"YENİDEN YAPILANMA YASALARI" ULUSAL BAĞIMSIZLIĞIMIZI TEHDİT ETMEKTEDİR

GENEL MERKEZ ( )
05.08.2003 (Son Güncelleme: 05.08.2003 10:35:51)

1900'lü yıllarda "kapitülasyonlar ve imtiyazlar"la Osmanlı Devleti'Nİ "YARI SÖMÜRGE" DURUMUNA DÜŞÜRENLER VE PARÇALAYAN GÜÇLER, 2000'li yıllarda "küreselleşme", "özelleştirme", "yerelleşme" üçgenine hizmet eden "reform" paketleri içinde yer alan "yeniden yapılanma yasaları" ile isteklerini yeniden gündeme getirmektedirler.

24 Temmuz 2003 tarihi, Türk insanının süngüyle kazandığı bağımsızlığının sürekliliğinin güvencesi olan Lozan Antlaşması'NIN İMZALANIŞININ 80. YILDÖNÜMÜDÜR.

OSMANLI DEVLETİ'nin "borçlanma, borcu borçla ödeme, dışa bağımlılık, sürekli krizler, çöküş ve parçalanış" süreci ile Türkiye Cumhuriyeti'NİN 80 YIL SONRA GÜNÜMÜZDE YAŞADIĞI KOŞULLAR ÖRTÜŞMEKTEDİR.

BU SÜREÇTE, TÜRK ULUSU'nun önemli bir çoğunluğunun, altyapısı "yasal" düzenlemelerle oluşturulan "küresel yapısal değişim/dönüşüm süreci"ni ve getirdiği yaptırımları halen bir bağımsızlık sorunu olarak algılamaması nedeniyle, güçlü ve onurlu bir Türkiye Cumhuriyeti'NDE YAŞAMA UĞRAŞI VEREN TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI, KAMUOYUNU BİR KEZ DAHA UYARMAYI BİR GÖREV SAYMAKTADIR.

DÜNYADA GELİŞMİŞ ÜLKELERİN 'korumacı' POLİTİKALARLA ULUSAL EKONOMİLERİNİ GELİŞTİRDİKLERİ VE 'daralan pazarın genişletilmesi' İÇİN, GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE 'daha liberal' POLİTİKALARIN YÜRÜRLÜĞE SOKULMASINI ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KANALIYLA DAYATTIKLARI BİLİNMEKTEDİR.

"KÜRESELLEŞME" OLARAK ADLANDIRILAN BU SÜREÇTE; 1970'lerde gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan kriz ve bunalımın nedeni sayılan "sosyal devlet"in tüm kazanımları "özelleştirme-yerelleşme" politikalarıyla yok edilmekte, daraltılan kamusal alan ve serbestleştirilen piyasalar "IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü" kanalıyla dünya ölçeğine taşınmaktadır.

Mali piyasaların serbestleştirilmesi ile mali sermayenin ulusal engellerden kurtarılmasını ve üretken sermayenin dünyanın her köşesindeki en kârlı alanların devlet müdahalelerinden arındırılarak kendisine açılmasını amaçlayan "Yeni Dünya Düzeni", "Ulus Devlet" ve ulusal tüm kazanımları hedef olarak seçmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti 1980'Lİ YILLARDAN SONRA, ULUSAL KARŞILIKLARI OLUŞTURULAN ULUSLARARASI YASALARLA "KÜRESEL SİSTEM"E BAĞLANMAKTA/EKLEMLENMEKTEDİR. ÜLKEMİZDE ULUSÖTESİ SERMAYENİN SINIRSIZCA HAREKET ETMESİNİ SAĞLAYACAK DÜZENLEMELER, 24 OCAK KARARLARI İLE BAŞLAMIŞ VE 12 EYLÜL REJİMİ İLE UYGUN ORTAM YARATILMIŞ, ÖZELLEŞTİRME KARARLARI, 89/32 SAYILI KARAR, 5 NİSAN KARARLARI, GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI, 9 ARALIK 1999 VE 18 OCAK 2002 TARİHLİ STAND BY ANLAŞMALARI İLE BU KAPSAMDA VERİLEN NİYET MEKTUPLARI, GERÇEKLEŞTİRİLEN GÖZDEN GEÇİRMELER İLE HIZLANMIŞ, YASAL ENGELLERİ KALDIRMAK ÜZERE "ÖZELLEŞTİRME VE ULUSLARARASI TAHKİM" ANAYASA'ya konulmuştur.

"Devletin küçültülmesi" söylemiyle Devletin ekonomik alanda doğrudan "üretici, dağıtıcı ve düzenleyici" rolünün kaldırılması, devletin "asli" görevlerinin "adalet ve güvenlik" ile sınırlandırılması, kamu kurumlarının işlevsiz ve işlemez kılınarak "yönetişim" kavramı çerçevesinde oluşturulan "Kurul"lar kanalıyla kamu yönetiminin özel sermayeye devredilmesi amacıyla; IMF'NİN "EKONOMİK İSTİKRAR PAKETLERİ-NİYET MEKTUPLARI", DÜNYA BANKASI'nın "yapısal uyum programları", Dünya Ticaret Örgütü'NÜN "RAUNDLARI", AVRUPA BİRLİĞİ'nin "katılım ortaklığı belgesi ve izleme programları" ile dayatılan "'YENİDEN YAPILANMA-UYUM YASALARI", ULUSAL ÇIKARLARIMIZA AÇIKÇA AYKIRI YASALARDIR.

YENİDEN YAPILANMA YASALARI

YASA NO YASA ADI RG TARİHİ RG SAYISI
4492 DANIŞTAY KANUNU VE İDARî YARGILAMA USULÜ KANUNUNUN BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 21.12.1999 23913
4501 KAMU HİZMETLERİ İLE İLGİLİ İMTİYAZ ŞARTLAŞMA VE SÖZLEŞMELERİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA TAHKİM YOLUNA BAŞVURULMASI HALİNDE UYULMASI GEREKEN İLKELERE DAİR KANUN 22.01.2000 23941
4572 TARIM SATIŞ KOOPERATİF VE BİRLİKLERİ HAKKINDA KANUN 16.06.2000 24081
4603 ZİRAAT BANKASI, TÜRKİYE HALK BANKASI ANONİM ŞİRKETİ VE TÜRKİYE EMLAK BANKASI ANONİM ŞİRKETİ HAKKINDA KANUN 25.11.2000 24241
4619 İSPİRTO VE İSPİRTOLU İÇKİLER İNHİSARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 20.01.2001 24293
4622 KAMU İKTİSADî TEŞEBBÜSLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARANAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 03.02.2001 24307
4629 FONLARIN (BAZI) TASFİYESİ HAKKINDA KANUN 03.03.200 24335
4634 ŞEKER KANUNU 19.04.200 24378
4650 KAMULAŞTIRMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 05.05.2001 24393
4683 MADEN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA VE TUZ KANUNUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA İLİŞKİN KANUN 26.06.2001 24444
4686 MİLLETLERARASI TAHKİM KANUNU 05.07.2001 24453
4691 TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNU 06.07.2001 24454
4707 HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN, 431 SAYILI KANUNLA HAZİNEYE KALAN TAŞINMAZ MALLARDAN BAZILARININ ZİLYEDLERİNE DEVRİ HAKKINDA KANUN İLE MÜLGA 2613 VE 766 SAYILI KANUNLARLA HAZİNE ADINA TESCİL EDİLEN MİKTAR FAZLALIKLARININ İLGİLİLERİNE DEVRİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 13.07.2001 24461
4706 HAZİNEYE AİT TAŞINMAZ MALLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 18.07.2001 24466
4733 TÜTÜN,TÜTÜN MAMULLERİ,TUZ VE ALKOL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE TÜTÜN VE TÜTÜN MAMULLERİNİN ÜRETİMİNE, İÇ VE DIŞ ALIM VE SATIMINA, 4046 SAYILI KANUNDA VE 233 SAYILI KHK`DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 09.01.2002 24635
4737 ENDÜSTRİ BÖLGELERİ KANUNU. ENDÜSTRİ BÖLGELERİ KANUNU VE ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 19.01.2002 24645
4734 KAMU İHALE KANUNU 22.01.2002 24648
4735 KAMU İHALE SÖZLEŞMELERİ KANUNU 22.01.200 24648
4875 DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU 17.06.2003 25141
4867 EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLARA İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN 18.06.2003 25142
4868 MEDENî VE SİYASî HAKLARA İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN 18.06.2003 25142
4916 ÇEŞİTLİ KANUNLARDA VE MALİYE BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 19.07.2003 25173

4492, 4501, 4650 SAYILI YASALARLA YABANCI SERMAYENİN DENETİMİ ULUSAL YARGININ DIŞINA TAŞINMIŞ; 4572 SAYILI YASA İLE BİRLİKLER ÖZERKLEŞTİRME ADI ALTINDA İŞLEVSİZLEŞTİRİLMİŞ, ÜRETİM İLE İŞLEME VE PAZARLAMA BAĞI KOPARILARAK SANAYİ TESİSLERİNİN A.Ş. OLARAK YABANCILAŞTIRILMASININ ÖNÜ AÇILMIŞ; 4603 SAYILI YASA İLE KÜÇÜK ÇİFTÇİLERİN ÜRETİME DEVAM ETMEK İÇİN GEREKSİNİM DUYDUKLARI KREDİYİ SAĞLAMA OLANAĞI KALDIRILMIŞ; 4634 SAYILI YASA İLE ŞEKER ÜRETİCİSİ ÜRETİM DIŞINA İTİLMİŞ VE TŞFAŞ ÖZELLEŞTİRİLEREK FABRİKALARIN KAPATILMASI YA DA YABANCILAŞTIRILMASININ YOLU AÇILMIŞ, NİŞASTA KÖKENLİ TATLANDIRICI KULLANAN ULUSÖTESİ TEKELLERİN KARLARINI ARTIRMALARI SAĞLANMIŞ; 4733 SAYILI YASA İLE TÜRK TÜTÜNCÜLÜĞÜNÜN YOK OLMASINA, YABANCI TÜTÜNLERE BAĞIMLILIĞA, TEKEL'in özelleştirilerek yabancılaştırılmasına olanak tanınmış; 4619 sayılı yasa ile alkollü içkiler ve 4683 sayılı yasa ile tuz tekeli kaldırılmış; Serbest Bölgelerin çözemediği yabancı sermaye çekme sorununu gidermek amacıyla 4691 ve 4737 sayılı yasalar çıkarılarak doğal kaynaklarımızı koruyucu yasal düzenlemeler devre dışı bırakılmış; 4650 sayılı yasa ile kamulaştırma bilirkişilerinin meslek odalarının denetimi dışında da görevlendirilmelerine olanak sağlanmış; 4629 sayılı yasa ile Mera Fonu kaldırılarak Mera Yasası'NIN İŞLEMESİ GÜÇLEŞTİRİLMİŞ; ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMEDEN ŞİMDİLERDE DEĞİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILAN 4734 VE 4735 SAYILI YASALARLA KAMU ALIMLARI YABANCI ŞİRKETLERE AÇILMIŞ; 4875 SAYILI YASA İLE ULUSLARARASI REKABET NEDENİYLE YABANCI YATIRIMLARA GETİRİLEN SEKTÖREL KISITLAMALAR ORTADAN KALDIRILMIŞ, YATIRIM SERBESTİSİ, TAŞINMAZ EDİNİMİ, KAMULAŞTIRMA VE DEVLETLEŞTİRMENİN ZORLAŞTIRILMASI, TRANSFER KOLAYLIĞI, UYUŞMAZLIKLARIN ULUSLARASI TAHKİMDE ÇÖZÜLMESİ, NAKİT DIŞI SERMAYENİN ULUSLARASI DEĞERLENDİRME KURULUŞLARINCA TESPİTİ, YABANCI PERSONEL İSTİHDAMI VE İRTİBAT BÜROLARI AÇMA OLANAĞI SAĞLANMIŞ; 4867 VE 4868 SAYILI YASALARLA KİMİ ÇEKİNCELER KONULSA DA "SERV" ÖZLEMCİLERİNİ UMUTLANDIRAN HÜKÜMLER YASALAŞMIŞTIR. 4706 VE 4707 SAYILI YASALARLA HAZİNE ARAZİLERİ SATIŞA ÇIKARILMIŞ, 57. HÜKÜMETİN BEKLEDİĞİ SATIŞ GELİRLERİNE YAKLAŞILAMADIĞI GERÇEĞİ ORTADA İKEN, 4916 SAYILI YASA İLE HAZİNE ARAZİLERİNİN İŞGALCİLERE VE YABANCILARA SATIŞINA OLANAK SAĞLANMIŞTIR.

"VATANDAŞ" KAVRAMININ "MÜŞTERİ" KAVRAMINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜĞÜ, ÜRETMEDEN TÜKETEN VE TOPLUMSAL OLAYLARA TEPKİ GÖSTERMEYEN BİR İNSAN YAPISININ OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDIĞI, VERGİ VERMESİ GEREKEN KESİMLERİN DEVLETE "BORÇ" VEREREK ÜLKENİN "BORÇ TUZAĞI"NA GİRMESİNE KATKIDA BULUNDUĞU, YAŞANAN YA DA YARATILAN "KRİZ"LERİN BU SÜRECİ "MEŞRULAŞTIRICI" BİR ETKEN OLARAK KULLANILDIĞI VE ÜLKE ALEYHİNE KARARLAR ALINMASININ KOLAYLAŞTIRILDIĞI GÜNÜMÜZDE, TÜRK EKONOMİSİ 'küçülmüş-küçültülmüş' VE ULUSAL VARLIKLARIMIZ VE İŞGÜCÜMÜZ 'ucuzlatılmış'TIR. 'Eşitsizliği artıran' UYGULAMALAR TOPLUMSAL BAĞLARI ÇÖZMEKTE, 'dışarıya bağımlılığı pekiştiren" uygulamalar umutsuzluğu artırmaktadır.

Uygulanan yıkım programının "yöntem, etki ve sonuçları" ise, en açık biçimde "Tarım Sektörü"nde ortaya çıkmıştır. Türk tarım sektörü, öncelikle kamu yönetiminin çözülmesi ve üretici ile bağının kesilmesi, tarımsal KİT'LERİN ZARAR ETTİRİLMESİ SONUCU ÖZELLEŞTİRİLMESİ VE KAPATILMASI, TARIMSAL KREDİ KURULUŞLARININ DEVRE DIŞI BIRAKILMASI NEDENLERİYLE, ÜRÜN BAZINDA ETKİNLİĞİNİ YİTİRMİŞ, DESTEKSİZ BIRAKILAN ÜRETİCİ VERİMLİLİĞİ DE ARTIRAMAYINCA DIŞARDAN GELEN ÜRÜNLERLE REKABET EDEMEZ DURUMA DÜŞMÜŞ, İÇERDEKİ TARIMSAL ÜRETİM BİLİNÇLİ OLARAK ENGELLENİRKEN İTHAL ÜRÜNLERLE PİYASA YABANCILARA TERK EDİLMİŞTİR. GELİNEN NOKTADA, YABANCILARIN ÜRETİCİNİN TOPRAĞINI SATIN ALMASI VE TÜRK ÇİFTÇİSİNİN KENDİ ARAZİSİNDE TAŞERON İŞÇİ KONUMUNA DÜŞÜRÜLMESİ AMAÇLANMAKTADIR.

İŞGAL EDİLEN TAŞINMAZ MALLARIN İMAR PLANI YAPILMADAN SATIŞINA OLANAK TANIYAN VE CUMHURİYET TARİHİNİN 13. GECEKONDU AFFINI İÇEREN "4916 SAYILI ÇEŞİTLİ KANUNLARDA VE MALİYE BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN"; HAZİNE'ye ait tarım arazilerinin 5 yıl süreyle kullananlara satılmasına, küçük sanayi sitesi, borsa ve serbest bölge kurulması, organize hayvancılık ve en az 100 kişiye istihdam sağlayacak yatırım için doğrudan satış yapılmasına, karşılıklı olmak ve yasal sınırlamalara uyulmak kaydıyla yabancı uyruklu gerçek kişiler ile ticaret şirketlerinin Türkiye sınırları içinde taşınmaz mal edinebilmesine, Bakanlar Kurulu'NUN İZNİ İLE YABANCILARIN 30 HEKTARDAN FAZLA TAŞINMAZ MAL EDİNEBİLMESİNE OLANAK SAĞLAMAKTADIR.

DEVLETİN ASLî-MADDî UNSURUNU OLUŞTURAN ÜLKEDE YABANCILARIN ARAZİ VE EMLAK EDİNMESİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI SİYASİ, İKTİSADİ, SOSYAL, HUKUKİ VE MALî ÇOK ÖNEMLİ VE KARMAŞIK SORUNLAR NEDENİYLE YABANCILAR HUKUKUNDA ÇEŞİTLİ SİSTEMLER GELİŞMİŞ VE DEVLETLER KENDİ ULUSAL ÇIKARLARINA UYGUN GÖRDÜKLERİ İLKE VE YÖNTEMLERİ BENİMSEMİŞLERDİR. YABANCILARIN KLASİK İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNDEN VATANDAŞLAR GİBİ YARARLANDIRILMASI GÜNÜMÜZDE GENELLİKLE KABUL EDİLMİŞ BİR İLKE NİTELİĞİNDE İSE DE; İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ, YABANCIYI ÜLKESİNDE BARINDIRAN DEVLETE HAK SINIRLANDIRMA OLANAĞINI AÇIKÇA TANIMIŞTIR. BU SINIRLAMA YA DA KISITLAMALARIN NEDENİ, DEVLETİ KORUMAK, ONUN DEVAMLILIĞINI SAĞLAMAK DÜŞÜNCESİNE DAYANMAKTADIR. İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ VATANDAŞ GİBİ YABANCIYA DA TANIMIŞ BULUNAN ANAYASAMIZIN 16. MADDESİNDE "TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER, YABANCILAR İÇİN, MİLLETLERARASI HUKUKA UYGUN OLARAK KANUNLA SINIRLANABİLİR" İLKESİ MEVCUTTUR.

MEVZUATIMIZDA YABANCI TÜZEL KİŞİLERE TAŞINMAZ EDİNME HAKKINI TANIYAN GENEL BİR KURAL YOKTUR VE İLKE OLARAK YABANCI ŞİRKETLERİN TÜRKİYE'de arazi iktisap edemeyecekleri konusunda Türk doktrini görüş birliği içerisindedir. Bir devletin başka bir devlet ülkesinde taşınmaz mal edinmesinin o devletin "siyasi bütünlüğü" ilkesine aykırı düşeceği ve siyasi anlaşmazlıklara yol açacağı kabul edildiği için, bazı istisnalar dışında bu konuda karşılıklılık esasının dahi geçerli sayılamayacağı belirtilmektedir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi çeşitli kararlarında, Devletin toprak bütünlüğü yanında, siyasi bütünlüğünü de zedeleme ve satılan toprak parçaları üzerinde satan devletin egemenliğini etkileme istidadını da taşımakta olması nedeniyle yapılan düzenlemelerin Anayasal ilkelerle uyum içinde bulunmadığını açıklamıştır.

Yabancı gerçek ve tüzel kişilerin ülkemizde taşınmaz mal edinme haklarının tarihsel gelişimine ve bunların esaslarına bakıldığında; Osmanlı İmparatorluğu'NDA YABANCI TÜZEL KİŞİLERE ÜLKEDE MÜLK EDİNME HAKKININ TANINMADIĞI, YABANCI GERÇEK KİŞİLERE DE SÖZ KONUSU HAKKIN 7 SEFER 1284 (16 HAZİRAN 1868) TARİHLİ YASAYLA VERİLDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. KAPİTÜLASYONLARLA BU HAKKIN GENİŞLEDİĞİ SÜREÇTE, 24 TEMMUZ 1923 TARİHİNDE İMZA EDİLEN VE 28. MADDESİYLE KAPİTÜLASYONLARI KALDIRAN LOZAN BARIŞ ANDLAŞMASI, TÜRKİYE'de yabancılar hukuku açısından yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Lozan Barış Andlaşmasıyla Misakı Milli hudutları içerisinde özgür ve bağımsız bir devlet olarak varlığı tanınan Türkiye Cumhuriyeti, ulusal mevzuatını düzenleme çalışmalarının hemen başında Lozan'DAN YEDİ AY KADAR SONRA 18 MART 1924 TARİHİNDE YÜRÜRLÜĞE KONULAN 442 SAYILI KÖY YASASI'nın 87. maddesi ile yabancılara verilen haklara oldukça kapsamlı bir sınırlama getirmiştir. 2644 sayılı Tapu Yasası'NIN 35. MADDESİNDE YER GENEL SINIRLAMALAR DIŞINDA, YABANCI GERÇEK KİŞİLERİN TAŞINMAZ MAL EDİNME HAKLARI YÖNÜNDEN 36. MADDE DE AYRI BİR SINIRLAMAYI İÇERMEKTEDİR.

442 SAYILI KÖY YASASININ 87. MADDESİ, YABANCI UYRUKLULARIN KÖY SINIRI İÇİNDE TAŞINMAZ MAL EDİNMELERİNİ YASAKLAMIŞTIR. 2644 SAYILI TAPU YASASI'nın 35. maddesine göre, yabancıların taşınmaz mal edinebilmesi, yasal sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, karşılıklı olma koşuluna bağlıdır. Aynı yasanın 36. maddesi ise, yabancı gerçek kişilerin bir köye bağlı olmayan bağımsız çiftliklere ve köy sınırları dışında kalan arazinin 30 hektardan çoğuna, ancak hükümetin izniyle sahip olabileceklerini hükme bağlamıştır. Bu hükümlerin, yeni kurulan Devlette ulusal birlik ve beraberliğin korunması ve bilhassa sosyal ve kültürel açıdan gelişmemiş ve Devlet denetiminin istenilen etkinlikte götürülemediği yörelerin yabancı unsurlara açık tutulmasının yaratabileceği bir takım sakıncalardan duyulan endişe nedeniyle getirildiğine kuşku yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti, günümüze değin, Tapu Yasası'NIN 35. MADDESİNDEKİ KARŞILIKLILIK İLKESİ VE KÖY YASASI'nın 87. maddesindeki yasaklayıcı hükümler sayesinde, ülke topraklarının büyük miktarlarda yabancıların eline geçmesini önleyebilmiştir. Bakanlar Kurulunun günün politik ve ekonomik koşullarına göre uygulama esaslarını genişletmesi durumunda, zaman içerisinde ülke topraklarından önemli bir kısmının yabancı ülkelerin veya yabancı ülkeler uyruğundaki gerçek kişilerin eline geçmesi kaçınılmaz olacaktır.

Köy ve Tapu Yasalarının yabancı uyruklularla ilgili sınırlayıcı hükümlerinin Bakanlar Kurulu kararı ile uygulanmayabileceğini gösteren örnekler, yabancılara Türkiye'DE BİRÇOK ALANDA TAŞINMAZ MAL EDİNME HAKKI VERİLDİĞİNİ DE GÖSTERMEKTEDİR. TURİZM TEŞVİK YASASI ÇERÇEVESİNDE TURİZM BÖLGESİ VE TURİZM MERKEZLERİNDE YABANCI UYRUKLU GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLER TAŞINMAZ MAL EDİNME HAKKINA SAHİP KILINMIŞ; YABANCI SERMAYEYİ TEŞVİK YASASI YABANCI TÜZEL KİŞİLERE BU KONUDA ÖNEMLİ AYRICALIKLAR TANIMIŞ; BANKALAR YASASI TÜRKİYE'de şube açmasına izin verilen bankalara gereksinim duyacakları taşınmaz malı edinmelerine olanak sağlamış; Petrol Yasası yabancılara özel mülkiyete konu arazinin mülkiyetini sahibi ile anlaşmak koşuluyla satın alma hakkı tanımıştır.

28.06.1984 tarih ve 18845 sayılı R.G.'DE YAYIMLANAN VE 442 İLE 2644 SAYILI YASALARDA DEĞİŞİKLİK YAPARAK YABANCILARIN ÜLKEMİZDE MÜLK EDİNMELERİNE OLANAK SAĞLAYAN 3029 SAYILI YASA, 24.08.1985 TARİH VE 18852 SAYILI R.G.'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı; 'KARŞILIKLILIK İLKESİNDEN ÖDÜN VEREREK YABANCILARA MÜLK EDİNME FIRSATI VEREN VE BU KONUDAKİ TAKDİRİ BAKANLAR KURULUNA BIRAKAN' 3278 sayılı yeni yasa, 31.01.1987 ve 19358 sayılı R.G.'DE YAYIMLANAN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İLE İPTAL EDİLMİŞTİR. YÜKSEK YARGI İPTAL KARARLARINDA; "ÜLKEDE YABANCININ ARAZİ VE EMLAK EDİNMESİNİN SALT BİR MÜLKİYET SORUNU GİBİ DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ, TOPRAĞIN DEVLETİN VAZGEÇİLMESİ OLANAKSIZ TEMEL UNSURU, EGEMENLİK VE BAĞIMSIZLIĞIN SİMGESİ OLDUĞU, TOPRAK SATIŞI SURETİYLE ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE KİMİ DEVLETLERİN SİYASİ VE EKONOMİK DESTEĞİNİ KAZANMAK VE KENDİ OLANAKLARIMIZLA GERÇEKLEŞTİREBİLECEĞİMİZ KONUT SORUNUNDA ÖNEMSİZ BİR KAYNAK YARATMAK MAKSADIYLA ÜLKE TOPRAKLARININ SATIŞINA OLANAK TANINAMAYACAĞI" GEREKÇELERİNİ BELİRTMİŞTİR.

YABANCIYA SATILMIŞ TOPRAKLARIN YASAL YOLLARDAN YERİNE GÖRE GERİ ALINABİLMESİ OLANAĞININ VARLIĞINA GÜVENİLEMEZ. YABANCININ HER AN KENDİ DEVLETİNİN HİMAYESİNDE OLDUĞU DİKKATE ALINDIĞINDA BÖYLE BİR YOLA BAŞVURMANIN DEVLETLERARASI ÇETİN SORUNLARI DAVET ETMESİ KAÇINILMAZDIR. BU GERÇEKLERE KARŞIN, 4916 SAYILI YASA, LOZAN ANDLAŞMASIYLA BAŞLATILAN VE GÜNÜMÜZE DEK SÜRDÜRÜLEN HUKUK SİYASETİNİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞMAKTADIR. ANAYASANIN 138. MADDESİ VE 153. MADDESİ, "HUKUK DEVLETİ"NDE YARGI KARARLARIN İŞLEMESİ GEREKTİĞİNİ GÖSTERDİĞİ HALDE, 4916 SAYILI YASANIN AMAÇ, TEMEL İLKE, İÇERİK VE KAPSAM, BAKIMINDAN 3029 VE 3278 SAYILI YASALARDAN HERHANGİ BİR FARKI YOKTUR.

HANGİ KOŞULLARA BAĞLANIRSA BAĞLANSIN ÜLKE TOPRAKLARINDAN SATIŞ YAPILMASINI SAĞLAYAN BU YASANIN DERHAL YARGI TARAFINDAN İPTAL EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

NİTEKİM, ANAYASAMIZIN 44 ÜNCÜ MADDESİ GEREĞİ, TOPRAKSIZ VEYA AZ TOPRAKLI KÖYLÜYE TOPRAK SAĞLAMAK VE BU KONUDA GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAKLA YÜKÜMLÜ BULUNAN DEVLET, KARŞILIKLILIK ESASI GETİRİLSE DE, GEREKTİĞİNDE KÖYLÜYE VERİLEBİLECEK TOPRAĞIN YABANCILARA SATIŞINA İZİN VERMEMELİDİR. ANAYASAMIZIN 45 İNCİ MADDESİ GEREĞİ, KÖYLERDE VE KÖYLER DIŞINDA, HİÇ BİR AYRIM YAPMAKSIZIN, TARIM ARAZİSİ, ÇAYIR VE MERALARDA YABANCILARA TOPRAK SATIŞINA İZİN VERİLMEMELİDİR.

ANAYASAYA AÇIKÇA AYKIRI OLAN 4916 SAYILI YASA, EKONOMİK OLARAK ZORLANAN, TOPRAĞINI İŞLEYEMEZ DURUMA GETİRİLEN KÖYLÜLERİN, ARAZİLERİNİ VE KÖYLERİNİ YABANCILARA SATMASINA YOL AÇACAKTIR. YILLARDIR DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU'da toprak almak için fırsat kollayan yabancı kişi ve devletlerin Köy Yasası'NIN 87. MADDESİNİN KALDIRILMASI SONUCU, ÖNLERİNDE HİÇBİR ENGEL KALMAMASI NEDENİYLE EMELLERİNE ULAŞACAKLARINI BELİRTMEYE BİLE GEREK YOKTUR.

BİR TOPLUMUN YOK EDİLİŞ ÖYKÜSÜNÜN BELGESİ OLAN SEVR'i bilen ve yok sayılmasına karşı çıkanların "paranoya" ile suçlandığı bir ortamda, Kurtuluş Savaşı'NIN ÜLKE EKONOMİSİNİN CAN DAMARINI OLUŞTURAN KAYNAKLARA YENİDEN SAHİP ÇIKMA SAVAŞI OLDUĞU, LOZAN ANTLAŞMASI'nın kazanılan zafere uluslararası düzende "'EŞİT KONUMDA DEVLET'" statüsü sağladığı unutulmamalıdır. Bu süreçte Kurtuluş Savaşı'NDA KARŞI KARŞIYA GELDİĞİMİZ, 1950'li yıllardan sonra "müttefik" olduğumuz A.B.D'NİN, LOZAN ANLAŞMASINI HâLâ İMZALAMAYARAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin sınırlarını tanımadığı da bilinmelidir.

Uyum süreci içerisinde olduğumuz Avrupa Birliği ülkelerinde, her isteyen yabancı getirilen kısıtlamalar nedeniyle, her istediği yerde, her istediği şekilde gayrimenkul edinemez. AB ile uyumsuzluğumuz "tarım reformu" alanında da ortadadır. AB'NİN 26 HAZİRAN 2003 TARİHLİ ANLAŞMADA GÜNDEME GETİRDİĞİ TARIM REFORMU PAKETİNDE; TARIMSAL DESTEKLERİN AYNEN DEVAM ETMESİ, AB BÜTÇESİNİN YARISI OLAN YAKLAŞIK 50 MİLYAR EURO'nun tarıma ve kırsal politikalara harcanması, şekerpancarında, zeytinyağında, tahılda ve hayvancılıkta desteklere devam edilmesi, tarımsal ürün dışalımına yönelik engellemelerle içerdeki üreticinin korunmaya devam edilmesi, ürün bazındaki desteklerin yanısıra tarım ürünleri dışsatımında da desteklenmeye devam edilmesi ve Reform olarak sunulan yeni kararların en erken 2005'TE UYGULAMAYA GEÇMESİ BENİMSENMİŞTİR. OYSA, 24 TEMMUZ 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE'de yayımlanan ve Avrupa Birliği'NE SUNULAN "ULUSAL PROGRAM"DA TARIMA GENİŞ YER VEREN 59. HÜKÜMET, "TÜRKİYE CUMHURİYETİ, AVRUPA BİRLİĞİ'nin tarımda yaptıklarını aynen uygulayacaktır." diyememiştir.

Özel kesimin çıkarlarının kamusal çıkarın-kamusal yararın yerine geçmesini sağlayan "yeniden yapılanma"nın yasal altyapısı, gündeme taşınan Maden Yasası ve Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı ile devam etmektedir. Madenciliğin doğal kaynakları koruyucu yasaların getirdiği kısıtlamalar nedeniyle gelişmediği gerekçesine dayanılarak hazırlanan ve topraklarımızı, meralarımızı, ormanlarımızı, kıyılarımızı, zeytinliklerimizi koruyucu hükümleri değiştirmeyi amaçlayan tasarının gerçek amacı, yerli ve ulusötesi sermayeye karlı bulduğu her alanda, sınırsız şekilde, daha kolay ve düşük maliyetle üretim yapması için, yasa gücüyle madencilik faaliyeti yapma özgürlüğü kazandırmaktır.

Toprak satışlarının borç servislerinin amaçlarına hizmet ettiği günümüzde, tarım arazilerimiz satış kapsamındadır. Toprakları ve tarım arazilerini korumayı amaçlaması gereken "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tasarı"nın geçici 33. maddesi, tarım arazilerimizi izinsiz yok edenleri para karşılığı affetmeyi öngörmektedir. Tasarının yasalaşması beklenmeden tarım dışı amaçlı kullanım istisnalarını genişleten ve yeni toprak talanlarına yol açabilecek düzenlemeleri içeren 13 Haziran 2003 tarih ve 25137 sayılı Resmi Gazete'DE YAYIMLANAN "TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI VE KULLANILMASINA DAİR YÖNETMELİK" HAKKINDA, ODA'mız tarafından Danıştay'A İPTAL DAVASI AÇILACAKTIR.

"ULUS DEVLET", "SOSYAL DEVLET" İLKELERİNİ YIKMAYA YÖNELİK ANA SALDIRI YASALARI İSE, DEVLET ÖRGÜTÜNÜ VE İŞLEYİŞİNİ TÜMÜYLE DEĞİŞTİRMEYİ ÖNGÖREN VE 'yerelleşme' MASKESİNE BÜRÜNEN "KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU TASARISI" İLE "MAHALLİ İDARELER REFORMU YASASI TASARISI"DIR.
1923 YILINDA GELECEĞE UMUTLA VE GÜVENLE BAKAN TÜRK ULUSU, "YAPISAL REFORMLAR" ADIYLA TARIMDAN ENERJİYE, TİCARETTEN SOSYAL GÜVENLİĞE KADAR UZANAN ÇOK GENİŞ BİR ALANDA ÜRETİM YAPISINI VE BÖLÜŞÜMÜ KÖKTEN VE GELİŞMİŞ ÜLKELERİN ULUSLARARASI SERMAYESİ LEHİNE DEĞİŞTİREN VE KAMU OTORİTESİNİN ULUSAL POLİTİKA ÜRETME VE UYGULAMA KAPASİTESİNİ YIKAN DÜZENLEMELERİN BÜTÜN HIZIYLA SÜRDÜĞÜ GÜNÜMÜZDE, 80 YIL SONRA GELECEĞE UMUTLA VE GÜVENLE BAKAMAMAKTADIR.

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI, 1900'lü yılların küresel güçlerinin boyunduruğunu, "Kurtuluş Savaşı" ile kıran Türk İnsanının, umutsuzluğa düşmeyeceğine inanmaktadır. Ulusal çıkarlarımıza aykırı olan ve ülkemiz tarımı ve dolayısıyla ülkemizi hızla büyük bir yıkıma doğru sürükleyen dış odaklı politikaları ve yeniden yapılanma yasalarını reddetmektedir.

Bu bağlamda, Ulusal Önderimiz Atatürk'ÜN TARIM VE ÇİFTÇİLER İLE İLGİLİ DÖRT SÖZÜNÜ ANIMSAMAK VE ANIMSATMAK GEREKMEKTEDİR: "EĞER MİLLETİMİZİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU ÇİFTÇİ OLMASAYDI, BİZ BU GÜN DÜNYA ÜZERİNDE OLMAYACAKTIK." "KILIÇ KULLANAN KOL YORULUR, NİHAYET KILICI KININA KOYAR VE BELKİ KILIÇ O KINDA KÜFLENMEYE, PASLANMAYA MAHKUM OLUR. FAKAT SAPAN KULLANAN KOL GÜN GEÇTİKÇE DAHA ZİYADE KUVVETLENİR VE DAHA ÇOK KUVVETLENDİKÇE DAHA ÇOK TOPRAĞA MALİK VE SAHİP OLUR." "TÜRK EKONOMİSİNİN TEMELİ ZİRAATTIR." "TÜRK KÖYLÜSÜNÜ 'Efendi' YERİNE GETİRMEDİKÇE MEMLEKET VE MİLLET YÜKSELEMEZ."

KURTULUŞ SAVAŞINI KAZANARAK DÜNYAYA BAĞIMSIZLIĞINI İLAN EDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin, 80 yıl sonra köylerini bir bir satarak bağımsızlığını kaybetmesine, 'MİLLETİN EFENDİSİ' olan köylülerin ülkeden kovdukları işgalcilerin kölesi olmasına izin vermemek, ulusal çıkarlarımız adına yaşanan yıkımı engelleyebilmek ve güzel Türkiye'DE ONURLU BİR "YURTTAŞ" OLARAK YAŞAYABİLMEK İÇİN, TARIM SEKTÖRÜNDEKİ TÜM KİŞİ VE KURUMLAR İLE SİYASİ PLATFORMLARCA DESTEKLENEREK, YAŞAMA GEÇİRİLMESİ GEREKEN ÖNERİLERİMİZ ŞUNLARDIR:

    ÜLKEMİZİ YIKIMA GÖTÜREN IMF VE DÜNYA BANKASI EKSENLİ POLİTİKALARIN GERİLETİLMESİNE VE TASFİYESİNE YÖNELİK ÇABALAR YOĞUNLAŞTIRILMALI, HÜKÜMETİN TESLİMİYETÇİSİ ÇİZGİSİNE "DUR" DENİLMESİ İÇİN, TARIM KESİMİNİN HAKLI TEPKİSİ, GENİŞ HALK KESİMLERİ İLE BULUŞTURULMALIDIR. ULUSAL ÇIKARLARA DAYALI, "ÜRETİM, YATIRIM, VERİMLİLİK VE TEKNOLOJİK GELİŞME" ÖNCELİKLİ PLANLAMALARLA DESTEKLENEN ULUSAL POLİTİKALAR/PROGRAMLAR HAZIRLANMALI, UZUN VE KISA DÖNEMLİ PLANLAMALARLA BU POLİTİKALAR/PROGRAMLAR YAŞAMA GEÇİRİLMELİDİR. ULUSAL EGEMENLİĞİN KORUNMASI İÇİN, "ULUS DEVLET" TEMELİNDE, DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL, HUKUK DEVLETİNİ GERÇEKLEŞTİRECEK BÜYÜME-KALKINMA MODELİNE GEÇİLMELİ VE "BORÇ VE RANT EKONOMİSİ", "ÜRETİM VE TASARRUF EKONOMİSİ"NE DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR. TARIMA "STRATEJİK SEKTÖR" VE "REEL SEKTÖR" GÖZÜYLE BAKILMALI, DÜNYADAKİ GELİŞMELERİ VE DEĞİŞMELERİ DEĞERLENDİREREK ULUSAL ÇIKARLARIMIZA YÖNELİK "ULUSAL TARIM POLİTİKALARI" YÜRÜRLÜĞE KONULMALI, ULUSAL ÇIKARLARA UYGUN YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI, TARIMI DESTEKLEYİCİ PARASAL DÜZENEKLER OLUŞTURULMALI, TARIMSAL KAMU YÖNETİMİ YENİDEN DÜZENLENMELİ VE KURULLAR KALDIRILMALIDIR. TARIM SEKTÖRÜNÜN ÜRETİM CEPHESİ, "TOPRAK KULLANIMI VE SAHİPLİĞİ, TARIMSAL ALTYAPI VE GİRDİLER, ÜRETİM PLANLAMASI VE DESTEKLEMELER, DOĞAL KAYNAKLARIN KORUNMASI," BOYUTUNDA YENİDEN DÜZENLENMELİDİR. TARIM SEKTÖRÜNÜN ÜRETİCİ VE PAZARLAMA CEPHESİ, "DEMOKRATİK KOOPERATİFÇİLİK VE ÖZERKLEŞTİRİLMİŞ KİT'ler" temelinde yapılandırılmalıdır.

Gökhan GÜNAYDIN
Başkan
(Yönetim Kurulu Adına)

Okunma Sayısı: 4635