ANKARA ÇAYI-MİLLİYET ANKARA
KÖYDEN İNDİM ŞEHİRE
Ayhan AYDEMİR
Büyük kentlerimizin en büyük sorunu köyden kente göç etmek zorunda kalan ancak köy ve kent kültürü arasında sıkışıp kalan insanlarımızdır.
Yani köyü kentte yaşayan, ve kentli bilinci adına zerre nasibini alamayanlardır.
Bu insanlar tek amacı iktidar gücünü ele geçirip, eşe, dosta, partiliye rant dağıtmak isteyenlerin oy deposudurlar.
Köyden inip şehre gelen bu insanların uygarca yaşanabilen bir kent adına azıcık dahi olsa sorgulama ve hesap sorma yeteneği yoktur.
Kır kültüründen kalma "bir lokma bir hırka" veya "Allah‘ın takdiri" anlayışı yaşamlarının temelini oluşturur.
Kapısına üç çuval kömür, 5 koli yiyecek koydunuz mu, en iyi siyasi kadro siz oluverirsiniz.
Sizden ne arseniksiz su, ne karbondioksitsiz hava, ne metro, ne yeşil alan, ne spor kompleksi isterler.
* * *
Bu çarpıklık kentlerin ölüm fermanları gibidir.
Çünkü yerel demokrasi adına sorgulama kanalları tamamen kapanır.
Nasıl mı olur?
Diyelim ki siz kent yönetiminin başındaki siyasetçisiniz.
Neyle seçiliyorsunuz?
Oyla...
Oyun kallavisi nereden geliyor?
Yukarıda bahsettiğimiz kesimden...
Peki siz kentlilik bilincini içselleştirmiş, yerel demokrasi adına sorgulama ve hesap sorma mekanizmalarını işletmek isteyen insanlardan çekinir misiniz?
Doğu tipi bir siyasette tabii ki hayır...
* * *
Bunları neden mi yazıyorum?
Geçen yazımda Çubuk Çayı‘nın ıslah çalışmalarının yıllarca ihmal edilmesi nedeniyle yaydığı iğrenç kokuları gündeme getirmiştim.
Duyarlı yani kentli olmayı başaran vatandaşlar benimle iletişim kurarak tepkilerini ortaya koydular.
Okurlardan bazıları da bir başka çayın vahim durumunun altını çizdi.
Ankara Çayı...
Arşiv tarıyorum...
İki yıl önce Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın‘dan müthiş bir uyarı gelmiş: "Ankara Çayı Ankara‘nın temel bütün vadilerinden geçiyor. Ankara‘nın kent atığını, ağır metalini taşıyor. Kirlilik ölçme teknikleri ile yapılan ölçümlerde, çayın kirli olduğu tespit edildi. Kirlilik hem toprak yapısını, hem sofralarımıza gelen bitkileri son derece olumsuz etkiliyor.
İnsan vücudu bazı kimyasal maddeleri ve bakır, çinko gibi ağır metalleri arındırmıyor. Bu maddeler başta kanser olmak üzere birçok hastalığa sebep oluyor." * * *
Dikkatinizi çekerim Başkan Günaydın ishal değil kanser diyor, kanser...
* * *
Sonuç: - Bırakın bu işleri de hele dışarı bakın kışın kömürünü atmışlar mı kapıya?"
Bravo Alptekin
Gazeteci arkadaşım Alptekin Aydoğan, bu hafta içi elinde bir dergiyle geldi. Yıllarca polis adliye muhabirliği yapmış operasyonlar ve bir çok olayın içinde bizzat bulunmuş, soğukkanlılığıyla tanınan Alptekin‘in heyecanı görülmeye değerdi. Elindeki dergiyi masanın üstüne koyunca heyecanını anladım.
Türkiye Gaziler Vakfı adına çıkardığı dergiyi inceledim ve meslektaşlarımla bir kez daha gurur duydum. İsminin ilk iki kelimesinde Türkiye ve Gazi‘yi içeren bir kuruma da böyle bir dergi yakışır. Emeği geçen herkesi kutluyorum.