26 OCAK KÜRESEL EYLEM GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASINA KATILDIK

İZMİR ŞUBE ( )
30.01.2008 (Son Güncelleme: 17.07.2008 14:54:24)

Dünya Sosyal Forumu‘nda alınan karar gereği 26 Ocak 2008 Küresel Eylem Günü ilan edilmiştir.

Dünya Sosyal Forumu‘nda alınan karar gereği 26 Ocak 2008 Küresel Eylem Günü ilan edilmiştir. Türkiye Sosyal Forumu da tüm dünyayla birlikte 26 Ocak 2008 günü, saat 12.00‘de Adana‘da İnönü Parkı‘nda, Ankara‘da Yüksel Caddesi‘nde, İstanbul‘da Taksim Gezi Parkı‘nda, İzmir‘de Gündoğdu Meydanı‘nda eylem yapma kararı almıştır.  

Bu doğrultuda 26 Ocak 2008 Cumartesi saat 12:00‘de Gündoğdu Meydanı‘nda ‘‘Başka Bir Dünya Mümkün‘‘ diyenlerin katıldığı kitlesel basın açıklaması yapıldı.

Şube Başkanımız Prof. Dr. Kamil Okyay SINDIR ve meslektaşlarımızın da katıldığı basın açıklaması Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ tarafından okundu.

                                                                                                                    26 Ocak 2008

Saldırı küresel

Direnişimiz de!

 

Değerli basın emekçileri, değerli dostlar,

Bugün tüm dünyada irili ufaklı eylemlerle sokağa çıktık. Tüm dünyaya küresel adalet, küresel eşitlik, küresel özgürlük taleplerimizi haykıracağız.

Dünya Sosyal Forumu tüm dünyada eylem kararı aldı.

Bunun bir nedeni var. Gerçekten de kapitalizm küresel düzeyde saldırıyor. Küreselleşmeyi, iç içe işleyen iki dinamik süreç olarak yaşıyoruz.Birisi sermayenin, diğeri ise mücadelenin küreselleşmesi.

Sermayenin küreselleşmesi, bir yandan yeni liberal politikaların özelleştirmeler, sendikasızlaştırmalar ve kamusal alanın özel sermayeye sonuna kadar açılması şeklinde, bir yandan da silahlı özelleştirmeler, yani savaş şeklinde yaşanıyor.

Bir yandan Dünya Ticaret Örgütü-DTÖ, Dünya Bankası ve Uluslar arası Para Fonu-IMF gibi kurumlar suyu bile satılık bir mal haline getirip dünyanın yoksulları, ezilenleri için yaşamı çekilmez kılıyorlar.

2005 yılı raporlarına göre dünyada 500 milyon aşırı yoksul insan var. Tüm dünyadaki 2.8 milyar çalışanın 1.4 milyarının geliri, kendilerini ve ailelerini günde 2 dolarlık yoksulluk sınırının üzerine çıkarmalarına yetmiyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü‘nün 2006 yılı raporuna göre, dünya genelinde 854 milyon kişi mutlak açlık sınırında yaşıyor.

Afrika‘da kötü beslenen insan sayısı son on yılda 169 milyondan 206 milyona çıktı. 1995 yılında yaklaşık 150 milyon işsiz varken, 2005 yılında dünya genelinde işsiz sayısı 192 milyona çıktı. Bu korkunç bir rakam.

Birkaç ülke nüfusundan daha büyük bir insan kitlesi işsiz.

Her yıl 3.3 milyondan fazla sayıda bebek ölü doğuyor. 4 milyondan fazla bebek ise dünyaya geldikten sonraki ilk 28 gün içerisinde ölüyor. 6.6 milyon küçük çocuk ise 5 yaşından önce ölüyor.

Değerli basın emekçileri, sevgili dostlar,

Sermayenin küreselleşmesinin sosyal ilişkilerde yarattığı küresel adaletsizliği anlatan çok sayıda veri eklemek mümkün. Ama kapitalizme bu eşitsizlik bile yetmiyor. Yetinmiyorlar. Dev şirketler açısından çocukların açlık ve yoksulluktan öldürülmesi yetmiyor. Bir de silahla, bombayla öldürülmesi gerekiyor.

Açgözlülüklerinin sınır tanımazlığına yasal engeller koyulduğunda, ABD‘nin Irak‘ı işgal etmesinde olduğu gibi yüz binlerce asker denizaşırı bir işgal için seferber ediliyor. Irak‘ta işgalin ilk günlerinde tam bir kargaşa hakimken işgal askerlerinin petrol kuyularını ne kadar sıkı bir biçimde denetlediğini unutmamız mümkün değil. Irak‘ın tarihinin, kültürünün yağmalanmasına izin veren işgalciler, petrol kuyularını ölümüne korudular. 2007 yılında çıkarttıkları bir yasayla da Irak petrollerinin kullanım hakkını ABD ve İngiliz petrol şirketlerine devrettiler. İşte sermayenin küreselleşmesinin savaş politikalarını nasıl yaygınlaştırdığının açık bir örneği.

Irak‘ta bir kurumun raporuna göre geçen sene 24 binden fazla sivil öldürüldü. Beş yıl içinde  1.2 milyon sivilin öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Tek tek bütün ülkelerde de benzer gelişmeler söz konusu. Türkiye‘de açlık, işsizlik, özelleştirmeler, sağlık hakkımızı gasp etmeye yönelik saldırılar, sendikasızlaştırma çabaları, elektriğe, ulaşıma yapılan zamlar, Türkiye‘de de gücün ve servetin küçük bir azınlığın elinde toparlandığını gösteriyor. Savaş politikalarında da Türkiye küçük Amerika olmaya özeniyor.

Değerli arkadaşlar,

Küreselleşmenin bu yıkımına karşı sessiz kalmadığımızı vurgulamalıyım. Mücadelenin küreselleşmesi de bütün bu yağma politikalarına çok güçlü, çok çeşitli, çok renkli, çok direngen bir hareket yarattı.

Küreselleşme karşıtı hareket küresel kapitalizmin yarattığı her bir soruna karşı mücadele eden sosyal hareketleri bir araya getirdi ve Dünya Sosyal Forumu süreçleri bu gelişmenin zirvesini oluşturdu.

DSF‘de dünyanın sayısız sosyal hareketi bir araya geliyor, tartışıyor, eylemler, kamplar örgütlüyor ve sermayenin küreselleşmesine karşı birleşik eylem takvimleri belirliyor. Uzun bir süredir kapitalistlerin Dünya Ekonomi Forumları değil, ezilenlerin Dünya Sosyal Forumları küresel tartışmalara damgasını basıyor.

Latin Amerika‘dan Hindistan‘a, Afrika‘dan Avrupa‘ya kadar kıtalara yayılan ve kıtalardaki sosyal hareketleri birleştiren bir küreselleşme karşıtı mücadele dalgası var. Egemenlerin fikirlerini, tezlerini çürüten ve milyonlarca insanı tüm dünyada aynı gün, aynı sloganlarla örgütlenen eylemler içinde birleştiren DSF süreci küreselleşme karşıtı hareketin çok önemli bir sıçrama noktası oldu. 15 Şubat 2003‘te 600‘den fazla kentte aynı anda örgütlenen savaş karşıtı eylem bu hareketin en çarpıcı zirvelerinden birisiydi.

Bu yüzden dünya basını, "Artık iki süper güç var, birisi ABD diğeri küreselleşme karşıtı hareket" diye yazmak zorunda kaldı. Sermayenin küreselleşmesi dünyayı daha yaşanmaz bir yer yaparken mücadelenin küreselleşmesi, hepimiz için, "Başka bir dünya mümkün" sloganıyla özetlediğimiz büyük ve gerçekçi bir değişim umudunu ayakta tutuyor.

Biz bugün de kazanacağımıza, emperyalizme, küresel kapitalizme, adaletsizliğe, savaş çılgınlığına, ırkçılığa, eşitsizliğe, yoksulluğa ve yeni liberal politikalara karşı mücadelemizin kazanacağına duyduğumuz inancı, tüm dünyada bugün sokaklarda olan dostlarımızla bir kez daha paylaşıyoruz.

Başka Bir Türkiye, Başka Bir Avrupa, Başka Bir Dünya Mümkün!!!

 TÜRKİYE  SOSYAL FORUMU DÖNEM SÖZCÜLÜĞÜ

Okunma Sayısı: 1179