DÜNYA SÜT GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

ADANA ŞUBE ( )
22.05.2008 (Son Güncelleme: 09.07.2008 16:28:14)

21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla ZMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyemiz Selma KIRANÇEŞME ile GMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali ÇAKAR‘ın yaptığı ortak basın açıklaması.

21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla ZMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyemiz Selma KIRANÇEŞME ile GMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ali ÇAKAR‘ın yaptığı ortak basın açıklaması şöyle:

Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF), sütün faydalarının öğretilmesi, süt içme alışkanlığının kazandırılması ve süt tüketiminin artırılması amacıyla, 1956 yılında aldığı kararla 21 Mayıs‘ı, "Dünya Süt Günü" olarak ilan etmiştir.

Süt, insan beslenmesi için vazgeçilmez besin öğelerinin büyük bir kısmını içermesi nedeniyle tarımsal üretim açısından son derece stratejik bir üründür. Türkiye‘de kişi başına süt tüketimi yıllık 5-6 litre gibi oldukça düşük seviyelerde olmasına karşın gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık süt tüketimi 60-170 litre arasında değişmektedir.

Ülkemiz süt üretiminin %5‘ini karşılayan Çukurova Bölgemizde, üretici örgütlenmesinin yetersiz olduğu ve buna bağlı olarak kayıt dışı üretimin fazla olması, sokak sütü tüketiminin arttırmasının yanı sıra bölgede son yıllarda yaygın olarak görülen hayvan hastalıkları nedeniyle de sektörde önemli sorunlara yol açmaktadır.

Tüketici tarafından kutu ve UHT olarak da bilinen pastörize ve sterilize sütler, kesinlikle katkı maddesi içermemektedir.   UHT (uzun ömürlü) sütler, çiğ sütün 135-150 oC de 2-4 saniye tutulduktan sonra hızla soğutulması ile, sütün bozulmasına neden olan ve hastalık yapan etkenlerin tümünün ortadan kaldırıldığı içme sütleridir. Bu sütler, uygun aseptik koşullarda dolum yapılarak özel ambalajlarda (karton kutu, plastik şişe) piyasaya arz edilmektedir. Teknolojisi gereği ambalajı açılmadığı sürece oda sıcaklığında son kullanma tarihine kadar bozulmadan saklanabilirler.  İşlenmiş sütlerde, işleme sırasında kontrollü bir ısıl işlem uygulandığı için besin değeri kaybı yok denecek kadar azdır.

Ahır hijyenine gerekli özen gösterilmemesinden ve süt üreticilerinin bilinçsizliğinden dolayı, çiğ sütlerimizdeki mikrobiyal yük, diğer gelişmiş ülkelere göre çok fazladır. Diğer yandan, çiğ olarak tüketime sunulan sokak sütlerinde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde toplam bakteri yükü artmakta, bu da ısıl işlem ile yok edilemeyen toksinlerin oluşumuna yol açmaktadır.

Güvenli süt üretimi, ancak sütün elde edildiği hayvandan yani çiftlikten başlayarak tüketiciye ulaşıncaya kadarki tüm zincirde hijyenik koşulların yerine getirilmesi ile sağlanır. Türkiye‘de son yıllarda, çeşitli yasal düzenlemelerle birçok modern ve küçük süt işletmesinde teknolojik ve hijyenik düzenlemeler yapılmasına karşın, ahırlarda, sağım tesislerinde ve süt toplama merkezlerinde yasal düzenlemelere bağlı olarak yapılması gereken alt yapı düzenlemelerine ve hijyen programlarına henüz uyulmadığı gözlenmektedir.

Süt üretiminde "Çiftlikten Sofraya" izlenebilirliğin sağlanması ve etkin denetimlerin yapılabilmesi için öncelikle diğer sektörlerde olduğu gibi süt sektöründe de kayıt dışılık ve örgütsüz yapılanma engellenmelidir.  Ayrıca yeterli ve güvenli süt tüketimini sağlayacak politikalar oluşturulmalıdır.

Ülkemizde süt üretimi, hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu olumsuz durum nedeniyle ciddi bir tehdit altındadır. Süt üretiminde girdiler son bir yıl içinde %50-60 artarken, süt tozu ithali yüzünden çiğ süt fiyatları yılbaşından bu yana %15 gerilemiştir. Dünyada 1 kg süt ile 2 kg yem alınabilirken ülkemizde 1 kg süt ile 1 kg yem dahi alınamamaktadır. Durum buyken Hükümetin 2008 yılı için açıkladığı desteklere göre bu yıla kadar verilen süte prim desteği kaldırılmış, yerine hayvan başına destek getirilmiştir. Bu uygulamayla desteğin süt üretimi ile bağı koparılmış, dolayısıyla süt verimini ve buna bağlı olarak süt üretimini teşvik edici bir yanı kalmamıştır.

Son olarak dikkat çekmek istediğimiz bir nokta da, geçen hafta Aksaray‘da acı bir örneğini yaşadığımız süt işletmelerinde meydana gelen, yasal olarak zorunlu olan risk yönetimi ve denetiminin yapılmamasından kaynaklanan iş kazalarıdır. Böyle üzücü olayların tekrar yaşanmaması dileğiyle, herkese güvenli ve yeterli süt tüketiminin sağlanacağı bir ülke temenni ediyoruz.

Okunma Sayısı: 991
Fotoğraf Galerisi