DİMEDYA: KADINA VE KIZ ÇOCUKLARINA KARŞI "ŞİDDETİN BAHANESİ YOKTUR!" - 26 KASIM 2024

DİMEDYA: KADINA VE KIZ ÇOCUKLARINA KARŞI "ŞİDDETİN BAHANESİ YOKTUR!" - 26 KASIM 2024
MERKEZ
26.11.2024

Kadınlar, içinde yaşadıkları toplumda ırk, dil, din, renk, sınıf, mülkiyet hakları, siyasi görüşleri üzerinden sürekli olarak şiddette maruz kalıyorlar. Haklarının savunmasını yapamadıkları kurulu sistemler içinde, varoluşlarını gerçekleştirebilecekleri özgürlük ortamını bulamadan yaşamak zorunda bırakılıyorlar.

 

1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde kadın aktivist Mirabal kardeşlerin, yönetimdeki diktatör Rafael Trujillo’nun emriyle vahşice öldürülmesi sonunda, öldürülen kadınların onurlandırılması amacıyla 1981 yılında alınan bir karar ile 25 Kasım günü “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edilmiştir.

Mustafa Kemal ATATÜRK, 1923’te yapmış olduğu bir konuşmasında “Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur.” diyerek, toplumsal gelişmenin gereği olarak tüm cinslerde eşitliği ön plana çıkarmış ve devamında ülkemizin başarısının kadına yönelik davranışların düzeltilmesiyle mümkün olabileceğini güçlü bir şekilde vurgulamıştır.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) olarak; şiddet sarmalında özellikle kadına ve kız çocuklarına karşı “ŞİDDETİN BAHANESİ YOKTUR!” diyoruz, “ŞİDDET KABUL EDİLEMEZ.” diyoruz.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1979’da Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’ni (CEDAW) kabul etmesine rağmen, tüm dünyada kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet, hala önemli bir insanlık sorunudur.

Bugün Uluslararası “CEDAW Sözleşmesi” ve 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa”, kadına yönelik şiddet konusundaki başlıca koruyucu yasal düzenlemelerdir.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), dünyadaki her üç kadından birinin, hayatı boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı, yönündeki açıklaması çok çarpıcıdır. BM Kadın ile BM Uyuşturucu ve Suç Birimleri, geçtiğimiz yıl her 10 dakikada bir kadının öldürüldüğünü açıkladı. Kadınların kendi aile bireyleri veya yakınları tarafından fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz kalması, toplum sağlığını olumsuz etkileyen çok önemli bir sorundur ve maalesef kuşaklara aktarılarak devam etme özelliği göstermektedir.

Birleşmiş Milletler ’in 2022 yılında yayımladığı güncel rapora göre; 2021 yılında dünyada kasıtlı olarak öldürülen 81.100 kadının %56’sının (45.000 kadın ve kız çocuğu), yakınları veya aile fertleri tarafından öldürüldüğü tespit edilmiştir.

Türkiye CEDAW Sivil Toplum Yürütme Kurulu’nun Haziran 2022’de,  BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’ne sunduğu “Türkiye Gölge Raporu”na göre; Tarımda istihdam edilen kadınların %91’i sosyal güvenlik kapsamı dışında olup, kadınlar genelde düşük profilli işlerde ve kayıt dışı olarak istihdam edilmekte, istihdam edilen kadınların sadece %0,34’ü yönetici konumunda çalışmaktadır. Ülkemizde kadınların üçte birinin 18 yaş altında evlendirilip çocuk sahibi olmaları, fırsat eşitliği yaratmanın önündeki önemli engellerden biridir.

2010 yılında işlenen Münevver Karabulut cinayetinin toplumda yaratmış olduğu büyük infial sonucu kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), o yıldan itibaren “Türkiye’de Kadın Cinayeti” verilerini kamuoyuna açıklamaktadır. KCDP tarafından hazırlanan Raporda; 2023 yılında 315 kadın cinayetinin işlendiği ve 248 şüpheli ölümün gerçekleştiği, toplam 563 kadının öldürüldüğü açıklanmıştır. Geçtiğimiz Ekim ayında ise, 71 kadın öldürülmüş, bunun 48’i kadın cinayeti,  23’ü şüpheli ölüm olarak belirlenmiştir.

İstanbul Sözleşmesi’nin 2021 yılında Cumhurbaşkanı kararıyla feshinden sonra, Sivil Toplum Kuruluşlarının ( STK) gerçekleşmiş şiddet olaylarına ve kadın cinayetlerine mahkeme sürecinde müdahale etmeleri hukuki zeminde zorlaşmıştır. Bu durum dosyaların takibinde kamuoyu bilgi ve desteğinin azalmasına, mağdurların kendilerini daha güvencesiz hissetmelerine yol açmıştır.

Bilinen gerçekleri, bir kez daha yineliyoruz:

Dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenmekte ve güç almaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan, kadınların mücadele gücü artırılamaz, şiddete karşı koruma sağlanamaz. Şiddetin bahanesi olmaz, olamaz.

Şiddet sarmalını besleyen kültür, örf, adet, gelenek, sözde  “namus” kavramları şiddete mazeret oluşturamaz, hukuki ve biyolojik bağ üzerinden şiddet normalleştirilemez, kolaylaştırılamaz.

Bizler; Geçmişten günümüze yaşamına, özgürlüğüne, kimliğine, bedenine ve emeğine sahip çıkmak adına mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz. 63 yıl önce, Dominik Cumhuriyeti’nde haklarını isterken acımasızca katledilen Mirabel kardeşleri ve sonraki yıllarda dünyanın farklı yerlerinde ve ülkemizde şiddet gören ve hayatını kaybeden tüm kadınları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde saygıyla anıyoruz.

Bizler; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, bir kez daha diyoruz ki;

Kadına yönelik politikalar değişmelidir. “#kadına yönelik şiddet politiktir” 

Şiddetin her türlüsünü reddediyoruz. “#Şiddetin bahanesi olmaz!”

Kadın mühendisler olarak eşit koşullarda güvenceli iş istiyoruz. “#boşuna okumadık”

Eşitlik ve özgürlük için uluslararası dayanışma gereklidir. “#İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!”

Kadına yönelik şiddete, gericiliğe, yoksulluğa ve hukuksuzluğa karşı, eşit ve özgür bir gelecek için herkesi dayanışmaya, örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.

Yaşasın TMMOB ZMO Örgütlülüğü.

Yaşasın Kadın Dayanışması.

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

Haberin kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.

Okunma Sayısı: 72