AYDIN TARIMINDA ÇÖKÜŞ SÜRÜYOR - CUMHURİYET TARIM

GENEL MERKEZ ( )
12.08.2008 (Son Güncelleme: 12.08.2008 12:11:44)

Galip ORHAN

Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şube Başkanı

Aydın‘ın iklimi, Topoğrafyası ve toprak yapısı, su kaynakları, ekolojisi çok çeşitli tarım ürünü yetiştirmeye (Polikültür tarıma) uygundur. Bu uygun koşullar tarihte büyük medeniyetlerin bu bölgede kurulmasının da nedenidir. Bunun içindir ki iki ana ürününü vurgulamak için (zeytin ve incir) söylenen "dağlarından yağ ovasından bal akar" deyimi Aydın‘a özgüdür.

Bu tarıma elverişli yapı, ilde yaşayanların tamamına yakınının tarımdan büyük ölçüde etkilenmesine neden olmaktadır. Eldeki verilere göre il nüfusunun % 55‘i geçimini doğrudan tarımdan sağlar. Kurulu sanayi tesislerinin % 90‘ı ya ilde üretilen tarım ürünlerini işlemekte, ya da tarımsal üretimde kullanılan ekipmanları üretmektedir.

Özetle diyebiliriz ki; Aydın tipik bir tarım ilidir ve ekonomi tarıma bağımlıdır. Tarım ürünleri iyi fiyat bulursa, yani üretici emeğinin karşılığını alabilirse ticari hayat canlanmakta, aksi halde günümüzde olduğu gibi üretici ürününü maliyetin altında satmak zorunda olduğundan, ilde ticari hayat durgunlaşmakta, esnaf bazen siftah bile yapmadan akşamı etmektedir.

Bu kadar iyi doğa koşullarına karşın, ortaya çıkan olumsuzlukların nedeni ülkemizde 1980 sonrası uygulanan yanlış tarım politikalarıdır.

IMF ve Dünya Bankası direktifleri doğrultusunda uygulanan bu politikalar tarımı dışlamaktadır. Geriye gidiş; "üretmeseniz de olur, dışardan alırım" mantığı ile gümrükleri tarım ürünleri dışalımına açmakla başlamıştır. 2000 yılından sonra AB‘nin de devreye girmesiyle ürün desteklemeleri tedricen azaltılmış, Doğrudan Gelir Desteği (DGD) denilen ve bizim tarım yapımızla, gereksinimimizle hiç bağıntısı olmayan, üretimi özendirmeyen, artırmayan bir destek sistemi uygulanmıştır.

Tarımımızın yapısını bilen teknik adamların ve akademisyenlerin tüm uyarılarına karşın, dıştan dayatma olarak uygulanan bu sistemin üretime hiç katkısı olmadığı, nihayet anlaşılabilmiştir. Ama yine de devam edilmektedir. İçinde bulunduğumuz ortamda hükümetler artık ürün fiyatı saptayamıyor. Her şeyi ABD ve AB ile onların maşası olan IMF ve Dünya Bankası‘na bırakmışız.

Bu dış kaynaklarda; üreticiyi desteklemeyin, dünya fiyatlarının üstüne çıkmayın,  her şey Pazar ekonomisi doğrultusunda gelişsin diyor. Öte yandan da kendi üreticilerini çeşitli kanallardan (tarım girdilerini ucuzlatarak, dış satım primi vererek vb.) sürekli destekliyorlar.  Desteksiz ve korumasız kalan Aydın çiftçisinin de kendileriyle rekabete girmesini istiyorlar.

Aydın‘ın ana tarım ürünü pamuktur. 1980‘li yılların sonunda Aydın‘ın pamuk ekilişi 90.000 hektarlara kadar çıkmıştı. Üstelik çok kaliteli ege pamuğuydu. Bu rakam yanlış destekleme(me) uygulamaları sonucu 2007 yılında 57.200 hektara düştü. Bu yıl 50.000 hektarın da altına düşmesi bekleniyor. Yıllardır Pamuk satış fiyatlarında artış olmazken ana girdilerden mazot ve gübrede %100‘lere varan artışlar oldu. Çiftçi sürekli zararda, nasıl pamuk eksin?

Artık, Türkiye‘nin pamuk ihtiyacının yarıdan fazlası dışalımla karşılanıyor. Tekstil sanayi dışa bağımlı. Bu gidişle, birkaç yıl sonra Aydın‘da, Söke Ovası‘nda pamuk ekilemeyecek. Büyük dövizler ödenerek satın alınan 200 den fazla pamuk hasat makinesi çürümeye terk edilecek. 1980‘lerden beri pamuk üreticisi hep gelecek yıl hayaliyle yaşamını sürdürdü. Tarlasını boş bırakmamak için zararına üretmeye devam etti. Ama artık birikimleri de tükendi. Satabileceği alet ekipmanını elden çıkardı. Şimdi sıra ana üretim kaynağı tarlalara geldi. Yabancı ortaklı özel bankalara durmadan borçlanıyor. Aydınlı üreticilerin çoğu tüm mal varlığını satsa borçlarını karşılayamaz durumda...

Pamuk böyle de, diğer ana ürünlerimiz incir, zeytin farklı mı? Benzer sorunlar onlarda da var. Çiftçi şaşkın. Ne ekeceğini, ne dikeceğini bilemiyor. Bu gidişin sonu hem üretici, hem de ülke için hüsrandır, yıkımdır. Ama ne yazık ki üreticinin, teknik kadronun sesini duyan yok...

Okunma Sayısı: 488