AOÇ NAZIM İMAR PLANLARININ İPTALİ VE YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI İÇİN DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
15.09.2007 (Son Güncelleme: 18.01.2008 14:47:07)

NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI‘NA

                                                                       ANKARA

  

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI ve DURUŞMA İSTEMLİ VE

5524 SAYILI KANUN‘UN ANAYASAYA AYKIRILIK İDDİASI İÇERİKLİ

 

DAVACI                           :    TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası   

VEKİLİ                             :    Av. Av. Zühal DÖNMEZ

Bestekar Sokak No:49/5 Kavaklıdere/ANKARA

DAVALI                            :   Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ANKARA

                                               Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankara                                                      

DAVA KONUSU              :  Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 12.1.2007 tarih ve 207 sayılı kararla kabul edilen "Atatürk Orman Çiftliği Arazileri ve Doğal Sit Alanına ilişkin 1\25.000 nazım imar planı ve 1\10.000 ölçekli Nazım İmar Planı ve Koruma Amaçlı Nazım İmar Planlarına" ait işlemin şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı açısından hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi güç zararların doğmasına neden olacağından

öncelikli olarak yürütmenin durdurulması

yargılamanın duruşmalı olarak yapılması

Yürütmenin durdurulması istenen işlemlerin,   şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı açısından hukuka aykırı olması nedeniyle iptali

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından kabul edilen planların dayanağı olan 5524 sayılı yasanın Anayasa‘ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istemi hakkındadır.

 

PLANLARIN

ASKIYA ÇIKIŞ TARİHİ: 2.2.2007

ASKIDAN İNİŞ TARİHİ: 4.3.2007 

  

AÇIKLAMALAR:

24.3.1950 tarih ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanuna eklenen, 21.06.2006 tarih ve 5524 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Kuruluş Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun. 8.7.2006 tarih ve 26222 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi. (EK 1) 5524 Sayılı Yasa ile Ankara Büyükşehir Belediyesi‘ne AOÇ(Atatürk Orman Çiftliği)‘nin Koruma Amaçlı İmar Planı yapma yetkisi tanındı. Bu sebeple AOÇ bir kez daha kamuoyunun odağı haline geldi. Ankara‘nın son yıllarda yaşadığı toplumsal, sosyal, mekânsal dönüşüm 5524 sayılı yasa ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen "Atatürk Orman Çiftliği Arazileri ve Doğal Sit Alanına ilişkin 1\25.000 nazım imar planı ve 1\10.000 ölçekli Nazım İmar Planı ve Koruma Amaçlı Nazım İmar Planları" ile  AOÇ‘yi de kapsamı altına aldı. Bu noktada hazırlanan ve Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanan AOÇ "Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı" Ankara kentinin sosyal ve ekonomik bütünlüğünün bozulmasında, kenti kent yapan yeşil, tarihi, doğal dokunun yok edilmesinde, insan, doğa ve kent birliğinin parçalanmasında, Toplumsal hafızanın, tarihi değerlerin iğdiş edilmesinde, Koruma, imar hukukunun, şehircilik ilkelerinin ve kamu yararının çiğnenmesinde   maalesef ki önemli bir adım olarak durmaktadır. Şöyle ki:

Türkiye Cumhuriyetini kuran kadrolar, siyasal alanda kazandıkları başarıları sürekli hale getirecek bir ekonomik modelin gerekliliğini her defasında dillendirmişlerdir. Bir yandan modern siyasal kurumlar hayata geçirilirken diğer yandan bu siyasal kurumları besleyecek ekonomik model olarak kırsal ve kentsel alanda sanayileşme ön plana çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti hem kent hem kır yaşamında sanayileşmeye dayalı bir kalkınma modelini ön plana çıkartır. Bununla da kalınmaz, kırsal ve kentsel yaşamın uyumunu esas alan örnek kalkınma modelleri de hayata geçirilir. Atatürk Orman Çiftliği projesi de Türkiye Cumhuriyeti‘nin kalkınma politikasının hem mekânsal hem de hukuki bir görünümüdür. Atatürk Orman Çiftliği, Kır ve Kent yaşamının bir biri içine girişine ve harmanlanışına bir örnek olması açısından tasarlanmıştır.

Ancak Türkiye‘nin yakın zaman kentleşme ve sanayileşme politikaları, Cumhuriyet kadrolarının öngörülerinden farklı bir çizgide gerçekleşmiştir. Bugün gelinen noktada, Atatürk Orman Çiftliği‘nin hukuksal hikâyesi bile, Ankara‘daki günümüz kentleşme politikalarını kavramamıza yardımcı olacak niteliktedir. Atatürk Orman Çiftliği‘ni yeni bir sürece hazırlayan, 5524 sayılı yasayla bu yasa paralelinde hazırlanan Atatürk Orman Çiftliği Koruma Amaçlı Nazım İmar Planının hukuka aykırılığı yüce mahkemenize izah edilmeye çalışılacaktır.

Konunun gerek 5524 sayılı yasanın anayasaya uygunluk yönünden incelenebilmesi gerekse de bu yasadan alınan yetkiyle Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve kabul edilen imar planlarının yasalara uygunluk yönünden incelenebilmesi için aşağıda açıkladığımız hususların yüksek mahkemenizce öncelikle göz önünde tutulması gerekir.   

A) 5524 SAYILI YASANIN ANAYASAYA AYKIRILIĞI

A.1.  "Atatürk Orman Çiftliği" Arazileri ve Yağmalanan Bir Kent

Mustafa Kemal 1925 yılında, Ankara‘nın tarımsal üretim için uygun bir zemin sağlamayan, bataklık ve kıraç arazilerinde, yurttaştan gerçekleştirdiği satın almalarla, bugünkü adıyla Atatürk Orman Çiftliğini kurmuştur. İlk adı Orman Çiftliği olan, Atatürk Orman Çiftliği, 5/5/1925 tarihinde 20 bin dekar, daha sonra Balgat, Etimesgut, Çakırlar, Macun, Güvercinlik, Tatar ve Yağmurbaba gibi arazilerin satın alınmasıyla 52 bin dekar arazi üzerine kurulmuştur. Mustafa Kemal, Çiftliği, 13 yıl bizzat işlettikten sonra 11 Haziran 1937 tarihinde yazmış olduğu vasiyet mektubu ile, Türkiye Cumhuriyeti hazinesine hediye etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, 11.06.1937 tarihli vasiyetnamesinde, "tasarrufum altındaki bu çiftlikleri bütün tesisat, hayvanat ve demirbaşları ile beraber hazineye emanet ediyorum" ifadesini kullanmıştır. Ancak, 1938-1950 arası dönemde, "Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu İdare Meclisi" kararlarıyla Çiftlik arazisinin amaç dışı kullanımının yolu açılmıştır. 1938-1950 yılları arasında Çiftliğin 7372 dekar arazisi, değişik yöntemlerle, çeşitli kuruluşlara devredilmiştir. [1][1] Çiftliğin korunması ve yaşanan hızlı arazi kayıplarının önlenmesi amacıyla, 25.03.1950 tarihinde 5659 sayılı "Atatürk Orman Çiftliği Kuruluş Kanunu" çıkarılmıştır. Buna karşın kent açısından son derece değerli bu toprakları bu yasa da korumakta yeterli olmamıştır. 5659 sayılı Yasanın 10‘uncu maddesine [1][2] göre çıkarılan 6000, 6238 [1][3], 6947 [1][4], 7310 [1][5] sayılı yasalar ile AOÇ arazisi tarım dışı kullanıma açılmıştır. 

1976 yılında çıkarılan 2015 ve 1983 yılında çıkarılan 2823 sayılı [6][6] yasalar çerçevesinde toplam 14.541 dekar çiftlik alanı daha çeşitli kuruluşlara satılmıştır. Ayrıca, mahkeme kararı ile çeşitli şahıslara verilen araziler de, AOÇ arazisini  daraltmıştır.

Diğer taraftan 27.11.1994 tarihinde çıkarılan 4046 sayılı "Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" çerçevesinde özelleştirilen ve çiftlik arazisinden özel kanunlarla yer verilen, Sümerbank, Tekel Genel Müdürlüğü ve Zirai Donatım Kurumu gibi kuruluşların çiftlikten almış olduğu bu araziler de özel şahısların eline geçmiştir. Böylece Atatürk Orman Çiftliği arazileri içinde yeni özel mülkiyet adacıkları meydana gelmiştir. [7][7]

2005 yıl sonu itibarıyla çeşitli nedenlerle çiftlik arazilerinde ortaya çıkan arazi kaybı toplamı 22.078 dekardır. Bu miktarın, Mustafa Kemal‘in vasiyetiyle hazineye hediye etmiş olduğu toplam arazinin % 42‘sine eşit olduğu bir diğer gerçektir. [8][8]

Bu bağlamda Atatürk Orman Çiftliği, 02.06.1992 tarih ve 2436 sayılı Kurul Kararı ile doğal ve tarihi SİT alanı ilan edilmiş, 27.07.1993 tarih ve 3097 sayılı Kurul Kararı ile sınırları belirlenmiştir. Buna ilave olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07.05.1998 tarih ve 5742 sayılı Kararı ile de birinci derece SİT alanı olarak ilan edilmiştir. [9][9]

Bu kararlar bile AOÇ arazisinin bütünlüğünü korumaya yetmemiştir. Atatürk Orman Çiftliği arazisinde yaşanan yağma, arazi kaybı ile çiftlik arazisinde mülkiyet sorunlarını da doğurmuştur. [10][10] Bu yasalarla birlikte arazi bütünlüğünü yitiren AOÇ, 12.1.2007‘de kabul edilen planlarla da tamamen yok edilmek istenmektedir. Hem kentsel rantın hem de büyüyen kentin baskısı altında kalan Çiftliğin mekansal ve tarihi dokusu zedelenmektedir. 1928 yılında hazırlanan Jansen planında Ankara‘nın havalandırma koridoru olarak gösterilen işlevini de yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır .

Bütün bu tarihsel seyri içinde AOÇ arazilerinin kaderi Türkiye‘nin sanayileşme, demokratikleşme ve kalkınma çizgisine paralel olarak çizilmiştir. İçinden geçtiğimiz bu dönemde de AOÇ arazisinin geleceği, Yerel Yönetimlerin borcu borçla kapattıkları küresel ekonominin dengelerine, Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin hukuk dışı planlama ve yönetim anlayışına terk edilmektedir. 21.06. 2006 tarihinde kabul edilen, 5524 sayılı yasa da en genel anlamda 1980‘li yıllardan beri yaşana makro ekonomik ilişkiler, Türkiye‘nin ihracata dayalı ekonomi modeli, üretime dayalı bir sanayileşmeden ve tarımdan vazgeçme sürecinde anlaşılabilir. Bununla birlikte yerel ve merkezi yönetimler arasındaki dengenin Belediyeler etrafında odaklanan Uluslararası sermaye çevrelerinin lehine değiştiği koşulları da göz etmek gerekir. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ivmesi hızlandırılan, kentin eğlence sektörüne evriltilmiş geleceği, kenti üretime değil tüketime odaklamaktadır. Kentsel planlama, kır ve kentin bütünleşik bir makroforma göre değil,  "üretim dışına itilen kent" anlayışıyla hazırlanmaktadır. AOÇ arazileri, AKP kadrolarının tahayyülünde yeni bir disneyland olarak şekillenmektedir. [11][11] Ankara‘nın kuraklık ve susuzlukla boğuştuğu bu günlerde Ankara‘nın temiz hava depoları, akciğerleri olan AOÇ arazisi yok edilmektedir. Neyse ki hala, kentine ve geleceğine sahip çıkan meslek odaları, bilim insanları ve hukukçular vardır.

A.2. Atatürk Orman Çiftliği‘nin Kuruluş Amacı ve Günümüzdeki Anlamı

             Mustafa Kemal Atatürk, 11.6.1937 tarihinde tasarrufu altında bulunan ve şahsi malvarlığı olan Atatürk Orman Çiftliği arazisini şartlı olarak hazineye bağışlamıştır. [12][12] (EK 2) Mustafa Kemal, 13.06.1937 tarihli yazısında da, Çiftliklerin Türk Köylüsüne ve Ulusuna naçizane bir vazifesi olduğunu vurgular. Dolayısıyla, savaş koşullarından çıkmış bir ülkenin kendi kendini besleyebilmesi, tarımsal alanda sanayileşebilmesinin bir modeli olarak AOÇ öngörülmüştür. Bununla birlikte Atatürk Orman Çiftliği, sürekli gelişeceği ve büyüyeceği tahmin edilen Ankara Şehri‘nin tarımsal ihtiyaçlarını karşılayan ve kentin etrafında ve kimi zamanda içinde onunla bütünleşen bir kır kent modelidir de. Atatürk Orman Çiftliği, kısacası, kent dokusu açısından salt yeşil alan olma özelliğinin çok ötesindedir. AOÇ, toprakta kooperatifler yoluyla örgütlenmiş üreticiler, üreticilerin ürünlerini tüketen kentliler ile birlikte, kentin sosyal dokusuna ve ekonomik gelişimine, siyasal hayatına, kentsel çevrenin yapılandırılmasına dair de bir ufuk çizgisidir. Atatürk Orman Çiftliği amacı itibari ile bugün dünyanın pek çok ülkesinde hayat bulan "kentsel tarım" [13][13] modelinin ilksel örneğidir.

Bu bağlamda AOÇ Mülkiyeti, vasiyet hükümleriyle bağlı ve sınırlı olmak kaydıyla hazineye geçmiştir. Ancak, 5524 sayılı yasa ile getirilen düzenlemelere ile Atatürk Orman Çiftliği üzerinde Mustafa Kemal‘in, Anayasadan doğan temel haklar ve hürriyetler çiğnenmektedir. 5524 sayılı yasa, AOÇ‘nin bu şartlı mükellefiyetten doğan  zorunlu kullanım biçimlerini ortadan kaldırmaktadır. Çiftliğin bütünlüğünü bozmaktadır. 

Oysa ekolojik anlamda bir yok oluşa sürüklenen Ankara kentinin, biyolojik ve toplumsal zenginliğini yeniden yaratmasında ve birleştirmesinde, Atatürk Orman Çiftliği, kuruluşundaki amaçlar doğrultusunda geliştirilebilir, toprağın koruma ve kullanma dengesi kentin değerleriyle bütünleştirilebilirdi. AOÇ, kentlilerin iş ve meslek edinmelerine katkı sunacak şekilde, bilimsel niteliği ön planda tutulan ve Ankara‘yı istenilen bilim kenti kılabilecek bir tür üretim alanına yönlendirilebilinirdi.. Böylece, Ankara kenti üretirken aynı zamanda nefes alma olanağı bulabilecek mekanlara kavuşabilirdi. Bu şekilde mekan sadece, ticari bir eğlence merkezi olarak değil çok yönlü bir şekilde işlev kazanabilirdi.

 Mustafa Kemal‘in vasiyeti başta olmak üzere, Jansen Planı, 1963 yılında hazırlanan Birinci beş yıllık kalkınma planı kır-kent modelinin dinamiğine yönelik önemli ipuçları sağlamaktadır. Meri Kanun ve Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu bu tür bir eksenin önemli olanaklarıdır.

Bununla birlikte AOÇ alanının doğal ve tarihi sit olduğu [1][14] göz önünde bulundurulursa, toplumsal hafızanın gelecek kuşaklara taşınması açısından da bu alanın iddia edilenin aksine, tarımsal niteliklerle sanayi gelişimi ve kentsel servis alanlarının birlikte işlevlendirilmesinin önünde  bir engel de bulunmamaktadır. [1][15] Bu konudaki en önemli engel ise 5524 sayılı yasa ve beraberinde yapılan planlardır.

A.3. 5524 Sayılı Yasa Anayasa‘nın 18, 35, 44, 45, 46, 48 ve 63.   maddelerine aykırıdır

5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi [16][16] AKP Ankara Milletvekili Salih Kapusuz tarafından 22. Dönem 4. Yasam yılında Meclis gündemine taşınmıştır. Kanun teklifi, tüm AOÇ arazisini,  Ankara Büyükşehir Belediyesi‘ne tahsis etme amacına göre hazırlanmıştır. Bu tahsis sonucunda da Büyükşehir Belediyesi‘nin AOÇ arazisini nasıl kullanacağı konusunda da oldukça esnek bırakmıştır. Buna karşın Kanunun gerek Genel Gerekçesi [17][17] gerekse de madde gerekçesi [1][18] üç temel savda odaklanmaktadır. Bunlar, AOÇ arazisi içinde işgal yoluyla mülk edinen kişilerle AOÇ Müdürlüğünün yaşadığı hukuki ihtilaflar ve bu ihtilaflar sonucunda ortaya çıkan mağduriyetler, Büyükşehir Belediyesi‘nin alt yapı hizmetlerinin AOÇ ile ilgili yasal kısıtlılıklar nedeniyle engellendiği savlarıdır.

İlgili Kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu‘nun önüne gelmiş Komisyon, 5.6.2006 tarihinde, gelen teklif üzerinde birkaç tashih yaparak değişiklik teklifini kabul etmiştir. Komisyonda bulunan AKP dışındaki milletvekilleri de değişiklik teklifine ilişkin ayrışık oylarını ve raporlarını sunmuşlardır.

Komisyondan çıktıktan sonra Meclis Genel Kuruluna gelen değişiklik teklifi Mecliste ve kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olmuştur. Demokratik Kitle Örgütleri‘nin çabalarıyla kısa sürede bir kamuoyu yaratılmıştır. Buna karşın son an da Değişiklik teklifini meclisten geçiremeyeceğini düşünen Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Melih Gökçek‘in girişimleriyle, değişiklik teklifi üzerinde CHP grubunun vurguladığı değişiklikler yapılmış teklif üzerinde uzlaşan, AKP ve CHP, 21.6.2006 tarihinde yasa değişikliğini gerçekleştirmişlerdir. Yapılan bu değişiklikle 5659 sayılı kanuna eklenen 5524 sayılı kanunla Eklenen madde [19][19] temel olarak şu alanlarda düzenleme getirmiştir:

1)                          Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının uygun görüşü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi ilgili mer‘i mevzuat uyarınca üst ölçekli plan, koruma amaçlı imar planı ve bunlara uygun her türlü imar planlarını yapmaya ve yaptırmaya yetkili kılınmıştır.

2)                          AOÇ ile şahıslar arasındaki arazi ihtilaflarının giderilmesi için AOÇ‘ye ait arazilerin değer kaybına yol açmaksızın plan bölgesindeki ada parsellerde toplanabilmesi sağlanmıştır.

3)                          Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının uygun görüşü ile imar planlarına uygun olmak şartı ile yol, meydan, alt geçit, üst geçit ve raylı toplu taşım araçları ile yeraltı tünelleri ve yeraltı hizmetleri için gerekli arazi ile dere ıslahı yapılması planlanan arazilerin bedelsiz olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilmesi sağlanmıştır.

4)                          Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının uygun görüşü ile onaylı imar planlarında görülen Hayvanat Bahçesi alanının 10 yıllığına, Atatürk Orman Çiftliği ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı arasında yapılacak bir protokolle Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilebileceği kanunlaştırılmıştır.

Meclis Gündemine AKP Ankara milletvekili Salih Kapusuz tarafından getirilen yasa değişikliği teklifinin ilk halinden yukarda maddeler halinde belirtilen değişikliklere kadar yaşanan tartışmalar sürecinde yasa koyucunun temel iradesinin AOÇ ile ihtilaf yaşayan şahısların mağduriyetiyle ilgili parsellerle, alt yapı tesislerinin geçeceği araziyle ve hayvanat bahçesi arazisiyle sınırlandırdığı anlaşılmaktadır.

Anayasa‘nın 35. maddesinde "herkesin mülkiyet ve miras haklarına", 48. maddesinde "herkesin sözleşme hürriyetine" sahip olduğu ve 68. maddesinde ise "devletin tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlayacağı" belirtilmiştir.

Anayasa‘nın 44. maddesinde "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek(...) " 45. maddesin de "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer‘aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek" ile görevlidir.

Anayasa‘nın kamulaştırmayı düzenleyen 46. maddesinde de "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir." Denilerek mülkiyet haklarına müdahalede temel sınırlandırmalar getirmiştir.

5524 sayılı yasadaki düzenlemeler, Anayasa‘nın yukarda sayılan düzenlemeleri ile Anayasa‘nın başlangıç hükümleri arasında belirtilen, anayasanın bütünlüğü içinde, Türk devletinin kuruluş düşüncesini ve felsefesini açıklayan temel kurallar çerçevesinde yorumlanması gerekir. Anayasa‘nın başlangıç bölümü, "hiçbir devlet faaliyetinin ve koyduğu kuralın Atatürk milliyetçiliği, ilke ve devrimleri ve medeniyetçiliği karşısında ise koruma görmeyeceği belirtilmektedir.

Bu bağlamda yasa koyucu, Anayasaya aykırı olmamak kaydıyla, yasa yapmaya, kaldırmaya ve değiştirmeye yetkilidir. Atatürk Orman Çiftliği, kültürel ve tarihsel bir VARLIK olarak kamu mülkiyetine mükellefiyetli ve şartlı olarak Mustafa Kemal Atatürk tarafından intikal ettirilmiştir. Yasama organı, mülkiyet sahibinin bağış iradesini çiğneyecek nitelikte, mülkiyeti kayıtla intikal eden taşınmaza idarenin serbestçe tasarruf etmesini düzenleyen yasa yapamaz.

Anayasa‘nın yukarda sayılan maddeleri ile açıklanan yorum kuralı karşısında 5524 sayılı yasanın bütününün Anayasaya aykırılığı ciddiye alınarak konunun Anayasa Mahkemesi‘ne sevkini talep ediyoruz.

A.3.1. 5524 Sayılı Yasa‘nın İkinci ve Üçüncü Paragraflarındaki Düzenleme Anayasanın 2, 35, 44, 45. maddelerine Aykırıdır.

Anayasa‘nın 35. maddesi Anayasa‘da yer alan belirli sınırlamalar dışında mutlak bir mülkiyet ve miras hakkını öngörmektedir. Bunun dava konumuz açısından anlamı şudur:

a) Kimsenin mülkiyetine, sahip olduğu bir mülke (kamulaştırma  dışında) devletçe dokunulamaz. Özel ve tüzel kişilerce el konulamaz. Özel mülkiyet, anayasa tarafından, hem devlete hem de özel kişilere karşı korunur.

Anayasanın sözleşme serbestîsini tanıyan kurala göre de, herkes kendi malı üzerinde istediği gibi tasarruf edebilir. Mülkiyeti altında bulunan bir taşınmaz üzerinde bu taşınmazın geleceği hakkında her türlü tasarrufta bulunabilir. Yasalarla objektif bir biçimde düzenlenmiş kurallar çerçevesinde taşınmazını istediği gibi kullanabilir, rehin edebilir, üzerinde irtifak hakları kurabilir ve satabilir. Ölüme bağlı olan ya da olmayan bir tasarrufla bağışlayabilir. Kısaca mamelekinin geleceğini belirleyebilir.

b) Mülkiyetle ilgili olarak özel kişilere yönelik olarak özel kurallar konulamaz. Mülkiyetle ilgili olarak yapılan düzenlemeler objektif düzenlemelerdir. Mustafa Kemal Atatürk‘ün 1937 yılında, tasarrufu altındaki AOÇ‘yi hazineye bağışlaması da herkes için geçerli olan objektif kurallar çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu bağış işlemleri, hukuken bugünde yürürlükte olan yasa kurallarına göre yapılmıştır. Yani Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu kurallarına göre bu bağış gerçekleşmiştir.

Bu bağış, bağış senedinde açıkça yazıldığı ve 1937 yılında düzenlenen resmi yazışmalarda da teyit edildiği üzere şarta bağlı ve mükellefiyetli bir bağıştır. Bu nedenlerle, Mustafa Kemal Atatürk‘ün hazineye yaptığı bağış, konusu arazi, Mustafa Kemal Atatürk‘ün bağış senedinde yer alan iradesi ve buyruğu yönünde kullanılabilir. Mustafa Kemal, AOÇ‘yi bir tarım işletmesi olarak bir bütünlük içinde kullanılmak ve işletmek üzere hazineye bağışlamıştır. Bu yüzden, AOÇ bağış senedi gereği modern bir tarım işletmesi olarak Ankara kentine dönük onun ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyetlerine devam edecektir. Çiftliğin kullanım biçimi bağış senedi ile hazineyi ve devleti sınırlandırmıştır.   Yani hazine çiftliğin bu niteliğini bozacak yasa ya da idari tasarruflar yapamaz. Çiftlik, tarımsal sanayi, tarım ürünleri üretimi odaklı olarak kullanılacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk‘ün yaptığı bağış ancak kendi belirttiği şartlarla kullanılabilir. Anayasal olarak korunan bu hak, mülkiyet ve miras haklarının devamı ve gereğidir. Devlet ve özel kişiler için konulmuş bu koruma kurallarının Mustafa Kemal Atatürk‘ün mülkiyet hakkı ve sözleşme hürriyeti için kullandırılmaması söz konusu olamaz.

Yasa koyucu, AOÇ ile ilgili olarak 5659 sayılı kanunda olduğu gibi ancak ve ancak AOÇ‘nin yönetimi ve korunması ile ilgili yasa çıkartabilir. Bunu da bağış hükümlerinin sınırlılıkları dâhilinde yapabilir. Yoksa 5524 sayılı yasayla düzenlenen " imar planlarına uygun olmak şartı ile yol, meydan, alt geçit, üst geçit ve raylı toplu taşım araçları, yer altı tünelleri ve yer altı hizmetleri için gerekli arazi ile dere ıslahı yapılması planlanan araziler üzerinde, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınmak suretiyle bedelsiz olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilir." Hükmü, Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin onaylı imar planlarında görülen hayvanat bahçesi 10 yılı aşmamak üzere herhangi  bir şekilde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Atatürk Orman Çiftliği tüzel kişiliğine bir külfet ve yükümlülük getirmemesi kaydı ile Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında yapılacak bir protokolle Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilebilir .  Hükmü Anayasa‘nın 35. maddesine aykırıdır. Mustafa Kemal Atatürk‘ün Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu‘na göre her hangi bir yurttaş gibi belirlediği arzusunun ifadesi olan bağış işlemi bütün sonuçları ile Anayasa‘nın koruması altındadır. Bu iradeyi kanunla değiştirmek ve kullanılmaz hale getirmek mümkün değildir.

c) 5524 sayılı yasa ile getirilen yukarda vurgulanan düzenlemeler, Anayasa‘nın 44. maddesinde "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek(...) " 45. maddesin de "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer‘aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek" ile görevlidir hükmüne de aykırıdır. AOÇ arazisi üzerinde belediye lehine tesis edilen intifa hakkına ilişkin hükümler anayasanın, devletin hukuk devleti olmasından kaynaklı ruhuna aykırıdır. Belediye bu kanuna dayanarak istediği kadar alanı istediği gibi tasarruf edebilir.

d) Oysaki bu durum hukuk devletinde idarenin işlemlerinin belirlenebilir, ölçülebilir olması zorunluluğuna uymamaktadır. "imar planlarına uygun olmak şartı ile yol, meydan, alt geçit, üst geçit ve raylı toplu taşım araçları, yer altı tünelleri ve yer altı hizmetleri için gerekli arazi ile dere ıslahı yapılması planlanan araziler üzerinde, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınmak suretiyle bedelsiz olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilir." Hükmü, Anayasa‘nın hukuk devleti ilkesine aykırıdır.   Bilindiği gibi, idarenin teknik ve maddi faaliyetlerinin belirli bir düzen içinde yürütülmesi bir takım kuralların önceden belirlenmesini zorunlu kılar. Bu zorunluluktan doğan düzenleme yetkisinin sınırını ise hukuk devleti ilkesi belirler. Hukuk devleti, kamu kudretinin hukuk kuralları ile sınırlandırılmasıdır. Bu sınır, 25.03.1950 tarih 5659 sayılı "Atatürk Orman Çiftliği Kuruluş Kanununun 10. maddesinde de düzenlenmiştir. 5659 sayılı kanunun 10. maddesinde,   "Atatürk Orman Çiftliğinin bu kanunun yayımı tarihindeki sınırları içinde bulunan gayrimenkullerin gerçek veya tüzelkişilere devir ve temliki ve kamulaştırılması özel bir kanunla izin alınmasına bağlıdır." Denilmiştir. Bu tarihten sonra da çıkartılan tüm kanunlarda hangi kurum için ne kadar arazi gerekiyorsa AOÇ arazisi ile ilgili kanunlarda belirtilmiştir

. Oysaki 5524 sayılı kanun ile getirilen düzenlemelerle, idare AOÇ arazisi üzerinde sınırsız bir toprak kullanma hakkına kavuşturulmaktadır.   Yasa koyucu, Büyükşehir Belediyesi‘nin imar planlarına uygun olmak şartı ile her ne kadar sınırlandırmış gibi görünse de, AOÇ arazisinde Büyükşehir Belediyesi‘nin ne kadar arazi üzerinde tasarruf edebileceği, bu alt yapı faaliyetleri için hangi ada ve parsellere ihtiyaç olduğu, bu arazinin koordinatları, bunun hangi ölçütlere göre yapabileceği konusunda ilkeler koymamıştır. Yasa koyucu, AOÇ arazisini Anayasal düzeyde koruyan hukuk devleti ilkesine aykırı bir düzenleme yapmıştır.

A.3.2. 5524 Sayılı Yasa‘nın İkinci ve Üçüncü Paragraflarındaki Düzenleme Anayasanın 18, 46. ve 63. maddelerine Aykırıdır.

a) 5524 sayılı yasa da  "imar planlarına uygun olmak şartı ile yol, meydan, alt geçit, üst geçit ve raylı toplu taşım araçları, yer altı tünelleri ve yer altı hizmetleri için gerekli arazi ile dere ıslahı yapılması planlanan araziler üzerinde, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınmak suretiyle bedelsiz olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilir."  Denilerek Büyükşehir belediyesine bedelsiz irtifak hakları tesisini öngörmektedir. Bu irtifak haklarının konusu olan yerlerin kesin bir (ada-parsel-metrekare) sınırı olmadığı gibi aynı zamanda ihtiyaç duyulan arazilerin bedelsiz olarak devrini öngörmektedir.

Bu düzenleme anayasanın 46. maddesinde ki, " devlet ve kamu tüzel kişilikleri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarını peşin ödeme..."şartıyla izin veren kurala aykırıdır.  Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün mülkiyetindeki arazilerden  (şartları varsa) genel amaçlı yolların bedelsiz olarak geçirilmesine ilişkin düzenleme, anılan kamu kurumu   ayni sermayesinin tüketilmesine ve süreç içinde onun mükellefiyetlerini ifa edemez hale gelmesine yol açacaktır.  Ankara Büyükşehir Belediyesinin ve A.O.Ç. Müdürlüğünün iki kamu tüzel kişisi olduğu ve iki idarenin birbirlerinin mülkiyetindeki taşınmazları kamulaştıramayacakları düşünülüyorsa o takdirde Kamulaştırma Yasasının 30. maddesindeki yöntemle belirlenecek değer, her hal ve şartta A.O.Ç. Müdürlüğüne ödenmelidir. Tekrar belirtelim ki A.O.Ç. arazileri özel hukuk gerçek kişisi olan Mustafa Kemal Atatürk‘ten mükellefiyetle yüklü olarak intikal etmiştir. Arazilerin mükellefiyetlerini ifa edemez hale getirecek şekilde bedelsiz olarak üçüncü kişilerin istifadesine ve zilliyetliğine terk edilmesi, özel mülke kamu tarafından bedelsiz olarak el konulması olacaktır.

b) Anayasanın 63. maddesi, "...Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır..."hükmünü amirdir. Atatürk Orman çiftliği arazileri Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu‘nun 02.06.1992 tarih ve 2436 sayılı kararıyla doğal ve tarihi  sit alanı olarak tescil edilmiş;  20.07.1992 gün ve 3097 sayılı kararla sit sınırları belirlenmiş ;   16.11.2993 tarih ve 3280 sayılı kararla AOÇ ile ilgili her türlü öneri ve başvurunun AOÇ planlama süreci tamamlanana kadar değerlendirilmeyeceğine; 07.05.1998 gün ve 5742 sayılı kararla derecesinin, birinci derece doğal ve tarihi sit olduğuna;   karar verildiği için  tescilli tarih kültür ve tabiat varlığıdır. Anayasanın 63. maddesi uyarınca korunması zorunludur.  

  Anayasanın 63. maddesi çerçevesi uyarınca tarihi ve doğal sitlerin tabi olduğu hükümler 5524 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih ve dava tarihi itibariyle yukarıda andığımız gibidir. Doğal ve tarihi sitlerin topoğrafik yapısının dahi bozulması hukuken mümkün değilken,   5524 sayılı yasanın ikinci paragrafındaki düzenleme, Atatürk Orman Çiftliği arazilerini  koruma ile telif edilemeyecek nitelikte genel amaçlı yol, alt üst geçit ve benzeri kalıcı nitelikli yapılaşmaya izin vererek ve   üçüncü paragrafıyla da yine kalıcı nitelikli hayvanat bahçesi yapılaşmasına izin verip, bu alanların üçüncü kişilere kiralanarak kullanılmasına yol vermektedir. Öngörülen yapılanmalar A.O.Ç. arazilerinin korunması değil tersine korunmaması demektir.    

5524 Sayılı yasanın iki ve üçüncü paragraflarındaki bu düzenlemeler Anayasanın 63. maddesine aykırıdır. Anayasamızın 152/1. maddesi uyarınca bu iddiamızın iptal isteği ile Anayasa Mahkemesine intikal ettirilmesine karar verilmesini talep ederiz.   

HUKUKİ NEDENLER: Anayasa, 2577, 2863, 3194, 3534, 5403, 5578, 5656, 4562 sayılı yasalar ve ilgili tüm mevzuat.

DELİLLER__________: Mustafa Kemal Atatürk‘ün bağış senedi, tapu kayıtları, imar planları, idari işlemler, keşif, bilirkişi incelemesi ve yasal her türlü delil.   

SONUÇ_____________: Yukarda arz ve izah edilen nedenlerle, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 12.1.2007 tarih ve 207 sayılı kararla kabul edilen "Atatürk Orman Çiftliği Arazileri ve Doğal Sit Alanına ilişkin 1\25.000 nazım imar planı ve 1\10.000 ölçekli Nazım İmar Planı ve Koruma Amaçlı Nazım İmar Planlarına"   ait işlemin şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı açısından hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi güç zararların doğmasına neden olacağından

Öncelikli olarak yürütmenin durdurulmasına

Yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına

Yürütmenin durdurulması istenen işlemlerin,   şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı açısından hukuka aykırı olması nedeniyle iptaline

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından kabul edilen planların dayanağı olan 5524 sayılı yasanın Anayasa‘ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine gönderilmesine

Yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz.   

EKLER: ( 2 nüsha)

(EK 1) 5524 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Kuruluş Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun. 8.7.2006 tarih ve 26222 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi.   

(EK 2) Mustafa Kemal Atatürk‘ün, 11.6.1937 tarihli bağış senedi.   

(EK 3)   T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 14.12.2006 tarih ve 11259 sayılı yazısı

(EK 4) Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 10.1.2007 tarih ve 2039 sayılı kararı   

(EK 5) Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi 12.01.2007 gün ve 207 sayılı kararı   

(EK 6)   26.7.2005 tarih ve 25887 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren "Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi Uygulaması,   Denetimi Ve Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmelik"

(EK 7) 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu   

(EK 8) AOÇ planları Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı‘ndan istenmiş ve fakat bu planlar tarafımıza askıdan indikten bir gün sonra 5.3.2007 tarihinde tebellüğ edilmiştir.  

  

Av.Zühal Dönmez

Davacı Vekili 

[1][1] Bunların genel özelliklerinin, kamu yatırımları ve tarıma dayalı sanayi yatırımları için tahsis (uçak fabrikası için Türk Hava Kurumuna, tohum ıslah istasyonu için Tarım Bakanlığına, kısa dalga verici istasyonu için Basın Yayın Genel Müdürlüğüne, mensucat sanayii için Sümerbank‘a, bira fabrikası için Tekel‘e vb.) olduğu görülmektedir.

[2][2] MADDE 10 - Atatürk Orman Çiftliğinin bu kanunun yayımı tarihindeki sınırları içinde bulunan gayrimenkullerin gerçek veya tüzelkişilere devir ve temliki ve kamulaştırılması özel bir kanunla izin alınmasına bağlıdır.

Bu kanunun yayımı tarihinden önce resmî daire ve teşekküllere, Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu İdare meclisi kararı ve Tarım Bakanlığının muvafakatiyle satışı takarrür etmiş gayrimenkuller hakkında yukarı ki fıkra hükmü uygulanmaz.

Çiftlik içinde müteferrik durumda bulunan sahipli arazi parçaları Menafii Umumiye İstimlâk Kararnamesi hükümlerine göre kamulaştırılabilir.

[3][3] ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ ARAZİSİNİN 8070 DEKARININ SATILMASI HAKKINDA KANUN

Kabul Tarihi: 29 Ocak 1954, Bu kanun ile: a) Etimesğut bölgesinde ikinci Zırhlı Tugay tarafından halen işgal edilmiş bulunan 5450 dekar arazi ile askeri hava meydanı ittihaz edilen 650 dekar ve Çorakpınar mevkiine Muharebe Alayı ve Hava Kontrol Grubu tarafından işgal olunan 455 dekar ve yine Çoraktepe mevkiine Dördüncü Uçaksavar Bataryasının yerleştirilmiş bulunduğu 50 dekar olmak üzere ceman 6.605 dekar arazinin Milli Savunma Vekâletine, b) Güvercin istasyonu civarında Ankara Çimento Fabrikası ile tesis ve lojmanların inşa edilmiş olduğu 750 dekar sahanın Ankara Belediyesine, c) Devlet Demiryolları Hastanesinden Orman Çiftliği istasyonuna imtidat eden demiryolu ile asfalt yol arasında ve bir kısmı da bu asfalt yolun güneyinde olmak üzere ziraata elverişli bulunmayan 350 dekar çorak arazi ile Bahçelievler bölgesinde Fen Fakültesine mücavir 130 dekar ve İstanbul yolu ile Yenimahalle yıllarının birleşme noktasında iki parçada 80 dekar olmak üzere ceman 560 dekar arazinin muhtelif yapı kooperatiflerine, d) Fişek Fabrikası kuzeyinde, bu fabrika ile yeni İstanbul yolu arasında olup Kömür Satış ve Tevzi Müessesi depo ve tesislerinin kurulu bulunduğu 135 dekar arazi ile Akköprü bölgesinde İstanbul yolunun dördüncü kilometresi civarında 20 dekar olmak üzere ceman 155 dekar arazinin Etibank ile Kömür Satış ve Tevzi Müessesine, İlgili Vekâlet veya teşekküllerle mutabık kalınacak bedel üzerinden satılmasına izin verilmiştir.

[4][4] ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ ARAZİSİNDEN (1.148.576) DEKARININ SATILMASI HAKKINDA KANUN. Kabul Tarihi: 10 Nisan 1957. Çıkartılan bu yasa ile Atatürk Orman Çiftliği Arazisi‘nin 1.148.576 dekarının satılmasına izin verilmiştir. Bu yasaya göre, a) Ankara - Konya - Eskişehir ve Adana Devlet yolu için lüzumlu 240 dekar kadar arazinin Karayolları Umum Müdürlüğüne; b) Bira Fabrikası batısında 175,1 dekar arazinin, inşa edilmekte olan yeni Fişek Fabrikası ihtiyacı için ilâveten makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Umum Müdürlüğüne; c) Kadastronun 2108 ve 2113 adalarında kâin 125 dekar arazinin hububat silosu inşaat, tesisat ve müştemilâtı için toprak mahsulleri ofisi Umum Müdürlüğüne; d) Kadastronun 2107 adasında ve ayrıca Etimesgut Çakırlar bölgesinde ceman 2,8 dekar arazinin Sarıyar elektrik tesisleri enerji nakil hattı pilonları için Etibank Umum Müdürlüğüne ve bu bölgede münferit durumda kalmış bulunan 5 dekar arazinin de Sarıyar tesisleri vazifelilerinin mesken ihtiyacına; e) Kadastronun 2107 adasında 14 dekar arazinin kuşaklama kanalı tesisi için ve Çubuk Çayı üzerinde en çok 8 dekar arazinin de üç regülâtör muhafaza, bakım ve emniyet sahası olarak devlet Su İşleri Umum Müdürlüğüne; f) Gazi İstasyonu bölgesinde PTT binasının işgal etmekte olduğu 0,876 dekar arazinin PTT Umum Müdürlüğüne ve yine bu civarda mevcut jandarma ve polis karakol binaları için de beherine 0,4 dekarı tecavüz etmemek üzere 0,8 dekar arsanın Hazineye; g) Çimento Fabrikası bölgesinde demiryolu ile Çubuk Çayı arasında kalan sahadan 110 dekarının, şehir havagazı ve elektrik tesisleriyle fabrika ve imalâthaneler inşası için belediyeye veya Devlet müesseseleri, İktisadi Devlet teşekkülleri yahut hususi sınai teşebbüs sahiplerine; h) Macun Köyü mıntıkasında çiftlik ağılı ve civarı ile Balıklı mevkiinde iki parçada 90 ve Balgat köyü mıntıkasında münferit durumda 20 parçada 327 dekar araziden 30 dekarının lise binası ve müştemilâtının inşası için Hazineye ve mütebaki kısmının ise mıntıka çiftçilerine veya diğer isteklilere; satışına izin verilmiştir.

[5][5] ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ ARAZİSİNDEN 725 DEKARININ SATILMASI VE EVVELCE MÜBADELE EDİLMİŞ OLAN BİR KISIM ARAZİNİN İLGİLİ ŞAHISLARA FERAĞININ İCRASI HAKKINDA KANUN. Kabul Tarihi: 29 Mayıs 1959.  Bu kanun ile de:  a) Sincanköy-Gazi istasyonları arasında inşa edilecek ikinci demiryolu güzergâhı için gerekli 150 dekar arazinin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletme umum Müdürlüğüne, b) Çimento Fabrikası civarında Ankara-İstanbul Demiryolunun güneyindeki araziden 25 dekarının Çöp kıymetlendirme Fabrikası inşası için Ankara Belediyesine, c) Marmara Köşkü ile Sivrihisar yolu arasında mevcut araziden 50 dekarının Şap Araştırma ve Mücadele Enstitüsü inşası için Hazineye, d) Yeni İstanbul yolunun kuzeyinde Tavukçuluk Enstitüsü hududundan itibaren batıya doğru imtidat eden araziden, zirai maksatlarla istimali mümkün olmayan 300 dekarının işçi meskenleri inşası için İşçi Sigortaları Umum Müdürlüğüne, e) Aynı araziden 150 dekarının Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu işçileri için mesken inşası maksadı ile Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna, f) Yine bu araziden 50 dekarının Atatürk Orman Çiftliği işçi ve müstahdemlerine mesken inşa edilmek üzere Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğüne, g) Ankara şehri imar nâzım plânı gereğince Çiftlik arazisinden açılmasına zaruret görülen yollar için lüzumlu arazinin Ankara Belediyesine, İlgili idarelerle Çiftlik Yönetim Kurulu arasında tespit ve emsalinin satış ve günün rayicine satılmasına izin verilmiştir.

[6][6] ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ MÜLKİYETİNDEKİ BİR KISIM ARAZİNİN DEVREDİLMESİNE İZİN VERİLMESİ HAKKINDA KANUN . Kabul Tarihi: 24 Mayıs 1983. Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 27 Mayıs 1983 - Sayı: 18059. Bu yasa ile: "Atatürk Orman Çiftliği mülkiyetinde olup; a) Milli Savunma Bakanlığı kullanım bölgesinde bulunan Yenimahalle İlçesi, Çayyolu (Kutugün) Köyü sınırları içerisindeki 647, 648, 649, 662, 665, 668 parsel sayılı toplam 767 708 metrekare arazi ile Milli Savunma Bakanlığınca kullanılmakta olan Yenimahalle İlçesi Macun Mahallesi sınırları içerisindeki 3427, 3428, 3429 parsel sayılı toplam 488 500 metrekare arazinin, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında tespit edilecek bedelle, Milli Savunma Bakanlığına tahsis edilmek üzere Hazineye, b) Çankaya ilçesi, Balgat köyü sınırları içerisindeki 2093/3, 2095/1, 2096/30, 35, 61, 83 parsel sayılı toplam 396 312 metrekare arazinin Tarım ve Orman Bakanlığı ile Gazi Üniversitesi Rektörlüğü arasında tespit edilecek bedelle Gazi Üniversitesine, c) Ankara-İstanbul yolunun 7+860 ıncı km.‘si ile Ankara-Eskişehir yolunun 7+200 üncü km.‘si arasını birbirine bağlayan ve Ankara nazım planına göre Ankara yeni çevre yolunun bir parçasını ve Anadolu Bulvarının devamını teşkil edecek şekilde inşa edilecek ve Atatürk Orman Çiftliği arazisinden geçecek olan çift yol için toplam 186 441 metrekare arazinin Tarım ve Orman Bakanlığı ile Bayındırlık Bakanlığı arasında tespit edilecek bedelle Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devredilmesine 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununun 10 uncu maddesi hükümlerine göre izin verilmiştir."

[7][7] Tarımda yaşanan son özelleştirme dalgası ile de, MEY Gıdanın aldığı TEKEL içki fabrikalarının % 90‘ı uluslar arası tekellere satılmış, böylece bir ABD Firması bile AOÇ içinde arazi sahibi olmuştur.  

[8][8] Bugün Ankara‘nın doğu kesiminden başlayarak batı yönüne doğru uzanan bir dizi halindeki, Gençlik Parkı, eski Hipodrom, Atatürk Orman Çiftliği, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe ve Bilkent Üniversitelerinden oluşan arazi topluluğu, başkentin havalandırma koridoru özelliğini taşımaktadır. Ancak, eski hipodromun kaldırılarak bu alanın yapılaşmaya açılması, AOÇ arazisinden satın alınarak yapılan toptancı hali, traktör ve çimento fabrikaları ile TMO silosu yeşil kuşağı zedeleyen olumsuz yapılaşmalardır. Bunun yanında, çıkarılan özel kanunlarla bazı yapı kooperatiflerine mesken yapımı için 941 dekar arazi verilmesi, sürecin geldiği noktayı işaret etmesi bakımından önemlidir.

Diğer taraftan AOÇ arazisi içinden demiryolu ve karayolu geçişleri mevcuttur. Doğu Batı ekseninde AOÇ‘den geçen yollar; İstanbul yolu, Eskişehir yolu, Ümitköy-AŞTİ yolu, Ankara-Polatlı demiryolu ve banliyö hattı, Ümitköy ve Sincan metro güzergâhlarıdır. Kuzey Güney ekseninde AOÇ‘den geçen yollar ise Konya yolu, Ostim-Söğütözü yolu, Anadolu Bulvarı ve Etimesgut yolu olarak sayılabilir.

Özel kanunlarla yol geçişleri için verilen toplam arazi miktarı 1070 dekardır. Ayrıca mülkiyeti halen AOÇ Müdürlüğüne ait olduğu halde çiftlik arazisinden geçen yol ve kavşaklar da mevcuttur. Üstelik Çiftlik Yönetimi bu alanların emlâk vergisini de ödemektedir.

[9][9] Bu alanda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu‘nun tarihi sitlere yönelik 19.4.1996 gün ve 417 ve 421 sayılı ilke kararları ile 5.11.1999 tarih ve 659 sayılı ilke kararındaki korumaya yönelik şartlar geçerlidir. Bu nedenle, çiftlik arazisi üzerinde yapılacak tasarrufların, SİT kararlarına uygun olması zorunlu görülmektedir.

[10][10] Günümüzde, AOÇ; 10.413 dekar kuru ve sulu tarla tarımı yapılan, fidan ve süs bitkisi üretimi yapılan ve çayır mera arazisi;11.504 dekar orman ve park alanı; 6.881 dekar kiralanmış alan, 4.275 dekar taşocağı, bataklık, yol, kanal, bina vb. ve 320 dekar hayvanat bahçesi olmak üzere toplam 33.393 dekar araziye sahip bulunmaktadır.

[11][11] Eski Tarım ve Köy İşleri Bakanı Sami Güçlü AOÇ için hayallerini şöyle sıralıyordu:

"Başkentin ortasında artık nadasla tarım yapamayız. Atatürk Orman Çiftliği mirasçısının adına yakışır bir şekilde uluslararası bir merkez haline getireceğiz. Turist rehberleri ülkemize gelen yabancı ziyaretçileri başkent Ankara‘da yapılacak bu mekanı programlarına almadan gönderemeyecekler. Plan sayesinde hem Ankaralılar güzel bir ortama kavuşmuş olacak hem de başkente uluslararası bir ün kavuşturacağız."

Atatürk‘ün çiftlikle ilgili "Halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler ile hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin eyleyin" şeklindeki vasiyetinden yola çıkarak başlatılan çalışmada, yeşil alan ile mevcut park ve dinlenme alanlarının daha da genişletilecek. Çiftliğin içindeki 320 dekarlık hayvanat bahçesi, bin dekara yükseltilirken çiftlik içindeki hayvanlar ABD‘deki hayvanat bahçesinde olduğu gibi doğal ortamlarında yaşayabilecek. Hayvanlara sınırsız ve özgür bir alan verilirken, dünyanın çeşitli yerlerinde ender bulunan hayvanlarda hayvanat bahçesi getirtilecek. Parkın büyük bir kısmı Ankaralıların gün içinde dinlenebilecekleri, doğa ile iç içe olabilecekleri suni göletler ve çim alandan oluşacak. Genelde Amerikan filmlerinde görülen şehir içindeki ormanlık dinlenme alanları için bugün 6 bin 680 dekar olan park ve orman alanı hazırlanacak plan ile birlikte 20 bin 82 dekara çıkartılacak ve böylelikle dünyanın en büyük parkları arasında yer alacak.", AOÇ Baştan Sona Değiştiriliyor, http://www.memurlar.net/haber/12115/, 15.11.2004.

[12][12] Mustafa Kemal, 11.6.1937‘de kaleme aldığı vasiyetnamesinde şunları belirtir: Başvekâlete, Malum olduğu üzere, ziraat ve zirai iktisat sehasında fenni ve ameli tecrübeler yapmak maksadiile muhtelif zamanlarda memleketin muhtelif mıntıkalarında müteaddit çiftlikler tesis etmiştim. On üç sene devam eden çetin çalışmaları esnasında faaliyetlerini; bulundukları iklimin yetiştirdiği her çeşit mahsulattan başka, her nevi ziraat sanatlarına da teşmil eden bu müesseseleri ilk senelerden başlayan bütün kazançlarını inkişaflarına sarf ederek, büyük küçük müteaddit fabrika ve imalathaneler tesis etmişler, bütün ziraat makina ve aletlerini yerinde ve faydalı şekilde kullanarak bunların hepsini tamir ve mühim bir kısmını yeniden imal edecek tesisat vücuda getirmişler, yerli ve yabancı bir çok hayvan ırkları üzerinde çift ve mahsul bakımından yaptıkları tetkikler neticesinde, bunların muhitte en elverişli ve verimli olanlarını tesbit etmişler, kooperatif teşkil suretile, veya aynı zahiyette başka suretlerle civar köylerle beraber faydalı şekilde çalışmışlar, bir taraftan da iç ve dış piyasalarda daimi ve sıkı temasta bulunmak sureti ile, faaliyetlerini ve istihsallerini bunların isteklerine uydurmuşlar, ve bu bugün her bakımdan verimli, olgun ve çok kıymetli birer varlık haline gelmişlerdir. Çiftliklerin yerine göre araziyi islah ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler, hilyesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek, bazı yerlerde ihtikarla fiili ve muvaffakiyetli mücadelede bulunmak gibi hizmetleri de bulunmak zikre şayandır . Bünyelerinde metanetini ve muvaffakiyetlerinin temelini teşkil eden geniş çalışma ve ticari esaslar dahilinde idare edildikleri, ve memleketin mıntıkalarında da, mümesilleri tesis edildiği takdirde, tecrübelerini müsbet iş sahasından alan bu müesseselerin ziraat usullerini düzeltme, istihsalatı arttırma ve köyleri kalkındırma yolunda devletce alınan ve alınacak olan tedbirlerin hüsnü intihap ve inkişafına çok müsait birer amil ve mesnet olacaklarına kani bulunuyorum, ve bu kanaatle, tasarrufum altındaki bu çiftlikleri bütün tesisat, hayvanat ve demirbaşları ile beraber hazineye hediye ediyorum. Çiftliklerin arazisi ile tesisat ve demirbaşını mücmel olarak gösteren bir liste ilişiktir. Muktazi Kanuni muamelenin yapılmasını dilerim. II.VI.1937 Kemal Atatürk."

[13][13]  Kent Tarımı kavramı, kentlerde ve kentlerin yakın çevresinde yaşayan ailelerin, kendi beslenme ihtiyaçlarını sağlamak ve/veya ek gelir elde etmek gibi ekonomik yaklaşımlarla piyasaya dönük gıda üretimi yapmak için çevrelerinde yer alan sınırlı miktardaki kaynakları (toprak, su vb.), ekolojik sistemle uyumlu biçimde kullanmak suretiyle tarımsal aktivitelerde bulunmalarını açıklamaktadır. Uzak Doğu ülkelerinden, Latin Amerika‘daki pek çok ülkeye kadar yaygın biçimde uygulanmaktadır. Tarımın, kent sisteminin tüm alanlarıyla sağlıklı bir biçimde bütünleşmesinin beraberinde getireceği faydaların ortaya konması, bu kavramın tam olarak anlaşılmasının yolu olacaktır. Kent Tarımı, beslenme ve gıda güvencesi, kentlerde işsizlikle aktif mücadele ve çevre kirliliği ve ekolojik yaşam gibi ana başlıklar altında tanımlanabilecek sorunlara karşı yeni çözümler sunmaktadır.     

[14][14]Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun sit derecesinin saptanmasına ilişkin 7.5.1998 günlü ve 5742 sayılı kararıyla 1. derece doğal ve tarihi sit olarak belirlenen Atatürk Orman Çiftliğinin sit alanı olarak tescil edilmesine ilişkin aynı Kurulun 2.6.1992 günlü ve 2436 sayılı kararının gerekçesinde, çiftçiye önderlik ederek modern tarım yönteminin yurdun her köşesinde uygulanabilmesi ilkesinden hareketle tarım olgusunu önemli bir öğe olarak ele alan, bunun yanı sıra başkent Ankara‘ya yeşil alan kazandırmak amacıyla Atatürk‘ün mirası olan ve çağdaş gereksinimlere göre geliştirilerek gelecek kuşaklara aktarılarak yaşatılması gereken Atatürk Orman Çiftliğinin içerdiği tarihi, kültürel ve doğal özellikleri nedeniyle sit alanı olarak tescil edildiği belirtilmektedir

[15][15] Öte yandan, Danıştay 6.Dairesinin, duraksamanın doğmasına neden olan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun doğal sitlerle ilgili 5.11.1999 günlü ve 659 sayılı ilke kararında yer alan I. derece doğal sit alanlarında mevcut tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülebileceği hükmünün iptalini de içeren kararının, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün kendisine Kanunla görev olarak verilen tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerini sürdürmesini engelleyebileceği biçiminde yorumlanması olanağı da bulunmamaktadır. Kaldı ki, Koruma Yüksek Kurulunun tarihi sitlerle ilgili 19.4.1996 günlü ve 421 sayılı ilke kararının koruma ve kullanma koşulları başlıklı bölümünün ( f ) bendinde yer alan, önceden süregelen tarımsal faaliyet ile bağ ve bahçeciliğin devam ettirilebileceğine, bu amaç dışında kesinlikle kullanılamayacağına ilişkin hüküm halen yürürlükte bulunduğundan, bu ilke kararı doğrultusunda da Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün tarımsal faaliyetine devam edebileceği kuşkusuzdur (...) Kuruluşundaki amacı ve görevi Kanunla belirlenen A.O.Ç. Müdürlüğünün kurul kararı ile amacının ve fonksiyonlarının engellenmesi veya kaldırılmasının hukuken mümkün olmadığı açıktır.   T.C. Danıştay 1. Daire E. 2003/133 K. 2003/141 T. 22.10.2003

[16][16] Adalet Ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili

Salih Kapusuz‘un Teklifi: Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununda Deği-Şiklik Yapılmasına İlişkin Kanun   Teklifi:

  MADDE 1- 24/3/1950 tarihli ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- 24/3/1950 tarih ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu yürürlüğe girdiği tarihte Atatürk Orman Çiftliği sınırları dahilinde bulunan arazilerle ilgili olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile yapılan imar planları kapsamında bulunup, sınırları dolayısıyla müstakil ada ve parseli yapılamayan Atatürk Orman Çiftliğine ait araziler, imar uygulamalarında bütünlük sağlanması açısından mülkiyet hakkını azaltmamak ve herhangi bir değer kaybına sebebiyet vermemek kaydıyla, aynı plan bölgesindeki ada ve parsellerde toplanabilir.

İmar uygulamaları neticesinde yol, meydan, alt geçit, üst geçit ve raylı toplu taşım araçları için gerekli arazi ve yeraltı tünelleri yapılması planlanan araziler kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınmak suretiyle bedelsiz olarak; bunların dışında kalan diğer araziler, bedeli mukabilinde, Atatürk Orman Çiftliği Yönetim Kurulu ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında tespit ve emsalinin satış ve günün rayicine göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile Ankara Büyükşehir Belediyesine devredilebilir ve/veya intifa hakkı tesis edilebilir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile Atatürk Orman Çiftliği arazileri, rekreasyon, park, ağaçlandırma alanı, spor, hayvanat bahçesi ve kültür alanı olarak, 10 yılı aşmamak şartı ile (herhangi bir şekilde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Atatürk Orman Çiftliği tüzel kişiliğine bir külfet ve yükümlülük getirmemesi kaydı ile) Atatürk Orman Çiftliği Yönetim Kurulu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında yapılacak, yazılı bir protokolle, Ankara Büyükşehir Belediyesine tahsis edilebilir. Yukarıdaki amaçların gerçekleşmesi için yapılacak kapalı tesislerin taban alanı, Atatürk Orman Çiftliği arazisinin % 5‘ini geçemez.

Adı geçen araziler, belediyece hiçbir şekilde maddede belirtilen amaçlar dışında kullanılamaz. Yukarıdaki maddelerde belirtilen amaca aykırı kullanımlara teşebbüsün tespiti halinde bu arazilerin mülkiyeti ve/veya intifa ve/veya işletme hakkı Atatürk Orman Çiftliğine derhal iade edilir.

[17][17]Kapusuz, İlgili Kanun teklifinin Genel Gerekçesinde şu ifadelere yer vermiştir: Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü, Atatürk Orman Çiftliği sınırları dahilinde bulunan yollar ve bu sınıra yakın meskûn mahallerde yaşayan vatandaşlar dolayısıyla bugün yüzlerce davayla uğraşmak durumundadır. Geçmişten gelen bu hukukî ihtilaflar dolayısıyla hem vatandaşların mağduriyetini gidermek, hem kamu yararını gözetmek hem de Atatürk Orman Çiftliği sınırlarını korumak bir gerekliliktir. Ankara‘nın büyümesi, çeşitli sorunları da beraberinde getirmektedir. Özellikle kamu yararı amacıyla yapılacak olan yol, alt ve üst geçitler ile metro çalışmaları, maalesef kanunî engeller dolayısıyla yapılamamaktadır. Atatürk Orman Çiftliği arazisinin Ankara‘nın değişik yerlerine yayılmış olması dolayısıyla yapılan planlamalarda, arazinin sınırları dolayısıyla müstakil ada ve parselasyon çalışması yapılamamakta, bu suretle, araziye sınırı olan meskûn mahallerde yaşayan vatandaşlarımız ile Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü arasında yıllarca süren hukukî ihtilaf doğmaktadır.Teklif, işte bu amaçla hazırlanmış olup hem kamu yararı gözetilecek hem de Atatürk Orman Çiftliği arazisi yapılacak olan parselasyon çalışmaları ile korunmuş olacaktır.

[18][18] Madde 1.- Atatürk Orman Çiftliği arazisinin Ankara‘nın değişik yerlerine yayılmış olması dolayısıyla yapılan planlamalarda, arazinin sınırları dolayısıyla müstakil ada ve parsel yapılamamakta, bu suretle Atatürk Orman Çiftliğine sınırı olan bir çok bölgede vatandaşlar ve Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü arasında hukukî ihtilaflar yaşanmaktadır.

Ankara‘nın süratle büyümesi neticesinde yeni yapılacak yol ve alt-üst geçitler ile metro çalışmaları yapılması gerekirken kanunî engeller dolayısıyla hukukî ihtilaflardan dolayı bu tür çalışmalar yapılamamaktadır.

Atatürk Orman Çiftliği arazinin kanunla tahdit edilmiş bir kısmının yerel yönetimlere tashihi, kamu yararına daha uygun olacaktır. Ancak belediyelerin keyfi uygulamalarını önlemek amacıyla maddeyle sınırlamalar getirilmiştir. Yine aynı amaçla belediyenin Atatürk Orman Çiftliği arazilerini bu amaçlar dışında kullanılması engellenmiştir.

Teklifle, Atatürk Orman Çiftliği arazinin bütünlüğünün korunmasına dikkat edilmiştir. Yine vurgulamak gerekir ki, maddenin temel amacı, oluşan mağduriyetleri gidermek, kamu yararına uygun çalışmaları yapabilmek ve bu araziyi her türlü hukukî ihtilaftan korumaktır

[19][19] MADDE 1- 24/3/1950 tarihli ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- 24/3/1950 tarihli ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu hükümleri uyarınca, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Atatürk Orman Çiftliği dahilinde bulunan arazilerle ilgili olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi ilgili mer‘i mevzuat uyarınca öncelikle üst ölçekli plan ve koruma amaçlı imar planı ve bunlara uygun her türlü imar planlarını yapmaya ve yaptırmaya yetkilidir . Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar üçüncü şahıslarla Atatürk Orman Çiftliği arasındaki hukukî ihtilafların çözümü için imar planlarının uygulanmasında sınırları dolayısıyla müstakil ada ve parsel yapılamayan   Atatürk Orman Çiftliğine ait araziler, imar uygulamalarında bütünlük sağlanması açısından mülkiyet hakkını azaltmamak ve herhangi bir değer kaybına sebebiyet vermemek kaydıyla, hukukî ihtilafların olduğu plan bölgesindeki ada ve parsellerde toplanabilir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile imar planlarına uygun olmak şartı ile yol, meydan, alt geçit, üst geçit ve raylı toplu taşım araçları, yer altı tünelleri ve yer altı hizmetleri için gerekli arazi ile dere ıslahı yapılması planlanan araziler üzerinde, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate   alınmak suretiyle bedelsiz olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü ile Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin onaylı imar planlarında görülen hayvanat bahçesi 10 yılı aşmamak üzere herhangi   bir şekilde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Atatürk Orman Çiftliği tüzel kişiliğine bir külfet ve yükümlülük getirmemesi kaydı ile Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında yapılacak bir protokolle Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilebilir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının uygun görüşü üzerine Hayvanat Bahçesi içerisindeki işletmeler tahsis amacına uygun olarak Büyükşehir Belediyesi tarafından üçüncü şahıslara kiraya verilebilir.

Büyükşehir Belediyesine tahsis edilen araziler, Büyükşehir Belediyesince hiçbir şekilde maddede belirtilen amaçlar dışında kullanılamaz. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen amaca aykırı kullanımlara teşebbüsün ve/veya kullanımın tespiti halinde bu   arazilerin intifa ve/veya işletme hakkı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğüne derhal iade edilir. Atatürk Orman Çiftliği arazileri üzerinde konut, ticaret ve sanayi amaçlı yapılaşma yapılamaz ."

Okunma Sayısı: 1529