31 MAYIS - 5 HAZİRAN EKOLOJİK YIKIMLA MÜCADELE HAFTASI: RANT POLİTİKALARINA KARŞI DOĞAYI VE YAŞAMI SAVUNUYORUZ!

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 31 Mayıs - 5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası dolayısıyla 3 Haziran 2025 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
31 Mayıs – 5 Haziran tarihleri arasında, ekolojik yıkıma karşı mücadelenin önemi bir kez daha vurgulanmaktadır. Bu hafta, gezegenimizin karşı karşıya olduğu iklim sorunları, biyoçeşitlilik kaybı, kirlilik ve doğal kaynakların tükenmesi gibi tehditlere dikkat çekmek, farkındalığı artırmak ve çözüm yollarını gündeme getirmek için özel bir zaman dilimidir.
Ekolojik yıkım, sadece doğayı değil, insan sağlığını, ekonomiyi ve toplumsal yaşamı derinden etkileyen küresel bir sorundur. Bu hafta, acil önlemler alınmadığı takdirde, geri dönüşü olmayan kayıplarla karşı karşıya kalacağımızı hatırlamak için bir fırsattır.
Hepimiz yaşam alanlarımızın giderek yok olduğuna üzülerek tanıklık ediyoruz.
Kuraklık, çöp sorunu, nükleer kirlilik, endüstriyel kirlilik, gürültü kirliliği, su, hava ve toprak kirliliği, ormansızlaşma, tarım alanlarının küçültülmesi, çarpık, sağlıksız, ranta dayalı yapılaşma ve nihayetinde artan sorunlar tüm canlı yaşamın geleceğini tehdit etmektedir.
Tarım toprakları sanayiye, madenciliğe, turizme, konut projelerine tahsis edilmiş; TOKİ aracılığıyla tarım arazileri kent rantına kurban edilmiş, tarım ve hayvancılık dışa bağımlı kılınmış, ülkemiz gıda güvencesi tehdit altına sokulmuştur.
En temel yaşam kaynağımız olan su dahi “ticari mal” ilan edilerek ülkemizin su yönetimi Dünya Bankası ve IMF gibi dış kurumların direktifleriyle şekillendirilmiş, ülke su kaynakları bölgesel denge unsuru olmaktan çıkarılarak, uluslararası pazarlık aracı haline getirilmiştir.
Bu yağma ve talan önündeki yasal engellerin ortadan kaldırılması için de imar, orman, çevre, toplu konut, mera, kültür ve tabiat varlıkları, SİT’ler, dönüşüm alanları, yapı denetim sistemi, enerji, maden, gıda, tarım, belediyeler, il özel idaresi, su kaynakları, kıyılar başta olmak üzere, rant esaslı binlerce yasal düzenleme yapılmıştır.
Yani ülkemizde yaşam alanlarımız, doğal çevre bilinçsizlik ve ihmalkârlık, gibi nedenlerle tahrip olmamakta, tam tersine bilinçli bir saldırının hedefi olmaktadır.
Oysa gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak, hepimizin ortak sorumluluğudur.
TMMOB ve bağlı Odaları olarak bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirebilmek için, sanayileşme, kalkınma ve üretim politikalarının insan hayatına ve doğal çevreye zarar vermeden planlanması ve uygulanabilmesi için, temsilcisi olduğumuz bilimsel ve teknik aklın, doğa ve insanlık yararına kullanılması için tüm örgütsel varlığımızla yoğun çaba harcıyoruz.
Hayatı ve ekolojik dengeyi görmezden gelen, halkın geleceğini tehdit eden tüm uygulamalara karşı yoğun bir mücadele sürdürüyoruz.
Birliğimiz gibi, doğal alanların korunması, çevre bilincinin artırılması ve sürdürülebilir politikaların geliştirilmesi için aralıksız çalışan örgütler, halkla birlikte hareket ederek, madencilik faaliyetleri, baraj projeleri, plansız yapılaşma ve bir rant projesi olan kanal İstanbul gibi tehditlere karşı direniş göstermekte, hukuki süreçleri takip etmekte ve kamuoyunu bilgilendirmektedir.
Çevre mücadelesi, gelecek mücadelesi olduğu kadar geçmişin de mücadelesidir.
Hopa'da derelerin ticarileşmesine karşı mücadelesi sırasında yaşamını yitiren Metin Lokumcu, bu mücadelenin en acı ve unutulmaz sembollerinden biridir. Yine geçtiğimiz günlerde davası görülen Artvin’in Cankurtaran bölgesinde mesire alanı projesi kapsamında yapılan ağaç kesimini engellemek için mücadele ederken üzerlerine ateş açılması sonucu hayatını kaybeden Reşit Kibar’ın mücadelesi hepimizin mücadelesidir. Bu mücadele temelde kapitalist sömürü anlayışına karşı mücadeledir.
Bu anlayış Cerrattepe’den Fatsa’ya, Kaz Dağlarından Akbelen’e kadar her yerde orman ve tarım alanlarımızı, tabiat zenginliklerimizi yok etmektedir. Bu anlayış, yaşamı sürdürülemez hale getirmektedir.
Bu hafta vesilesiyle, siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz: Ülkemizi ipotek altına alan rant projelerinden vazgeçilmeli; piyasa için değil toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için çevreye duyarlı ve doğal kaynakları korumaya yönelik politikalar hayata geçirilmelidir.
Bizler açgözlü şirketlerin ormanlarımızı, tarlalarımızı, derelerimizi, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke ve gelecek istemiyoruz!
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı