HER DÜZENLEME İÇİN ANALİZLE ETKİLERİ ÖNCEDEN BİLİNECEK - REFERANS

GENEL MERKEZ ( )
27.03.2007 (Son Güncelleme: 03.04.2007 16:41:41)

Eurohorizons Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şebnem Karauçak, Avrupa Birliği ile birlikte gündeme gelen ve 17 Şubat 2007‘de yürürlüğe giren Etki Analizi Yönetmeliği‘nin tarım da dahil olmak üzere tüm sektörler için atılmış önemli bir adım olduğunu söyledi. Karauçak, "Etki analizleri AB‘nin ‘olmazsa olmaz‘ları arasında. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkanıma Örgütü) ve AB ülkeleri bu analizi yaygın biçimde kullanıyor. Etki Analizi Yönetmeliği ile sektörlerin AB uyum sürecinde ihtiyaç duyduğu bütçenin büyüklüğü, uyumun hangi takvim dahilinde hayata geçeceği gibi konular açıklık kazanacak" dedi.

Şubatta yürürlüğe giren Düzenleyici Etki Analizi Yönetmeliği, değeri 10 milyon YTL‘yi aşan bütün yasal düzenlemeler için geçerli olacak. Herhangi bir sektöre ya da konuya yönelik çıkarılacak yönetmelikler öncesinde Düzenleyici Etki Analizi ile durum tespiti yapılacak. Yönetmelik uygulamaya girdiği andan itibaren yaratacağı etkiler tüm boyutlarıyla analiz edilmek zorunda. Gerekli görüldüğü takdirde yönetmelik 10 milyon YTL‘nin altında etkisi olan alanlarda da hayata geçirilebilecek.

Karauçak, bugüne kadar bazı özel kuruluşlar tarafından yapılan analizlerin artık bir zorunluluk olduğunu ve bu konuda asıl sorumluluğun kamuda olduğunu söyledi. Karauçak, şöyle devam etti: "AB uyum sürecinden en çok tarım sektörü etkilenecek. Ama bugüne kadar böyle bir çalışma olmadığı için tarımda belirsizlik hâlâ sürüyor. AB‘ye uyum sürecinde tarım için ne kadar bütçeye ihtiyacımız var, kaç firma nasıl etkilenecek, uyum hangi takvime göre esas alınacak, bunların hepsi muğlak. Şu ana kadar bu konuda birçok şey yazıldı, çizildi; ortaya birtakım rakamlar atıldı fakat bütün bunların ne yazık ki bir dayanağı yok" dedi.

Uyum süreci uzarsa firmalar pazar kaybeder

Türkiye‘nin artık vakit kaybetmeden tarım sektörüne yönelik uyum sürecini hızlandırması gerektiğini belirten Karauçak, uyum süreci ne kadar uzarsa sektördeki firmaların pazar kaybetme riskinin de artacağını söyledi. Karauçak, "Tarım, hem mevzuat hem de uygulama olarak çok zor bir başlık. Adalet Divanı kararları ile birlikte 180 bin sayfayı bulan bir müktesebatı var. Müzakere sürecinde tarımın askıya alınması bazı kesimlerce ‘Zaman kazandık‘ tezi ile olumlu bir gelişme gibi yansıtıldı. Fakat zaman kazanmak her zaman olumlu sonuçlar doğurmuyor" dedi.

Dünyada artık çok sıkı bir rekabet ortamının bulunduğuna dikkat çeken Karauçak, sürecin uzaması halinde firmaların rekabet gücünün azalacağını açıkladı. AB‘nin geçiş süreci tanıdığı ülkelere bazı yaptırımlar uyguladığına dikkat çeken Karauçak, ürünlerin üzerine koyulan ‘AB standartlarına uyumlu değildir‘ uyarısının firmaların aleyhine olduğunu kaydetti.

Türkiye‘nin mevzuat uyumu, uygulama, gıda güvenliği ve hijyen gibi konularda çok geri olduğunu belirten Karauçak, "Müzakereler açıldığı zaman yol kat etmiş olmak önemli. Hele tarımda bu daha da önemli. Bu nedenle Türkiye artık ‘Süreci ne kadar geciktiririm‘ diye değil ‘Ne kadar sürede uyum sağlarım‘ konusunda düşünmeye başlamalı" dedi.

Yönetmelik AB müktesebatının olumsuz etkilerini azaltacak

Düzenleyici Etki Analizi Yönetmeliği‘nin AB süreci açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, "Yönetmeliğin çıkmış olması önemli. Çünkü AB müktesebatlarının transferi ile sektörde önemli ekonomik ve sosyal değişimler ortaya çıkacak. Türkiye‘nin bu konuda geçiş sürecine ihtiyacı olacak. Geçiş sürecini alabilmek için bu etkilerin doğru metotlarla analiz edilmesi gerekiyor. Polonya benzer analizleri kullanarak süt ve et ürünleri konusunda 113 firmasından 56‘sı için geçiş süreci alabildi" dedi. Düzenleyici Etki Analizi hazırlanması konusunda asıl sorumluluğun kamuda olmasına karşın, bu konuda bakanlık ve meslek örgütlerinin birlikte çalışması gerektiğine de dikkat çeken Günaydın, "Bu analizler uzmanlık gerektirir. AB süreci ile birlikte bu tür çalışmalar yapan bir sürü danışmanlık firmasının kurulduğunu biliyoruz. Bu iş firmalara değil ehil ellere bırakılmalı" dedi.

Okunma Sayısı: 519