ORMAN YANGINLARI
Diyarbakır Şubemizin bileşenleri içinde yer aldığı Ekoloji Platformu, orman yangınları konusunda Basın Açıklaması yaptı. Açıklama Şube Başkanımız Abdussamed UCAMAN tarafından okundu.
BASINA VE KAMUOYUNA
Doğal afet olarak değerlendirdiğimiz orman yangınları etki ve sonuçları itibari ile tüm ülkeleri ilgilendiren, can ve mal kayıplarına yol açan en önemli afetlerdendir. Yeryüzünde her yıl milyonlarca hektar orman alanın yok olmasına katrilyonları aşan yangınlarla mücadele masrafları maddi manevi kayıplarla birlikte o alanlarda reaksionel kayıplara da yol açmaktadır. Sonuç olarak su kaynaklarının bozulmasına, hava kirliliği, erozyon, çölleşme, çığ, heyelan ve sel gibi afetlerin etki değeri fazlalaşmakta ve bulunduğu coğrafyayı tehdit etmektedir. Dünya üzerindeki birçok vejetasyon zon’unu etkileyen biyokütle yangınları, bölgesel özellikleri nedeniyle bütün ülkeleri ilgilendiren afetlerin başında gelmektedir. Tüm bunlar doğal afet olarak değerlendirilen orman yangınlarının oluşmasına neden olan faktörlerdir.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan orman yangınlarının artışı, bu coğrafyada yaşanyan tüm canlıları etki altında bırakmaktadır. Burada ilgili kurumların ihmal durumları da söz konusudur.
TÜİK yayınları değerlendirildiğinde Türkiye`nin yüz ölçümünün yaklaşık yüzde 30`unu oluşturan ormanların ne yazık ki korunamadığını görmekteyiz. Şöyle ki;
ihmal ve dikkatsizlik olarak nitelenen anız yakma, çöplük yangını, avcı ve çoban ateşi, sigara, piknik ateşi, enerji nakil hattı, trafik kazaları gibi sebepler orman yangınlarının %49’unu kapsamaktadır.
%10’u kundaklama, ranta dönük orman açma ve diğer nedenlerle kasıtlı olarak çıkarılan yangınlardır. 2004 Muğla da Güvercinlikte çıkan orman yangını sonrası yok olan orman alanında otellerin yükseldiğini görmekteyiz.
Nedeni saptanamayan, faili meçhul orman yangınları ise %31 ‘ini kapsamaktadır. Uzmanlar bilinmeyen nedenlerin hemen hemen hepsinin insan kaynaklı olduğunu kabul ediyor.
Ancak ülkemizde doğal nedenlerle çıkan orman yangın vakaları toplamda olan yangınların %3’nü oluşturmaktadır.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan doğal felaketlerin aslında yakılan ormanların etkisi ile oluşma ihmali çok yüksektir. Çünkü ormanların tahribi ve ormansızlaşma; toprakların erozyon yoluyla kaybedilmesine, flora fauna ve sahip olduğu genetik potansiyelin yok olmasına, iklim sisteminde değişikliklere, atmosferik kirliliğe neden olmakta; su düzeninin bozulması sonucunda çölleşme, sel, heyelan, çamur akışı, siltasyon, çığ ve kuraklık gibi felaketleri de beraberinde getirmektedir.
Orman Genel Müdürlüğünün 2017 yılı içerisinde 2.411 adet orman yangını vakası yaşandığını ve 11.993 hektar orman alanı yanarak zarar gördüğünü belirtmiştir. Bunun içerisinde faali meçhul olarak nitelendirilen yangın sayısı 1280 adet ve 4136 hektar alanın yandığını 2017 faaliyet raporunda beyan etmiştir.
Ancak bölgemizde yaşanan orman yangınları faili meçhul kategorisinde değerlendirilen yangılardandır. Doğal bir şekilde yanmadığını insan eli ile yakıldığını ve bazen de güvenlik nedeni ile yakıldığını görüyoruz. Literatürde orman yangınlarının oluşma potansiyeli o bölgenin iklim koşulları ile güçlü bir şekilde alakalıdır. Bu bağlantı bütün yangın davranışı modellerinin temelini oluşturmaktadır. İklim ve hava koşulları yakıtların (Ağaçların, Otların vb.) fiziksel karakteristiklerini ve kimyasal özelliklerini değiştirmekte, bu da yakıtın yana bilirliğini etkilemektedir. İklim, vejetasyon ve yangın dinamik olarak aynı süreçte sürekli olarak etkileşim içerisindedir şeklinde açıklana bilinir. Bölgede yetişen ağaç ve bitki desenine bakıldığında; tüm yukarıda zikredilen yangın potansiyelinin doğal olarak çıkamayacağını göstermektedir. Bu yüzden bölgemizde bulunan bitki vejetasyonu değerlendirildiğinde yangının kendi kendine çıkma ihtimali hiç yoktur. Dolaysı ile karakollara yakın bölgelerde oluşan ormanların yakılması kanuna göre de suç sayılmaktadır. Ancak ne hikmetse bu durum hiçbir zaman bölgemizde uygulanmamıştır. Yetkili merciler bu konuda ne yangının çıkış sebebini bede yangından sonra oradaki bakım ve dikim işlemlerini yapmamışlardır. Bu görevi ihmaldir, bu görevi kötüye kullanmadır. Yetkili kurumlara sesleniyoruz.
Orman kanunu Madde 23’de “Arazi kayması ve yağmurlarla yıkanması tehlikesine maruz olan yerlerdeki ormanlarla, meskün mahallerin havasını, şose ve demiryollarını, toz ve kum fırtınalarına karşı muhafaza eden ve nehir yataklarının dolmasının önüne geçen veya memleket müdafası için muhafazası zaruri görülen Devlet ormanları veya maki veya fundalarla örtülü yerler daimi olarak; tahrip edilmiş veya yangın görmüş Devlet ormanları da istihsal ormanı haline gelinceye kadar (Devletin) Ziraat Vekaletince muhafaza ormanı olarak ayrılabilirler. Muhafazaya ayrılan ormanların hudutları belli edilerek civar köy ve kasabalarda ilan olunur. Bu gibi ormanların ayrılma şart ve esasları müddetleriyle sureti idare, imar ve ıslahı ve bunlardan faydalanma şekilleri (Devlet) Ziraat Vekâletince tesbit olunur.”
Bu konuda derhal bimahal yanan bölgelerle ilgi tahkikatların başlatılmasını suçluların bulunmasını ve yangına maruz bölgelerde gerekli bakım ve onarım işlerinin yapılmasını talep etmekteyiz.
Ancak bu konuda gerekli adımlar atılmaz ise vatandaşlar ve yerel dinamikler olarak kendi ormanlarımıza sahip çıkmak için kanuni yollar dahil tekrar ormanların yanmaması yakılmaması ve yanmış bölgelerin yeniden dönüştürülmesi için elimizden geleni yapacağız.