BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU

GENEL MERKEZ ( )
19.12.2017 (Son Güncelleme: 18.10.2018 17:04:49)

BU NE ALPU BÜYÜK OVA KORUMA ALANI, BU NE ALPU TERMİK SANTRALİ

 

 19 Aralık 2017

Ülkemiz son dönemlerde her yeni güne bilimden, teknikten ve sosyo kültürel yapının korunmasından uzak yeni bir politik kararla uyanmaktadır. Planlı, programlı, üretime ve toplumsal kalkınmaya yönelik kararlar yerine rant odaklı, doğayı ve çevreyi dikkate almayan yaklaşımlar tercih edilmektedir. Bunun son örneklerinden birini, Özelleştirme Yüksek Kurulu`nun, Elektrik Üretim AŞ`ye (EÜAŞ) ait Eskişehir Alpu-Tepebaşı kömür sahalarına ilişkin aldığı özelleştirme kararı oluşturuyor. Karar ile söz konusu sahalar 1080 MW`lik santral kurma şartıyla, birim başına en düşük elektrik satış fiyatını veren şirketlere devredilecek. Bu kararın iptali ile ilgili olarak, ODA`mızın da müdahilleri içinde yer aldığı, pek çok kuruluş tarafından açılmış olan davalar bulunuyor.

Tarımsal üretim azalırken, kırsaldan göç ve tarımsal ithalat artacak…  

Alpu Ovası, İç Anadolu Bölgesi`nin zengin ovalarından biridir. Porsuk çayının sulamada kullanılmasıyla birim alandan yüksek oranda tarımsal ürün elde edilmekte ve önemli ölçüde hayvansal üretiminin de yapılmasıyla ülke tarımına büyük katkı sağlamaktadır.

Alpu Ovası bu önemi nedeniyle 21 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Büyük Ova Koruma Alanı edildi.  Bugüne kadar, bu kapsamda 57 ilimizde ilan edilmiş 192 ova Büyük Ova Koruma Alanı bulunuyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, 5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle yapılan toplantıda, Bakanlar Kurulu kararıyla tarımsal sit alanı olarak koruma altına alınan ova sayısının 53 ovayla ilgili çalışmanın tamamlanmasıyla 245 olacağını ifade etti.

Alpu kömür sahalarının termik santral kurulması amacıyla özelleştirilmesi;  gerek yeni Bakan Fakıbaba`nın, gerekse önceki Bakanların tarım alanlarının korunması söylemlerinin ciddiyetini göstermesi açısından çarpıcı bir örnek oluşturuyor.  Bütün Türkiye`de önemi nedeniyle büyük ova koruma alanı ilan edilebilecek alan sayısı son derece sınırlı iken, koruma alanı ilan edilenlerin bile "korunmaması" kaygıları artıran bir yaklaşımdır. Tarımsal üretimdeki sorunlar nedeniyle, ithal edilen ürünler listesine her geçen gün yeni bir ürün eklenmesi, bu konudaki kaygıları daha da büyütmektedir.

2002 yılında kırsaldaki nüfusun toplam nüfusa oranı % 35 iken, 2016 da bu oran 7,7` ye düşmüştür. Gelişmekte olan ülkelerde büyümeye dayalı politik öncelikler yerini giderek toplumun tamamını kapsayan entegre kalkınma arayışlarına bırakırken, ülkemizde bunun tam tersi olarak, tarımın tasfiyesine yol açan bir politika izlenmektedir.

2003 yılından 2017`ye kadar 44 milyon ton buğday ithalatına 12,2 milyar dolar, 11 milyon ton pamuk ithalatına 18,3 milyar dolar, 22 milyon ton ayçiçeği tohumu, yağları ve küspesinin ithalatlarına 14,4 milyar dolar, 28 milyon ton soya fasulyesi ve küspesinin ithalatına da 12,2 milyar dolar ödenmiştir.

2010-2016 döneminde ülkeye ithalat yoluyla (2 milyonu büyükbaş, 2,2 milyonu küçükbaş olmak üzere) 4,2 milyon başın üzerinde canlı hayvan girmiştir. Söz konusu dönemde 3,2 milyar doları büyükbaş, 240 milyon doları da küçükbaş olmak üzere sadece canlı sığır ile koyun ve keçi ithalatı için toplam 3,4 milyar dolar bedel ödenmiştir. Her yıl kırmızı et başta olmak üzere, bitkisel ürünlerin önemli bir kısmının, hatta samanın bile dışarıdan alındığı bir dönemde, hiç şüphesiz ki verimli bir ovaya zarar verecek böyle bir karar kabul edilir değildir.

Soma, Elbistan ve Yatağan`da çok net görüldüğü gibi, Alpu Ovasına termik santral kurulmasıyla beraber bu bölgede tarımsal üretim çok büyük ölçüde zarar görecek, burada yaşayan üreticiler bölgeyi terk etmek zorunda kalacaklardır.

 

Hastalıklar özelliklede kanser vakaları artacaktır…  

Yapılacak termik santralin üretimi esnasında kömürün yanmasıyla bacadan çıkan gazlar arasında canlı sağlığını çok olumsuz etkileyecek ağır metaller bulunmaktadır. Bu ağır metaller çok geniş bir alana yayılmakta ve bu alanda yaşayan insanlarda kanser başta olmak üzere kronik bronşit, astım, sinir ve kalp hastalıkları artmasına sebep olacaklardır.

Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan araştırmalar; kömürün yakılması esasına dayanarak kurulan bu tür termik santrallerin, insanların erken ölümlerinin yanı sıra sağlık harcamalarını yüksek oranda artırdığı ve ülke ekonomisine zarar verdiğini ortaya koymaktadır. Bundan dolayıdır ki AB ülkeleri bu tür termik santrallerinin faaliyetlerinin 2030 yılına kadar sonlandırması ile ilgili ilke kararları almışlardır.

Ekolojik denge bozulacak, çevre geri döndürülemez bizimde tahrip olacak…    

Kömür kullanımına dayalı termik santral projeleri; hava, su, toprak varlıklarına etkileri bir bütün olarak değerlendirilmediğinden, zararları kamuoyuna küçük gösterilmektedir. Termik santrallerde ihtiyaç duyulan kömürün elde edilmesi için, verimli üst toprağın sıyrılıp alınması gerektiğinden, bu faaliyetler tarıma büyük zarar veren faaliyetlerdir. Termik santraller neden oldukları zehirli gazlar ve uçucu küllerle, asit yağmurları ile tarım arazilerinin verimini düşürmekte, su kaynaklarını kirletmektedir. Ayrıca çok büyük miktarlarda soğutma suyuna ihtiyaç duyulması nedeniyle tarımsal üretim için gerekli olan su ihtiyacının karşılanmasını olumsuz yönde etkilemektedir.

Alpu Ovasında yapılmak istenen termik santralin işletmeye geçmesiyle yılda 1.6 milyon ton taban külü ve uçucu kül ile 350 bin tonu alçıtaşı olmak üzere, toplam 1.95 milyon ton atığın ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu miktar atık, atmosferde sera gazı salınımını artırdığı gibi yeraltı ve yerüstü sularıyla birlikte toprağı da önemli ölçüde kirletecektir.

Termik santrallerde; soğutma, buhar elde etme ve temizleme gibi çeşitli amaçlarla su kullanmakta ve tüm bu işlemler sonucunda tonlarca atık su oluşturmaktadır. Bu miktar ve özellikteki atıkların ne kadar işlemden geçirilirse geçirilsin, çevre kirliliğine yol açması kaçınılmazdır. Çünkü sonuç olarak bu sular ya Alpu Ovasının verimli topraklarına  ve yeraltı sularına ya da Porsuk çayı yoluyla Sakarya Nehrine  ulaşacaktır. Dolayısıyla Porsuk çayı tarımsal sulamada kullanılamayacak, Porsuk çayından sulama yapan bu bölgenin dışında, Alpu‘dan başlayıp Beylikova, Biçer, Yunusemre, Sazak, gibi Polatlı ya kadar olan bölgedeki tüm çiftçiler bundan etkilenecektir

Türkiye, imzalayarak taraf olduğu ve 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren Paris Anlaşmasıyla, küresel iklim değişikliğinin zararlarını azaltmak için öncelikle fosil yakıtların (petrol ve kömür) kullanımının azaltılmasını kabul etmiştir. Yapılmak istenen termik santral, ülkemizin bu taahhüdüne da aykırı bir durum oluşturmaktadır.

Sonuç olarak;

Termik santral yapımı verimli bir ovamızdaki tarımsal üretimi ve zaten ithalata bağımlı olan tarım sektörümüzü olumsuz yönde etkileyecek, bölgede tarımsal üretimden kopan üretici sayısının artmasına yol açacaktır. Termik santral 30-40 yıllık bir faaliyet sonrası işlevsiz kalacak; yüzlerce, binlerce yıl üretim yapılabilecek verimli bir alan ise telafisi mümkün olmayacak şekilde zarar görmüş olacaktır.

Bölgede yaşayan insanlarda önemli ölçüde sağlık sorunları baş gösterecektir. Termik santralden elde edilenden gelirden daha fazla miktarda, sağlık için harcama yapılacaktır.

Ülkemiz şehircilik yapılanması için örnek bir kent olan tarihi, çağdaşlığı ve modernliliği barındıran Eskişehir önemli ölçüde zarar görecektir.

Ne pahasına olursa olsun daha çok enerji yatırımı, daha çok enerji üretim santralleri inşasına yönelik enerji politikası nedeniyle ortaya çıkan sorunlar göz ardı edilmektedir. Türkiye`nin enerji ihtiyacı için şüphesiz enerji yatırımlarına ihtiyaç vardır. Ancak Türkiye`nin enerji politikası, "Öncelikle enerji verimliliğini arttırmak, daha sonra da çevreye saygılı, yerli yakıtlara ve yenilenebilir enerji kaynaklarına uyumlu tasarımlara sahip, uygun yerlerde konumlandırılmış bir enerji üretimi" olmalıdır.

Alpu`da yapılmak istenen enerji yatırımı maalesef bu yaklaşımın çok dışındadır. Beklentimiz ve isteğimiz aklın ve sağduyunun ağır basması, özelleştirme kararı ve buna yönelik ihalenin bir an önce iptal edilmesidir.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu

 

Okunma Sayısı: 1535
Fotoğraf Galerisi