BASIN AÇIKLAMASI: DÜNYA VE TÜRKİYE'DE TARIM ÜRÜNLERİ FİYAT ARTIŞI VE AÇLIK KRİZİ BEKLENTİSİ

BASIN AÇIKLAMASI: DÜNYA VE TÜRKİYE'DE TARIM ÜRÜNLERİ FİYAT ARTIŞI VE AÇLIK KRİZİ BEKLENTİSİ
İSTANBUL
03.03.2021
 

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

BASIN AÇIKLAMASI

03 Mart 2021

BASINA VE KAMUOYUNA

DÜNYA VE TÜRKİYE’DE TARIM ÜRÜNLERİ FİYAT ARTIŞI VE AÇLIK KRİZİ BEKLENTİSİ

Tarım ürünleri ve gıda fiyatları, Dünyada ve Türkiye’de birçok nedene bağlı olarak artmaya devam ediyor. Giderek sağlıklı, yeterli ve ucuz gıdaya erişim, toplumsal açıdan sağlık ve güvenlik sorunu haline gelmeye başladı. Tarımsal üretimin ve beslenmenin yerel karakteri, metalaştırma ve ticarileştirme uğruna yok edilmeye çalışılıyor. Gıda güvencesi, gıda güvenliği ve nihayetinde gıda egemenliği yerel üretici ve tüketiciden alınıyor. Bir avuç küresel şirket tarım, mera ve orman arazilerine, suya, tohuma, girdilere, piyasalara, üretim ve tüketim süreçlerine el koyuyor. 

Bu duruma tepki olarak, Dünya’nın birçok bölgesinde küresel ve yerel istikrarsızlaşmalardan etkilenmeyen ya da çok az etkilenen, bileşenlerini/ortaklarını, toprağını, suyunu, ormanını, tohumunu, tarım kültürünü koruyabilen organizasyonlar gelişmeye başlamıştır.

Tarım ve gıda ürünleri küresel ve ulusal piyasalarında oluşan fiyat artışları ve dalgalanmaları temelde, istikrarsızlaşmalardan etkilenmeyen yerel karakterin yok edilme sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri; örgütlenme, biyoçeşitliliğin, toprağın, suyun ve çevrenin korunması, tasarruflu girdi kullanımı, finansman ihtiyacının azalması, tarım ürünleri fiyat istikrarı gibi birçok konuda küresel ya da büyük tarım işletmelerinden daha duyarlı, kar maksimizasyonu yerine toplumsal sorumluluk ve sürdürülebilirlik gözeten karakterdedir.

Tarımsal girdi piyasalarını ve sözleşmeli üretim modeli ile temel tarım ürünleri üretimi ve stoklarını elinde bulunduran birkaç küresel yapı, kuraklık ve pandemi etkilerini gidermek için büyük fonlara ihtiyaç duyulduğunda kar hesabı yapacak; yerel, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ise bu durumu daha kolay finanse edebilecektir. Durdurulamayan tarım ürünleri fiyat artışları veya kıtlık beklentisi, küresel serbest piyasa koşullarına bırakılamayacak/bağlanamayacak kadar hayati sorunlar üretebilecek özellikler taşır.

MEVCUT KÜRESEL YAPI AÇLIK KARŞISINDA DUYARSIZDIR.

Nobel Barış Ödülü`nü Dünya Gıda Programı adına alan WFP`nin Amerikalı İcra Direktörü David Beasley, gelecek yılın bu yıldan daha kötü olacağına dair uyarı yaparak "2021`de korkunç boyutta kıtlık olacak" demiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) Nisan 2020’de yaptığı uyarıda "Dünya yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla uğraşırken, birkaç ay içinde önlem alınmazsa korkunç boyuttaki kıtlık salgınının eşiğinde olunduğuna" dair uyarıda bulunmuştur.

Beasley, Dünya liderleri para ve teşvik paketleri sağladıkları için bu kıtlık salgınını 2020`de engelleyebildiklerini söyleyerek, salgın nedeniyle özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerin ekonomilerinin kötüye gittiğini vurgulamıştır. Beasley, sokağa çıkma yasaklarının üretimi durdurduğunu ifade ederek, 2020’de Dünya Gıda Programı çalışmaları için ulaşabildikleri paranın 2021`de olmayacağını tahmin ettiklerini ifade etmiştir. Karşılaşılan trajedi ve krizlerin gelecek 12-18 ayda olağandışı bir hal alacağına dikkati çeken Beasley, kıtlık, açlık, istikrarsızlaştırma ve göç konularına odaklanılması gerektiğini vurgulamıştır. WFP`nin 2021 yılında kıtlıkla mücadele için 5, Dünya genelindeki programlarını sürdürebilmek için de 10 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu ifade ederek, yeterli paraya erişememeleri durumunda yaklaşık 30 ülkenin kıtlık şartlarına girebileceğini belirten Beasley, ayrıca düşük ve orta gelirli ülkelerin ertelenen borç ödemelerinin zamanının gelmesiyle, 2021`in kötü bir yıl olacağı değerlendirmesinde de bulunmuştur.

Görüleceği üzere Nobel Barış Ödülü alan Dünya Gıda Programı, 5-10 Milyar dolar ile 30 ülkeyi kıtlık şartlarından kurtarabilecekken, Birleşmiş Milletlerden bu ödeneği alabilme endişesini dile getirmektedir. Açlık krizi fonlanmak istenmemektedir.

Pandemi ve kuraklık karşısında, büyük şirket tarımına dayalı model iflas etmiştir. Fiyat artışlarının durdurulamaması bunun en açık göstergesidir.

TÜRKİYE’DE TARIM ÜRÜNLERİ VE GIDA FİYAT ARTIŞI DURDURULAMIYOR.

Türkiye için bu durumu, TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ve TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) 2021 Ocak ayı raporları teyit etmektedir. TÜRK-İŞ, çalışanların ‘geçim şartlarını’ ortaya koymak amacıyla otuz dört yıldan bu yana aralıksız her ay düzenli olarak yaptığı “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasının Ocak 2021 ayı sonuçlarını açıkladı. Rapora göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.651,87 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 8.638,02 TL olarak tespit edilmiştir.

Gıda fiyatlarındaki artışı ifade eden “Mutfak Enflasyonu”nu 2021 Ocak ayı TÜRK-İŞ raporu ve TÜİK TÜFE (Tüketici Fiyat) endekslerinden aşağıdaki tabloda görebiliriz.

2021 YILI OCAK AYI MUTFAK ENFLASYONU TÜRK-İŞ, TÜİK

Sektör ve Grup İsimleri

Bir Önceki Aya Göre Değişim (%)

Bir önceki Yılın Aralık Ayına Göre Değişim (%)

Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre Değişim (%)

Oniki Aylık Ortalamalara Göre Değişim Oranı (%)

TÜRK-İŞ (Mutfak enflasyonu)

2,39

2,39

19,48

16,91

TÜİK-TÜFE (Gıda ve Alkolsüz İçecekler)

2,48

2,48

18,11

14,62

TÜRK-İŞ Ocak 2021 Açlık Ve Yoksulluk Sınırı Raporu

TÜİK-TÜFE 2021 Ocak Ayı Enflasyonu

Her iki raporun endeks değerlerinin paralellik gösterdiği görülebilir. Bu endeks değerlerinin pazardaki gerçeği yansıtmadığı tüketiciler tarafından sıkça vurgulanmakta gıda enflasyonunun çok daha yüksek olduğu ifade edilmektedir.

DÜNYA GIDA FİYATLARI ARTIŞA DEVAM EDİYOR

FAO Ocak 2021 raporu Dünya tarım ürünleri ve gıda fiyatlarının artışa devam ettiğini göstermektedir.

FAO Gıda Fiyat Endeksi (FFPI); Ocak 2021`de Aralık 2020`ye göre 4,7 puan (yüzde 4,3) artışla art arda sekiz aydır artmaya devam etmekle kalmadı, aynı zamanda Temmuz 2014`ten bu yana en yüksek aylık ortalamasını kaydetti.

FAO Hububat Fiyat Endeksi; Ocak ayında Aralık ayına göre ortalama 8,3 puan (yüzde 7,1) sert bir artışa ve art arda yedinci aylık yükselişe devam etti. Uluslararası mısır fiyatları, Ocak ayında yüzde 11,2 oranında artarak, Ocak 2020 seviyesinin yüzde 42,3 üzerinde arttı. ABD’de beklenenden daha düşük üretim ve stok tahminleri ile Çin`in önemli alımları küresel arzın daraldığını gösterdi. Güney Amerika`daki kuraklık endişeleri ve Arjantin`deki mısır ihracat kayıtlarının geçici olarak askıya alınması, uluslararası mısır fiyatlarını 2013 ortasından bu yana en yüksek seviyesine çıkardı. Diğer kaba tahılların yanı sıra, arpa fiyatları da Ocak ayında, mısır, buğday ve soya fasulyesi için daha sıkı talep ve fiyat artışlarının desteğiyle yüzde 6,9 artarken, sorgum fiyatları sabit kaldı. Buğday fiyatları, mısır fiyatlarındaki artışın yanı sıra, güçlü küresel talep ve özellikle Mart 2021’de Rusya Federasyonu’nda buğday ihracat vergisinin iki katına çıkacağı ve Rusya Federasyonu`nun satışlarının azalması beklentilerinden etkilenerek Ocak ayında da yüzde 6,8`lik güçlü artışlar kaydetti. Pirinçte ise Asya ve Afrikalı alıcılardan gelen talebin, Tayland ve Vietnam tedarikiyle birlikte Ocak ayında ihracat fiyatları aynı kalmaya devam etti.

FAO Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi; Ocak ayında aralık ayına göre 7,7 puan (veya yüzde 5,8) artışla Mayıs 2012`den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Son sekiz aydır artışta olan endeks esas olarak hurma, soya ve ayçiçek yağı fiyat artışlarından kaynaklandı. Hem Endonezya hem de Malezya`daki palm yağı üretiminin aşırı yağışlar nedeniyle beklenenden daha düşük olmasıyla (ve Malezya’da göçmen işgücündeki kıtlık devam ederken), uluslararası palm yağı kotasyonları sekiz buçuk yılın en yükseğine tırmandı. Bu arada, uluslararası soya yağı fiyatları, Arjantin`deki ihracata dönük taleplerin azalması ve uzun süreli grevlerle art arda sekiz ay boyunca yükseldi. Ayçiçek yağı fiyatları ise, 2020/21 ayçiçeği hasadının keskin bir şekilde azalması nedeniyle oluşan küresel arz azalışı nedeniyle artmaya devam etti.

FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi; Ocak ayında Aralık 2020`ye göre 1,7 puan (yüzde 1,6) yükselerek üst üste sekizinci ay yükselmeye devam etti ve endeks geçen yılın ocak ayı değerinin 7,1 puan (yüzde 6,9) üzerinde gerçekleşti. Ocak ayında, tereyağı ve tam yağlı süt tozu (WMP) fiyatları, Yeni Zelanda`da mevsimsel olarak daha düşük üretim ve ihracata arza karşın, Çin’in yüksek alımlarıyla desteklenerek arttı. Yağsız süt tozu (SMP) için fiyatları da yüksek ithalat talebi ve Batı Avrupa`daki üretim faaliyetlerinin gecikmesi nedeniyle yükseldi. Buna karşın, peynir fiyatları ABD’de ki stok ve Avrupa`daki sınırlı iç satışlar nedeniyle Aralık 2020`de kaydedilen seviyelerden biraz düştü.

FAO Et Fiyat Endeksi; Ocak ayında Aralık 2020`ye göre 0,9 puan (yüzde 1,0) artarak art arda dört aydır artmaya devam etti. Fakat bu artışa rağmen geçen yılın ilgili ayına göre 7,6 puan (yüzde 7,3) düştü. Endeksi oluşturan tüm et türleri için uluslararası fiyatlar Ocak 2021’de artarken, özellikle Brezilya kökenli kanatlı etine talep, Avrupa’da bazı ülkelerde yaşanan kuş gribi kaynaklı ihracat daralması nedeniyle arttı. Çin`in ülkedeki Yeni Yıl kutlamalarına kadar olan dönemde yaptığı yüksek alımlara rağmen, küresel arzın talebi karşılamak için yeterli kalması nedeniyle sığır ve domuz eti fiyatları çok az artış gösterdi. Yumurta fiyatları, Okyanusya`dan sıkı tedarikler ve Çin`den gelen güçlü talep nedeniyle art arda dördüncü ay boyunca sıkılaştı.

FAO Şeker fiyat endeksi; Ocak ayında Aralık 2020`ye göre 7 puan (yüzde 8,1) yükseldi ve Mayıs 2017`den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Fiyatlardaki artış çoğunlukla, Avrupa Birliği, Rusya Federasyonu ve Tayland`daki mahsul beklentilerinin kötüleşmesi ve Güney Amerika`daki kuraklık koşullarının ardından 2020/21`de daha düşük üretim beklentisinden kaynaklandı.

FAO; küresel gıda fiyatları artışının iki ana nedenden kaynaklandığını ifade ediyor. İlk sebep; küresel ısınmayla birlikte insan faaliyetleri sonucu oluşan iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık. Kuraklık veya kuraklık beklentisi karşısında öncelikli hedef iç yeterliliği sağlamak olmakla beraber, rekolte beklentilerinde ve gerçekleşmelerde düşüşe neden olduğundan, küresel piyasalara arzın azalmasına, buna karşın talebin artarak fiyatların artmasına neden oluyor.  İkinci ana neden ise; Koronavirus pandemisidir. Pandemi; üretim süreçlerini, tarımsal iş gücü serbest dolaşımını, küresel lojistik ağını sekteye uğratmış, kendine yeterlilik kaygısını artırmıştır. Küresel çapta bu iki ana nedeni oluşturan durumları ortadan kaldıracak orta ve uzun vadeli planlama yapılmadığından her iki ana nedenin etkilerini sürdüreceği öngörülebilir.

Bu ana nedenler dışında, siyasi istikrarsızlıklar, savaş ve iç savaşlar, göçler ve toplumsal olaylarda fiyat artışlarının nedeni olabilmektedir.

TÜRKİYE GIDA FİYATLARI DA ARTIŞA DEVAM EDİYOR.

Türkiye’de TÜİK Ocak 2021 TÜFE endeksi ana gruplarından, “gıda enflasyonu” olarak nitelenen, gıda ve alkolsüz içecekler bazında endeks, aylık yüzde 2,48 artarken, yıllık yüzde 18,11 yükselmiş, Ocak 2021 TÜFE tüm gruplar ortalama değeri olan aylık yüzde 1,68 artışa göre yüzde 47 daha fazla artmış, yıllık yüzde 14,97 artışa göre ise yüzde 21 daha fazla artmıştır. İşlenmemiş gıda ürünleri fiyatları aylık yüzde 1,15 yükselirken, yıllık fiyat artışı yüzde 18,08 seviyesinde gerçekleşmiş, işlenmiş gıda fiyatları aylık yüzde 3,75 yükselirken, yıllık yüzde 18,11 artmıştır.

Alt gruplardaki duruma baktığımızda;

Ekmek ve tahıllar grubundaki aylık artış yüzde 1,80, yıllık yüzde 19,05 olarak gerçekleşti.

Yaş meyve ve sebze fiyatları aylık yüzde 1,02 azalırken, yıllık yüzde 10,22 yükselmiş.

Beyaz ve kırmızı et, balık, süt, yumurta, bakliyat vb. ürünler aylık yüzde 2,38 artmış, yıllık yüzde 22,89 artmış. İşlenmiş Et ve Süt Ürünleri, Katı-Sıvı Yağlar, Şeker, Reçel, Bal, Çikolata ve Şekerlemeler, Kahve, Çay ve Kakao, Alkolsüz İçecekler ve Meyve-Sebze Suları vb. aylık artış yüzde 4,83 olurken, yıllık yüzde 17,55 olmuştur. Pirinç ve un fiyatları aylık yüzde 1 artarken yıllık yüzde 32,5 artmıştır. Kuru fasulye fiyatı 2020 yılı ocak ayı fiyatlarına göre yüzde 34,1 artarken, mercimek fiyatı yüzde 59, nohut yüzde 17 ve diğer bakliyatlar yüzde 39 artmıştır.

Son bir yılda; dana eti yüzde 12,5 artarken, kuzu eti yüzde 19,5 artmış, tavuk eti ise yüzde 29,3 artmıştır. Balık fiyatlarındaki artış yüzde 36 düzeyinde gerçekleşmiş. Yumurta fiyatları aylık yüzde 4,3 gerilemiş fakat yıllık fiyat artışı yüzde 67 düzeyindedir.

Bitkisel yağ fiyatlarında aylık yüzde 2,5-4 düzeyinde artış olurken son bir yılda ayçiçek yağı yüzde 53,7, mısırözü yağı yüzde 53, margarin yüzde 50,7 ve zeytinyağı yüzde 31artmıştır.

Bal yüzde 2,5 aylık, 28,7 yıllık artarken pekmez yüzde 4,3 aylık, 22,1 yıllık artmıştır.

Son bir ayda süt fiyatı yüzde 14 artarken yıllık artış yüzde 17 olmuştur.

Türkiye’de 2020 yılı içinde meydana gelen iklim krizi kaynaklı afetler nedeniyle 57 ilde, 163 bin 850 üreticiye ait 4 milyon 328 bin 685 dekar alan etkilenmiştir. Ülkemizde, tarım ürünleri ve gıda fiyatlarında yaşanan artışın nedenlerini değerlendirdiğimizde, dünyadaki artışın nedeni olan kuraklık ve pandemi etkisi dışında birçok neden mevcuttur. Bu nedenleri; kuraklık, sel, don vb. gibi nedenlerin yanı sıra plansız tarımsal üretim ve su kullanımı, kendine yeterliliğe göre üretim planlaması yapılmaması, girdiler bakımından kur, küresel tarım ve gıda tekellerine bağımlılık, kur artışının durdurulamamış olması, çözümlenmemiş tedarik zinciri ve lojistik, artan kur etkisi ile beraber ithalat bağımlılığı, tarım dışına çıkan tarım arazilerinin artışı, destekleme politikalarının zamansız, yetersiz ve etkisizliğiyle beraber tarımsal kredi koşullarının uygun olmaması, çiftçiye icra takibi uygulanması, KDV, ÖTV gibi vergi muafiyetlerinin sağlanmaması, taban alım fiyatlarının yetersizliği, zamanlamasında yaşaman problemler, arazi toplulaştırmanın yapılamamış olması, tedarik zincirinde aracı sayısının fazlalığı ile zincir marketlerin fiyat belirleme tekeli oluşturması, üretici ve tüketicinin örgütsüz oluşu, kooperatifleşmenin artırılması için gerekli düzenlemelerin yapılmaması olarak sıralayabiliriz. Ayrıca dünyanın birçok ülkesinde, tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkileri, uygun planlama ve zamanında alınan uygun önlemlerle giderilen pandemi, ülkemizde, üretimden tüketime kadar tüm aşamalarda spekülasyonlara ve fiyat artırıcı etkisine devam ediyor.

Yerel üretimi ve üreticiyi koruyan, yurttaşın gıda güvencesi ile gıda egemenliğini sağlayacak ve koruyacak kamucu tarım politikaları yerine, dışa bağımlı, özelleştirmeci, neoliberal tarım politikaları uygulanmaya, temel insan haklarından olan sağlıklı ve yeterli beslenme hakkının ihlal edilmesine neden olmaya devam ediliyor.

Murat KAPIKIRAN

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

Okunma Sayısı: 423
Fotoğraf Galerisi