FABRİKASINI SAVUNAN TEKEL İŞÇİLERİNE -10 DERECEDE SIKILAN SU, HEPİMİZE SIKILMIŞTIR !.

GENEL MERKEZ ( )
23.02.2008 (Son Güncelleme: 08.07.2008 17:09:51)

- BASIN AÇIKLAMASI -

FABRİKASINI SAVUNAN TEKEL İŞÇİLERİNE

-10 DERECEDE SIKILAN SU, HEPİMİZE SIKILMIŞTIR !..

23 Şubat 2008

Dondurucu soğuk altında, Tekel‘in özelleştirilmesine karşı demokratik tepkisini gösteren işçilere karşı kullanılan şiddetin dozu, Türkiye‘deki gerçek demokrasi açığını gözler önüne sermiştir...

- 10 dereceyi aşan hava koşullarında, Ankara‘nın göbeğinde, işçilerin üzerine soğuk ve basınçlı su sıkıldı. Korunmasız giysileriyle direnmeye, birbirlerine dayanarak ayakta kalmaya çalıştılar. Bu tavır, şiddetin dozunu artırdı. Tek tek hedef alındılar, tek tek yıkıldılar...

İşçilerin olay çıkarma amacında olmadıkları, yanlarında yasa dışı hiçbir araç gereç taşımamalarından açıkça belli idi. Demokratik tepkilerini dillendiren işçilere karşı kolluk kuvvetlerinin kullandıkları yöntemlerin, en azından "tehdit algılaması" ile orantılı olması gerekirdi...

Orantısız şiddete maruz kalan, çocuklarının - eşlerinin gözleri önünde yerlerde sürünen İşçiler ne istiyordu ? TEKEL ihalesi iptal edilsin, fabrikaları satılmasın, üretim sürsün... Çünkü biliniyor ki, işçi açısından özelleştirme demek işsizlik demek, eve ekmek götürememek demek... Üretici için tütün ekememe, tüketici için çekici ve saldırgan satış politikaları kapsamında sağlık risklerinin artması ve daha yüksek fiyatlarla sigara satın alma demek... Ekonomi açısından büyük kayıplar demek ...

Kısacası, diğer özelleştirmelerde olduğu gibi, Anadolu‘nun can damarlarının kesilmesi demek...

Konuyla ilgili en yakın örnek, Tekel‘in alkol bölümünün özelleştirilmesiyle yaşandı. 2004 yılında Tekel‘in alkolü içkiler bölümü, 292 milyon ABD doları bedelle MEY Alkollü İçkiler Sanayi ve Tic. A.Ş‘ye (Nurol - Limak- Özaltın - TUTSAB konsorsiyumu), % 50‘si peşin, kalanı ise 2 yılda eşit taksitlerle ödenmek üzere satılmıştı. Bu satışla, Tekel‘in 18 il ve ilçedeki fabrikaları, depo ve arsaları, kasasındaki 348,4 trilyon TL parası ve 70 milyon YTL değerindeki içkisiyle beraber devredilmişti. MEY A.Ş, 292 milyon dolara satın aldığı TEKEL‘in içki bölümünün % 92 hissesini, 3 yıl sonra 2006 yılında Amerikan Teksas Pacific Group‘a (TPG), 3 katı fiyatla 810 milyon dolara satmıştır.

Bu satıştan kamunun, yani tüm halkın uğradığı zarar açıktır. Bunun yanında sektör yabancılaşmış, Amerikan firması satın aldığı fabrikalardan bazılarını kapatmış, üretici ürettiği üzüme alıcı bulamaz olmuştur. Kısacası tüm halk kaybetmiş, Amerika ve taşeronları kazanmıştır...

Tekel‘in sigara bölümünün özelleştirilmesinin, benzer sonuçlar doğuracağı açıktır. Bu sonuçların ipuçları da, 2002 yılında çıkarılan Tütün Yasası‘ndan bu yana yaşanmaktadır. Adeta tütün üretimini yasaklayan ve sektörü özelleştirmeye - yabancılaştırmaya hazırlayan 4733 sayılı Yasa hükümlerinin uygulandığı son 5 yıllık süre içerisinde tütün üreticisi sayısı yüzde 47 oranında azalarak 205.000‘e gerilemiştir. 2000 yılında 200 bin ton olan tütün üretiminin, yedi yıllık süreçte yaklaşık yarısı kaybedilmiştir. 2006 yılında, 1962 yılından bu yana ilk defa 100 bin tonun altına düşerek 98 bin ton olarak gerçekleşen üretim, 2007 yılında 117 bin ton olmuştur.

Kıraç arazilerde ortalama 6,8 dekarlık aile işletmelerinde tütün üreten köylü, tarım üreticileri içinde en yoksul kesimi oluşturmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu‘daki tütün üretiminin azalması, ekonomik ve ekolojik alternatif yokluğu nedeniyle göçü zorunlu kılmıştır.

Diğer taraftan, Özelleştirme İdaresi‘nin boyunduruğu altında, teknoloji yenileme yatırımları ve pazarlama olanakları sınırlanan Tekel sürekli pazar kaybetmekte, yabancı sigaralar Tekel markalarına karşı pazar üstünlüğünü ele geçirmektedir.

Türkiye, sigara içme alışkanlığı hızla artan ülkelerin liste başında bulunmaktadır. Devlet tekelinin etkili olduğu 1980-1985 yılları arasında sigara satışlarında artış olmazken, bir sonraki 5 yılda artış yüzde 21 oranında gerçekleşmiş, 1999‘da ise bu oran yüzde 81‘lere ulaşmıştır.

Bu hızlı artışta çokuluslu şirketlerin Türkiye‘deki faaliyetlerinin etkili olduğu açıktır. Çokuluslu şirketlerin Türkiye sigara pazarına girmesiyle birlikte sigara alışkanlığı çocuk yaşlara inmiştir. Amele pazarlarında iş bekleyen işsizlerin ceplerindeki ucuz yabancı sigaralar, gelir olanağı arttıkça statü gösterisi olarak sergilenen pahalı yabancı sigaralar, Türkiye‘nin sıradan görünümleri olmuştur.

Şimdi, 1984 tütün liberalizasyonuyla başlayan, 2002 yılında 4733 sayılı Yasa ile hızlandırılan "iş", bitirilmek üzeredir. Tekel sigara fabrikalarının özelleştirme ihalesine aşağıdaki dört firma teklif vermiştir;

•· Limak İnşaat San. ve Tic. A.Ş - PI Turkey LLC Ortak Girişim Grubu

•· Strand Investment S.AR.L

•· British American Tobacco Tütün Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş

•· CVCI - Doğan - TÜTSAB Ortak Girişim Grubu.

Tablo açıktır, Tekel‘in alkollü içkiler bölümünün özelleştirilmesinde oynanan oyun yeniden sergilenmektedir.

Kısacası, Tekel yok pahasına satılacak, aracılar paylarını alınca aradan çekilecekler ve tüm fabrikalarımız yabancıların olacak. İşçi işini, köylü ürününü kaybedecek. Tüm olumsuzluklara karşın 2006 yılında devlete katkısı 4 milyar 160 milyon YTL olan Tekel yok olacak...

Atatürk‘ün Tekel‘i 4 milyon liraya devletleştirerek Reji İdaresi‘ni kovmasından bu yana 83 yıl geçti. Osmanlı‘nın son döneminde, yabancıların alacaklarının tahsili için tuz ve tütün gelirlerine el koyan Reji‘nin kolcuları, Anadolu‘da binlerce köylüyü öldürmüştü. 83 yıl sonra, film başa dönüyor...

Bu filmin başa dönmesi, tarıma, ekonomiye, sağlığa, insana ve yaşama zarardır. Bu filmin başa döndürülmesi, halk düşmanlığıdır.

Onun için diyoruz ki, Ankara‘da Tekel işçilerine sıkılan tazyikli su, hepimize sıkılmıştır. Gün, şiddet karşısında tek tek yıkılan işçinin - köylünün ve halkın yanında durma günüdür.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur ...

Dr. Gökhan GÜNAYDIN

Başkan

(Yönetim Kurulu adına)

Okunma Sayısı: 1196