ADANA POZANTI DAVASI İÇİN GÖREVLENDİRİLEN BİLİRKİŞİ, TARIM ARAZİLERİNİN YERLEŞİME AÇILMASI HALİNDE ULUSAL KAYNAĞIMIZ OLAN TOPRAĞIN HEBA EDİLECEĞİNİ BİLDİRDİ

GENEL MERKEZ ( )
19.03.2008 (Son Güncelleme: 19.03.2008 17:31:04)

T.C. ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ TARAFINDAN TEBLİĞ EDİLEN ADANA İLİ POZANTI İLÇESİ DAĞDİBİ KÖYÜ ARAZİLERİNE İLİŞKİN BİLİRKİŞİ RAPORU

Adana 2. İdare Mahkemesinin 18.01.2008 tarih ve 2007/719 esas sayılı yazısı ile bilirkişi olarak atanmış bulunmaktayız.. 8 Şubat 2008 tarihinde Mahkeme heyeti, taraflar ve diğer bilirkişiler ile birlikte dava konusu arazilere gidildi. Harita Mühendisi bilirkişi tarafından dava konusu parseller tarafımıza gösterildi. Parsellerde ve köy çevresindeki diğer arazilerde incelemelerde bulunuldu. Ayrıca dosya üzerinde de gerekli incelemeler yapıldıktan sonra konuya ilişkin görüşlerimiz aşağıda açıkladı.

Dava Konusu ve Mahkemenin Talepleri:

Dava konusu işlem ile tarım dışı kullanıma izin verilen arazilerin sınıflarının belirlenmesi, uyuşmazlık konusu bölgede tarım dışı kullanımına izin verilen araziye oranla tarımsal potansiyeli daha düşük ve alternatif yerleşim yeri olarak değerlendirilebilecek alanların bulunup bulunmadığı.

Yapılan İncelemeler ve Karar:

Dava konusu Adana İli, Pozantı İlçesi, Dağdibi Köyü sınırlan içerisinde bulunan 131 ada 1 no‘lu parsel ile 134 ada 1,2,3,4,7,8,9,10,11,12,13,17,18,19,24 ve 25 no‘lu parsellerin tümünün arazi (fızyoğrafık ünitesi ve eğimi) ve toprak özellikleri (toprak ana materyali, toprak derinliği, üst toprak tekstürü, alt toprak tekstürü, kireç içeriği, drenaj durumu, toprak rengi, toprak taşlılığı ve kayalığı, erozyon durumu ve taşkın riski vb.) incelenmiştir. Ayrıca, parsellerin halihazır arazi kullanım şekilleri ve bu parsellerin yakınlarındaki tarımsal altyapı hizmetleri (sulama kanalları, arazi tesviyesi vb.) incelenerek gerekli notlar alınmıştır. Alternatif yerleşim yeri olarak değerlendirilebilecek arazileri belirlemek için çevre arazilerde de yukarıda bahsedilen toprak ve arazi özellikleri incelenmiştir.

Yapılan incelemeler sonucunda;

1. Dava konusu parseller, arazi topografyası bakımından işleyerek tarım yapmayı engelleyecek herhangi bir sınırlayıcı özelliğe sahip değildir. Yapılan ölçümler sonucunda eğim bazı parsellerde düz-düze yakın (% 0-2), bazı parsellerde ise hafif eğimli (% 3-6)‘ dir. Bu eğime sahip arazilerde her türlü tarımsal üretimi sorunsuzca yapmak mümkündür.

2. Tarımsal üretim açısından çok önemli olan toprak özelliklerinden toprak tekstürü arazilerin genelinde orta tekstürlü (Killi Tın, Siltli Killi Tın) olup, tüm tarımsal ürünlerin optimum olarak yetiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Toprak derinliği, parsel bazında değişiklik göstermekle birlikte, ortalama olarak 80-120 cm arasında değişmektedir. Diğer parsellerden farklı olarak 131 ada 1 no‘lu parselde toprak derinliği 50cm dolayındadır. Derinlik açısından bazı ürünlerin yetiştiriciliğinde sınırlama olmasına karşın, kültür bitkilerinin pek çoğu 80-120 cm toprak derinliğinde optimum olarak yetiştirilebilmektedir. Bazı parsellerde hafif yüzey taşlılığı gözlenmiştir. Ancak, bu düzeydeki taşlılık tarımsal üretim için sorun oluşturmamaktadır. Toprakların kireç içeriği ve belirlenen diğer özellikleri, tarımsal üretim açısından herhangi bir sorun oluşturmamaktadır.

3. 1. ve 2. maddede açıklanan arazi ve toprak özellikleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda dava konusu arazilerin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa göre "Mutlak Tarım Arazisi" niteliğinde oldukları belirlenmiştir. Ayrıca yapılan yorumlamalar sonucu Arazi Yetenek Sınıflamasına göre arazilerin büyük bir kısmı II. Sınıf tarım arazisi, çok az bir kısmı (ada 131 parsel 1, ada 134 parsel 17) ise III. Sınıf tarım arazisi olarak sınıflandırılmıştır. Bu parselin de bölgede mutlak tarım arazilerini kıt olması ve tarım alanlarının bütünlüğü nedeniyle ayrı olarak düşünülmesi doğru olmayacaktır.

4. Dava konusu parseller üzerinde hali hazırda tarımsal üretimin başarıyla yapıldığı gözlenmiştir. Bazı parsellerde çok yıllık ürünler (meyve bahçeleri) yetiştirilirken, bir kısmında da tek yıllık tarla bitkileri yetiştiriciliği yapılmaktadır.

5. Dava konusu parsellerde sulu tarım yapılmasına olanak sağlayacak tarımsal altyapı hizmetleri Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce tamamlanmış olup halihazırda faaliyette bulunduğu belirlenmiştir. Parsel kenarlarında sulama kanalları mevcuttur. Ayrıca bazı parsellerde küçük çaplı tesviye ve taş toplama gibi yatırımlarla ıslah çalışmaları yapılmıştır.

6. Uyuşmazlık konusu bölgede tarım dışı kullanımına izin verilen araziye oranla tarımsal potansiyeli daha düşük ve alternatif yerleşim yeri olarak değerlendirilebilecek alanların bulunup bulunmadığına ilişkin arazi gözlem ve incelemeleri de yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucu, dava konusu parsellere oldukça yakın mesafede yol, elektrik vb. alt yapı hizmetlerinin bulunduğu 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa göre, sahip olduğu toprak ve topografya sınırlamaları nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı "Marjinal Tarım Arazisi" niteliğinde, Arazi Yetenek Sınıflamasına göre de IV, VI. ve VII. Sınıf arazi özelliklerine sahip, alternatif yerleşim alanı olabilecek alanların bulunduğu belirlenmiştir. Bu araziler daha önce Toprak Koruma Kurulunca da tespit edilmiş olan, 134 ada 65,66,67,68 ve 73 no‘lu parseller, 135 ada 5,6, 8,9, 12 ve 13 no‘lu parseller ile 132 ada 104, 107, 109,110,121,122,123,124,125, 126, 127 no‘lu parsellerdir. Ayrıca bu parsellere komşu olan benzer özellikte diğer parsellerden de alternatif yerleşim alanı olarak yararlanılabilir.

7. Alternatif yerleşim alanı olarak önerilen alanların, heyelan ya da yüzey akış yolu ile su basması gibi dağlık alanlardan olumsuz etkilenmesi söz konusu değildir. Çünkü dağlık arazi ile önerilen yerleşim alanı arasında bulunan vadi bu tehlikeyi ortadan kaldırmaktadır.

8. Yapılan inceleme ve gözlemler sonucu; köy sakinlerinin asıl geçimini tarımdan sağladığı ve köy çevresinde tarımsal üretim yapılabilecek alanların oldukça sınırlı olduğu belirlenmiştir. Bu kısıtlı miktardaki "Mutlak Tarım Arazileri"nin yerleşime açılarak geri dönüşümsüz bir şekilde kaybedilmesi, çok önemli bir ulusal kaynağımız olan toprağın heba edilmesidir. Gelişmişlik ve toplumsal refahın, insanların doğayı ve doğal kaynakları akıllıca kullanmakta elde ettikleri başarının bir göstergesi olduğu unutulmamalıdır.

Bilgilerinize saygılarımızda arz ederiz. 28.02.2008

Prof. Dr. Necat AĞCA
MKÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi

Doç. Dr. Şeref KILIÇ
MKÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi

Yrd. Doç. Dr. Veli UYGUR
MKÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi

Okunma Sayısı: 1389