PARA ANALİZ: İLGİNÇ TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİYLE BUĞDAY RAPORU - 29 AĞUSTOS 2018

GENEL MERKEZ ( )
29.08.2018 (Son Güncelleme: 13.09.2018 14:15:54)

Buğday dünyada pek çok insanın gıda ihtiyacının karşılanması açısından büyük bir öneme sahiptir. Buğday tanesinin bileşimi ortalama olarak %12 su, %70 karbonhidrat, %12 protein, %2 yağ, %2,2 selüloz ve %1,8 kül içermektedir. Ziraat Mühendisleri Odası çarpıcı tespit ve çözüm önerilerinin de olduğu ‘’Buğday Raporu’nu’’yayımladı.

İthalatı değil üretimi hedefleyen, küçük ölçekli aile işletmelerini destekleyen, sürdürülebilir ve planlı bir tarımsal üretim politikası uygulanmalıdır.

Türkiye’de buğday ve buğdaydan elde edilen gıda maddelerinin tüketimi birinci sırada yer almaktadır. Türkiye`de 2000 yılında 92 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılırken, 2017 yılında 77 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılmıştır. Aynı dönemde 49 milyon ton buğday ithal edilmiş, karşılığında 13 milyar dolar ödemiştir. Bu yılın ilk yarısında 3 milyon ton buğday ithal edilerek 634 milyon dolar ödemiştir.

Türkiye’de Buğday Üretimi

Türkiye’nin buğday verimi yıllar itibariyle yükselme kaydetmesine rağmen ortalaması dünya veriminin altındadır. Yüksek kaliteli tohum kullanımı buğdayda verimliliği etkileyen en önemli faktördür. Türkiye’nin buğday üretimi 2016 yılında 20.600.000 ton iken 2017 yılında %4,4 artışla 21.500.000 ton olmuştur. Uygulanan politikalar, çiftçiyi buğday ekmekten vazgeçirmektedir. Türkiye`de 2000 yılında 92 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılırken, 2017 yılında 77 milyon dekar alanda buğday ekilmiştir.

Buğday üretimi bakımından kendine yeterli düzeyde olan Türkiye`de, bazı yıllar olumsuz iklim koşullarına bağlı olarak üretimde ve kalitede yaşanan sorunlardan dolayı talep karşılanamamakta ve ithalat yapılmaktadır.

2018 yılında ekim alanların daralması, girdi maliyetleri, verilen teşvikler, doğal afetler, buğday hastalıkları nedeniyle verim ve kalite düşüklüğü beklenmektedir. ZMO olarak 2018 yılında buğday üretimimizin 19,5 milyon ton civarlarında olacağını tahmin etmekteyiz. Türkiye’de ortalama buğday verimi (Kuru+Sulu) 276 kg/dekardır.

Dünyada Buğday Üretimi

Türkiye dünya buğday üretiminde %3 civarında bir paya sahiptir. Dünyada buğday üretim miktarları incelendiği zaman Çin, Hindistan, Rusya ve Ukrayna’da üretim artarken Avustralya, Kanada’da üretim düşüş göstermiştir. Ülkemizin buğday ticareti ile ilgili ilginç durum, buğday ithal edilmesine karşın, önemli miktarda un ihracatı gerçekleşmesidir. 2017 yılında 3.5 milyon tona yakın un ihraç edilmiştir. Bu miktar da ithal edilen buğdaydan un yapıldığında elde edilecek bir miktardır.  Un ihracatı yaptığımız ülkeler arasında en önemli pay Irak’a aittir. Un ihracının yarısı bu ülkeye yapılmaktadır. 2017 yılında ihraç edilen unun %51,2’si, bu yılın ilk yarısında ise  %49,55’i Irak’a gönderilmiştir.

Buğdayda Hem İhracat Hem İthalat Yapılıyor

Türkiye dışarıdan önemli miktarda buğday ithal etmesine karşın, az miktarda da olsa buğday ihracatı yapmaktadır. 2017 yılında 42 bin ton buğday ihraç edilmiştir. Türkiye üretiminin %20-25’i kadar buğday ithalatı gerçekleştirmektedir. Buğday ithal ettiğimiz ülkeler arasında Rusya 2017 yılında %59’luk, 2018 yılının ilk yarısında ise  %78’lik oranla ilk sırada yer almaktadır.  Rusya dünyada en fazla buğday ihracatı yapan ülkedir.

SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1.Buğday Ekim Alanları Azalması

2005 Yılında 9 milyon hektar olan buğday ekim alanları giderek azaldı, 2009 yılında 8 milyon hektar, 2012 yılında 7,5 milyon hektar, 2018 yılında ise 7,6 milyon hektar oldu.

Verim değerleri ise yeni çeşitlerin ıslah edilmesi, yetiştirme tekniklerindeki gelişmeler, ekim nöbeti ilkelerinin uygulanması sonucunda artış gösterse de, 2016 yılında 79 milyon kişi olan ülke nüfusu,  2017 yılında 80 milyon kişiye ulaştı, 2023 yılında ise 86 milyon kişiye ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla artan nüfusun beslenmesi için buğday ekim alanlarının acilen artırılması gerekmektedir.

2.Tarımsal Üretimde Girdi Maliyetlerinin Yükselmesi

Buğday alım fiyatları belirlenirken maliyetler göz önünde bulundurulmalıdır. Buğday fiyatlarındaki artış kimyasal gübre ve mazot gibi temel girdi fiyatlarının gerisinde kaldığından, buğday üretimi çiftçiye gelir getirmemektedir.

Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle kazanç elde edemeyen çiftçi üretimden vazgeçti. Kırsal nüfusu azaldı, 2010 yılında köy nüfusu %23,7 iken, 2017 yılında %7,5 oldu.3.

3.Buğdaya Yapılan Desteklerin Yetersiz Olması

Sulu tarım alanlarında diğer tarım ürünlerinin karlılık oranının yüksek olmasından dolayı buğday, artık kıraç alanların ürünü ya da münavebe ürünü olarak görülmektedir. Bunun için buğdaya yapılan destekler bölgesel olarak yeterli yağış altında, sulu/ kurak farklılıkları dikkate alınarak arttırılmalıdır. Üretimde yağışa bağlı olarak görülen dalgalanmaları azaltmak için kuru tarımda uygulanması gereken yetiştirme tekniklerine önem verilmeli, sulama imkânlarını artırmak için yatırımlar hızlandırılmalıdır. Tarımsal desteklerin çiftçilerin üretime başlamadan önce verilmesini sağlayacak bir sistem geliştirilmelidir.

4.İthalata Dayalı Tarım Politikaları Nedeniyle Gümrük Vergilerinin Sıfırlanması

Resmi Gazete’nin 15 Ağustos 2018 tarihli sayısında yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile TMO’ya sıfır gümrük ile 750 bin ton buğday, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve 100 bin ton pirinç ithalat yetkisi verildi. Aynı ürünler için, aynı miktar ve şartlarda 29 Temmuz 2017 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/10589 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile benzer yetki verilmişti.

TUİK verilerine göre Türkiye 2016 yılında 20.6 milyon ton, 2017 yılında ise 21.5 milyon ton buğday üretti. Aynı yıllarda sırası ile 4.22 milyon ton ve 4.99 milyon ton buğday ithal etti. 2018 yılının ilk yarısında ise 2.9 milyon ton buğday ithalatı gerçekleştirildi.

10.01 GTİP buğday grubunda yer alan ürünlerin bir kısmında gümrük vergisi zaten sıfır olarak uygulanıyordu. Karar ile gümrük vergisi %45 olan buğday çeşitlerinde de gümrük vergisi sıfır oldu.

İthalat söylemleri özellikle ürün hasat sezonlarında piyasaları olumsuz yönde etkilemekte, ürün fiyatlarının düşmesine yol açmakta, çiftçi üretimden soğutmakta hatta üretimden vazgeçmektedir.

5.Nadas Alanlarının Azaltılması

Nadasa bırakılan alanların azaltılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye’de büyük kısmı İç Anadolu ve geçit bölgelerinde olmak üzere 4,5 milyon hektar civarında nadas alanı bulunmaktadır. Tarım potansiyelinin önündeki en büyük engel, bu potansiyelin kullanılamıyor olmasıdır.

6.Lisanslı Depoculuğun Geliştirilmesi

Lisanslı depoculuk faaliyetlerinden birçok üretici haberdar değildir ya da yanlış bilgiye sahibidir. Sistemin geliştirilmesi için öncelikli olarak, desteklemelerin yanında sahada tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri etkin olarak yapılmalıdır.

Buğdayda kalite parametrelerine göre alım ve buna bağlı depolama konusunda, hızlı analiz yöntem ve tekniklerinin geliştirilmesine yönelik araştırma ve çalışmalar yürütülmelidir.

7.Piyasa Düzenleyici Kurumların Aktif Olarak Görev Alması

TMO ve tarım ürünleri piyasasını düzenleyici diğer kurumlar üreticilerin çıkarlarını koruyacak, üretimin devamlılığını sağlayacak şekilde aktif hale getirilmeli, ürün pazarlaması, girdi temini ve işlenmesi konularında faaliyet gösteren kamu kurumları yeniden oluşturulmalıdır. Üreticilerin kooperatif örgütlenmesi teşvik edilmelidir.

İthalatı değil üretimi hedefleyen, küçük ölçekli aile işletmelerini destekleyen, sürdürülebilir ve planlı bir tarımsal üretim politikası uygulanmalıdır.

 

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Okunma Sayısı: 531