ŞEHİR GAZETESİ: GÜDER: BEŞ YIL İÇİNDE KURAKLIK RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ - 18 TEMMUZ 2025

Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, su sorununa dkkat çektği açıklamasında, “ Kurak geçen yıllarda barajlara yeterli su gelmemekte, bu da sulamada sıkıntılara neden olmaktadır. Eskişehir sulamasına su sağlayan Porsuk Barajı 454 milyon metreküp işletme hacmine sahiptir” dedi.
Güder açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “ Çölleşme ve kuraklık dünyada 169 ülkeyi, yaklaşık 1,5 milyar insanı ve dünya kara alanlarının yaklaşık %25’ini etkilemektedir. Uzmanlar çölleşme ve kuraklığın 10 yıl içinde 50 milyon kişiyi göçe zorlayabileceğini ileri sürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) desteğiyle hazırlanan yeni bir rapor, son iki yılda tarihin en ciddi kuraklıklarından birkaçının gerçekleştiğini tespit etti. Raporda, Türkiye'nin 2030'da ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapıldı. Rapora göre, bölgede ortalama hava sıcaklıklarının 2050 yılında 2-3 derece, 2100 yılında 3-5 derece arasında artması bekleniyor. Her 2 derecelik sıcaklık artışı, bölgede suya erişimin yüzde 15'e kadar varan oranda azalması anlamına geliyor. Ülkemizin yüzde 88'i çölleşme riskiyle karşı karşıya” ifadelerinin yer aldığı rapora göre, 21. yüzyılın sonunda Türkiye'de yağış oranları yüzde 30 oranında düşecek. 2019'da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) göre su konusunda sıkıntılar yaşayan ülke kategorisinde olan Türkiye, 2030'da "su fakiri" ülke kategorisinde olma riskiyle karşı karşıya. Bu da, nüfusun ve tarım alanlarının yüzde 80'inin beş yıl içinde kuraklık riskiyle karşı karşıya kalması anlamına geliyor. Kuraklık, sadece bir hava olayı değil; sosyal, ekonomik ve çevresel buhranlara da yol açabilir. Asıl soru bunun bir daha olup olmayacağı değil, bir dahaki sefere daha iyi hazırlanıp hazırlanmayacağımız. Bu nedenlerle toprak kaynakları üzerinde sessiz bir felaket olan; çölleşme, arazi tahribatı ve kuraklıkla etkin mücadele etmek tüm dünyanın en önemli görevlerinden biri olmuştur. Bu konu ülkemizin ulusal kalkınmasına ve gelişmesine negatif etkisinden dolayı ülkemiz için yaşamsal öneme sahiptir. Hidrolojik kuraklığa yaklaşıyoruz. Su kaynakları hızla tükeniyor, özellikle de yüzey ve yeraltı sularındaki uzun süreli azalmalar göz ardı edilemez hale geldi. Nehirlerden göllere, barajlardan yeraltı su kaynaklarına kadar su seviyelerinde dramatik düşüşler görülüyor”
Güder açıklamasına şöyle devam etti, “Eskişehir'in, Türkiye ortalamasına göre yağışı az bir bölgede bulunması nedeniyle, sulama amaçlı barajlarda su depolanması önemlidir. Kurak geçen yıllarda barajlara yeterli su gelmemekte, bu da sulamada sıkıntılara neden olmaktadır. Eskişehir sulamasına su sağlayan Porsuk Barajı 454 milyon metreküp işletme hacmine sahiptir”
Güder çözüm önerilerini ise şu şekilde sıraladı;
- Su geri kazanımı ve yağmur suyu hasadı
- Kuraklığa dayanıklı tarım ürünlerinin teşviki ve düzenleyici çerçevenin bu doğrultuda uyumlu hale getirilmesi ve daha verimli sulama sistemlerinin kurulması.
- Hükümetler, sektörler ve ülkeler arasında koordineli politika adımları atılmalıdır.
- Su ve Toprak kaynaklarımızın verimli kullanılması,
- Su ve rüzgâr erozyonunun önlenmesi
- Hatalı tarım uygulamalarına ve arazi kullanımına son verilmesi
- Ormanlarımızın korunması
- Doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi,
- Alınan önlemlerle gerçekleşen değişimlerin takibi
- Su ve toprak kaynaklarımızın kullanımı ve yönetimi konusunda popülist politikalardan, toplumcu gerçekçi politikalara geçilmesi.
Haber: Hatice Esin Kırnalı
Haberin kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYIN