıldı.

Uluslararası Kurak Alanlarda Tarımsal Araştırma Merkezi‘nden (ICARDA) Doç. Dr. Mustafa PALA‘nın "Kurak Koşullarda Tarımın Sürdürülebilirliği" konulu sunumu da ilgiyle izlendi.

Sempozyum, "Değişen İklim, Değişen Kamu Yönetimi" konulu Panel ile devam etti. Prof. Dr. Erkan BENLİ‘nin yönettiği Panele konuşmacı olarak Eski Devlet Su İşleri Genel Müdürü Özden BİLEN, Eski Köy Hizmetleri Genel Müdürü Güner SAYGILI, TKB Müşaviri Halil İbrahim YILMAZ ve TEDAŞ‘tan Muhammet MADEN katıldı.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL, sempozyumun öğleden sonraki bölümünde "Dünyada İklim Değişikliği Üzerine Baskılar" konulu bir konferans verdi. Konferansın ardından DEMİREL‘e bir teşekkür plaketi sunuldu.

AÜSBF Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER ve Dr. Tayfun ÇINAR ile Genel-İş Sendikası‘ndan Serhat SALİHOĞLU‘nun birlikte hazırladıkları "Türkiye İçin Su Yönetimi" konulu bildiriyi, Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER aktardı. Sunum, ilgiyle izlendi.

Sempozyumun ikinci paneli de "Kyoto Protokolü, İklim Değişikliğinin Tarıma Etkileri" konusunda gerçekleştirildi. AÜZF‘den Prof. Dr. Turhan AKÜZÜM‘ün başkanlık yaptığı panele konuşmacı olarak, AÜ Hukuk Fakültesi‘nden Ilgın ÖZKAYA, Su Ürünleri Mühendisleri Derneği Başkanı Doç. Dr. Meriç ALBAY, Tarım Sigortaları Vakfı Genel Müdürü Tanfer DİNLER ve TÜSKOOP-BİR Genel Başkanı Halis UYSAL katıldı.

Sempozyuma, Yönetim Kurulu Üyelerimiz Fatih TAŞDÖĞEN, Özden GÜNGÖR, Hamdi ARPA, Doç. Dr. Melahat AVCI BİRSİN, Genel Sekreterimiz Ural ERSOY, Yönetim Kurulu Yedek Üyelerimiz Mehtap ERCAN BİLGEN ve Burhan HARMANKAŞI ile Adana Şube Başkanımız Ayhan BARUT da katıldı.

Sempozyum, Sonuç Bildirisi‘nin okunup, tartışılmasının ardından sona erdi.

Okunma Sayısı: 949
Fotoğraf Galerisi