TÜRKİYE SOSYAL FORUMU ADANA HAZIRLIK TOPLANTISI ZMO ŞUBEMİZDE YAPILDI

ADANA ŞUBE ( )
14.05.2007 (Son Güncelleme: 14.05.2007 11:29:59)

Toplantıya TMMOB Yönetim Kurulu II. Başkanı Hüseyin YEŞİL, ZMO Adana Şube Başkanımız Ayhan BARUT ve Adana İKK Sekreteri Hüseyin ATICI ve TMMOB‘a bağlı odaların temsilcileri katıldı...

Dünya‘da Sosyal Forum Süreçleri ve Türkiye Sosyal Forumu          

Türkiye Sosyal Forumu, 14 Haziran 2005 tarihinde yapılan bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu. Porto Alegre‘de başlayan Dünya Sosyal Forumu ve Avrupa Sosyal forumu ile benzerlikler taşıyan TSF, Türkiye‘deki yüzlerce sosyal hareketi bir araya getiren bir zemin oluşturmayı amaçlıyor.

Türkiye Sosyal Forumu‘nun (TSF) çalışmalarında emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, çeşitli dernekler ve inisiyatifler aktif rol oynuyor. TSF‘nin kurucu örgütleri arasında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK),  Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK),  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası gibi örgütler bulunuyor.

Türkiye Sosyal Forumu, Türkiye‘deki tüm sosyal hareketleri TSF‘nin bir parçası olmaya, bir avuç insanı değil, milyonları merkezine alan alternatifleri hep birlikte oluşturmaya ve geliştirmeye çağırıyor.

Dünya Sosyal Forumu nedir?
DSF, ekonomik ve askeri neoliberalizme karşı mücadele eden aktivistler ve sosyal hareketleri bir araya getiren açık bir alan, politik bir süreçtir. Bu sürece katılım herkese açık olmasına karşın, DSF ilkeleri "neoliberal ekonomik politikalara ve emperyalizme karşı olma"yı bir önkoşul olarak önümüze koymaktadır. Sosyal hareketlerin pratikleri incelendiğinde, sosyal forum hareketinin küresel sermayenin dayattığı neoliberal küreselleşmeye ve bunun sonucu ortaya çıkan yoksullaşmaya, ayrımcılığa ve dışlamaya, savaşlara karşı net bir duruşa sahip olduğunu görüyoruz.

DSF‘nin zaman içinde "Hareketlerin hareketi" olma özelliğini kazanması ve uluslararası düzeyde sosyal hareketlerin bir araya geldiği bir diyalog ve politika zemini olarak konumunu pekiştirmiş olması, onun en büyük başarılarından birini oluşturdu.

Sosyal Hareketler Çağrısı Porto Alegre II‘de, "Bizler farklıyız... Bu farklılıklarımızı ifade etmemiz, bizim birliğimizin ve gücümüzün temelini oluşturuyor" deniliyor. Sosyal forum sürecine katılanlar, ortak düşman olarak gördükleri neoliberalizme karşı olmak konusunda anlaşmalarına karşın, "nasıl bir dünya" sorusuna verilecek yanıtlarda birbirlerinden son derece farklı görüşlere sahip olabiliyor. Bu nedenle sosyal hareketler süreci "birlik içinde çeşitlilik" olarak tanımlıyor.

DSF‘ye dair tartışmalar, bu olguyu dikkate almak zorunda. Yani, fikirlerde anlaşmış, ortak bir geleneği olan homojen bir yapılanmanın söz konusu olmadığını, birbirinden çok farklı mücadele ve örgütlenme geleneklerine sahip çevrelerin birlikteliğinden söz edildiğini göz önüne almak durumundayız.

Dünya Sosyal Forumu neoliberalizme karşı çıkan tüm örgütlere ve çevrelere, bir araya gelmeleri, tartışmaları, mücadelelerinin deneyimlerini birbirlerine aktarmaları, ortak mücadele takvimleri oluşturmaları ve alternatif öneriler getirmeleri için bir alan, bir zemin oluşturuyor. Bu, radikal bir demokrasi için mücadele verenlerin, küresel düzeyde direnenlerin ve isyan edenlerin bir araya geldikleri bir zemin.

Forum, aynı zamanda, içinde diğer aşağıdan küreselleşme mücadelelerinden öğrenebileceğiniz ve bu mücadelelere katılma olanağı elde edebileceğiniz, öğrenme ve katılım için evrensel bir alan niteliğinde. Bu zeminde bir yandan da, küresel sermayenin aramıza ördüğü kültürel duvarlar yıkılıp, başka coğrafyalardaki ezilenlerin dünyasına girme şansı elde edilebiliyor.

DSF bir örgüt değil. Sosyal Forum, neoliberalizme özel olarak bir karşı duruş biçimi veya eylemin doğrudan kendisi de değil. DSF‘nin tek ideolojik duruşu, DSF İlkeleri‘nde ifade edilenlerle sınırlı. Bunun dışında özel bir ideolojik duruşa ve siyasi bir önermeye sahip değil.
Peki bu DSF‘nin ideoloji-dışı bir alan olduğu anlamına mı geliyor? Hayır, sürecin, İlkeler‘de belirlenen dışında özel ideolojik bir duruş tarafından belirlenmediği anlamına geliyor. Yani, süreç içinde yer alan her çevre ve kişi, kendi öznel ideolojik duruşunu bu alan içinde özgürce ifade edebilir. Bir başka ifadeyle, bu alanda farklı ideolojik duruşlar arasında tartışma, çatışma ve paylaşma olanağı söz konusudur. DSF bu farklı ideolojik duruşların homojenleşmesi ve ortak bir duruş olarak sergilenmesi yönünde bir sorumluluk taşımamaktadır.

Ancak bu olanağı kullanan çok farklı siyasi duruşlar, kendilerinden çok farklı diğer çevrelerle bir araya gelerek ortak ideolojik bir duruş sergileyebilmektedir. Savaş karşıtı hareket bunun en önemli örneklerinden birini oluşturuyor.


DSF‘nin ideolojik bir duruş sergilememesi, Sosyal Forum‘un kendisinin neoliberal küreselleşmeye, militarizme veya ayrımcığa karşı mücadelenin liderliğini üstlenmediği anlamına da gelmektedir. DSF sadece bu mücadeleleri yürüten sosyal hareketlerin buluşması için bir zemin oluşturmaktadır. Forum‘un, neoliberalizme karşı mücadele eden sosyal hareketlerin buluştuğu bir zemin, bir alan olması, onun en önemli özelliklerinden biri.

Okunma Sayısı: 862
Fotoğraf Galerisi