5 HAZİRAN "DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ" BASIN AÇIKLAMASI

DENİZLİ ŞUBE ( )
11.06.2008 (Son Güncelleme: 08.07.2008 16:48:51)

Şube Başkanımız, 4 Haziran 2008 tarihinde Dünya Çevre Günü ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.

Şube Başkanımız, 4 Haziran 2008 tarihinde Dünya Çevre Günü ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.

Basın açıklaması metni aşağıdadır.

 

               İNSANCA YAŞAM İÇİN DÜNYAYI TERSİNE ÇEVİRMEK

 

         Bilindiği gibi 5 Haziran tüm dünyada ‘‘Çevre Günü‘‘ olarak kutlanmakta, çevre sorunsalı değişik kesimlerce değişik yaklaşımlarla ele alınarak değerlendirilmektedir.

         Bugün, tüm dünyada yoğun olarak yaşanan çevre (Ekolojik) sorunlarının kökünü, teknolojinin insan ve doğa yararına kullanılmamasına dayalı, rant ekonomisi ve tüketim çılgınlığına dayanan, daha fazla kar olgusuyla, hızlı ve çarpık sanayileşme amacıyla kaynakların bir üretim unsuru olarak görülmesine bağlamak gerekir.

         Günümüzde insan ve doğanın, ekonomiye bağlı kılınması sonucu olarak bu anlayışa göre biçimlenen dünyada, insanın doğaya ve kendisine yabancılaşmasını da beraberinde getirmiştir.

         Çevre sorunsalını, var olan üretim-tüketim ilişkilerinde, sistemin kendi işleyişi sonucu olarak görmek gerekir. Bu gün dünya nüfusunun 100 kişi kabul edersek, üretilen gıda ise 110 kişiyi besleyecek düzeydedir. Bu olgu bile, çevre ile ilgili sorunların özünün, daha fazla kar elde etmek için, insanların açlığına ve ölümüne, doğanın acımasızca sömürülmesine aldırış etmeyen evrensel soygun sisteminde, kapitalist- emperyalist üretim-tüketim ilişkilerinde aramak gerekir.

         Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını insanın en doğal hakkı gören, önce insan, önce insanca yaşam hakkı ve yaşanabilir bir çevre için sorunun ana kaynağı olan mevcut kapitalist-emperyalist sistemin uygulamalarına karşı çıkılmak zorundadır. Doğa ile uyumlu insanca bir yaşam ancak doğal kaynakların, bilimin ve dolayısıyla teknolojinin toplum yararına kullanılması ile mümkündür.

         Çevre ve insan sağlığını giderek daha fazla tehdit eden iklim değişiklikleri, ozon tabakasının incelmesi, buzulların erimesi, biyolojik çeşitliliğin azalması (tüm bitki ve hayvanlarda), ormanların tahrip edilmesi, içilebilir nitelikteki suyun azalması, tarım alanlarının talan edilerek sanayi alanlarına dönüştürülmesi v.b.gibi küresel sorunların gelişmiş ülkelerin bitmek tükenmek bitmeyen daha fazla kar olgusuna dayalı faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır.

         Tüm bunlara rağmen gelişmiş ülkeler, geliştirdikleri politikalarla, kendileri için çevre sorununu, az gelişmiş ülkelere kaydırmaktadır. Özellikle en çok çevreyi kirleten tekstil, demir-çelik, toprak ve kağıt sanayi üretimi gibi faaliyetleri az gelişmiş ülkelere yaptırmaktadırlar ve son üründe dış alımını yapmaktadırlar. Ayrıca bu ülkeler,  zehirli-tehlikeli atıkları kendi ülkeleri dışına taşımaktadırlar.

         Dünyada tıp alanında, gıda ve tarım teknolojisindeki büyük gelişmelere ve yukarıda sözü edildiği gibi dünyadaki gıda ürünleri fazlasına rağmen, yetersiz beslenme ve tedavi edilebilir sıradan hastalıklarda bile her yıl 13 milyon bebek henüz bir yaşına gelmeden ölüyor.

         Bu günlere nasıl gelindiğini doğru anlamak için, gelişmiş ülke politikalarını ve çok uluslu dev şirketlerin faaliyetlerini, ayrıca bunların az gelişmiş ülkelerdeki işbirlikçilerinin ilişkilerinin doğru değerlendirilmesinin sorunun açıklığa kavuşması açısından  zorunlu olduğuna inanıyorum.

         Unutmayalım ki, Türkiye, her alanda kendine yeterliliği sağlamak ve sürdürmek zorundadır. Bu açıdan da doğaya ve insana saygılı, mevcut siyasi ve ekonomik bağımlılık ilişkilerini kırarak, doğa ve çevre değerlerini miras kabul ederek, yaşanabilir bir gelecek için ivedilikle doğru çözümler üretmek ve uygulamaya koymak zorundadır. Bu gelecekte ki çocuklarımız ve torunlarımız için ertelenemez sorumluluğumuzdur.

         Tüm insanlara, kendisi ve doğa ile barışık , insanca yaşanabilir bir çevrede güzel gelecekler diliyorum.                                                            

 

Okunma Sayısı: 760